Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Anadolu 5. Asliye Ticaret Mahkemesi 2022/169 E. 2023/152 K. 21.02.2023 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C. İstanbul Anadolu 5. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
ESAS NO: 2022/169 ESAS
KARAR NO: 2023/152
DAVA : İtirazın İptali (Ticari Satımdan Kaynaklanan)
DAVA TARİHİ: 08/03/2022
KARAR TARİHİ: 21/02/2023

Mahkememizde görülmekte olan İtirazın İptali (Ticari Satımdan Kaynaklanan) davasının yapılan açık yargılaması sonunda;

GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
İDDİA: Davacı vekili dava dilekçesinde; “Müvekkilimizin alacağının tahsili amacıyla —– tarihi itibariyle—- alacağın tahsili için —— dosyası ile icra takibi başlatılmış, ödeme emri borçluya 28.12.2021 tarihinde tebliğ edilmiştir. Borçlu vekilince 04.01.2022 tarihinde takibe, asıl alacağa, işlemiş faize, faiz oranına ve borcun tüm ferilerine itiraz edilmiş ve takip durdurulmuştur. Dosya alacağının tahsili yönünde —– arabuluculuk başvurusunda bulunulmuş, yapmış olduğumuz başvuru üzerine dava şartı arabuluculuk faaliyeti yürütülmüş, ancak ——-dosya ile anlaşmama olarak sonuçlanmıştır. Davalının itirazı kötü niyetli, haksız ve dayanaksızdır. Şöyle ki; Davalı şirket, müvekkil şirkete herhangi bir borcunun olmadığı ileri sürmüştür. Ancak dosyamıza sunacağımız ekten de anlaşılacağı üzere başlatmış olduğumuz ilamsız takip cari hesap alacağı olup muhtelif tarihlerde kesilen faturalara dayanmaktadır. Bilindiği üzere söz konusu fatura alacaklarında ispat yükü ise borcunu ödediğini yahut böyle bir borcun olmadığını iddia eden tarafa aittir. Fakat davalı şirketin muhteviyatında böyle bir ödemeyi ispatlayabilecekleri bir belge yoktur. Çünkü davalı şirket herhangi bir ödeme yapmamıştır. Davalı borçlu ekte sunulan cari hesap ekstresinden de anlaşılacağı üzere müvekkile ——-konulu e-postada da 35.400 TL borçlu olduklarını ikrar etmelerine rağmen kötü niyetli olarak arabuluculuk görüşmeleri devam ederken davalı tarafça müvekkil şirkete ——– bedelli e-fatura kesilmiş, fatura ve içeriğine ——- yevmiye numaralı ihtarname ile itiraz edilmiş ve davalı tarafça usulsüz kesilen e-fatura iade edilmiştir. İtiraz edilen icra takibi, taraflar arasında süregelen ticari ilişki ve cari hesaba dayanmakta olup ödenmeyen bedel Müvekkil Şirket ticari defter ve kayıtlarıyla da sabittir. Alacağın varlığı ve ulaştığı meblağ ticari defter ve kayıtlarımız üzerinde yapılacak bilirkişi incelemesi neticesi sabit olacaktır. Davalı (Borçlu) kötü niyetli olarak icra takibine itiraz etmiştir. Müvekkil Şirketin ticari defter kayıtları üzerinde yapılacak bilirkişi incelemesi neticesinde davamızın haklılığı ortaya çıkacaktır. Yukarıda açıklanan sebeplerle itiraza uğrayan alacağımız için iş bu itirazın iptali davasını açmak zarureti hasıl olmuştur. Yukarıda açıklanan nedenler ve yargılamada belirlenecek durumlar karşısında fazlaya dair haklarımız saklı kalmak kaydıyla ——— dosyası ile yapılan takibe karşı davalının itirazının iptaline, takibin 37.038,41 TL üzerinden ve takip talebinde belirtilen şartlarla devamına, %20’den aşağı olmamak kaydıyla icra inkar tazminatına hükmedilmesine, yargılama giderleri ile vekalet ücretinin davalıya yükletilmesine karar verilmesini isteriz” şeklinde talep ve dava etmiştir.

