Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Anadolu 5. Asliye Ticaret Mahkemesi 2022/285 E. 2022/916 K. 08.11.2022 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C. İstanbul Anadolu 5. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ

ESAS NO:2022/285 Esas
KARAR NO:2022/916

DAVA : İtirazın İptali (Ticari Satımdan Kaynaklanan)
DAVA TARİHİ : 14/04/2022
KARAR TARİHİ : 08/11/2022
Mahkememizde görülmekte olan İtirazın İptali (Ticari Satımdan Kaynaklanan) davasının yapılan açık yargılaması sonunda,
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
DAVA: Davacı vekili tarafından mahkememize gönderilen dava dilekçesinde özetle; davacı müvekkil şirket ile davalı şirket arasında ticari ilişki mevcut olduğu, İşbu ticari ilişki nedeni ile ekte sunmuş olduğumuz fatura ve cari hesap ekstresinden de anlaşılacağı üzere davalı yanın, davacı müvekkil şirkete borcu bulunmadığı, davalı yanın davacı müvekkile cari hesap ekstresinden kaynaklı 25.441,43-TL lik bakiye borcunun tahsili bakımından davalı hakkında ——Sayılı dosyası ile icra takibi başlatıldığı, ancak davalı tarafından borca itiraz edilerek icra takibi durdurulduğu, akabinde tarafımızca ara buluculuk yoluna başvurulmuş ise de taraflar arasında herhangi bir uzlaşma sağlanamadığı, davalı yanca itiraz edilen icra takibi, borçluya kesilen faturalar ve cari hesaba dayanmakta olup davalı yanca işbu borcun ödenmediği müvekkil şirkete ait ticari defter, kayıt ve belgeler ile sabit olduğu, davacı şirketin alacağının varlığı müvekkil şirkete ait ticari defter, kayıt ve belgeler üzerinde yapılacak bilirkişi incelemesi neticesinde sabit olacağı, açıklanan nedenlerle davalı- borçlunun ——- Sayılı dosyasına yapmış olduğu haksız ve hukuka aykırı itirazının iptali ile işbu icra takibinin devamına, alacağa takip tarihinden itibaren ticari faiz işletilmesine, kötü niyetli borçlunun takibe konu alacağın %20 sinden aşağı olmamak üzere icra inkar tazminatına mahkum edilmesine, yargılama giderleri ve vekalet ücretinin davalı- borçlu yana yüklenmesine karar verilmesini talep ve dava ettiği görülmüştür.
SAVUNMA: Davalı vekili tarafından mahkememize gönderilen cevap dilekçesinde özetle; davalı herhangi bir alacağı olmadığı halde müvekkile karşı 25.441,43 TL muhtelif fatura alacağı iddiasıyla ——-Sayılı dosyası ile icra takibi başlattığı, ancak müvekkil ödeme emrini teslim almasının akabinde haksız ve dayanaksız takibe borca, faize ve tüm ferilerine itiraz ettiği, takibe dayanak olarak gösterilen faturalar müvekkile teslim-tebliğ edilmemiştir. Müvekkil ile davacı arasındaki cari hesaba istinaden, müvekkile teslim edilen ve ticari defterlere işlenen faturalar cevap dilekçemize ek olarak sunulacağı, müvekkile ile davacı arasında, müvekkilin üstlendiği tadilat, onarım ve inşaat işlerinden kaynaklı eser sözleşmesi söz konusu olduğu, davacı paslanmaz-çelik korkuluk işi yapmadığı, müvekkil muhtelif banka şubelerinin bakım ve onarım işlerinden kaynaklı olarak bu yerlerdeki korkuluk yapılması işini davacı ile anlaşarak davacıya yaptırdığı, davacı müvekkile kötüniyetli olarak herhangi bir hizmet vermediği, ürün teslimi yapmadığı halde fazladan fatura düzenleyerek haksız kazanç elde etmeye çalışdığı, davacının bu kötüniyetli tavrının hukuken korunması mümkün olmadığı, davacının kendi defterlerine tek taraflı olarak fatura düzenleyerek işlemiş olması müvekkil tarafından bu faturaların teslim alınmadığı ve ticari defterlere- cari hesaba işlenmemiş olduğu göz önünde bulundurulduğunda fatura konusu mal ve hizmetin teslim edilmediği ve davacının müvekkilden herhangi bir alacağının olmadığı aşikar olduğu, keza yerleşik Yargıtay kararları ile de sabit olduğu üzere sadece faturaya itiraz edilmemiş ve faturaların ticari defterlere işlenmiş olmasını yeterli kabul edilmemiş; mal veya hizmetin tesliminin yazılı belgelerle ispatlanması gerektiğini belirtildiği, 2021 yılında davacının müvekkil şirkete teslim ettiği faturalar toplamı 79.260,60 TL dir. Davacıya müvekkil şirket tarafından yapılan ödeme 55.000,00 TL dir. 2020 yılından 42.974 TL alacaklı olan müvekkil şirkett olduğu, davacının müvekkile; ticari defterlerden de görüleceği üzere 18.713,40 TL borcu bulunmadığı, yani alacaklı olan davacı değil müvekkil şirket olduğu, haksız davanın reddi ile——- Nolu takibin iptaline, %20’den az olmamak kaydıyla davacı aleyhine tazminata hükmedilmesine, yargılama giderleri ve ücret-i vekaletin davacı tarafa yüklenmesine karar verilmesini talep ettiği görülmüştür.
