Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.
T.C. İstanbul Anadolu 5. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
ESAS NO:2022/402 Esas
KARAR NO:2023/843
DAVA: İtirazın İptali (Ticari Satımdan Kaynaklanan)
DAVA TARİHİ:26/05/2022
KARAR TARİHİ: 26/10/2023
Mahkememizde görülmekte olan İtirazın İptali (Ticari Satımdan Kaynaklanan) davasının yapılan açık yargılaması sonunda,
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ
DAVA:Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; Davalı tarafın İcra Müdürlüğü’ne yapmış olduğu itiraz haksız ve kötü niyetli olduğundan itirazın iptaline ve takibin devamına karar verilmesi gerektiğini, Müvekkili şirket ile davalı arasında bir takım ticari mal alım satımı yapıldığını, malların teslim tesellüm belgesi ile davalı şirkete teslim edildiğini, bir kısım ödemelerin davalı tarafından ödendiğini, ancak icra takibine konu edilen alacak miktarı kadar ödemenin davalı tarafından yapılmadığını, ticari defterlerin incelenmesi ile durumun açıklığa kavuşacağını, diğer yandan cari hesaba esas olarak elektronik ortamda kesilen faturaların tamamının davalı tarafından kabul edildiği, red edilmediği, ticari defterlere işlendiğini, davalı tarafın tüm ihtarlara rağmen borcunu ödememiş olduğundan kendisi hakkında ——sayılı dosyası ile icra takibi başlatılmış olup; davalı tarafından ödeme emrine haksız ve kötü niyetli olarak itiraz edildiğini, tüm bu nedenlerle; davalarının kabulü ile davalının —– sayılı dosyasına yapmış olduğu itirazın iptaline takibin devamına, asıl alacağın %20’sinden aşağı olmamak üzere, davalı aleyhine icra inkar
tazminatına hükmedilmesine, yargılama giderleri ve ücreti vekaletin karşı yana tahmiline karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
SAVUNMA :Davalı vekili cevap dilekçesinde özetle; müvekkilinin takibe konu edildiği gibi bir borcunun bulunmadığını, müvekkili aleyhine icra takibi başlatan davacı yanın, 54.990,52 TL tutarlı bakiye borç nedeniyle müvekkilinin davacıya borçlu olduğunu ileri sürdüğünü, öncelikle müvekkilinin davacı şirkete böyle bir borcu bulunmadığını sayın mahkemeye belirtmek istediklerini, karşı yanın müvekkilinden haksız kazanç elde edecek şekilde fazladan alacak talep etmekte olup bu şekilde başlatılan icra takibinin kabulünün mümkün olmadığını,
—– dosyasında taraflarına tebliğ olunan ödeme emrinin içeriği incelendiğinde takip konusunun cari hesaptan kaynaklı alacak olarak kaydedildiğinin taraflarınca görüldüğünü, fakat icra dosyasına herhangi bir takibe dayanak belge dahi eklenmediğinden; dosya kapsamında alacaklı olduğunu iddia eden tarafın, alacağa ilişkin dayanağının taraflarınca sayın mahkemenin de takdir edeceği üzere anlaşılamadığını, iddia edilen borcun kaynağını anlayabilmenin mümkünatı bulunmadığını, işbu sebepler dahilinde iddia edilen borcun kaynağını dahi ilgili icra dosyasına sunmamış olan davacı tarafın taleplerinin hiçbir suretle iyi niyet unsuru taşımadığının aleni olduğunu, teslim tesellüm belgelerinin şirket bünyesinde dahi çalışmayan bir kişi tarafından imzalanmış olmasının, işbu belgelerin hukuken geçersiz olduğu anlamına gelmediğini, müvekkili şirketin, alacaklı olduğunu iddia eden karşı tarafa bahsedildiği gibi bir borcunun bulunmadığı, borca esas teşkil eden ve teslim edildiği iddia edilen malların müvekkili şirkete teslim edilmediğinin alenengörüldüğünü, davacı tarafından dosya kapsamında delil olarak sunulan teslim-tesellüm belgeleri üzerindeki imzaların, şirket yetkilisine ait olmamasından kaynaklı olarak bahse konu belgelerin dosya kapsamında hukuki geçerliliği olan bir delil sıfatı ile değerlendirilemeyeceğinin her türlü izahtan vareste olduğunu, bu doğrultuda mahkemenizde görülmekte olan işbu dava kapsamında ispat yükünün davacı tarafta olup, iddiasını somut deliller ile kanıtlaması gerektiğini, dosyaya sunulu delillerin, yukarıda açıkladıkları üzere hukuka uygun nitelikte olmadığını,
