Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Anadolu 5. Asliye Ticaret Mahkemesi 2021/910 E. 2023/846 K. 26.10.2023 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C. İstanbul Anadolu 5. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
ESAS NO:2021/910 Esas
KARAR NO:2023/846
DAVA:Menfi Tespit (Taşınmaz Kira Sözleşmesinden Kaynaklanan)
DAVA TARİHİ:16/10/2020
KARAR TARİHİ:26/10/2023

Mahkememizde görülmekte olan Menfi Tespit (Taşınmaz Kira Sözleşmesinden Kaynaklanan) davasının yapılan açık yargılaması sonunda,

GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ
DAVA:Davacı vekili dava dilekçesinde özetle;müvekkil,———–Arasında yapılan kira kontratının görüleceği bunun üzerine kira bedeline istinaden kiraya verene teminat olarak verilen senetlere kefil olunduğu, takibe konu senetler teminat olarak verildiği sözleşmede açıkça yazdığı, yapılan kira kontratı—–Yetkilisi ile kiraya veren —– arasında kira kontratının fesihi hususunda sözleşme anlaştıkları, kiraca ile kiralayan arasında müvekkilinin kefil olarak yer aldığı sözleşmesinin fesih edildiği, göz önünde bulundurulduğunda müvekkilinin kiracı tarafından kiralayana verildiğini senet miktarlarından ve kira bedellerinden sorumlu tutulması yasaca mümkün olmadığı, —- tarihli sözleşme dolayısıyla belirlenen yükümlülüklerinin gerek akdi feshi gerekse sözleşme muhteviyatında belirtilen alacağın sebebinin hava parası gibi kanuna aykırı alacak teşkil ettiği, senetlerin ödenmeden evvel protesto çekilmemesi sebebiyle davacı müvekkilinin kefil olarak yer aldığı senetler karşılığında davalı tarafa herhangi bir borcunun olmadığı, dava konusu farklı tarihli 6 adet senedin iptalinden oluştuğu, dava konusu senedin tahsili halinde müvekkilin ileride telafisi imkansız maddi ve manevi zararlara uğrayacağı muhtemel olduğundan dava konusu senedin teminatsız veya mahkemenin uygun göreceği bir teminat mukabilinde ve iş bu dosya kapsamında yapılacak yargılama neticesinde verilecek mahkeme kararının kesinleşmesine kadar davaya konu senetlerin ödenmesini engeller mahiyette ve muhtemel icra takiplerinin durdurulması amacıyla ihtiyati tedbir kararı verilmesine, davalı tarafa müvekkili tarafından yapılmış olan ödemelerinin davalı taraftan istirdatına, yargılama giderleri ve vekalet ücretlerinin davalı şirketi üzerine bırakılmasına karar verilmesini talep ve dava etmiştir.

SAVUNMA:Davalıya usulüne uygun dava dilekçesinin tebliğine rağmen davaya cevap sunmadığı görülmüştür.

DELİLLERİN DEĞERLERLENDİRİLMESİ VE GEREKÇE:Dava, davacının kefil sıfatıyla imzaladığı kambiyo senetleri nedeniyle borçlu olmadığının tespiti ile istirdat talebine ilişkindir.Davacı, davalı ile aralarında kira sözleşmesinin bulunduğunu, kiracı ile kiralayan arasında kefil olarak yer aldığı sözleşmesinin fesih edildiği göz önünde bulundurulduğunda ——kiracı tarafından kiralayana verildiğini senet miktarlarından ve kira bedellerinden sorumlu tutulmasının mümkün olmadığını, davacının kefil olarak yer aldığı senetler karşılığında davalı tarafa herhangi bir borcunun olmadığını, davalı tarafa yapılmış olan ödemelerinin davalı taraftan istirdatına karar verilmesini talep ve dava etmiştir.Davalı, davanın reddine karar verilmesini talep etmiştir.Dosyanın safahatı incelendiğinde; —— görevsizlik kararı ile ——Asliye Ticaret Mahkemelerine gönderilmiş olmakla mahkememizde —- sayılı numarasına tevzi edilmiş, mahkememizce ——– kararı ile Sulh Hukuk Mahkemesine karşı görevsizlik kararı verildiği, dosyanın İstinafa gönderildiği,——- kararı ile “…6100 sayılı HMK’nın 21 ve 22. maddeleri gereğince —— YARGI YERİ OLARAK BELİRLENMESİNE…” karar verilerek işbu esasa kaydının yapıldığı görülmüştür.