SAVUNMA: Davalı vekili cevap dilekçesinde; “Dava Görevli Mahkemede Açılmamıştır. Öncelikle dava konusu cari hesaptan kaynaklanan alacağın altında yer alan hukuki işleme bakmak gerekmektedir. ——- davacı şirkete, müvekkil şirkete ait ——- plakalı aracın satışı gerçekleşmiştir. Söz konusu araç satış sözleşmesi incelendiğinde,——– kaydı düşülmüştür. Dolayısıyla, aracın ticari amaçla değil, hususi amaçla satın alındığı, ticari ve mesleki olmayan amaçla satın alan davacının tüketici olduğu , tüketici ile satıcı arasındaki hukuki işlemin de tüketici işlemi olduğu açıktır. Bu itibar ile, görevli mahkeme tüketici mahkemeleridir. Mahkemenin görevli mahkemede açılması dava şartlarından olup, re’sen dikkate alınacağından öncelikle dava şartı noksanlığı nedeniyle davanın usulden reddine karar verilmesi gerekir. Husumet Yokluğundan Davanın Reddi Gerekir. Yasal mevzuat uyarınca, Mahkemenin taraflar arasında dava konusu hakkın esası hakkında bir karar verebilmesi için, bu kişilerin o davada gerçekten davacı ve davalı sıfatlarına sahip olmaları gerekir. Bir davada taraf olarak gösterilen kişiler, taraf ve dava ehliyetine ve davayı takip yetkisine sahip olsalar bile, taraflardan birinin o davada gerçekten davacı ve davalı sıfatı yoksa davanın esası hakkında bir karar verilemeyeceğinden, dava sıfat yokluğundan (husumetten) reddedilir. Müvekkil, maliki olduğu——– satışı konusunda, dava dışı aynı zamanda ——– ——- ——- üzerinden, satışa ilişkin tüm yükümlülükler dava dışı ——— üzere anlaşmış, davacı yan da ——– ihale suretiyle aynı sayfada yer alan satış sözleşmesine istinaden bu platform üzerinden aracı satın almıştır. Aracın satışı, dava dışı ———— üzereninden gerçekleşmiştir. Müvekkil şirket ise aracın sadece yasal olarak devrini yapmıştır. Dolayısıyla davacı yanın tüm talep ve iddialarının hukuksal sorumlusu ve sözleşme öncesi dürüstlük kurallarına uygun hareket etme yükümlülüğü bizzat dava dışı ——- aittir. Bu nedenle ———- davanın ihbar edilmesini ———- talep ederiz. Dolayısıyla Müvekkil Şirketin davalı sıfatına haiz olmaması ve söz konusu olayda müvekkile atfedilecek kusur ve/veya bir ihmalinin bulunmaması nedenleriyle, müvekkil açısından husumet yönünden DAVANIN REDDİ gerekmektedir. Zamanaşımı itirazımız: Yine davayı kesinlikle kabul anlamına gelmemek kaydı ile davacının talepleri zamanaşımına uğramıştır. Karar verilirken zamanaşımı def-imizin dikkate alınmasını talep ederiz. Davacı yukarı da izah edildiği üzere, dava dışı ——– markası altında yürüttüğü online internet araç satış platformundan ihale usulüyle Müvekkil şirkete ait ——- plakalı aracı satın almıştır. Akabinde ——- tarihinde düzenlemiş olduğu satış sözleşmesinde de belirtildiği üzere———-Alıcı bu aracı halihazır durumu ile görüp beğenerek ve bedelini tamamen ödeyerek teslim aldığını…” beyan etmiş ve satış sözleşmesini imzalamıştır. Yani davacı, işbu araç satış sözleşmesinden de anlaşıldığı üzere aracı mevcut durumu ile satın almıştır. Ancak davacı, aracı satın aldığı tarihten tam 1 Yıl 17 gün sonra aracın ayıplı olması gerekçesiyle