Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Anadolu 5. Asliye Ticaret Mahkemesi 2022/38 E. 2022/55 K. 20.01.2022 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C. İstanbul Anadolu 5. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ

ESAS NO : 2022/38 Esas
KARAR NO : 2022/55

DAVA : Tazminat (Haksız Fiilden Kaynaklanan)
DAVA TARİHİ : 18.01.2022
KARAR TARİHİ : 20.01.2022

Mahkememizde görülmekte olan Tazminat (Haksız Fiilden Kaynaklanan) davasının yapılan açık yargılaması sonunda,
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ
DAVA:
Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; Davacı 06.07.2021 tarihinde dava dışı ——muayene olmak amacıyla —– aracı ile gittiğini,—- vardığında aracının park edilmesi için hastanenin anlaşmalı olduğu —– şirketinin personeline aracını teslim ettiğini, sonrasında davalı ——şirketinin personeli olan diğer davalı, aracı kullanırken kaza yaptığını, sunulacak olan kaza tespit tutanağında davalı —— olayda %100 kusurlu olduğunun görüleceğini, yaşanan olay sebebiyle davacının aracının tamir edilip aracın hasar kaydının arttığının, araç değer kaybı yaşandığını ve davacının araç tamir edilene kadar araçsız kaldığını, bu süreçte öncesinde tatil planı olan davacı aracı olmadığı ve tamir işleriyle uğraşması gerektiği için tatil planını dahi iptal etmek durumunda kaldığını, somut olay sebebiyle açıkça sorumluluğu bulunan davalılar davacının mağduriyetini gidermek için herhangi bir fiil gerçekleştirmediğini, oysaki gerek mevzuat gerekse de yargıtay kararlarıyla davalıların somut olayda müteselsilen sorumlu olduğu, açıklanan nedenlerle davacının uğradığı zarara ilişkin taleplerinin; değer kaybı; meydana gelen kaza nedeni ile hasar gören aracın tamamen ve en düzgün şekilde tamir edilmiş olsa dahi değerinin kazadan önceki rayiç değeri ile kazadan sonraki rayiç değeri arasında oluşan fark nedeni ile doğrudan azalması olarak tanımlandığını, somut olayda davacıya———- meydana gelen maddi hasarlı kaza neticesinde davacının aracının değerinin azalacağı, bu doğrultuda da davacının aracında kaza nedeniyle bir değer kaybı oluşacağı, açıklanan nedenlerle fazlaya dair hakları saklı tutularak şimdilik 100,00-TL değer kaybı bedelinin kaza tarihinden itibaren işleyecek olan avans faiziyle birlikte davalılardan müştereken ve müteselsilen tahsilini talep ettikleri, davalı tarafların sorumlu olduğu haksız fiilden kaynaklı olarak davacının aracı hasar gördüğünü ve bu hasar sonrası araçta onarım yapıldığını, yapılan bu onarım sonrası davacının aracının dahil olduğu kaza sayısının artmış olduğundan her yıl yenilemesi gereken poliçesinde de ücret farkı meydana geleceğini, davacının hiçbir kusurunun olmadığı bu olay nedeniyle poliçe bedelinde meydana gelen bu değişiklikten haksız fiilleri sebebiyle davalıların sorumlu olacağı, bu nedenle fazlaya dair hakları saklı tutularak şimdilik 100,00-TL hasarsızlık indirimi kaybı (poliçe fark bedelinin) kaza tarihinden itibaren işleyecek olan avans faiziyle birlikte davalılardan müştereken ve müteselsilen tahsilini talep ettikleri, yaşanan olay neticesinde davacının aracının onarımı için araç yaklaşık 1 ay serviste kaldığı ve davacının aracını kullanamadığı, servis kayıtları incelendiğinde bu husus ortaya çıkacağı, servis tarafından davacıya sadece 15 gün aracının yerine ikame araç tesis edilmiş geri kalan günlerde ise davacı aracını kullanamadığını, bu nedenle fazlaya dair hakları saklı tutularak şimdilik 100,00-TL ikame araç bedelinin kaza tarihinden itibaren işleyecek olan avans faiziyle birlikte davalılardan müştereken ve müteselsilen tahsilini talep ettikleri, işbu davaya konu davacıya ait alacakların tahsili amacıyla dava şartı arabuluculuk yoluna başvurulmuş olup anlaşma sağlanamadığı, açıklanan nedenlerle; davalılar hakkında her bir alacak kalemi açısından ayrı ayrı fazlaya ilişkin her türlü talep ve dava açma haklarının saklı kalması kaydıyla şimdilik; 100,00-TL değer kaybı bedeli olarak, 100,00-TL hasarsızlık indirimi kaybı olarak, 100,00-TL ikame araç bedeli olarak şimdilik toplam 300,00-TL’nin, kaza tarihinden itibaren işleyecek avans faizi ile birlikte davalılardan müştereken ve müteselsilen tahsiline, davanın kabulüne, yargılama giderleri ve ücreti vekaletin davalı taraflara yükletilmesine karar verilmesini talep ve dava ettikleri görüldü.
