Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.
T.C. İstanbul Anadolu 5. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
ESAS NO: 2022/358 Esas
KARAR NO: 2022/396
DAVA: Alacak (Eser Sözleşmesinden Kaynaklanan)
DAVA TARİHİ: 22.11.2021
KARAR TARİHİ: 12.05.2022
Mahkememizde görülmekte olan Alacak (Eser Sözleşmesinden Kaynaklanan) davasının yapılan açık yargılaması sonunda,
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ
DAVA:
Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; Davalı ile davacı şirket arasında —–sözleşme yapıldığını, İş bu —-Maddesine göre eksik ve kusurlu işlerden, montaj ve imalat hatalarından, açık ve gizli ayıplardan yüklenici (davacı/karşı davalı) sorumludur. İşveren tarafından bildirmesi üzerine davalının bildirilen kusuru gidermek zorunda olduğunu, Davalının sözleşme gereği yapmış olduğu havalandırma tesisatı sözleşme yapıldıktan çok kısa bir süre sonra havalandırma kanallarında lekelenme ve bağlantı yerlerinde toz yapışmasından kaynaklanan kirlenmeler meydana geldiğini, —— dosyası ile yaptırmış oldukları tespitte havalandırma tesisatındaki kusurların malzeme kusuru ve montaj hatasından kaynaklandığı tespit edildiğini, davalı tarafın tüm yazılı ve sözlü taleplere rağmen bu kusurları gidermeye yanaşmadığını, —— göre kesin hak ediş işlerin tamamlanmasından sonra işverenin onaylamasından sonra mümkün olacağını, ayıp ve kusurların giderilmemiş olması sebebi ile davacı şirketin (işveren) kesin hak ediş vermediğini, Davalının sözleşmeden kaynaklanan edimini tam ve eksiksiz olarak yerine getirmemişken davacı şirketten talepte bulunmasının hukuken mümkün olmayacağını, bunun yanı sıra — uyarınca yüklenici sözleşmeden kaynaklanan yükümlülükleri yerine getirmemesi halinde davacı şirkete —- cezai şart ödeyeceğini, davalının sözleşmeden doğan edimlerini yerine getirmediğini, Sözleşme şartlarına uymayan davalının davacı şirkete karşı icra takibi başlatmış olmasının haksız ve kötü niyetli olduğunu, arz edilen ve re’sen göz önüne alınacak nedenlerle; Davalının haklı ve samimi olmayan davasının reddini, Davalının yapmış olduğu haksız icra takibi nedeni ile kötü niyet tazminatına mahkum edilmesini, — cezai şartın tahsiline karar verilmesini,—–uyarınca ayıp ve kusurların giderilmesi için gerekli olan bedele ilişkin olarak miktar tam olarak belirlendiğinde arttırılma üzere —-belirsiz alacak olarak tahsiline karar verilmesini talep ve dava ettikleri görüldü.
SAVUNMA :
Davalı vekili cevap dilekçesinde özetle; Söz konusu davanın, davacının bir miktar para ile tazminat ödemesini ve bu talebinin de mahkeme tarafından hüküm altına alınmasını istediği bağımsız bir dava olduğunu, bu sebeple karşı dava açılmadan önce zorunlu arabuluculuğa başvuru yapılmasının dava şartı olduğunu, Davalı/karşı davacı, karşı dava açmadan önce arabuluculuk başvurusunda bulunmadığını, Taraflarınca huzurdaki dava açılmadan önce başvurulmuş olan arabuluculuk sürecinde dahi, karşı davasında talep ettiği bir miktar para ve tazminatın ödenmesi talebinden bahsedilmediğini, bu sebeple öncelikle söz konusu karşı davanın usulden reddini talep ettiklerini, bununla beraber davalı/karşı davalı, iddia ettiği ayıp ve kusurların giderilmesi için gerekli olan bedele ilişkin,—– belirsiz alacak davası şeklinde talepte bulunmuş ise de, söz konusu talebi belirlenebilir bir talep olması sebebiyle belirsiz alacak