borca esas teşkil eden ve teslim edildiği iddia edilen malların ücretlerinin yapılacak bilirkişi incelemesinden de anlaşılacağı üzere dava değerinden çok daha düşük olduğunu, kabul anlamına gelmemekle birlikte; davacı tarafça dosyaya sunulmuş olunan ve hiçbir suretle hukuki geçerliliği bulunmayan teslim belgeleri hakkında, bir an için ilgili belgelerin hukuka uygun delil niteliğinde olduğu düşünülse dahi, içeriklerinde mevcut bulunan malların değerleri katiyen iddia edildiği gibi bir borcun meblağını karşılamadığını, taraflarınca anlaşılamaya bir diğer hususun ise karşı tarafca düzenlenen teslim-tesellüm belgelerinde teslim edilen mallara ilişkin herhangi bir fiyat listesi bulunmayışı olduğunu, teslim edildiği iddia edilen mallar hakkında fiyatlandırmanın hiçbir suretle gösterilmeksizin, yalnızca davacı tarafın iddia ettiği ücretleri kabule olanak bulunmadığını, herhangi bir ücret gösterilmeden sadece teslim unsurunu iddia etmeye yönelik düzenlenen bu belgelerin yukarıda da bahsetmiş oldukları sebeplerden ötürü iddialarını destekler ve kanıtlar nitelikte olduğunu, aynı zamanda bahsedilen hususun karşı tarafın kötü niyetini ortaya koyar nitelikte olduğunun sayın mahkemenin takdirinde olduğunu, ayrıca bu noktada sayın mahkemeden; teslimi kabul anlamına gelmemek ile birlikte, teslim-tesellüm belgelerinde mevcut bulunan malların gerçek fiyatlandırmalarının yapılabilmesi adına bilirkişi incelemesi talep etme zorunluluğunun hasıl olduğunu, eslim edilen mallara ilişkin gerekli ödemelerin yapıldığını, davacı tarafın dava dilekçesinde de belirtmiş olduğu üzere teslim edilmiş olunan mallara ilişkin gerekli ödemelerin müvekkili şirket tarafındangerçekleştirildiğini, taraflarınca da savunmaları kapsamında görüleceği üzere bu ödemeler doğrultusunda davacı tarafın bahsedildiği gibi bir alacağın mevcut olmadığını, karşı tarafın sunmuş olduğu bahse konu argüman aslına bakıldığında tam anlamıyla savunmalarını destekler nitelikte olduğunu,
kurulan ticari ilişki çerçevesinde müvekkili şirket ödemelerinin tamamını gerektiği gibi ifa
ettiğini, ispat yükünün davacı yan üzerinde olması hakkında, — vermiş olduğu kararlardan görüleceği üzere faturanın ve/veya cari hesap kaydının mevcut olması faturaya ve/veya cari hesap kaydına dayalı alacağın var olduğunu göstermeyeceğini, zira, fatura konusu işin yapıldığının da ispatlanması gerektiğini, icra takibine konu faturaların kesilmiş olması ve müvekkili şirketin bu
faturalara itiraz etmemiş olması olgusunun tek başına davacılar alacaklı olduğunu kanıtlayacak bir delil niteliğinde olmadığını, borca konu ilişkinin varlığını kabul anlamına gelmemekle beraber fatura kesilmiş olmasının tek başına yeterli olmayıp davacı şahıs kendine düşen sorumluluğu yerine getirdiğini yani taraflar arasındaki ilişkiden kaynaklanan malları müvekkili şirkete teslim ettiğini kanıtlaması gerektiğini, bu sorumluluğun yerine getirildiğini ve faturalara konu malların müvekkili şirkete teslimine ilişkin tek başına faturaların yeterli olmayıp ya müvekkili şirketin yetkilisinin imzası bulunduğu faturalardan ayrı irsaliye
belgesinin ya da irsaliyeli faturaların Sayın Mahkemeye sunulmuş olması gerektiğini, TTK’da VUK’da ayrı ayrı düzenlenen fatura kavramının, taraflar arasındaki ilişki anlaşma gereği hangi miktarda malın hangi fiyattan almayı kabul ettiğini belirtmeye yarar bir araç olduğunu, salt fatura düzenlenmiş olmasının hukuki ilişkiden kaynaklanan sorumlulukların yerine getirildiği olgusunu kanıtlamak için yeterli olmadığını, zira —- yerleşmiş içtihatlarının da bu yönde olup alacaklı olduğunu iddia eden tarafın bu iddiasını yeterli şekilde ispat etmesi gerektiğibi, bu ispat külfeti için salt faturanın yeterli olmayacağını, ——-bu yönde Yüksek