müvekkil şirkete öncesinde herhangi bir ayıp ihbarında bulunmaksızın ———– açıklamalı, takip konusu faturayı düzenlemiştir. Faturada belirtilen değer kaybı bedeli fahiştir. Davacı haksız ve mesnetiz olarak müvekkil şirkete fatura kesmiştir. Zira yukarıda da izah edildiği üzere, faturanın asıl muhatabı aracı satan, dava dışı ———–. Dolayısıyla, husumete ilişkin itirazlarımızda da belirttiğimiz üzere müvekkil açısından husumet yokluğu nedeniyle davanın reddi gerekmektedir. Öte yandan, taraflar arasındaki satış sözleşmesi, ticari olarak kabul gördüğünde; tarafların tacir olması, satışa konu işlemin de ticari satış olduğu düşünüldüğünde, davayı kabul anlamına gelmemek kaydıyla, dava konusu olaya TTK. M.23 hükümlerinin uygulanacağı açıktır; ” Ticari satış ve mal değişimi Madde 23- (1) Bu maddedeki özel hükümler saklı kalmak şartıyla, tacirler arasındaki satış ve mal değişimlerinde de Türk Borçlar Kanununun satış sözleşmesi ile mal Değişim sözleşmesine ilişkin hükümleri uygulanır. (c) Malın ayıplı olduğu teslim sırasında açıkça belli ise alıcı iki gün içinde durumu satıcıya ihbar etmelidir. Açıkça belli değilse alıcı malı teslim aldıktan sonra sekiz gün içinde incelemek veya incelettirmekle ve bu inceleme sonucunda malın ayıplı olduğu ortaya çıkarsa, haklarını korumak için durumu bu süre içinde satıcıya ihbarla yükümlüdür. Diğer durumlarda, Türk Borçlar Kanununun 223 üncü maddesinin ikinci fıkrası uygulanır. Davayı kabul anlamına gelmemek kaydıyla, yukarıda belirtilen yasal mevzuat uyarınca, davacı yan açık ayıplarda araç teslimden itibaren iki gün içinde, açık olmayan ayıplarda ise teslimden itibaren sekiz gün içinde inceleme, incelettirme, ayıp var ise aynı süre içinde satıcıya ihbarda bulunmakla yükümlüdür. Davacı yan, işbu inceleme ve ihbar sürelerine uymayarak haksız ve mesnetsiz olarak bir yıl sonra ————— değer kaybı bedelli faturayı kesmiştir. Aksi iddia davacı yanın ispat külfetindedir. Bir an için aracın, ayıplı olduğunun ve ayıba karşı tekeffül hükümlerine dayanılabileceğinin kabulü halinde ise, somut olay bakımından davacı süresinde herhangi bir ayıp ihbarında bulunulmadığından, aracın mevcut hali ile kabullenilmiş olduğu sonucuna varılır. bu itibar ile, davacı yanın değer kaybı talebi nedeniyle carisinde gözüken bedel ve müvekkil şirkete kesmiş olduğu fatura da haksız ve hukuka aykırı olacaktır. dolayısıyla icra dosyasına yapmış olduğumuz itirazımız haklı gerekçelere dayandığından davanın reddi gerekmektedir. Davacı yan dilekçesinde “Davalı tarafça ——- tarihinde Cari hesap mutabakatı konulu ———– olduklarını ikrar etmelerine rağmen —–Davalı tarafça müvekkil şirkete ——–nolu iade talepli e-fatura kesilmiş ve içeriğine ———– yevmiye numaralı ihtarname ile itiraz edilmiş ve davalı tarafça usulüz kesilen fatura iade edilmiştir.” şeklinde beyanda bulunmuştur. Davacının dilekçe ekinde sunmuş olduğu mutabakat mektubunun, şirket yetkilileri tarafından yapılan inceleme neticesinde, imzaya yetkili olmayan personel tarafından imzalandığı tespit edilmiştir. Neticede şirketin ——— yetkilisi ekteki ———— da görüldüğü üzere ———-Dolayısıyla yetkisiz personel tarafından davacıya gönderilen mutabakat yazısının müvekkil şirket açısından herhangi bir bağlayıcılığı bulunmadığından, davacı yanın bu yöndeki iddiasının kabulü mümkün değildir. Bunun ötesinde müvekkil şirket açısından herhangi bir sorumluluğu bulunmamasına rağmen, davacının da belirtmiş olduğu üzere müvekkil şirket tarafından ——– nolu iade tipli e-fatura kesilmiştir ————Ancak davacı yan müvekkil şirkete gönderdiği ihtarname ile faturaya itiraz ederek tekrar iade etmiştir. Dava konusu, ——–sayılı dosyasında müvekkil şirkete gönderilen ödeme emrindeki asıl alacak bedeli 36.703,55TL olarak belirtilmiştir. Davacı yan 35.400,00- TL’lik değer kaybı bedeline ek olarak carisinde hatalı olarak gözüken 1.303,55 TL’nin de ödenmesini talep etmektedir. Ancak davacının işbu talebi de haksız ve mesnetsizidir. Şöyle ki; Davacı müvekkil şirkte ait ——— plakalı araçları yine yukarıda arz ve izah edildiği üzere dava dışı ——— satış platformu üzerinden satın almıştır. ——- plakalı aracı —— tarihinde ——- yevmiye no lu araç satış sözleşmeleri ile devralmıştır. ——— Ancak davacıya araçlar noter huzurunda yapılan satış sözleşmelerinden önce ve e-ihalenin sonuçlanmasından sonra teslim edilmiştir. Ekteki dava dışı —— tarafından düzenlenen teslim tutanaklarından da anlaşıldığı üzere; —– tarihinde——- Devamla, araçlar davacının yetkilendirdiği kişilere teslim edildikten sonra plakalara toplamda 3 adet para cezası kesilmiş olup müvekkil şirkete gönderilmiştir. Bunun üzerine müvekkil şirket davacı yana ——– fatura kesmiştir ———- Ancak davacı tarafından haksız ve yasalara aykırı olarak ——— fatura numarası ile iade faturası kesilmiştir——– Dolayısıyla davacı tarafından işbu ——-bedel, müvekkil şirkete ödenmediğinden müvekkil şirketin davacıdan alacaklı olduğu her türlü izahtan varestedir. Hatta davacı tarafından işbu bedele istinaden düzenlenen fatura, yasal itiraz süresinden 10 ay sonra iade faturası kesmek suretiyle müvekkil şirkete iade edilmiştir. Ancak davacı, haksız ve mesnetsiz bir şekilde müvekkil şirket aleyhine başlatmış olduğu dava konusu icra takibinde ödemediği paranın da kendisine ödenmesini talep etmiştir. Bu nedenle davacının dava dilekçesine ek olarak sunmuş olduğu cari hesap ekstresi de hatalı ve eksik olup,——— sayılı dosyasına yapmış olduğumuz itirazda herhangi bir hukuka aykırılık bulunmadığından Davanın reddine ve haksız takibin iptaline karar verilmesi gerekmektedir. Davacının icra inkar tazminatı talebi kabul edilemez. alacağın varlığı ve miktarı yargılamayı gerektirdiğinden icra inkar tazminatı talebinin reddine karar verilmesi gerekmektedir. Yukarıda arz ve izah edilen nedenlerle davacının müvekkil şirketten icra inkar tazminatı talebinde bulunabilmesi mümkün değildir. Takibe karşı yapılan haklı itirazımıza rağmen ise huzurda bulunan davayı ikame etmiştir. Müvekkil şirketin davacıya takibe konu borcu bulunmadığından ve ayrıca kabul anlamına gelmemekle birlikte takip konusu alacak likit ve belirli olmadığından