davası şeklinde dava ikame edilmesinin usule aykırı olduğunu, Söz konusu işin tamamlanmasından sonra davalı şirket belirlenen ödenmenin yapılması için karşı tarafla görüşme sağladığını fakat, — olarak belirlenen fiyatın —– olarak ödeneceğinin bildirilmesi üzerine, davalı şirketin bu durumu kabul etmeyeceğini bildirdiğini, hemen akabinde davalı/karşı davacı ——–kısmında kar suyuna bağlı olarak renk değişimi olduğunu bildirmesi üzerine asla iddia edilen işlerin bir kısmını ayıplı olarak yaptıklarını kabul anlamına gelmemekle birlikte, —- şimdilik içeride tutularak kalan kısım ödemelerinin davalı şirkete yapılması, akabinde davalı şirketin gerekli incelemeleri yaptıktan sonra ölçülen — kısımda herhangi bir ayıp mevcut ise, bu kısım için tadilat yapılarak, içeride tutulan —–tadilat sonrası davalı şirkete ödenmesi şeklinde mutabık kalındığını, söz konusu konu ile ilgili davalı şirket ve karşı tarafın mail üzerinden yapmış olduğu yazışmanın dava dilekçesinde mevcut olduğunu, bu sebeple davalı/karşı davacının iddia ettiği ayıplı kısımların tadilatına ilişkin davalıdan talep etmiş olduğu tamir bedeli belirli bir alacak olup, söz konusu talebini belirsiz alacak davası şeklinde ileri sürmesinin mümkün olmadığını, bu sebeple de ikame edilen karşı davanın yine usulden reddinin gerektiğini, Davalı/ karşı davacı şirket karşı dava dilekçesinde, havalandırma tesisatında kusurların olduğunu, bu kusurların giderilmemesi sebebi ile de davalı şirketin, karşı taraftan talepte bulunamayacağını iddia ettiğini, dava dilekçesi eklerinde mevcut mail yazışmalarına ilişkin delillerden de anlaşılacağı üzere, davalı şirket yapımı istenen işe ilişkin tüm işleri tamamlamış , faturasını kesmiş, faturası da davalı/karşı davacı şirket tarafından süresi içerisinde itiraz edilmediğini, buna rağmen karşı tarafın,—- bedelli faturalarını ödememek adına öncelikle —- ödeyeceğini, davalı şirketin itirazları üzerine — ödeyeceğini bildirdiğini, davalı şirketin anlaşma miktarının altındaki — meblağı da kabul etmemesi üzerine, açıkladıkları üzere davalı/karşı davacı şirket, kanal malzemesinin —- olarak renk değişimi olduğunu iddia etmesi üzerine —– içeride tutularak eksiksiz tamamlanan kısımlara ilişkin ödemelerinin davalı şirkete yapılması, akabinde davalı şirketin gerekli incelemeleri yaptıktan sonra davalı/karşı davacı tarafından ölçülen — kısımda herhangi bir ayıp mevcut ise, bu kısım için tadilat yapılarak içeride tutulan ———- ödenmesi şeklinde mutabık kalındığını, fakat buna rağmen davalı/karşı davacı şirket yapımında hiçbir eksik olmayan ve tamamlanmış olan işlere ilişkin ödeme yapmaktan kaçınarak dürüstlük kuralına aykırı davrandığını, çünkü söyledikleri üzere işin bir kısmında ayıp olduğunu asla kabul etmemekle beraber, bir an için olmuş olduğu düşünülse dahi, neredeyse tamamının eksiksiz tamamlanması sebebiyle davalı/karşı davacı tarafın ödeme yapmayı kabul etmemesine asla gerekçe olmayacağını, davalı şirketin söz konusu işin yapımı tüm malzeme ,montaj ve işçilik ücretlerini karşı tarafın ödemeyi zamanında yapacağı inancı ile kendi bütçesinden karşıladığını, buna rağmen faturaya itiraz etmeyen karşı tarafın, türlü bahanelerle ücreti ödemekten imtina edip davalı şirketi zarara soktuğunu, mutabık kalınmasına rağmen davalı/karşı davacının ödeme yapmaktan kaçınmasının kesinlikle iyi niyetli olarak değerlendirilemeyeceğini, davalının