Mahkemenin farklı hukuk dairelerinin farklı tarihlerdeki kararlarının mevcut olduğunu, kararların ortak noktasının belli olup: davacının iddia ettiği alacağına karşılık gelen işi yaptığını/malları teslim ettiğini somut delillerle ispatlamak zorunda olduğunu, fatura ve defter kayıtları işin yapıldığına/malın teslimine kesin delil teşkil etmeyip irsaliye/irsaliyeli fatura vs. gibi somut olarak teslime ilişkin delillerin sunulması gerektiğini, ispat külfeti üzerinde bulunan karşı yanın, söz konusu alacak-borç ilişkisinde kendi edimini yerine getirdiğini (mal teslimini yaptığını) ispatlayacak nitelikte herhangi bir delil sunamadığını, bu durumda ispat külfetinin davacı yan üzerinde olduğu sayın mahkemenin de takdirinde olduğunu, —– vermiş olduğu kararlardan görüleceği üzere faturanın ve/veya cari hesap kaydının mevcut olması faturaya ve/veya cari hesap kaydına dayalı alacağın var olduğunu göstermeyeceğini, zira, fatura konusu işin yapıldığının da ispatlanması gerektiğini,
—– kararı esas alındığında sayın mahkemenin de takdir edeceği üzere davacı tarafından malların tesliminin dahi kanıtlanamadığı mevcut iken sadece faturaların dayanak gösterilmek suretiyle işbu davanın ikame edilmesi karşı tarafın kötü niyetini gösterir nitelikte olduğunu, borca esas teşkil ettiği iddia edilen mallar müvekkili şirkete teslim edilmemiş olup bahse konu takip ve iş bu dava dayanaktan yoksun olduğunu, bu noktada istenen alacak yönünden söz konusu takibe itiraz etme zaruretinin hasıl olduğunu, haksız ve kötü niyetli yapılan bir takip bulunmadığını, bu sebeplerle davacı yanlarca haksız olarak talep edilen kötü niyet tazminatının da reddine karar verilmesi talebiyle sayın mahkemenize başvuru zaruretinin hasıl olduğunu, tüm bu nedenlerle —–sayılı dosyasından müvekkiline karşı başlatılmış olan icra takibi haksız ve hukuka aykırı
olduğundan yapmış oldukları haklı itirazları nedeniyle iş bu davanın reddine karar verilerek, icra takip bedelinin %20’sinden az olmamak üzere davacı şirket aleyhine kötüniyet tazminatına hükmedilmesini, yargılama giderleri ve vekalet ücretini karşı yan üzerinde bırakılmasına karar verilmesini talep etmiştir.
DELİLLERİN DEĞERLERLENDİRİLMESİ VE GEREKÇE:Dava, cari hesap alacağının tahsili amacıyla başlatılan icra takibine vaki itirazın İİK 67. vd maddeleri gereğince iptali talebine ilişkindir.Davacı, davalı ile aralarındaki ticari ilişki bulunduğunu, ticari ilişki kapsamında davalıya faturanın gönderildiğini, davalının cari hesap alacağını ödemediğini, cari hesap alacağı için icra takibine geçildiğini, davalının haksız bir şekilde icra takibine itiraz ettiğini, davalının haksız itirazının iptali ile takibin devamına, davalı aleyhine icra inkar tazminatına hükmedilmesini talep etmiştir.Davalı, davanın reddine karar verilmesini talep etmiştir.Davanın açıldığı tarihte yürürlükte bulunan usul hükümleri doğrultusunda basit yargılama usulüne tabi olarak oluşturulan tensibe istinaden yargılamaya başlanmış yöntemine uygun ön inceleme duruşması açılarak öncelikle dava şartları ve ilk itirazlar incelenmiş, hukuki ihtilaf noktaları belirlenmek suretiyle tahkikat aşamasında deliller toplanmış,——- sayılı İcra Dosyası ——- üzerinden celp edilerek dosya içerisine alınıp incelenmiş,—- tarafların —- kayıtları celp edimiş, —-sayılı dosyası ile —- tarihli bilirkişi raporu alınmış,—- tarihli bilirkişi raporu alınmış ve dava sonuçlandırılmıştır.