Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Anadolu 5. Asliye Ticaret Mahkemesi 2022/1053 E. 2023/200 K. 01.03.2023 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C. İstanbul Anadolu 5. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ

ESAS NO : 2022/1053 Esas
KARAR NO : 2023/200

DAVA : İtirazın İptali (Kıymetli Evraktan Kaynaklanan)
DAVA TARİHİ : 11/05/2022
KARAR TARİHİ : 01/03/2023
Mahkememizde görülmekte olan İtirazın İptali (Kıymetli Evraktan Kaynaklanan) davasının yapılan açık yargılaması sonunda,
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ
DAVA:
Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; Davacı müvekkili ile borçlu arasında borç olarak altın verilmesi ile borç ilişkisi kurulduğunu, müvekkili davacı tam olarak 15 adet Cumhuriyet Altını borç verdiğini, borç ilişkisini kanıtlayacak şekilde ön tarafı senet şeklinde doldurularak Cumhuriyet altınının verildiği tarihteki değeri yazılmış senedin arka kısmına ise borçlu tarafından el yazısı ile ”Bu senet altın karşılığı düzenlenmiştir. (15 adet Cumhuriyet)” şeklinde borcunu ikrar edecek şekilde beyan düşülerek isim ve imza altına alındığını, senet hali hazırda kambiyo vasfı taşımadığı gibi altın olarak verilen borcun değerini koruması amacıyla mümkün olduğu üzere borcun ödenmemesi sebebiyle 15 adet Cumhuriyet altınının güncel kur karşılığı alınarak icra takibine girişildiğini, hali ile Cumhuriyet altının ayarı ve derecesi sabit olduğu üzere belirli bir borç bedeli olduğuna şüphe bulunmadığını, para alacağı olarak talep edilmesi sonucunda ilamsız icra takibi başlatılmasının da mümkün olduğunu, Borçlu 08.02.2022 tarihli borca itiraz talebinde borca ve faize itiraz etmekle birlikte senet üzerinde tahribat olduğunu, tefecilik, yağma ve tehdit suçlarından şikayette bulunacağını ve bu eylemler sonucunda senette 15 adet Cumhuriyet altını borç olarak aldığını ikrar ettiğini beyan ettiğini, senet üzerinde her hangi bir tahribat olmamakla birlikte borçlu bizzat kendi el yazısı ile 15 adet Cumhuriyet altını aldığını bunun karşılığında senet düzenlendiğini beyan edip imza altına aldığını, müvekkili borç olarak verdiği altınlar karşılığında senet ve kesin delil vasfındaki borçlunun açıkça aldığı borç miktarını belirten ve borçlunun isim ve imzasına sahip ekteki belgeyi aldığını , Şayet mahkemece ekte sunulu belgenin doğrulanması amacıyla altın borcu verilirken müvekkilinin yanında olaya birebir tanık olan tanıkların da dinlenmesini talep ettiklerini, bununla birlikte borçlu davalının bu zamana kadar davacı müvekkiline karşı başlatmış olduğu bir şikayet dosyası bulunmadığını, borçluya taraflarınca ayrıca icra mahkemelerinde bir başka icra dosyasında hacizli taşınmazını sattığı ve diğer alacaklı olduğu dosyalardan alacaklarına kavuşmalarını engellemeye çalıştığı için alacaklıyı zarara uğratma, borca itiraz dilekçesinde sarf etmiş olduğu iftira suçuna haiz suç isnadı içeren söylemleri sebebiyle şikayet başvurusu, süresinde açılması gerekliliği ve huzurdaki itirazın iptali davasının uzun sürmesi ihtimaline binaen tasarrufun iptali davası da açılacak olup dosya numaraları sayın mahkemeye bildirileceğini, davalı borçlunun iddiaları borca karşı yapmış olduğu itiraz dilekçesindeki gibi olmakla iddialarını ve borcunu ödediğini ispatla mükellef olduğunu, Haksız, mesnetsiz ve kötüniyetli olarak yapılmış olan itirazın iptali gerektiğini, borçlu tarafa karşı açılmış olan —— ve ——-Sayılı icra dosyaları bulunduğunu, borçlunun huzurdaki dava konusu haricinde müvekkilinden 30.000,00-TL nakit para ve 22 adet Cumhuriyet altını daha borç aldığını, Başlatılan icra takipleri akabinde borçlu —— sk. No:—— de bulunan taşınmazını hacizli olarak akrabasına devrettiğini, dolayısı ile aynı zamanda tasarrufun iptali davası da açılacağını, borçlu borca itirazında haksız olduğunu bilmekte ve kasıtlı olarak müvekkilinin alacağına kavuşmasını engelleme amacı taşıdığını, iş bu sebeple borçlunun kötü niyetli olarak yapmış olduğu itiraz sebebiyle dava konusu alacağın %20’sinden az olmamak kaydı icra inkar tazminatına hükmedilmesine, yargılama giderleri ve vekalet ücretinin davalı üzerinde bırakılmasını talep ettiği anlaşılmıştır.