karşısında anlaşılan fatura miktarının tamamını ödemek yerine çok daha az miktarda ödeme yapmak için kendisini ikna etmeye çalışan bir şirket bulunduğunu, söz konusu havalandırma tesisatı işine ilişkin kullanılan malzemelerin alımında ücretlendirmeler dolar üzerinden ilerlemekte olup, davalının cebinden borçlanarak aldığı malzeme ve imontaj ücretini zamanında karşı taraftan alamaması nedeniyle ciddi sıkıntılar içerisine girdiğini, söz konusu ücreti zamanında almış olsa idi, dolar kurundaki mevcut yükselişler meydana gelmeden malzeme temin ettiği satıcılara ödemelerini yapıp söz konusu işten kâr etmesi mümkün olacağını, fakat davalı/karşı davacıdan zamanında fatura karşılığını alamaması sebebiyle havalandırma malzemesi aldığı piyasaya olan borcunu zamanında ödeyememesi nedeniyle, ciddi bir zarar ile karşı karşıya kaldığını,—– Bu sebeple itiraz etmediği fatura bedelini kötü niyetli olarak ödemeyen ve davalıyı zarara sokan davalı/karşı davacının hiçbir itirazı ve talebinin kabul edilemeyeceğini, bununla beraber, karşı dava dilekçesinde davalının sözleşmeden doğan yükümlülüklerini yerine getirmemesi sebebiyle cezai şart talep edilmiş olsa da, söz konusu talep kesinlikle kabul edilemez nitelikte olduğunu, Davalı/karşı davalı taraf yapılan tüm havalandırma sistemini sorunsuz kullandığını, bu sebeple tazminat istemelerini gerektirecek herhangi bir mağduriyetleri de oluşmadığını, ——raporda ”lekelenmeler ve yüzeysel kusurlar var olup, kanallar üzerinde herhangi bir akıntı görülmemiştir” şeklindeki tespit iddialarımızı kanıtlar nitelikte olduğunu, kabul anlamına gelmemekle bir an için lekelenmeler olduğu düşünülse dahi, bu durum hava kanallarında herhangi bir sızıntı ya da başka bir işlevsel soruna yol açmamakta olduğunu, Söz konusu malzemenin doğası gereği dış ortamda maruz kaldığı hava değişimleri neticesinde bu tarz renk değişimlerinin olmasının normal bir durum olduğunu, bu lekelenmeler iklimlendirme sisteminin ısıtma ya da soğutmasına herhangi bir zarar vermemekle birlikte, kesinlikle havalandırma kanallarının işlevselliğini yitirmesine sebep olacak komplikasyonlar olmadığını, Bilirkişi raporunda, yine aynı malzeme kullanılarak davalı şirketçe yapılan aynı projenin iç kısmındaki oluşumda hiçbir problem bulunmadığını, dış kısımda bulunan hava kanalları üzerinde görülen renk değişimlerinin kullanılan galvaniz malzemenin doğası gereği hava koşullarına bağlı olarak renk değiştirmesi olağan bir durum olduğunu, bu sebeple bilirkişi raporunda lekelenmelerin malzeme kusuru ve montaj hatasından kaynaklandığına dair yapılan değerlendirmenin tarafımızca kabulünün mümkün olmayacağını, çünkü malzeme ve montaj hatası ile ilgili bir eksiklik bulunmuş olsaydı, iklimlendirme sisteminin çalışmaması gerektireceğini, fakat davalı şirketçe eksiksiz tamamlanan tüm havalandırma sistemi usulüne uygun olarak çalışmakta olup davalı/ karşı davacı tüm sistemden faydalanmakta, bu sebeple de tazminat isteminin reddinin gerektiğini, açıkladıkları sebepler muvacehesinde, Haksız karşı davanın reddine karar verilmesini, Davamızın kabulünü ve takibin devamına karar verilmesini, Yargılama giderleri ve vekalet ücretinin davalı/karşı davacıya yükletilmesini talep ettikleri görüldü.
İNCELEME ve GEREKÇE:
Dava hukuki niteliği itibariyle, eser sözleşmesinden kaynaklanan eksik ve ayıp iddiasına dayalı alacak davasıdır.
