Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Anadolu 5. Asliye Ticaret Mahkemesi 2022/10 E. 2023/10 K. 11.01.2023 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C. İstanbul Anadolu 5. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ

ESAS NO : 2022/10 Esas
KARAR NO : 2023/10

DAVA : Sözleşmenin İptali
DAVA TARİHİ : 05/01/2022
KARAR TARİHİ : 11/01/2023
Mahkememizde görülmekte olan Sözleşmenin İptali davasının yapılan açık yargılaması sonunda,
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
DAVA: Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; Müvekkili—–arasında 19.10.2016 tarihinde, Hisse Alım ve Satım Sözleşmesi imzalandığını, işbu Sözleşme ile müvekkile ait —– hisse yapısının %50’sini oluşturan beheri 1,00-TL nominal değere sahip 3.010.000,00-adet pay, —– 60.000.000,00-USD(Altmış milyon Amerikan Doları) karşılığında satılarak devredildiğini —–birleşme sözleşmesi ile tasfiyesiz olarak tüm aktif ve pasifiyle birlikte davalı —–devredilmiştir.) Zor durumda yani “muzayaka altında” yapılan işbu sözleşme neticesinde aşırı yararlanmaya maruz kalan müvekkili tarafın, bedeller arasındaki açık farka rağmen işbu sözleşmeyi yapmak zorunda kaldığını, zorda kaldığı için karşı tarafın çok az değerindeki edimine razı olmak zorunda kaldığını, huzurdaki davada zarar gören müvekkil tarafın zor durumda kalması yani “muzayaka” sebebiyle subjektif unsur açıkça oluşmuş olup sözleşme tarihi itibariyle zor durumda olan müvekkilinin, bağımsız iradesi ile sözleşmenin koşullarını serbestçe kararlaştırabilecek durumda olmaksızın sözleşmeyi imzalamak durumunda kaldığını, zor durumda yani “muzayaka altında” yapılan sözleşme neticesinde aşırı yararlanmaya maruz kalan müvekkili taraf, bedeller arasındaki açık farka rağmen işbu sözleşmeyi yapmak zorunda kaldığını, zorda kaldığı için karşı tarafın çok az değerindeki edimine razı olduğunu, karşı tarafın, müvekkilinin zorda kalma halini bilerek müvekkilinin zor durumundan faydalandığını, huzurdaki davaya konu olayda ise — muhasebesinin—– mali işler koordinatörü—– tarafından bir tutulması ve şirket yetkililerinin kardeş olması sebebiyle —-ve —– zor durumunun bilincinde olan karşı taraf açıkça müvekkilinin zor durumundan faydalandığını, nitekim, —– hizmet nedeniyle görevi kötüye kullanma suçuna ilişkin müştekisi olduğu—– sayılı dosyasında davaya konu sözleşmenin yapıldığı tarihte karşı taraf —–mali işler koordinatörü —-ifade verdiğini, müvekkili —–ile ——şirketler——ciddi anlamda maddi ve manevi olarak zarara uğrayarak zor durumda kaldığını, hatta bu zorda kalma durumu neticesinde —– Esas sayılı dosyası ile —– iflasına karar verildiğini, yine işbu beyanlar ile de sabittir ki müvekkilin zorda kalma hali,—–ve davalı şirket yönetimi tarafından bilinmek suretiyle müvekkili aleyhine kullanıldığını, edimler arasında açık oransızlık mevcut olduğunu, —— söz konusu olabilmesi için edimler arasında aşırı bir değer farkı olması, bu durumun diğer tarafın müzayaka (darda kalma) veya hiffetinden veya tecrübesizliğinden yararlanılarak meydana getirilmiş bulunması gerektiğini, muzayaka hali nedeniyle tacir olan müvekkilin —– hükümlerinden yararlanması söz konusu olduğunu, davalı tarafından ödenen sözleşme bedeli, ——döviz satış kuru esas alınmaksızın eksik ödenmiş olup bu husus dahi tek başına müvekkilin muzayaka halinden kötü niyetli olarak faydalanıldığını gösterdiğini, müvekkile hak ettiği kar payı/temettüleri ödenmediğini, müvekkilinin zor durumda kalma halinin devam etmesi sebebiyle işbu dava 5 yıllık hak düşürücü süre içerisinde açıldığını, arz ve izah olunan nedenlerle fazlaya dair haklarımız saklı kalmak kaydıyla; haklı davalarının kabulü ile 19.11.2016 tarihli Hisse Alım ve Satım Sözleşmesi’nin iptali ile satışa konu hisse paylarının müvekkil adına tesciline, müvekkile ödenmeyen kar payı/—– ve eksik ödenen bedellerin tespiti ile işbu bedellerin ticari faizi ile birlikte hesaplanarak devri yapılan hisseler için ödenen bedelden -gerekirse- mahsubuna, yargılama giderlerinin ve vekalet ücretinin karşı tarafa yükletilmesine karar verilmesi talep ettikleri görüldü.