SAVUNMA :
Davalı vekili cevap dilekçesinde özetle; Davacı tarafından müvekkili aleyhine ——Esas sayılı dosyası ile icra takibi başlatıldığını ancak iş bu icra takibi haksız ve hukuka aykırı olduğundan yasal süresi içerisinde borca itiraz edilmiş ve takip durdurulduğunu, davacı, bu kez de itirazın iptali ve takibin devamı için huzurdaki haksız davayı ikame ettiğini, öncelikle, davacı tarafın delil olarak sunduğu senet, davalı müvekkili ——- tarafından hazırlanmadığını, dolayısıyla senet üzerinde yer alan imza müvekkiline ait olmadığını, aksini iddia eden alacaklı bunu ispatla yükümlü olduğunu, davacı tarafın dava dilekçesinde iddia ettiği, davacı ile müvekkili arasında altın alacağından kaynaklanan bir borç ilişkisi mevcut olmadığını, her ne kadar davacı taraf dava dilekçesinde, davalı müvekkilinin 15 adet cumhuriyet altını borcu olduğunu iddia etse de davacı tarafından kötü niyetli olarak açılan bu davada, müvekkilinin davacıya herhangi bir borcu mevcut olmadığını, davacı taraf, haksız olarak müvekkilinden alacağı olduğunu iddia ettiğini, davacı taraf, davaya konu icra takibinde kötü niyetli olarak icra takibi başlattığını, davacının dava dilekçesinde belirttiği, davalı müvekkilinin borcunu ödemekten imtina ettiği ve davacının alacağına kavuşmasını engellemek amacıyla hacizli taşınmazı sattığı hususu ise gerçeği yansıtmadığını, davanın reddine yargılama giderleri ve vekalet ücretinin davacı üzerinde bırakılmasını talep ettiği anlaşılmıştır.
DELİLLERİN DEĞERLERLENDİRİLMESİ VE GEREKÇE
Dava, ödünç sözleşmesine dayalı alacağın tahsili talebine ilişkindir.
Davacı, borçlu tarafa karşı açılmış olan —— İcra Müdürlüğü’nün ——. ve —– İcra Müdürlüğü’nün —— Sayılı icra dosyaları bulunduğunu, borçlunun huzurdaki dava konusu haricinde müvekkilinden 30.000,00-TL nakit para ve 22 adet Cumhuriyet altını daha borç aldığını, başlatılan icra takipleri akabinde borçlu —— sk. No:——– bulunan taşınmazını hacizli olarak akrabasına devrettiğini, dolayısı ile aynı zamanda tasarrufun iptali davası da açılacağını, borçlu borca itirazında haksız olduğunu bilmekte ve kasıtlı olarak müvekkilinin alacağına kavuşmasını engelleme amacı taşıdığını, iş bu sebeple borçlunun kötü niyetli olarak yapmış olduğu itiraz sebebiyle dava konusu alacağın %20’sinden az olmamak kaydı icra inkar tazminatına hükmedilmesine karar verilmesini talep etmiştir.
Davalı, davanın reddine karar verilmesini talep etmiştir.
Dosyanın safahatı incelendiğinde; —–Asliye Hukuk Mahkemesinin—– Esas, —– Karar sayılı görevsizlik kararı ile —— Asliye Ticaret Mahkemelerine gönderilmiş olmakla mahkememizde ——-Esas sayılı numarasına tevzi edilerek yeniden yargılamaya geçilmiştir. Öncelikle ——Ticaret Sicili Müdürlüğünden davacı ve davalının sicil kaydı hakkındaki müzekkereye ilişkin bilgiler celp edilmiş, ——Vergi Dairesinden davacı ve davalıya ilişkin yazılan müzekkere cevapları celp edilmiş,——–Esnaf ve Sanatkarlar Odaları Birliğinden davacı ve davalının esnaf tacir kayıt bilgileri celp edilmiş ve dava sonuçlandırılmıştır.Hemen belirtmek gerekir ki; her dava açıldığı tarihteki usul ve esaslara göre belirlenir.