Davanın açıldığı tarihte yürürlükte bulunan usul hükümleri doğrultusunda basit yargılama usulüne tabi olarak oluşturulan tensibe istinaden yargılamaya başlanmış yöntemine uygun ön inceleme duruşması açılarak öncelikle dava şartları ve ilk itirazlar incelenmiş, hukuki ihtilaf noktaları belirlenmek suretiyle tahkikat aşamasında deliller toplanmış, —— sayılı dosyası ve —–sayılı dosyası uyap üzerinden,—- esas sayılı dosyası fiziken celp edilerek dosya içerisine alınarak incelenmiş, davacının tanıkları dinlenilmiş, — tarihli bilirkişi raporu alınmış ve dava sonuçlandırılmıştır.Bilirkişi tarafından düzenlenen 05.05.2022 tarihli raporunda özetle, “…Somut olay bakımından kira sözleşmesinin 1. sayfasında açık bir biçimde “her aylık kira bedeli karşılığında ayrı ayrı 10.000 TL x 34 ay 340.000 TL tutarında senel alınacaktır. Ayrıca 30.11.2018 vadeli senet ———vadeli senet ——–şeklinde hava parası olarak 50000 t’lik senetler alınmıştır” ifadelerine yer verilmiş olduğu dikkate alındığında söz konusu senetlerin teminat senedi olarak düzenlenmiş olduğu sonucuna varmak mümkün görünmektedir. kira sözleşmesinde yer alan bu hüküm, kira sözleşmesinde yer alan senetlerin ayrı ve bağımsız bir borç ilişkisi amacıyla tanzim edilmediğini, aksine kira sözleşmesine konu kira bedellerinin güvence altına alınması maksadıyla tanzim edilen senetler olduğunu ortaya koyması sebebiyle teminat senedi olarak nitelendirilmeye müsait görünmektedir. Kira sözleşmesinde yer alan senetlerin ayrı ve bağımsız bir borç ilişkisi amacıyla tanzim edilmediği değerlendirilmekte ise de, kira sözleşmesinde yer alan senetlerin üzerinde senetlerin teminat olduğuna ilişkin bir açıklama mevcut olmaması sebebiyle söz konusu senetlerin ciro yoluyla 3. kişilere geçmesi mümkündür.nitekim somut olayda söz konusu senetler derdest davanın davalısına ciro yoluyla dava dışı —— tarafından verilmiş olduğu, somut olayın incelenmesinden kira sözleşmesine konu olan ve kira sözleşmesinden kaynaklanabilecek kira alacaklarının güvencesi olması maksadıyla tanzim edilmiş olduğu anlaşılan senetlerin teminat senedi mahiyetinde olduğu, ancak senetlerin teminat senedi olduğuna dair açık bir ifadenin senetler üzerinde yer almaması sebebiyle, kambiyo senetlerinin tedavül kabiliyetini haiz senetler olduğu da dikkate alındığında ciro yoluyla 3. kişilerin eline geçebileceği, senedin teminat senedi olduğuna dair iddianın bir şahsi defi meydana getirdiği, şahsi defin ancak keşideci/avalist ile lehtar arasında dermeyan edilebileceği, senedi ciro yoluyla ve iyi niyetli olarak (bile bile borçlu/avalist zararına iktisap etmemiş)iktisap etmiş ciranta ya karşı senedin teminat senedi olduğuna ilişkin savunmanın dinlenemeyeceği, Somut olay yönünden senetleri teminat senedi olması hasebiyle teslim almış olan dava dışı —–hangi hukuki ilişki sebebiyle, söz konusu hukuki ilişki sebebiyle ortaya çıkan hangi miktardaki borcu sebebiyle bu cironun yapılmış olduğunun