Hukuk Muhakemeleri Kanunu 138. maddesinde; “Mahkeme, öncelikle dava şartları ve ilk itirazlar hakkında dosya üzerinden karar verir.” hükmü yer almakla; —– maddesi gereğince ticari davalarda konusu bir miktar paranın ödenmesi olan alacak ve tazminat talepleri hakkında dava açılmasından önce arabulucuya başvurulmuş olmasının dava şartı olarak düzenlenmiş olması ve 7155 Sayılı Kanunun (23) maddesi ile 6325 Sayılı Hukuk Uyuşmazlıklarında Arabuluculuk Kanununa eklenen 18/A (2) maddesi ile;
“Arabulucuya başvurulmadan dava açıldığının anlaşılması halinde herhangi bir işlem yapılmakszın davanın dava şartı yokluğu sebebiyle usulden reddine karar verilir” hükmü getirilmiştir.
6100 Sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanununun 115. maddesi gereğince; Mahkeme, dava şartlarının mevcut olup olmadığını, davanın her aşamasında kendiliğinden araştırır. Taraflar da dava şartı noksanlığını her zaman ileri sürebilirler. Mahkeme dava şartı noksanlığını tespit ederse davanın usulden reddine karar verir.
Davanın safahatı incelendiğinde, somut davanın ilk olarak mahkememizin —– sayılı dosyasındaki davada karşı dava olarak açıldığı, anılan dosyada — tarihli ön inceleme celsesinde dava şartları ve ilk itirazların incelenmesi ile uyuşmazlık noktalarının tespit edildiği ve karşı dava olan iş bu dava yönünden arabuluculuk tutanağının olmadığı görülmüş, bu hususta davacı vekilinden sorulmuş ve ayrı bir arabuluculuk başvurusunun olmadığını, asıl davada arabuluculuk tutanağı bulunduğunu ihtilafın aynı olduğunu ayrıca başvurulmasına gerek olmadığını beyan etmiştir.
Huzurdaki davanın niteliği itibariyle dava açılmadan önce arabulucuya başvuru yapılması gerektiği, bu hususun dava şartı olduğu, her ne kadar davacı vekili tarafından ihtilafın aynı olduğundan —sayılı davadaki arabuluculuk tutanağının yeterli olduğu ve ayrı bir arabuluculuk başvurusuna gerek olmadığı belirtilmiş ise —- esas sayılı dosyada yer alan tutanakta fatura alacağının tahsili için başvurulduğu, huzurdaki davacı tarafından ise eksik ve ayıplı işlerin olduğunun savunulduğu, oysa ki bu davada eksik ve ayıplı işlerden kaynaklı zarar ve ayrıca cezai şart talep edildiği, netice itibariyle iş bu davada talep sonucunun bir kısım paranın ödenmesine ilişkin olduğunun tartışmasız olduğu, ve davadan öncede arabuluculuğa başvurmadığı yasanın emredici hükmü gereği dava açılmadan önce arabuluculuk yoluna başvurulması gerektiği açık olup bu hususun tamamlanabilir bir dava şartı olacağına ilişkin yorum yolu ile de genişletilmesi mümkün olmadığından davanın dava şartı yokluğundan usulden reddine karar vermek gerekmiştir.
HÜKÜM: Gerekçesi yukarıda açıklandığı üzere;
1-Davanın dava şartı yokluğu nedeniyle USULDEN REDDİNE,
2-Karar harcı 80,70-TL ‘den davacı tarafça peşin olarak yatırılan 614,79-TL harcın mahsubu ile artan 534,09-TL harcın karar kesinleştiğinde ve talep halinde davacıya iadesine,
3-Davacı tarafından yapılan yargılama giderinin üzerinde bırakılmasına,
4-Davalı tarafça yapılan yargılama gideri bulunmadığından bu hususta karar verilmesine yer olmadığına,
5-Davalı taraf kendisini vekille temsil ettirdiğinden karar tarihinde geçerli A.A.Ü.T. deki esaslara göre belirlenen 5.100,00-TL vekalet ücretinin davacıdan alınarak davalıya verilmesine,
6-Taraflarca dosyaya yatırılan ve sarf edilmeyen gider avansının karar kesinleştiğinde Hukuk Muhakemeleri Kanununun 333.maddesi uyarınca ilgili tarafa iadesine,
Dair; taraf vekillerinin yokluklarında gerekçeli kararın tebliğinden itibaren 2 haftalık yasal süre içinde — —- Mahkemeleri İstinaf yasa yolu açık olmak üzere. Açıkça okunup, usulen anlatıldı.12/05/2022