icra inkar tazminatına hükmedilmesi mümkün değildir. İcra ve İflas Kanunu’nun 67’inci maddesinde bu husus şu şekilde izah edilmiştir. “Bu davada borçlunun itirazının haksızlığına karar verilirse borçlu; takibinde haksız ve kötü niyetli görülürse alacaklı; diğer tarafın talebi üzerine iki tarafın durumuna, davanın ve hükmolunan şeyin tahammülüne göre, red veya hükmolunan meblağın yüzde yirmisinden aşağı olmamak üzere, uygun bir tazminatla mahkum edilir.” Hal böyle iken, yargılama sonunda davacının haksız ve hukuka aykırı taleplerinin reddine, müvekkil şirket lehine yüzde yirmiden az olmamak kaydı ile kötüniyet tazminatına hükmedilmesine ve davacının haksız ve mesnetsiz icra inkar tazminatı talebinin reddine karar verilmesini talep etme zorunluluğu doğmuştur. Davacının talep etmiş olduğu takip öncesi işlemiş faiz ve faiz türü kabul edilemez. takip öncesi işlemiş faizin reddine karar verilmesi gerekmektedir. Davacı tarafından icra takibi ile takip öncesi işlemiş faiz talebinde bulunulmuştur. Kesinlikle borcu kabul anlamına gelmemekle birlikte müvekkil şirketin davacıya borcu olduğunun kabulü halinde dahi takip öncesi işlemiş faiz talebinde bulunabilmesi mümkün değildir. Davacının takip öncesi işlemiş faiz talebinde bulunabilmesi için kesin vadeye bağlanmış bir borcun varlığı gerekmektedir. İcra takibi öncesinde davacı tarafından müvekkil şirket, takibe konu alacak için temerrüte düşürülmemiştir. Bu nedenle takip öncesi işlemiş faiz talebinin reddine karar verilmesi gerekmektedir. Yukarıda açıkladığımız nedenler ile davacı tarafından satın almış olduğu —— plakalı aracın satış işlemleri dava dışı ——— gerçekleştirildiğinden, satıştan kaynaklı tüm hukuki sorumluluğun dava dışı ——–nedeniyle öncelikle davanın husumetten reddine ayrıca müvekkil şirket tarafından davacıya kesilmiş olan 1.303,55 TL’lik fatura da davacı tarafından ödenmediğinden ve davacı yanca işbu alacağımıza ilişkin iade faturası düzenlemiş olduğundan, ———-sayılı dosyasından başlatılan icra takibi haksız olduğundan ve müvekkil şirketin davacıya herhangi bir borcu da bulunmadığından hatta her türlü fazlaya dair haklarımız saklı kalmak kaydıyla davacıdan 1.303,55 TL alacaklı olduğundan, davanın reddine ve takibin iptaline karar verilmesini, Yukarıda arz ve izaha çalıştığımız ve Sayın Mahkemenizce re’sen dikkate alınacak nedenlerden dolayı; fazlaya dair tüm talep ve dava hakkımız saklı kalmak kaydıyla; Dava dilekçesine karşı cevaplarımızın kabulü ile davacı yanın haksız ve hukuki dayanaktan yoksun davasının reddine ve takibin iptaline, Davacı / alacaklı aleyhine % 20 den aşağı olmamak üzere kötü niyet tazminatına hükmedilmesine, mahkemeniz aksi kanaatte ise davanın aracın satışından sorumlu ——— ihbar edilmesine, yargılama gideri ve vekâlet ücretinin davacı üzerinde bırakılmasına karar verilmesini isteriz” şeklinde davanın reddini istemiştir.

DELİLLERİN İNCELENMESİ VE GEREKÇE;
Dava, cari hesap alacağı sebebiyle başlatılan icra takibine vaki itirazın İİK 67 vd maddeleri gereğince iptali talebine ilişkindir.