dosya kapsamından anlaşılamadığı , söz konusu borcun gerçek bir borç ilişkisi olup olmadığının dosyadaki mevcut bilgi ve belgelere göre tespil edilemediği, bu yönüyle işbu davanın davalısının bile bile borçlu/avalist zararına senetleri iktisab edip etmediği hakkında bir değerlendirmede bulunulamayacağı, somut olayda sadece —– esas sayılı dosya üzerinden alacaklı vekilinin —— aleyhine alınan ihtiyati haciz kararından feragat etmiş olduğunun anlaşılmakta olduğu, dosya alacaklısının —- lehine olarak ihtiyati haciz kararından feragat etmiş olmasının izaha muhtaç bulunduğu mütalaa edilmektedir…” yönünde görüşlerini bildirmiştir.2004 sayılı İcra ve İflas Kanunu’nun 72.maddesi gereğince borçlu icra takibinden önce veya takip sırasında borçlu olmadığını ispat için menfî tespit davası açabilir. Kural olarak, bir vakıadan kendi lehine haklar çıkaran/iddia eden taraf, o vakıayı ispat etmeye mecburdur (4721 sayılı Türk Medeni Kanunu’nun 6.maddesi).İspat yüküne ilişkin bu genel kural, menfi tespit davaları için de geçerlidir. Yani, menfi tespit davalarında da, tarafların sıfatları değişik olmakla beraber, ispat yükü bakımından bir değişiklik olmayıp, bu genel kural uygulanır. Bu davalarda da bir vakıadan kendi lehine haklar çıkaran (iddia eden) taraf o vakıayı ispat etmelidir.Menfi tespit davasında borçlu ya borçlanma iradesinin bulunmadığını ya da borçlanma iradesi bulunmakla birlikte daha sonra ödeme gibi bir nedenle düştüğünü ileri sürebilir. Borçlu borcun varlığını inkar ediyorsa, bu durumlarda ispat yükü davalı durumunda olmasına karşın alacaklıya düşer. Borçlu varlığını kabul ettiği borcun aslında bulunmadığını ileri sürüyorsa, bu durumda doğal olarak ispat yükü kendisine düşecektir. Ancak davalının alacağı kambiyo senedine dayanıyorsa ispat yükü yer değiştirerek senetten dolayı borçlu olmadığını iddia eden davacı tarafa düşer.——Usul hukukumuzda senede karşı senetle ispat zorunluluğu ilkesi kabul edilmiştir. Senede bağlı olan her çeşit iddiaya karşı def’i (savunma) olarak ileri sürülen ve senedin hüküm ve kuvvetini ortadan kaldıracak veya azaltacak nitelikte bulunan hukuki işlemler, HMK’nin 201.maddesinde düzenlenen miktardan az bir miktara ilişkin olsa bile tanıkla ispat olunamaz; ancak senet (kesin delil) ile ispat edilebilir. —–Dava konusu senetler incelendiğinde, davacının kefil(aval veren), davalının son hamil-ciranta olduğu ve dava dışı — lehtar olduğu anlaşılmaktadır.Davacı, dava konusu senetlerin 22/11/2018 tarihli kira sözleşmesinin teminatı olarak verildiğini ve davalı-alacaklı-hamil olan—— senedin asıl borçlusu olan ———- yönelik icra dosyasındaki taleplerden vazgeçtiğini, bu durumun hayatın olağan akışına aykırı olduğunu, davalının dava dışı-lehtar ile birlikte kendi zararına ve bilerek hareket ettiğini, dava konusu senetler ve icra dosyasından dolayı borçlu olmadığının tespitine ve yapılan ödemelerin istirdatına karar verilmesini talep etmiştir.Dosya kapsamında