İNCELEME VE GEREKÇE
Dava hukuki niteliği itibariyle, ——- esas sayılı icra takibine davalının yapmış olduğu itirazın İİK 67. maddesi gereğince iptali ile icra inkar tazminatı isteminden ibarettir.Davanın açıldığı tarihte yürürlükte bulunan usul hükümleri doğrultusunda basit yargılama usulüne tabi olarak oluşturulan tensibe istinaden yargılamaya başlanmış yöntemine uygun ön inceleme duruşması açılarak öncelikle dava şartları ve ilk itirazlar incelenmiştir.——- Hukuk Dairesinin 25/05/2015 tarih ve——karar ile 06/02/2016 tarih ——– karar sayılı ilamlarında ve çok sayıda benzer ilamlarda da vurgulandığı üzere; ticari dava ve ticari iş birbirinden farklı iki ayrı kavramdır. Her ticari dava ticari iş olmakla birlikte, her ticari iş ticari dava olmamaktadır. TTK’ nun 5(1) maddesi uyarınca ticari davalara bakma görevi Asliye ticaret mahkemesine aittir. Dolayısıyla ticari iş kapsamında olmakla birlikte ticari dava sayılamayan durumlarda ticaret mahkemeleri görevli olmayacak, uyuşmazlığın niteliğine göre diğer mahkemelerin görev hususu değerlendirilecektir. 6102 sayılı Türk Ticaret Kanununun 4. maddesine göre bir davanın ticari dava sayılması için; uyuşmazlık konusu işin taraflarının her ikisinin birden tacir ve her iki tarafın ticari işletmesi ile ilgili olması yada tarafların tacir olup olmadıklarına veya işin tarafların ticari işletmesi ile ilgili olup olmamasına bakılmaksızın, TTK da veya diğer kanunlarda o davaya Asliye Ticaret Mahkemesinin bakacağı yönünde bir düzenleme bulunması, diğer bir deyişle mutlak ticari dava olması gerekmektedir. Somut olayda davacı taraf tacir ve uyuşmazlık ticari işletmesini ilgilendirmekle birlikte davalı tarafın ——-olduğu görülmektedir. Her ne kadar davacı vekili tarafından abonelik sözleşmesinde yerin ticarethane olarak belirtildiği ve bu sebeple görev yerinin Ticaret mahkemeleri olduğu beyan edilmiş ve yalnızca ticarethane ibaresi sebebi ile davanın mutlak ticari dava olduğu yönünde farklı görüşler de mevcut ise de——- Karar sayılı ilamında da açıkça vurgulandığı üzere yalnızca ticarethane ibaresi mutlak ticari dava için yeterli olmayıp, davalının 6102 sayılı yasa kapsamında tacir olup olmadığının ve davalı tarafça çalıştırılan işyerinin ticari işletme kapsamında kalıp kalmadığının araştırılması gerektiği esas olduğundan, mahkememizce de bu görüş benimsenmiş olup uyuşmazlığın mutlak ticari dava olmadığı tartışmasız olmakla birlikte nispi ticari dava kapsamında kalıp kalmadığı hususunda sağlıklı değerlendirmelerin yapılması için davalının bağlı bulunduğu Ticaret Odası, Vergi Dairesi ve esnaf olup olmadığının anlaşılması bakımından Esnaf Odasına ayrı ayrı müzekkereler yazılmış ve müzekkere cevapları dosya içine alınmıştır.