——–Talimat sayılı dosyası ile — tarihli bilirkişi raporunda özetle, “…Davalı —– ticari defterlerin usulüne uygun tutulduğu, ticari defterlerin açılış onayları ve yılsonu kapanış tasdiklerinin yasal süresinde yaptırıldığı, 2021 ve 2022 yıllarında e-defter uygulamasına tabi olduğu tespit edildiğinden, davalı şirketin ticari defterlerin DELİL NİTELİĞİNE HAİZ OLDUĞU hususunda kanaate varılmış olup, takdir Yüce Mahkeme’ye bırakılmıştır. Davalının ticari defter kayıtlarında davacı ile ilgili hesap işlemlerinin 320 SATICILAR ana hesabı altında 320.01.053 ——- alt hesap altında işlemlerinin kaydedilerek izlendiği, tespit edilmiştir. Muavin hesap kayıtlarından görüleceği üzere 06/12/2021 Tarihi itibariyle tarafların 54.990,02 TL tutarında davalının davacıya borçlu kaldığı bakiyede MUTABIK oldukları görülmektedir. Davalı şirketin ticari defter kayıtlarında aşağıda 2022 yılı muavin hesap kayıtlarından görüleceği üzere davalının davacıya yaptığı toplam 20.815,20 TL tutarında ödemeler neticesinde; İcra takip tarihi 25/03/2022 tarihi itibariyle 34.174,82 TL davacıya borç bakiyesinin kaldığı tespit edilmiştir. Davalı şirketin yevmiye defterinde 31/12/2021 tarihli, 3659 nolu kapanış fiş kaydında 54.990,02 TL tutarında davacı şirketin Alacaklı göründüğü ve
bakiyenin 2022 yılına devrettirildiği tespit edilmiş olduğundan, davalının defter kayıtlarının
birbirini doğruladığı hususunda tespite varılmıştır. Sayın Mahkeme’nin davacının itirazın iptali ile icra takibinin kısmen veya tamamen devamı yönünde hüküm kurması durumunda; İcra takip tarihi 25/03/2022 den itibaren davalı borçlunun ödeme tarihine kadar olan süre için yıllık %15,75 oranı ile başlayan ve değişen oranlarda avans faizi davacının talep edebileceği hususunda kanaate varılmış olup, nihai karar Yüce Mahkeme’ye ait
olacaktır…” yönünde görüşlerini bildirmiştir.
Bilirkişi tarafından düzenlenen 08.08.2023 tarihli raporunda özetle, “…Ayrıntıları yukarıdaki bölümlerde arz edilen davacı tarafından ibraz edilen ticari defter kayıt ve belgeleri ile davalı şirket kayıtlarının incelenmesine ait —–sayılı dosyasına Bilirkişi —tarafından sunulmuş —- tarihli Bilirkişi Raporu ve tüm dosya muhteviyatı belgeler üzerinde yapılan incelemelerde; Davacı tarafından ibraz edilen 2020, 2021 ve 2022 yılları ticari defterlerinin
açılış ve kapanış noter tasdiklerinin zamanında yaptırılmış olduğu, kayıtlarının düzenli ve
muhasebe ilkelerine uygun bulunması nedeniyle kayıtlarının lehine kesin delil vasfının bulunduğu,
Davalı şirketin —- yılları ticari defterlerinin—Talimat sayılı dosyasına Bilirkişi —-tarafından tanzim edilen — tarihli Bilirkişi Raporu ile incelendiği, Dava dosyası içerisinde davacı ile davalı arasındaki ilişkiyi belirleyen yazılı bir sözleşme bulunmadığı, Sayın Mahkemenizin müzekkerelerine cevaban — gelen cevabi yazıların eklerinde yer alan davalı ve davacı şirkete ait ——
formlarının incelenmesinde; davacı şirket tarafından davalı adına tanzim edilen faturaların
davacıya ait —– formlarında, davalıya ait——-formlarında kayıtlı olduğunun görüldüğü,
Davacı şirketin ticari defter kayıtlarında takip tarihi 25.03.2022 tarihi itibari ile davacı şirketin davalı şirketten 42.671,32 TL alacaklı olduğu, Talimat Raporu ile davalı şirketin ticari defterleri üzerinde yapılan incelemede; davalı şirketin kayıtlarında davalı şirketin davacı şirkete 34.174,82 TL borçlu olduğu, Buna göre tarafların cari hesapları arasında 8.496,50 TL fark olduğu, Bu farkın da davalı şirketin kayıtlarında yer alıp, davacı şirketin kayıtlarında yer almayan 0,50 TL.lık bakiye kapama bakiyesi ile 8.496,00 TL tutarlı ödemeden kaynaklandığı, Farkı oluşturan ödeme kaydının incelenmesinde davalı şirket tarafından davacı
şirkete 17.01.2022 tarihinde “15.01.2021 tarihli faturaya istinaden” açıklamasıyla yapılan 8.496,00 TL lık ödemenin, davacı şirket ile davadışı ——– arasındaki ticari ilişki ile ilgili olarak davacı tarafından davadışı firma adına tanzim edilmiş faturaya ait olduğunun anlaşıldığı, bu sebeple davalı tarafından yapılan ödemenin davalı kayıtlarında davacı şirket ile ilgili cari hesaptan çıkış yapılarak davalı nezdindeki dava
dışı ——cari hesabına kaydedilerek düzeltme
