Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Anadolu 5. Asliye Ticaret Mahkemesi 2022/383 E. 2023/437 K. 16.05.2023 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C. İstanbul Anadolu 5. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
ESAS NO:2022/383 Esas
KARAR NO:2023/437
DAVA:Menfi Tespit (Ticari Satımdan Kaynaklanan)
DAVA TARİHİ:13/10/2014
KARAR TARİHİ:16/05/2023

Mahkememizde görülmekte olan Menfi Tespit (Ticari Satımdan Kaynaklanan) davasının yapılan açık yargılaması sonunda,

GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
DAVA:Davacı vekili dava dilekçesinde özetle;Davacı vekili dava dilekçesinde özetle, davalı tarafından davacılar hakkında—— sayılı dosyası ile icra takibi yapıldığını, davalının araç alım-satımı ile uğraştığını, icra takibinin dayanağı olarak gösterilen bononun da esasen “araç satışından kaynaklanacak alacak” teminatı olarak verildiğini, oysaki hiçbir zaman bir araç satışı yapılmadığı gibi nakit para da verilmediğini, bu takipler nedeniyle davacıların davalıya hiçbir borcu bulunmadığını, ancak icra takibine rağmen araç satışı yapılmadığı ve araç teslim edilmediği gibi davacı şirketin esasen borçlu olmadığı bir borcu icra tehdidi altında ödemek zorunda bırakılmak istendiğini, davacı ——esasen bono ve takiple hiçbir ilgisi bulunmadığını, bono üzerinde kendisine ait hiçbir imza bulunmadığın, davacı şirket bakımından takip konusu bono üzerindeki —–kaşesinin sahte olduğunu, imzanın da davacı şirket yetkililerine ait olmadığını, diğer davacı bakımından takip konusu bono üzerindeki —– adının sonradan yazıldığını ve bu davacıya ait şahsını bağlayıcı bir ibare olmadığını, —– imzasının sadece asıl borçlu —— bakımından atılmış bir imza olduğunu ve kendi şahsı ile ilgisi bulunmadığını, daha sonradan alacaklının —— yaptığının öğrenildiğini, bu borçtan kurtulmak için borcun kat kat fazlasını ödemesine rağmen icra dosyasının kapatılmasının sağlanamadığını, hatta var olmayan borcun teminatı olarak tapu devri yapılmasına rağmen bu tapuların da iade edilmediğini ve borçtan düşülmediğini, ———- sayılı dosyası ve başkaca ceza dosyalarının davalının bu eylemini ispatladıklarını ileri sürerek öncelikle ihtiyati tedbir talebinin kabulü ile icra takibinin tedbiren durdurulmasına karar verilmesini, davacıların —–dosyasından dolayı borçlu olmadığının tespitine ve bu dosyalar nedeniyle ödenen bedellerin temerrüt faizi ile birlikte istirdatına, haksız ve kötüniyetli olarak icra takibine girişen davalının alacağın %40’ından az olmamak üzere kötü niyet tazminatı ödemesine karar verilmesini talep ve dava etmiştir.

SAVUNMA:Davalı vekili cevap dilekçesinde özetle, ——– sayılı dosyasıyla kambiyo senedine davalı olarak açılan icra takibi davalı-borçlulara yapılan tebligata rağmen itiraz edilmeden kesinleştiğini, davacıların aradan uzun süre geçtikten sonra bu davayı açmalarının kötüniyetli ve icra takibini sürüncemede bırakma amacı taşıdığını, davacıların tüm iddialarının ispata muhtaç olduğunu ve ispat yükünün davacılara ait olduğunu, davacıların tacir olduğunu, basiretli bir tacirin ödeme yaparken makbuz almamasının hayatın olağan akışına ters bir durum olduğunu, takip dayanağı senetlerdeki imzaların hepsinin diğer borçlu —- adına atıldığı iddiasını da kabul etmediklerini ileri sürerek dayanaksız ve kötüniyetli davanın reddine, icra inkar tazminatının davacılardan tahsiline, yargılama gideri ve vekalet ücretinin davacılardan tahsiline karar verilmesini talep etmişlerdir.

