Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Anadolu 5. Asliye Ticaret Mahkemesi 2022/178 E. 2022/493 K. 07.06.2022 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C. İstanbul Anadolu 5. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ

ESAS NO : 2022/178 Esas
KARAR NO : 2022/493

DAVA : Alacak (Satım Sözleşmesinden Kaynaklanan)
DAVA TARİHİ : 10.03.2022
KARAR TARİHİ : 07.06.2022

Mahkememizde görülmekte olan Alacak (Satım Sözleşmesinden Kaynaklanan) davasının yapılan açık yargılaması sonunda,
DAVA:
Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; Davacı …—– —–işleten itibar görmüş ve saygın bir iş insanı olduğunu, davacının bu faaliyeti kapsamında, işyerinde kullanmak üzere — almak istediğini ve bu doğrultuda Davalı taraf ile iletişime geçtiğini, neticede taraflar —-Satış Sözleşmesi uyarınca, davacının ticari faaliyetinde kullanmayı amaçladığı cihazların 255.000,00-TL karşılığında —– davacıya satışında mutabık kaldıklarını, anılan —- ücretlerinin davacı tarafından ödenmesi üzerine davalı taraf —- ürünleri davacıya teslim ederken, doğal olarak bunların nasıl kullanılacağına dair eğitimler de verdiklerini, bu kapsamda, — teslimiyle birlikte eğitim/tanıtım gerçekleştirildiğini, ne var ki cihaz ve ürünlerin teslimiyle birlikte gerçekleşen bu eğitim sırasında, davalı taraftan satın alınan — cihazı hiçbir sebep yokken çalışmadığını, anılan cihaz daha hiç kullanılmadan, ilk eğitim sırasında, doğrudan Davalı şirket yetkililerinin elindeyken çalışmadığını, dolayısıyla cihazın çalışmadığına Davalı şirket yetkililerinin de tanıklık ettiklerini, bu eğitim sırasında davacının, eğitimlerde öğretilen hususları daha sonra da izleyebilmek maksadıyla eğitim veren davalı şirket yetkililerinin de izniyle video kaydı aldığını, dolayısıyla anılan cihazın daha ilk eğitim sırasında davalı şirket yetkililerinin elindeyken çalışmadığının, video kaydıyla da sabit olduğunu, anılan video kayıtlarının izlenmesiyle görüleceği üzere, davalı şirket yetkilisi de “—– ifadelerini kullandıklarını, keza davacı .—– anılan video kayıtlarında görüldüğü üzere, “teknik servis gelse de daha önce hiç kullanılmamış ürünü içi açılacaksa istemem” beyanlarında bulunduğunu ve davalı şirket yetkilisinin de doğal olarak hak verdiğini, kısacası, davalı tarafça davacıya satılan —- bozuk olduğu daha ilk eğitim sırasında ortaya çıktığını ve davalı tarafa bildirildiğini, —–başarısız geçen eğitimden sonra davacının, davalı taraf ile —- defalar iletişime geçtiğini, cihazın bozuk olduğunu hatırlattığını, davalı taraf ise teknik servisin gelip inceleyeceğini belirterek davacıyı bir süre oyaladığını, fakat neticede davalı şirket servisi 25.03.2021 tarihinde davacının işyerine gelerek anılan cihazın kontrolünü gerçekleştirdiğini, bu inceleme sonucunda cihazın bozuk olduğu, —– servislerince yapılan inceleme ve tespitlerle de tartışmasız hale geldiğini, öyle ki ——– dahi, “——– elektriksel bir arıza olduğu tespit edildi”, “Cihazın eğitimi sırasında fark edilmiş bir arızadır. Cihaz daha kullanılmaya başlanmamıştır” ifadelerine yer verildiğini, hâsılı, davalı tarafın kendinden —————- numaralı ihtarı uyarınca “———– ——- olduğu için değişmesi gerektiği” şeklinde beyan ile ikrar ettiği, kaldı ki kabul etmese dahi ——— kaydıyla hem de ileride yapılması muhtemel bir bilirkişi incelemesiyle ortaya çıkacağı üzere davacıya ————kullanılabilmesi mümkün olmadığını, nitekim davacı da anılan cihazı teslim aldığı günden bugüne dek bir kez dahi çalıştırmadığını, çalıştıramadığını, üstelik anılan —- bulunduğunu ve —-halen devam ettiğini, anılan bozuk cihazın ——–tarafından iade alınması için davacı tarafından kendileri ile iletişime geçilmişse de, olumlu bir sonuç alınamadığını, nitekim davacı tarafından ———-başvurulmuşsa da —– —anlaşılamadığını, izah edildiği gibi davacıya satılan cihazın bozuk olduğu hususunda hiçbir