—— Esnaf Odasından alınan 21/05/2022 tarihli müzekkere cevabında davacının esnaf kaydının olmadığının bildirildiği görülmüştür.
——Ticaret Sicil Müdürlüğü’nden alınan 25/04/2022 tarihli müzekkere cevabında davacının gerçek kişilere ait ticari işletme kaydının bulunmadığı belirtilmiştir——Vergi Dairesi Müdürlüğü’nden alınan 20/04/2022 tarihli müzekkere cevabında davacının 213 sayılı V.U.K’nun 177. Maddesi ve diğer ilgili maddelerinde ve ilgili Bakanlar Kurulu kararında belirtilen tutarların altında kaldığı ve işletme hesabına göre defter tuttuğu belirtilmiştir.
Gelen müzekkere cevapları incelendiğinde, davalının, davaya konu fatura tarihlerinde esnaf odasına kayıtlı olması onun esnaf sayılması için tek başına yeterli olmamakla birlikte, vergi dairesi ve ticaret sicil kaydı ile birlikte değerlendirme yapılması esas olduğundan nitekim Yargıtay içtihatları da bu yönde olup mahkememizce de tüm kayıtlar göz önünde bulundurularak inceleme yapılmıştır. Yapılan inceleme sonucunda davacının gerek ticaret sicilde kaydının bulunmaması, gerekse vergi dairesi kayıtlarından esnaf sınırında kaldığının anlaşılması durumunda artık davalının tacir olmadığı ve gelirinin esnaf düzeyinde kaldığı anlaşılmış olmakla mahkememizin davaya bakmakla görevli olmadığı ve uyuşmazlığın çözüm yerinin Asliye Hukuk Mahkemeleri olduğu anlaşıldığından mahkememizin görevsizliği nedeniyle davanın dava şartı yokluğu yönünden usulden reddine dair aşağıdaki şekilde karar vermek gerekmiştir.
HÜKÜM: Gerekçesi yukarıda açıklandığı üzere
1-Mahkememizin görevsizliği nedeniyle davanın USULDEN REDDİNE,
2-Davaya konu uyuşmazlığı incelemeye görevinin —–Nöbetçi Asliye Hukuk Mahkemesi’ne ait olduğundan MAHKEMİZİN GÖREVSİZLİĞİNE,
3-Karara karşı 2 hafta süresi içinde kanun yoluna başvurulmaz ise kararın kesinleştiği tarihten; kanun yoluna başvurulur ise bu başvurunun reddi kararının tebliğ tarihinden itibaren iki hafta içinde kararı veren mahkemeye talep edenin başvurup talepte bulunması halinde dosyanın görevli——Nöbetçi Asliye Hukuk Mahkemesi’ne gönderilmesine; süresi içerisinde talepte bulunulmazsa davanın açılmamış sayılmasına karar verileceğinin talep edene ihtarına (ihtar edilemedi)
4-Kararın taraflara tebliğinin masrafının davacı tarafından yatırılan gider avansından karşılanmasına,
5-6100 Sayılı Hukuk Muhakameleri Kanunu m.331/2 uyarınca yargılama giderleri konusunda görevli ve yetkili mahkemece karar verileceğinden bu konuda karar verilmesine yer olmadığına,
6-Davaya görevli mahkemece devam edilmezse ve talepte bulunulursa yargılama giderleri ile ilgili karar verileceği hususunun talep edene ihtarına
7-Yargılama giderlerinin görevli mahkemece değerlendirilmesine,
Dair, kararın tebliğinden itibaren 2 hafta içerisinde mahkememize veya mahkememize gönderilmek üzere bulunulan yer Asliye Ticaret Mahkemesine verilecek bir dilekçe ile ——- Bölge Adliye Mahkemesine istinaf kanun yolu açık olmak üzere karar verildi. Verilen karar açıkça okunup usulen anlatıldı.