yapılması gerektiği, bu durumda —— icra takip tarihi itibari ile davacı şirketin davalı şirketten 42.671,32 TL alacaklı olacağı, Sayın Mahkemeniz tarafından alacağın varlığı ve davacının işlemiş faiz talebinin kabulü halinde davacı tarafından takip talebinde 1.454,62 TL. işlemiş faiz talep edilebileceği takdirlerinizdedir…” yönünde görüşlerini bildirmiştir.Kural olarak, bir vakıadan kendi lehine haklar çıkaran/iddia eden taraf, o vakıayı ispat etmeye mecburdur ——İspat yüküne ilişkin bu genel kural, itirazın iptali davaları için de geçerlidir. Yani, itirazın iptali davalarında da ispat yükü bakımından bir değişiklik olmayıp, bu genel kural uygulanır. Bu davalarda da bir vakıadan kendi lehine haklar çıkaran (iddia eden) taraf o vakıayı ispat etmelidir.Faturanın delil olarak kullanılabilmesi için taraflar arasında sözleşmenin bulunması gerekir. Fatura sözleşmenin ifası yönelik belge hükmündedir. Sözleşmenin kurulmasına yönelik fatura ispat kulfeti açısından sonuç dogurmaz. Taraflar arasında akdi ilişki bulunduğunun ispat kulfeti davacı taraftadır. Davacı sözleşmenin bulduğunu ve faturaya konu malın davalıya teslim edildiğini ispat etmesi gerekir. Taraflar arasında sözleşme iliskisi yoksa fatura ispat külfeti açısından sonuç dogurmaz. Ayrıca faturanın usulüne uygun olarak tebliğ edildiği davacı tarafca ispatlanması gerekir.Mahkememizce tarafların ticari defter ve kayıtları ile —– formları üzerinde yapılan bilirkişi incelemesi sonucunda, davacı ve davalı ticari defter ve kayıtlarının usulüne uygun olarak tutulduğu, davacı tarafça talep edilen cari hesap alacağının davacı ve davalı ticari defter ve kayıtlarında kayıtlı olduğu anlaşılmıştır. Ayrıca tarafların — üzerinde yapılan bilirkişi incelemesinde, dosyaya konu alacağın davacı ve davalı tarafından —- bildirildiği anlaşılmaktadır. Başka bir deyişle davalı, davacı tarafça talep edilen fatura alacağına ilişkin malı kabul edip—– bildirdiği anlaşılmaktadır. O halde davalı, beyanname vermekle faturaya konu hizmet/malları teslim aldığının ve teslim aldığı malların/hizmetin de bedelini ödemekle yükümlü olduğunun kabulü gerekir.——Tüm dosya kapsamı, taraf iddia ve savunmaları, alınan bilirkişi raporları ve bütün deliller birlikte değerlendirildiğinde; davacının, davalı ile arasındaki ticari ilişkiyi ve alacağını yöntemince ispat ettiği, davacının bilirkişi raporu ile tespit edilen miktarları aşan taleplerinin yerinde olmadığı, davalı tarafça dosyaya konu borcun sona erdiğine ilişkin herhangi bir bilgi ve delilin sunulmadığı, davalı temerrüde düşürülmediğinden davacının işlemiş faiz talebinin yerinde olmadığı anlaşılmış, davanın kısmen kabulüne, davalının ——- sayılı takip dosyasına yapmış olduğu itirazın kısmen iptali ile, 42.671,32-TL asıl alacak ve takip tarihinden itibaren işleyecek avans faizi üzerinden takibin devamına, davacının fazlaya ilişkin talebinin reddine karar verilmiştir.Her ne kadar davalı ticari defterlerinde davacıya 8.496,00-TL ödeme yapıldığı kayıt altına alınmış ise de; farkı oluşturan ödeme kaydının incelenmesinde davalı şirket tarafından davacı şirkete 17.01.2022 tarihinde “15.01.2021 tarihli faturaya istinaden” açıklamasıyla yapılan 8.496,00 TL lık ödemenin, davacı şirket ile davadışı——-arasındaki ticari ilişki ile ilgili olarak davacı tarafından dava dışı firma adına tanzim edilmiş faturaya ait olduğu, yapılan ödemenin davacı cari hesabı ile ilgisinin olmadığı anlaşılmış, aksi yöndeki davalı beyanlarına itibar edilmemiştir.İtirazın iptali davalarında davacı yararına icra inkar tazminatına hükmedilebilmesi için borçlunun itirazında haksız olması ve alacağın likit olması şarttır. —–Dosyaya konu alacağın cari hesap ilişkisi/faturaya dayanması sebebiyle alacağın likit ve davalının haksız olduğu anlaşıldığından, hükmedilen asıl alacak miktarı ——– üzerinden davacı lehine icra inkar tazminatına hükmedilmiş, aşağıdaki şekilde hüküm kurulmuştur.