tereddüt olmaması, Davalı tarafın (zaten daha ilk başta eğitim sırasında kabul ettiği) bu gerçeği inkar etmesi için hiçbir makul gerekçesinin olmaması nedeniyle, davacının davalı tarafa bir de ihtarname keşide edildiğini, ve anılan ürünün iadesini tekrar talep edildiğini, ne var ki davalı taraf davacının bu iyi niyetli ve çözüm odaklı ihtarnamesine özetle ve mealen; —– değiştirelim dedik ve dolayısıyla TBK m. 227 hükmünce yükümlülüğümüzü yerine getirdik, fakat siz —- değişimini kabul etmeyerek kötü niyetli davrandınız, bu sebeple iade talebinde haklı değilsiniz” diyerek itiraz ettiklerini, görüldüğü üzere davalı taraf, bozuk olan cihazın içini açıp —- değiştirerek problemin çözüleceğini belirttiklerini, yani ürünün tamir edilmesini teklif ettiklerini, oysa davacının video kayıtlarından da görüleceği üzere son derece haklı olarak “daha hiç açılmamış, kullanılmamış bir ürününün içinin açılmasını veya tamir edilmesini” kabul etmediğini, bu isteğin son derece yerinde olduğunu, çünkü hiç kimse sıfır bir ürünü satın almak niyetindeyken, bozuk ve tamir edilmiş bir ürünü almaya zorlanamayacağını, aynı şekilde hiçbir satıcı, sıfır bir ürünü teslim etmeyi üstlenmişken bozuk çıkan ürünü “tamir etmeyi” teklif ederek sorumluluklarından kurtulamayacağını, Hal böyle olmakla, davacı tarafından davalı tarafa —– —- iadesi ile satış bedelinin davacıya iadesi yönünde kullanılan seçimlik hakkının uygulanabilmesi maksadıyla, davacıya satılan—– iadesine hazır olduğumuzu belirterek satım bedelinin faiziyle birlikte davacıya iadesini talep ettiklerini, açıklanan nedenlerle, davacı ile ——-” cihazının iadesine; —– itibaren işleyecek ticari temerrüt faiziyle birlikte davacıya iadesine, yargılama gideri ve vekalet ücretinin davalı tarafa yükletilmesine karar verilmesini talep ve dava ettikleri görüldü.
SAVUNMA:
Davalı tarafa usulüne uygun tebligat yapıldığı ancak süresinde cevap dilekçesi sunmadığı görülmüştür.
İNCELEME ve GEREKÇE:
Dava hukuki niteliği itibariyle , satım ilişkisine konu malın ayıplı olduğu iddiası ile ayıplı malın iadesi ve bedelin tahsili istemine ilişkindir. .
Davacı vekili tarafından —- üzerinden sunulan dilekçede, davadan feragat edildiğini, yargılama gideri ve vekalet ücreti taleplerinin olmadığını beyan ettiği görülmüştür.
Davalı vekili tarafından sunulan 20.05.2022 tarihli dilekçede , davanın feragat nedeniyle reddine, vekalet ücreti ve yargılama giderine hükmedilmemesine karar verilmesini talep ettiği görülmüştür.
Hukuk Muhakemeleri Kanunu 307. vd maddeleri gereğince davadan feragatin, davayı kesin hüküm gibi sonuçlandıran taraf işlemlerinden olduğu, hüküm ifade edilmesi için karşı tarafın ve mahkemenin muvafakatine de bağlı olmadığı hükme bağlanmış olup davacı vekilinin vekaletnamesi incelendiğinde davadan feragat etmeye yetkisinin bulunduğu anlaşılmakla açılan davanın feragat nedeniyle reddine karar verilmiş, taraf vekillerinin yargılama gideri ve vekalet ücreti hususunda karşılıklı beyanları göz önüne alınarak aşağıdaki gibi hüküm kurulmuştur.
HÜKÜM: Gerekçesi yukarıda açıklandığı üzere;
1-Açılan davanın feragat nedeniyle REDDİNE;
2-Karar harcı 80,70-TL ‘den davacı tarafça peşin olarak yatırılan 461,10- TL harcın mahsubu ile artan 380,40-TL harcın karar kesinleştiğinde ve talep halinde davacıya iadesine,
3-Davacı tarafından yapılan yargılama giderlerinin kendi üzerinde bırakılmasına,
4-Davalı tarafından yapılan yargılama gideri bulunmadığından bu hususta karar verilmesine yer olmadığına
5-Taraflarca dosyaya yatırılan ve sarf edilmeyen gider avansının karar kesinleştiğinde Hukuk Muhakemeleri Kanununun 333.maddesi uyarınca ilgili tarafa iadesine,
İlişkin olarak; taraf vekillerinin yokluğunda kararın tebliğinden itibaren 2 haftalık yasal süre içerisinde İstanbul Bölge Adliye Mahkemesine istinaf yolu açık olmak üzere dosya üzerinde yapılan inceleme sonucu karar verildi.