Davacı, davalı ile aralarında ticari ilişki bulunduğunu, ticari ilişki kapsamında davalıya faturanın gönderildiğini, davalının faturayı ödemediğini, davalının ‘cari hesap mutabakatı’ konulu e -postada da borçlu olduğunu kabul ettiğini, davalının haksız bir şekilde icra takibine itiraz ettiğini beyan ederek davasının kabulünü istemiş; davalı ise; davacının aracı aldıktan 1 yıl 17 gün sonra aracın ayıplı olduğunu iddia etmesinin mümkün olmadığını, davacının ayıp ihbarında bulunmadığını, ayıp bildirim sürelerinin geçtiğini, cari hesap mutabakatındaki imzanın davalı yetkilisine ait olmadığını, bu nedenle ‘değer kaybı’ açıklamalı faturayı iade ettiklerini, yine davacının aracın tesliminden sonra kesilen ve henüz ödemediği 3 adet trafik cezasının da kendilerinden tahsilini istediğini beyan ederek davanın reddini istemiştir.
Davanın açıldığı tarihte yürürlükte bulunan usul hükümleri doğrultusunda basit yargılama usulüne tabi olarak oluşturulan tensibe istinaden yargılamaya başlanmış, yöntemine uygun ön inceleme duruşması açılarak öncelikle dava şartları ve ilk itirazlar incelenmiş, her ne kadar satış sözleşmesinde kullanım amacı hususi şerhi bulunsa da tarafların şirket olduğu ve mahkememizin görevli olduğu anlaşılmakla görev itirazı reddedilmiş, davacının fatura alacağı olduğu yönündeki iddiasının araç satışının tarafı olan —— yönelttiği anlaşılmakla husumet itirazı reddedilmiş, davanın süresinde açıldığı anlaşılmakla zamanaşımı defi reddedilmiş, hukuki ihtilaf noktaları belirlenmek suretiyle tahkikat aşamasında deliller toplanmış,—- sayılı dosyası—— üzerinden celp edilerek dosya içerisine alınıp incelenmiş, bilirkişi raporu alınmış ve dava sonuçlandırılmıştır.
Taraflar arasındaki uyuşmazlığın; davacı tarafın cari hesap ekstresi gereği fatura alacağı olup olmadığı, itirazın iptali ve icra inkar tazminatı şartlarının oluşup oluşmadığı noktalarında toplandığı anlaşılmıştır.—– esas sayılı dosyasının incelenmesinde; dosyanın alacaklısının davacı, borçlusunun davalı olduğu, davacı alacaklının ——– tutarında toplam alacağın fazlaya ilişkin haklarının saklı kalmak ve tahsilde tekerrür olmamak kaydıyla takip tarihinden itibaren fiili ödeme tarihine kadar asıl alacağa işleyecek ———-değişen oranlardaki faizi ile, icra giderleri, avukatlık ücreti ile birlikte Borçlar Kanununun 100. Maddesi uyarınca yapılacak kısmi ödemelerin öncelikle faiz ve masraflara mahsubuyla tahsili istemi ile talepte bulunulduğu, davalı borçlunun ödeme emrine süresinde itiraz ettiği, davanın 1 yıllık hak düşürücü süre içerisinde açıldığı anlaşılmıştır.Dosya tarafların tacir olmaları, alacak iddiasının cari hesap ektresine dayanması dikkate alınarak Mali Müşavir bilirkişiye tevdii edilmiştir.