DELİLLERİN DEĞERLERLENDİRİLMESİ VE GEREKÇE:Dava hukuki niteliği itibariyle, davacıların —– sayılı dosyasından dolayı borçlu olmadığının tespitine ve bu dosyalar nedeniyle ödenen bedellerin temerrüt faizi ile birlikte istirdatına yönelik davadır.
Dosyanın safahatı incelendiğinde, mahkememizin —-Davanın KISMEN KABULÜ İLE; —- davacı ——- sayılı dosyasında davalıya borçlu olmadığının tespitine, davacı —– yönünden davanın REDDİNE, Tarafların icra inkar ve kötü niyet tazminatlarının ayrı ayrı REDDİNE…” karar verildiği, taraf vekilleri tarafından mahkememiz kararının istinaf edilmesi üzerinde dosya —– gönderilmiş ve yapılan istinaf incelemesi sonucunda ———- tarihli ilamı ile; ———-Mahkemenin hükme esas aldığı raporlar incelendiğinde; mukayeseye esas belgelerin fotokopiden ibaret olduğu, asıl olan iki adet evrakın ise davadan sonraki tarihli —– olduğu görülmektedir. ——-göre; fotokopi üzerinden imza incelemesi yapılması mümkün olmadığı gibi öncelikle senetten önceki tarihli evrakların celbi, mümkün olmadığı takdirde senedin tanzim tarihinden sonraki yakın tarihli evrakların aslının celbi gereklidir. Bu durumda mahkemece öncelikle; davacı asil usulünce isticvab edilip senetler tek tek gösterilmek sureti ile senetlerde kendisi tarafından atıldığını iddia ettiği imzaların sorulması, davacının beyanına göre incelemeye esas evrak asıllarının getirtilmesi ve senetteki imzaların davacıların eli ürünü olup olmadığı, imzaların aynı el ürünü olup olmadığı hususunda 3 kişilik bilirkişi kurulundan denetime elverişli rapor alınarak iddia ve savunma ile birlikte değerlendirilme yapılması gerekirken eksik inceleme ile karar verilmesi yerinde görülmemiştir. İlk derece mahkemesinin hükümde; davacı —– yönünden borçlu olmadığının tespiti kararı ile birlikte davanın reddi kararı vermesi çelişki oluşturduğu gibi, davada taraf olmayan —– şirketi hakkında hüküm kurulması kamu düzenine aykırıdır. Açıklanan nedenlerle ilk derece mahkemesinin kararının kaldırılmasına, sair hususların bu aşamada incelenmesine yer olmadığına karar vermek gerekmiştir….” şeklinde kaldırılmıştır. Kaldırma sonrasında mahkememizin —– sayılı dosyasına kaydı yapılmıştır.Mahkememizce yeniden yapılan yargılama ile davacının imza örnekleri alınmış, imza asılları içerir belgelerin bir kısımları celp edilmiş ve davacının 09.05.2023 tarihli feragat dilekçesi ile davalının 08.05.2023 tarihli beyan dilekçesi sundukları görülmüş ve dava sonuçlandırılmıştır.Davacı vekili 09.05.2023 tarihli dilekçesi davadan feragat ettiğini bildirdiği, vekalet ücreti ve yargılama gideri taleplerinden feragat ettiklerini, vekaletnamesinde feragat yetkisinin bulunduğu, davalı vekili tarafından sunulan 08.05.2023 tarihli dilekçe ile davacının feragati doğrultusunda işlem yapılmasını, vekalet ücreti ve yargılama gideri taleplerinin bulunmadığının bildirildiği görülmüştür.
HMK 307. vd maddeleri gereğince davadan feragatin, davayı kesin hüküm gibi sonuçlandıran taraf işlemlerinden olduğu, hüküm ifade edilmesi için karşı tarafın ve mahkemenin muvafakatine de bağlı olmadığı hükme bağlanmış olup davacı vekilinin vekaletnamesi incelendiğinde davadan feragat etmeye yetkisinin bulunduğu anlaşılmakla açılan davanın feragat nedeniyle reddine dair aşağıdaki hüküm kurulmuştur.

HÜKÜM:Gerekçesi yukarıda açıklandığı üzere;
1-Davanın feragat nedeniyle REDDİNE,
2-Karar harcı 179,90-TL’den davacı tarafça peşin olarak yatırılan 512,35-TL harcın mahsubu ile fazla yatırılan 332,45-TL harcın karar kesinleştiğinde ve talep halinde davacılara iadesine,
3-Taraflar tarafından yapılan yargılama giderlerinin kendi üzerinde bırakılmasına,
4-Taraf vekilleri lehine vekalet ücreti taktirine yer olmadığına,
5-Taraflarca dosyaya yatırılan ve sarf edilmeyen gider avansının karar kesinleştiğinde Hukuk Muhakemeleri Kanununun 333.maddesi uyarınca ilgili tarafa iadesine,
Dair; taraf vekillerinin yokluklarında gerekçeli kararın tebliğinden itibaren 2 haftalık yasal süre içinde ———–Mahkemeleri İstinaf yasa yolu açık olmak üzere karar verildi.16/05/2023