alınan bilirkişi raporu ve taraflarca sunulan kira sözleşmesi dikkate alındığına dava konusu senetlerin teminat senedi olduğu anlaşılmaktadır. Ancak dava konusu senetlerde teminat senedi olduğu hususu açıkça yazılı olmadığından bu husus şahsi defi niteliğinde olup TTK 687/1 maddesi hariç cirantalara/hamile karşı ileri sürülemez. Davacı tarafından davalı-hamilin lehtar ile birlikte davacı zararına hareket ettiği iddia edilmekte olup bu hususu TTK 687/1 maddesi kapsamında değerlendirilmesi ve ispat edilmesi gerekmektedir. Anılan husus tanık dahil her türlü delille ispat edilebilir. ——— Dosya kapsamında davacı tarafça davalının iktisapta ağır kusurlu ve kötüniyetli olduğuna (bile bile borçlunun zararına) ilişkin yeterli ve elverişli herhangi bir delil (tanık beyanları dahil) sunulmamıştır. Davacı taraf davalı-alacaklı-hamil olan —– senedin asıl borçlusu olan ——-yönelik icra dosyasındaki taleplerden vazgeçtiğini ileri sürmekte olup salt bu hususun davalının iktisapta ağır kusurlu ve kötüniyetli olduğunu (bile bile borçlunun zararına) ispata yeterli olmadığına kanaat getirilmiş, sübut bulmayan davanın reddine karar verilmiştir.Menfi tespit davalarında 2004 sayılı İİK 72/IV ve 72/V maddeleri uyarınca tazminata hükmedilebilmesinin ön koşulu; gerek açılmış icra takibinin durdurulması gerekse icra veznesine yatan paranın alacaklıya ödenmemesi hususunda ihtiyati tedbir kararı verilmiş ve bu kararın uygulanmış olmasıdır.——— Ayrıca İİK 72/V maddesi kapsamında davacı/borçlu tarafından kötüniyet tazminatı talep edilebilmesi için davalı/alacaklı tarafından yapılan takibin haksız ve kötü niyetli olduğunun ispat edilmesi gerekmektedir. Eldeki dosya bakımından yukarıda belirtilen şartlar oluşmadığı anlaşılmakla, davalı tarafın tazminat talebinin reddine karar verilmiş, aşağıdaki şekilde hüküm kurulmuştur.

HÜKÜM: Gerekçesi yukarıda açıklandığı üzere;
1-Davanın REDDİNE,
2-Davalı tarafça talep edilen tazminat talebinin şartları oluşmadığından reddine,
3-Alınması gerekli karar harcı 269,85-TL ‘den davacı tarafça peşin olarak yatırılan 1.536,98-TL harcın mahsubu ile artan 1.267,13-TL harcın karar kesinleştiğinde ve talep halide davacıya iadesine,
4-Davacı tarafından yapılan yargılama giderlerinin üzerinde bırakılmasına,
5-Davalı tarafından yapılan yargılama gideri bulunmadığından bu hususta karar verilmesine yer olmadığına,
6-Davalı kendisini vekille temsil ettirdiğinden karar tarihinde geçerli A.A.Ü.T. 13. maddesindeki esaslara göre belirlenen 17.900,00-TL nispi vekalet ücretinin davacıdan alınarak davalıya verilmesine,
7-Taraflarca dosyaya yatırılan ve sarf edilmeyen gider avansının karar kesinleştiğinde Hukuk Muhakemeleri Kanununun 333.maddesi uyarınca ilgili tarafa iadesine,
Dair, taraf vekillerinin yüzlerine karşı kararın tebliğinden itibaren 2 haftalık yasal süre içerisinde ———— Adliye Mahkemesine istinaf yolu açık olmak üzere verilen karar açıkça okunup, usulen anlatıldı.26/10/2023