Mali Müşavir bilirkişinin —– tarihli raporunda özetle; “…Davalı şirket tarafından ibraz edilen——– yılına ilişkin ticari defterlerin usulüne uygun düzenlendiği, açılış kapanış tasdiklerinin tam olduğu, davacı şirketin ticari defterlerinin, kayıt nizamı bakımından V.U.K. m. 215-219 hükümleri ile
Muhasebe Sistemi Uygulama Genel Tebliğlerine uygun olduğu; davalı tarafından dosyaya sunulan cari hesap muavinleri kontrol edildiğinde, davalı firmanın kayıtlarında; davacı firmanın —– hesap kodlu cari hesapta takip edildiği, takibe konu faturaların davalı tarafın defter kayıtlarında mevcut olduğu, yine takibe konu
asıl alacak tutarı olan 35.400,00.-TL tutarı ile ilgili mutabık olunduğu, takibe konu asıl alacak tutarına dahil edilen 1.303,55 TL bedelin, davacıya ait aşağıda detayları yeralan araçların —- bedeli olduğu ——–kullanmış ve ücreti —- tarihinde —- kullanmış ve ücreti — tarihinde —– kullanılmış ve ücreti
309,50 TL- davalı şirketin takibe konu faturalara itiraz etmediği ve yasal defterlerine kayıt ettiği; Türk Ticaret Kanunu’nun 21-(2) Maddesine göre; “Bir fatura alan kişi aldığı tarihten itibaren sekiz gün içinde, faturanın içeriği hakkında bir itirazda bulunmamışsa bu içeriği kabul etmiş sayılır.” ifadesi yer aldığı…” şeklinde kanaat bildirdiği anlaşılmıştır. Kural olarak, bir vakıadan kendi lehine haklar çıkaran/iddia eden taraf, o vakıayı ispat etmeye mecburdur ———–İspat yüküne ilişkin bu genel kural, itirazın iptali davaları için de geçerlidir. Yani, itirazın iptali davalarında da ispat yükü bakımından bir değişiklik olmayıp, bu genel kural uygulanır. Bu davalarda da bir vakıadan kendi lehine haklar çıkaran (iddia eden) taraf o vakıayı ispat etmelidir.
Faturanın delil olarak kullanılabilmesi için taraflar arasında sözleşmenin bulunması gerekir. Fatura sözleşmenin ifasına yönelik belge hükmündedir. Sözleşmenin kurulmasına yönelik fatura ispat kulfeti açısından sonuç dogurmaz. Taraflar arasında akdi ilişki bulunduğunun ispat kulfeti davacı taraftadır. Davacı sözleşmenin bulduğunu ve faturaya konu malın davalıya teslim edildiğini ispat etmesi gerekir. Taraflar arasında sözleşme iliskisi yoksa fatura ispat külfeti açısından sonuç dogurmaz. Ayrıca faturanın usulüne uygun olarak tebliğ edildiği davacı tarafca ispatlanması gerekir. Mahkememizce tarafların ticari defter ve kayıtları üzerinde yapılan bilirkişi incelmesi sonucunda, davacı tarafça talep edilen cari hesap alacağının davacı ve davalı ticari defter ve kayıtlarında kayıtlı olduğu anlaşılmıştır. Başka bir deyişle davalı, davacı tarafça talep edilen cari hesap alacağını kendi ticari defterlerine kaydetmesi sebebiyle cari hesaba konu hizmet/malları teslim aldığının ve teslim aldığı malların/hizmetin de bedelini ödemekle yükümlü olduğunun kabulü gerekir.———–
Tüm dosya kapsamı, taraf iddia ve savunmaları, alınan bilirkişi raporları ve bütün deliller birlikte değerlendirildiğinde; davacının, dava dışı firmanın işletiği online internet araç satış platformundan davalıya ait —–plakalı aracı satın aldığı, taraflar arasında —- tarihinde düzenlemiş olduğu satış sözleşmesiyle satış işleminin tamamlandığı, davacının——- açıklamalı, takip konusu faturayı düzenleyerek davalıya gönderdiği, davalının bu faturayı ticari defterlerine işlediği, faturaya süresinde bir itirazda bulunmadığı, yine taraflar arasındaki e-mail yazışmalarına göre, davalının —- borçlu olduklarına yönelik mutabakatta bulunduğu; ancak —– cezalar yönünden; —— olup, trafik cezalarının yazıldığı tarihte fiilen davacıda bulunduğu, bu cezaları ihtiva eden fatura yönünden davalının sorumluluğunun bulunmadığı anlaşılmakla, davanın trafik cezalarını içerir fatura dışındaki fatura yönünden kısmen kabulüne karar verilmiştir.