İNCELEME ve GEREKÇE:
Dava hukuki niteliği itibariyle, haksız fiilden kaynaklı maddi tazminat istemine ilişkindir. Davacı ———- teslim ettiğini, şirketin personeli diğer davalı —– aracı teslim aldığını ve araç sevk ve idaresinde iken kaza yaptığını iddia ederek kaza neticesinde araçta oluşan değer kaybı, hasarsızlık indirim bedeli ve ——–araç bedelinin davalılardan müştereken ve müteselsilen tahsili talebiyle davayı açmıştır.
Dava tarihinde yürürlükte olan 6502 Sayılı Tüketicinin Korunması Hakkında Kanun kapsamında öncelikle görev açısından inceleme yapılmıştır.
28.11.2013 tarihli Resmî Gazetede yayımlanan ve 28.05.2014 tarihinde yürürlüğe giren 6502 sayılı Tüketicinin Korunması Hakkında Kanunun (TKHK) 2. maddesinde Kanunun kapsamı “Bu Kanun, her türlü tüketici işlemi ile tüketiciye yönelik uygulamaları kapsar” şeklinde açıklanmıştır. Kanunun “tanımlar” başlıklı 3. maddesinin birinci fıkrasının (l) bendinde ise tüketici işlemi, “Mal veya hizmet piyasalarında kamu tüzel kişileri de dâhil olmak üzere ticari veya mesleki amaçlarla hareket eden veya onun adına ya da hesabına hareket eden gerçek veya tüzel kişiler ile tüketiciler arasında kurulan,—— bankacılık ve benzeri sözleşmeler de dâhil olmak üzere her türlü sözleşme ve hukukî işlemi ifade eder” biçiminde tanımlanmıştır.
6502 sayılı TKHK’nın 73. maddesi uyarınca tüketici işlemleri ile tüketiciye yönelik uygulamalardan doğacak uyuşmazlıklara ilişkin davalarda tüketici mahkemesi görevli kılınmıştır. Bunun yanında Kanunun 83. maddesinde de taraflardan birini tüketicinin oluşturduğu işlemler ile ilgili diğer kanunlarda düzenleme olmasının, bu işlemin tüketici işlemi sayılmasını ve bu Kanunun görev ve yetkiye ilişkin hükümlerinin uygulanmasını engellemeyeceği belirtilmiştir.
Bir hukukî işlemin sadece 6502 sayılı Kanunda düzenlenmiş olması tek başına o işlemden kaynaklanan uyuşmazlığın tüketici mahkemesinde görülmesini gerektirmez. Bir hukuki işlemin 6502 sayılı Kanun kapsamında kaldığının kabul edilmesi için taraflardan birinin tüketici olması gerekir.
Eldeki davada; uyuşmazlığın haksız fiilden kaynaklanmasına, hizmet sağlayıcısı konumundaki davalı şirket karşısında davacı gerçek kişinin tüketici konumunda olmasına göre davaya bakma görevi mahkememize ait olmayıp , Tüketici Mahkemesine aittir.
Açıklanan hukuki gerekçeler ile uyuşmazlığın çözüm yerinin Tüketici Mahkemeleri olduğu, mahkememizin uyuşmazlığın çözümünde görevli olmadığı, davanın açılış tarihi itibariyle de 6502 sayılı Yasanın yürürlükte olduğu göz önüne alındığında ve görev husunun dava şartlarından olup yargılamanın her aşamasında resen nazara alınabileceği ve usul ekonomisi ilkesi gereği duruşma günü verilmeksizin dosya üzerinden yapılan inceleme sonucunda davanın dava şartı yokluğundan usulden reddine karar verilmiş ve aşağıdaki gibi hüküm kurulmuştur.
HÜKÜM: Gerekçesi yukarıda açıklandığı üzere;
1-Görevli mahkemenin Tüketici Mahkemesi olması ve Mahkememizin GÖREVSİZLİĞİ nedeniyle HMK nun 114(1)/c maddesinin yollaması ile HMK nun 115(2) maddesi uyarınca davanın dava şartı yokluğu nedeni ile usulden REDDİNE,
2- HMK’nun 20 (1) maddesi uyarınca karar kesinleştiğinde ve yasal süre içinde istem halinde dosyanın görevli——TÜKETİCİ MAHKEMESİ’ne GÖNDERİLMESİNE,
3-HMK nun 331(2) maddesi uyarınca yargılama giderlerinin görevli mahkeme tarafından değerlendirilmesine,
4-HMK’nun 20(1) maddesi uyarınca kararın kesinleşmesinden sonra yasal süre içinde gönderme başvurusunun yapılmaması halinde davanın açılmamış sayılmasına karar verilmek üzere dosyanın ele alınmasına,
Dair; taraf vekillerinin yokluklarında gerekçeli kararın tebliğinden itibaren 2 haftalık yasal süre içinde İstanbul Bölge Mahkemeleri İstinaf yasa yolu açık olmak üzere dosya üzerinde yapılan inceleme sonucunda karar verildi.