Görev hususu kamu düzenine ilişkin olup, dava şartı olması sebebiyle davanın her aşamasında mahkemece resen gözetilmesi gerekir.Burada ticari davaların ne olduğu hususunda bilgi vermekte fayda bulunmaktadır. Ticari dava ve ticari iş birbirinden farklı iki ayrı kavramdır. Her ticari dava ticari iş olmakla birlikte, her ticari iş ticari dava olmamaktadır. TTK’ nun 5(1) maddesi uyarınca ticari davalara bakma görevi Asliye ticaret mahkemesine aittir. Dolayısıyla ticari iş kapsamında olmakla birlikte ticari dava sayılamayan durumlarda ticaret mahkemeleri görevli olmayacak, uyuşmazlığın niteliğine göre diğer mahkemelerin görev hususu değerlendirilecektir. 6102 sayılı Türk Ticaret Kanununun 4. maddesine gör e bir davanın ticari dava sayılması için; uyuşmazlık konusu işin taraflarının her ikisinin birden tacir ve her iki tarafın ticari işletmesi ile ilgili olması yada tarafların tacir olup olmadıklarına veya işin tarafların ticari işletmesi ile ilgili olup olmamasına bakılmaksızın, TTK da veya diğer kanunlarda o davaya Asliye Ticaret Mahkemesinin bakacağı yönünde bir düzenleme bulunması, diğer bir deyişle mutlak ticari dava olması gerekmektedir.Kambiyo hukukuna dayalı davaların mutlak ticari dava sayılacağı hususunda şüphe bulunmamaktadır. Burada teminat senedi hakkında bilgi vermekte fayda bulunmaktadır.Teminat senedi bir sözleşmeye güvence olarak ileri sürülen, sözleşmeye konu olan iş eksik veya hiç yapılmazsa karşı tarafın zararını tazmin etmek üzere karşılıklı menfaat ilkesine göre hazırlanmış güvence belgesidir. Ayrıca, teminat senetlerinin düzenlenmesi konusunda dikkatli olunması gereken hususlar vardır. Teminat senetlerinde senedin teminat senedi olduğu açıkça senet metninde belirtilmeli ya da senede atıf yapılarak ayrıca teminat senedine konu olan sözleşme de hazırlanarak senedin teminat senedi olduğunun belirlenebilir olması sağlanmalıdır.
Teminat senedi şarta bağlı olması yönüyle bir kambiyo senedi olan bonodan (borç senedi) ayrılır. Zira teminat senedinde kambiyo senetlerinin en temel özelliklerinden biri olan kayıtsız şartsız ödeme taahhüdü söz konusu değildir; aksine, ödeme şarta bağlanmıştır. Bir başka ifadeyle teminat senedi, düzenlenmesine neden olan sebebe/asıl borç ilişkisine (iş, söz veya mal ve hizmet) sıkı sıkıya bağlıdır; bu ilişkiden bağımsız olarak ileri sürülemez. Teminat senetlerinde bonoda olduğu gibi mücerretlik ilkesi (soyutluk) söz konusu değildir. Teminat senedi bir kambiyo senedi (poliçe, bono, çek) olmadığından, teminat senediyle kambiyo senetlerine mahsus takip yoluna başvurulamaz. Bunun yerine genel haciz yoluyla (ilamsız takip) yasal takip yapılabilir. Başka bir deyişle, senedin açıkça teminat senedi olması halinde kambiyo hukukunun uygulanması mümkün değildir.Somut olayda, dava konusu senedin altın karşılığı verildiği, buna ilişkin senedin arka kısmına “Bu senet altın karşılığı düzenlenmiştir. (15 Altın Cumhuriyet)” yazılı olması karşısında uyuşmazlığın kambiyo hukukundan kaynaklanmadığının kabulü gerekir. Bu itibarla —– Adliyesinin ——Karar sayılı görevsizlik ilamı tespitlerine katılmak mümkün değildir. Ayrıca celp edilen müzekkere cevapları dikkate alındığında davacı ve davalının tacir vasfında olmadıkları sabit olduğundan eldeki davanın mutlak ya da nispi ticari dava olmaması sebebiyle mahkememizin davaya bakmakla görevli olmadığı ve uyuşmazlığın çözüm yerinin Asliye Hukuk Mahkemeleri olduğu anlaşıldığından mahkememizin görevsizliği nedeniyle davanın dava şartı yokluğu yönünden usulden reddine, mahkememizce verilen kararın yasal yollara gidilmeksizin kesinleşmesi halinde mahkemeler arasında ortaya çıkan olumsuz görev uyuşmazlığının giderilerek yargı yerinin belirlenmesi için dosyanın HMK ‘nun 21-(1) c. Maddesi uyarınca ——Bölge Adliye Mahkemesi ilgili Hukuk Dairesi Başkanlığı’na gönderilmesine karar verilmiş, aşağıdaki şekilde hüküm kurulmuştur.—— Karar sayılı ilamı—— Karar sayılı ilamı)

HÜKÜM: Gerekçesi yukarıda açıklandığı üzere;
1-Mahkememizin görevsizliği nedeniyle davanın USULDEN REDDİNE,
2-Davaya konu uyuşmazlığı incelemeye görevinin —— Asliye Hukuk Mahkemesi’ne ait olduğundan MAHKEMİZİN GÖREVSİZLİĞİNE,
3——- Asliye Hukuk Mahkemesi ile mahkememiz arasında görev uyuşmazlığı çıktığından karar istinaf kanun yoluna başvurulmaksızın kesinleştiğinde görev uyuşmazlığının çözümü için dosyanın ——- BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ İLGİLİ HUKUK DAİRESİ’NE gönderilmesine,
4-Yargılama giderleri, vekalet ücreti ve karar ilam harcının yargı yeri belirlendikten sonra görevli mahkemece değerlendirilmesine,Dair, davacı vekilinin yüzüne karşı kararın tebliğinden itibaren 2 hafta içerisinde mahkememize veya mahkememize gönderilmek üzere bulunulan yer Asliye Ticaret Mahkemesine verilecek bir dilekçe ile——- Bölge Adliye Mahkemesine istinaf kanun yolu açık olmak üzere karar verildi.