İtirazın iptali davalarında davacı yararına icra inkar tazminatına hükmedilebilmesi için borçlunun itirazında haksız olması ve alacağın likit olması şarttır.—– Dosyaya konu alacağın cari hesap ilişkisi/faturaya dayanması sebebiyle alacağın likit ve davalının haksız olduğu anlaşıldığından, hükmedilen asıl alacak miktarı ——- üzerinden davacı lehine icra inkar tazminatına hükmedilmiş, aşağıdaki şekilde hüküm kurulmuştur:

HÜKÜM : Yukarıda açıklanan nedenlerle;
1-Davacının davasının KISMEN KABULÜ İLE;
-Davalının —— sayılı dosyasına yaptığı itirazın kısmen iptali ile, takibin 35.400,00-TL üzerinden devamına,
-Fazlaya ilişkin talebin reddine,
2-Asıl alacak miktarı olan 35.400,00 TL’nin %20’si oranında icra inkar tazminatının davalıdan tahsili ile davacıya ödenmesine,
3-Reddedilen kısım üzerinden davacının kötü niyeti ispatlanamadığından davalının kötü niyet tazminatı talebinin reddine,
4-Harçlar Kanununa göre alınması gerekli 2.418,17-TL harcın, davacı tarafından yatırılan 447,34-TL peşin harç ve icra dosyasına yatırılan 185,19-TL peşin harçtan mahsubu ile bakiye 1.785,64‬-TL’nin davalıdan tahsili ile HAZİNEYE GELİR KAYDINA,
5-Davacı tarafından yatırılan 632,53‬-TL harcın davalıdan alınarak DAVACIYA VERİLMESİNE,
6-Davacı tarafından bilirkişi ücreti, tebligat, posta ve müzekkere gideri olarak sarf edilen 1.610,77-TL yargılama giderinin davanın kabul ret oranına göre; 1.539,52-TL’sinin davalıdan alınarak DAVACIYA VERİLMESİNE, 71,25-TL’sinin davacı üzerinde bırakılmasına,
7-Kabul edilen dava yönünden Avukatlık Asgari Ücret tarifesine göre davacı lehine takdir olunan 9.200,00-TL vekalet ücretinin davalıdan alınarak DAVACIYA VERİLMESİNE,
8-Ret olunan dava yönünden Avukatlık Asgari Ücret tarifesine göre davalı lehine takdir olunan 1.638,41-TL vekalet ücretinin davacıdan alınarak DAVALIYA VERİLMESİNE,
9-Arabuluculuk Kanunu’nun 18/A-(13) maddesi ve Hukuk Uyuşmazlıklarında Arabuluculuk Yönetmeliğinin 26/2 maddeleri ile Arabuluculuk Asgari Ücret Tarifesi uyarınca ——— bütçesinden ödenen 1.560,00 TL arabuluculuk ücretinin davanın kabul ret oranına göre; 1.490,99-TL’sinin davalıdan, 69,01-TL’sinin davacıdan tahsili ile HAZİNEYE GELİR KAYDINA,
10-Dosyada mevcut gider avansının karar kesinleştiğinde ve talep halinde yatıran tarafa iadesine,
Dair, davalı vekilinin yüzüne karşı, Davacı vekilinin e duruşma ile yüzüne karşı kararın tebliğinden itibaren 2 haftalık yasal süre içerisinde —- Adliye Mahkemesine istinaf yolu açık olmak üzere verilen karar, açıkça okunup usulen anlatıldı.21/02/2023