Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Anadolu 5. Asliye Ticaret Mahkemesi 2022/387 E. 2022/445 K. 26.05.2022 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C. İstanbul Anadolu 5. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
ESAS NO: 2022/387 Esas
KARAR NO: 2022/445
DAVA: Sigorta (Trafik Sigortası Kaynaklı)
DAVA TARİHİ: 09.01.2018
KARAR TARİHİ: 26.05.2022
Mahkememizde görülmekte olan Sigorta (Trafik Sigortası Kaynaklı) davasının yapılan açık yargılaması sonunda,
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ
DAVA:
Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; Olayda yaralanan davacının —-ve güçten kaldığını, motosikletinin hasar gördüğünü ve değer kaybına uğradığını, davalı sürücünün olayda asli kusurlu olduğunu, davalı yana ait aracın davalı —-olduğunu davacıya ait aracın hasar bedeli, değer kaybı ve — çalışma kaybından sorumlu olduğunu, davalı— davacıya aracının —- olduğunu aracın hasar bedeli ile değer kaybından sorumlu olduğunu, davacı aracındaki hasar bedeli olarak—–değer kaybı için ilerde artırılmak üzere şimdilik—– çalışmadan yoksun kaldığı —– davalılardan alınarak davacıya verilmesini talep ve dava ettikleri görüldü.
SAVUNMA:
Davalı vekili cevap dilekçesinde özetle; Davacıya ait ——-arasındaki dönem itibariyle kasko sigorta poliçesi ile sigortalı olduğunu, Davaya konu kaza davalı şirketin sigorta poliçesi kapsamında sigortalısının aracında meydana gelen hasarı ödemekle mükellef olmakla birlikte ödediği miktar itibariyle kusurlu tarafa rücu etme hakkı davalının kanundan doğan bir hakkı olduğunu, Davacının aynı talebi hem ——poliçesi kapsamından her iki sigorta şirketinden aynı anda alması mümkün olmadığını, Mükerrer tahsilatı içeren davacı talebinin bu nedenle reddinin gerektiğini, Zira davalı şirketin ödeme yapmış olması hatlinde sigortalısının halefi sıfatıyla diğer davalılara rücu alacaklısı sıfatı ile dava açabileceği düşünüldüğünde usul ekonomisi de dikkate alınarak aynı talebin iki tarafa da yönlendirilmiş olmasının hatalı olduğunu, ayrıca meydana gelen kaza nedeniyle taleplerin netleştirilmesinin gerektiğini, Zira dava dilekçesinde tüm kusurun davalı tarafta olduğunu ileri süren davacı vekili buna rağmen aynı hasara ilişkin olarak aynı talebi her iki sigorta şirketine yöneltmiş olması somutlaştırma ilkesine aykırılık oluşturduğunu, Öncelikle davacı taleplerinin bu doğrultuda netleştirilmesinin gerektiğini, Bu bağlamda davalı şirketin sigorta poliçesi kapsamında teminat altına alınmamış olan taleplerini kabul etmediklerini, Hangi talebin hangi davalının sorumluluğunu kapsamında karşılanması gerektiği ve kusur durumunun net olmaması gibi sebepler yargılamayı gerektirdiğinden davalı şirket dava öncesinde bir ödeme yapmamış dolayısı ile halef sıfatını kazanmadığını, kazayla ilgili olarak davalının kusuru oranında ve poliçe limitleriyle sınırlı olarak sorumlu olduğunu, değer kaybı nın klozda yer almadığını, aracın motosiklet olması nedeniyle hasar bedelinde %25 muafiyet olduğunu, davanın reddedilmesi gerektiğini talep ve beyan etmiştir.
İNCELEME ve GEREKÇE:
Dava hukuki niteliği itibariyle,—– kaynaklanan maddi tazminat istemine ilişkindir. Davacı—– tarihinde meydana gelen trafik kazası sebebi ile kendisine ait —-plakalı —-kaza sebebi ile hasar ve değer kaybı oluştuğunu belirterek maddi tazminatın tahsili istemiyle dava açmıştır.
Davanın safahatı incelendiğinde, davacının iş bu dosyada davalı olan —- birlikte kazaya karışan —-plaka sayılı aracın trafik sigorta poliçesini düzenleyen —- ile aracın kaza anındaki sürücüsü — maddi ve manevi tazminatın tahsili talebi ile mahkememizin —sayılı dosyasında dava açtığı, akabinde — celsede —- yönünden açılan davanın dosyadan tefrikine yönelik karar verildiği ve mahkememizin yukarıda belirtilen esasına kayıt edildiği görülmüştür.