HÜKÜM: Gerekçesi yukarıda açıklandığı üzere;
1-Davanın KISMEN KABULÜNE,
-Davalının —— sayılı takip dosyasına yapmış olduğu İTİRAZIN KISMEN İPTALİ ile, 42.671,32-TL asıl alacak ve takip tarihinden itibaren işleyecek avans faizi üzerinden takibin DEVAMINA,
-Davacının fazlaya ilişkin talebinin REDDİNE,
2-Hükmedilen asıl alacağın %20’si oranında icra inkar tazminatının davalıdan alınarak davacıya verilmesine,
3-Alınması gerekli karar harcı 2.914,88-TL ‘den davacı tarafça peşin olarak yatırılan 651,66-TL harcın mahsubu ile bakiye 2.263,22-TL harcın davalı taraftan tahsili ile hazineye irat kaydına,
4-Davacı tarafça yatırılan 651,66-TL peşin harcın davalıdan alınarak davacıya verilmesine,
5-Davacı tarafından yapılan 80,70-TL başvuru harcı, 11,50-TL vekalet harcı, 373,00-TL tebligat ve müzekkere gideri, 3.200,00-TL bilirkişi ücreti olmak üzere toplam 3.665,20-TL yargılama giderinin haklılık oranına göre 2.844,11-TL sinin davalıdan tahsili ile davacıya ödenmesine, kalan tutarın davacı üzerinde bırakılmasına,
6-Davalı tarafından yapılan yargılama gideri bulunmadığından bu hususta karar verilmesine yer olmadığına,
7-TTK 5/A maddesi ve 6325 Sayılı Hukuk Uyuşmazlıklarında Arabuluculuk Kanunu 18/A fıkrası ve Arabuluculuk Kanunu Yönetmeliği tarife hükümleri uyarınca 1.560,00-TL arabuluculuk ücretinin haklılık oranına göre 1.210,52-TL’sinin davalıdan alınarak hazineye irat kaydına, kalan 349,48-TL’nin davacıdan tahsili ile hazineye irat kaydına,
8-Davanın kabul edilen kısmı için davacı kendisini vekille temsil ettirdiğinden karar tarihinde geçerli A.A.Ü.T. 13/2 maddesindeki esaslara göre belirlenen 17.900,00-TL nispi vekalet ücretinin davalıdan alınarak davacıya verilmesine,
9-Davanın reddedilen kısmı için davalı kendisini vekille temsil ettirdiğinden karar tarihinde geçerli A.A.Ü.T. 13/2 maddesindeki esaslara göre belirlenen 12.319,20-TL nispi vekalet ücretinin davacıdan alınarak davalıya verilmesine,
10-Taraflarca dosyaya yatırılan ve sarf edilmeyen gider avansının karar kesinleştiğinde Hukuk Muhakemeleri Kanununun 333.maddesi uyarınca ilgili tarafa iadesine,
Dair, davacı vekilinin yüzüne karşı kararın tebliğinden itibaren 2 haftalık yasal süre içerisinde ——– Adliye Mahkemesine istinaf yolu açık olmak üzere verilen karar açıkça okunup, usulen anlatıldı.26/10/2023