SAVUNMA: Davalı vekili cevap dilekçesinde özetle; Davacı tarafından huzurdaki davada ileri sürülen tüm iddialar, bütünü ile maddi gerçekliği saptırmaya yönelik, gerçek dışı, haksız ve hukuka aykırı olduğunu, harç ikmal edilmeden yargılamaya devam edilemeyeceğini,——-taraf sıfatının bulunmadığını, huzurdaki davada —– davacı sıfatı ile talepte bulunmuş ise de kendisi hisse alım sözleşmesinin tarafı olmadığı gibi hisselerin devredeni de olmadığını, dava dilekçesinde de davacının taraf sıfatına ilişkin hiçbir açıklama yapılmamış olup hangi hukuki gerekçe ile davacı olduğunun anlaşılamadığını, bu nedenle davada taraf sıfatı bulunmayan ——yönünden davanın öncelikle aktif husumet yönünden reddi gerektiğini, hak düşürücü süre geçtikten sonra açılan davanın reddi gerektiğini, davanın 5 yıllık süre geçtikten sonra açıldığından reddi gerektiğini, dava konusu edilen işlem tarihi 19.11.2016 olduğunu, huzurdaki davanın açılış tarihi ise 05.01.2022’dir. Hisse alım sözleşme tarihi 19.11.2016 olmakla 5 yıllık süre 19.11.2021 tarihinde dolduğunu, davacı her ne kadar 18.11.2021 tarihinde arabulucuya başvurmuş ise de huzurdaki davanını, dava şartı arabuluculuk kapsamında bir dava olmadığını, dava dilekçesindende görüleceği üzere; davacının talebinin bir miktar para ya da tazminatın ödenmesine ilişkin değil, sözleşme iptali ve hisselerin adına tesciline ilişkin olduğunu, 2. bentte belirtilen husus ise kendisinin ödemek zorunda olabileceği tutardan mahsuba dair bir talep olduğunu, öte yandan; davacı, müzayaka halinin devam ettiğini iddia etmiş ise de dava dilekçesinde zor
durumda olduğuna dair iddialannı hiçbir maddi vakıaya dayandırmadığını, Davacı Şirketin bir —– şirketi olup esasen bir ticari faaliyeti olmadığını, operasyonların yönetildiği ve davacı iştirak şirketi olan —— herkesçe bilindiği izere 2020 Ocak ayına kadar;
uçuşlarını sürdürdüğünü, uçak filosunu koruduğunu, o uçuş rotalanna yenilerini eklediğini, mutad banka ödemelerini yaptığını, icra takibine maruz kalmadığını, ve benzeri şekilde ticari faaliyetine devam ettiğini, dava konusu işlemde —- şartlarının oluşmadığını, müvekkilinin herhangi bir şekilde sömürme veya yararlanma gayesinin olmadığını, müvekkilinin yararlanma kasdının olmadığının en açık delili ise yine sözleşmenin kendisi olduğunu, çünkü sözleşmede davacıya geri alım hakkı tanındığını, davacı tarafın kendi edimini yerine getirmeden hisse iadesi talebinde bulunamayacağı gibi daha önce 3. kişiye temlik ettiği temettü hakları açısından da mahsup talebinde bulunamayacağını, —–kuru üzerinden ödeme yapılmadığı beyanının kötü niyetli olduğunu, dava ile ilgisiz birtakım dosyalardaki tanık beyanları ile gabinin varlığı ispatlanamayacağını, açıklanan maddi ve hukuki gerekçeler kapsamında; öncelikle harcın tamamlattırılması için davacıya kesin süre verilmesini, haksız ve hukuka aykırı davanın, hak düşürücü süre ve esasa dair tüm itirazları kapsamında reddini, ——yönünden ayrıca taraf sıfatı bulunmadığından reddini, yargılama giderleri ile vekalet ücretlerinin karşı taraf üzerinde bırakılmasına, karar verilmesini talep ettikleri görüldü.
İNCELEME VE GEREKÇE:
Dava; 19.11.2016 tarihli, ”Hisse Alım ve Satım Sözleşmesi” başlıklı, satıcı ——olan sözleşmenin TBK 28.maddede belirlenen aşırı yararlanma (——) nedeniyle sözleşmenin iptali ve satışa konu hisse paylarının davacılara iadesi talebidir.
Davacı şirket —— Yönünden harç eksikliği olması nedeniyle bahse konu davacı için dosya tefrik edilerek ayrı esasa kaydedilmiş ve yargılaması devam etmektedir.
Taraflar arasında bahsi geçen 19.11.2016 tarihli sözleşmenin incelenmesi sonucu; tarafların davacı—– Olduğu, davacılardan —– dava konusu sözleşmede taraf sıfatının bulunmadığı, davalı tarafından bu durumun cevap dilekçesi ile belirtildiği, HMK’nın 114/1-d ” Tarafların ,taraf ve dava ehliyetine sahip olmaları, kanuni temsilin söz konusu olduğu hallerde, temsilcinin gerekli niteliğe sahip bulunması ”maddesi ile taraf ehliyeti dava şartları arasında yer almış olup mahkemecede resen bakılması gerektiğinden yapılan inceleme sonucu, davacının taraf sıfatının bulunmadığı anlaşılmakla onun yönünden açılan davanın aktif husumet yokluğundan reddine karar verilerek aşağıda ki şekilde hüküm kurulmuştur.
HÜKÜM: Gerekçesi yukarıda açıklandığı üzere;
Açılan davanın davacılardan ——için aktif husumet yokluğundan REDDİNE,
Karar harcı 179,90 TL ‘den davacı tarafça peşin olarak yatırılan 80,70 TL harcın mahsubu ile eksik kalan 99,20 TL harcın davacıdan tahsili ile hazineye irat kaydına,Davacı tarafından yapılan yargılama giderlerinin üzerinde bırakılmasına,Davalı tarafından yapılan yargılama gideri bulunmadığından bu konuda karar verilmesine yer olmadığına,
Davacı tarafça peşin yatırılan gider avansından artan gider avansının HMK’nun 333. maddesi uyarınca karar kesinleştiğinde davacı ——- iadesine,İlişkin olarak taraf vekillerinin yüzüne karşı oy birliği ile verilen kararın tebliğinden itibaren 2 haftalık yasal süre içerisinde —–Bölge Adliye Mahkemesine istinaf yolu açık olmak üzere oy birliği ile verilen karar açıkça okunup, usulen anlatıldı.