—–tarihinde yürürlüğe giren ve davanın açılış tarihi itibariyle yürürlükte olan —– şeklinde açıklanmıştır. Kanunun “Tanımlar” başlıklı 3. maddesinin birinci fıkrasının (l) bendinde ise tüketici işlemi, “Mal veya hizmet piyasalarında kamu tüzel kişileri de dâhil olmak üzere ticari veya mesleki amaçlarla hareket eden veya onun adına ya da hesabına hareket eden gerçek veya tüzel kişiler ile tüketiciler arasında kurulan, eser, taşıma, simsarlık, sigorta, vekâlet, bankacılık ve benzeri sözleşmeler de dâhil olmak üzere her türlü sözleşme ve hukukî işlemi ifade eder” biçiminde tanımlanmıştır. 6502 sayılı yasanın 73. maddesi uyarınca tüketici işlemleri ile tüketiciye yönelik uygulamalardan doğacak uyuşmazlıklara ilişkin davalarda tüketici mahkemesi görevli kılınmıştır. Bunun yanında yasanın 83. maddesinde de taraflardan birini tüketicinin oluşturduğu işlemler ile ilgili diğer kanunlarda düzenleme olmasının, bu işlemin tüketici işlemi sayılmasını ve bu Kanunun görev ve yetkiye ilişkin hükümlerinin uygulanmasını engellemeyeceği belirtilmiştir. Bir hukukî işlemin sadece 6502 sayılı Kanunda düzenlenmiş olması tek başına o işlemden kaynaklanan uyuşmazlığın tüketici mahkemesinde görülmesini gerektirmez. Bir hukuki işlemin 6502 sayılı Kanun kapsamında kaldığının kabul edilmesi için taraflardan birinin tüketici olması gerekir.
Yasal açıklamalar ışığında somut olaya dönüldüğünde, az yukarıda açıklandığı üzere iş bu davada davacı sigortalı tarafından davalı sigortacıya karşı açılan kasko sigorta sözleşmesinden kaynaklı maddi tazminat talep edilmektedir. Davalı tacir ise de, davacı tacir olmayıp sigortalanan araç da hususi nitelikte motosiklettir. Hal böyle olmakla taraflar arasında akdi bir ilişki olup, davalının sorumluluğunun kaynağı da bu sözleşme olduğundan ve davacının tüketici, sigortalı aracın da hususi araç olduğu hususları da dikkate alınarak, uyuşmazlığın 6502 sayılı yasa hükümleri uyarınca Tüketici Mahkemesinde sonuçlandırılması gerektiğinden ve mahkememiz görevli olmadığından görev hususunun dava şartlarından olup yargılamanın her aşamasında resen nazara alınabileceği göz önünde bulundurularak davanın dava şartı yokluğu yönünden usulden reddine dair aşağıdaki şekilde karar vermek gerekmiştir.
HÜKÜM: Gerekçesi yukarıda açıklandığı üzere;
1-Görevli mahkemenin Tüketici Mahkemesi olması ve Mahkememizin GÖREVSİZLİĞİ nedeniyle HMK nun 114(1)/c maddesinin yollaması ile HMK nun 115(2) maddesi uyarınca davanın dava şartı yokluğu nedeni ile usulden REDDİNE,
2-HMK’nun 20 (1) maddesi uyarınca karar kesinleştiğinde ve yasal süre içinde istem halinde dosyanın görevli ——– Nöbetçi Tüketici Mahkemesi’ne Gönderilmesine,
3-HMK nun 331(2) maddesi uyarınca yargılama giderlerinin görevli mahkeme tarafından değerlendirilmesine,
4-HMK’nun 20(1) maddesi uyarınca kararın kesinleşmesinden sonra yasal süre içinde gönderme başvurusunun yapılmaması halinde davanın açılmamış sayılmasına karar verilmek üzere dosyanın ele alınmasına,
İlişkin olarak; tarafların yokluğunda kararın tebliğinden itibaren 2 haftalık yasal süre içerisinde —— Adliye Mahkemesine istinaf yolu açık olmak üzere karar verildi. 26.05.2022