Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Anadolu 5. Asliye Ticaret Mahkemesi 2021/835 E. 2022/366 K. 26.04.2022 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C. İstanbul Anadolu 5. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ

ESAS NO : 2021/835 Esas
KARAR NO : 2022/366

DAVA : Sigorta (Kaza Sigortası Kaynaklı)
DAVA TARİHİ : 06/12/2021
KARAR TARİHİ : 26/04/2022

Mahkememizde görülmekte olan Sigorta (Kaza Sigortası Kaynaklı) davasının yapılan açık yargılaması sonunda,
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
DAVA:Davacı vekili tarafından mahkememize gönderilen dava dilekçesinde özetle; davalılardan,—— adına kayıtlı, sürücü … sevk ve idaresindeki —– plakalı aracın, 08.10.2019 tarihinde kusurlu olarak, müvekkil şirketin sigortalısı ve —–sonucu çift taraflı maddi hasarlı trafik kazası meydana geldiği, davacı şirkete sigortalı——tutarında hasar meydana gelmiş olup aracın bütün onarım masrafları ——poliçesini düzenleyen müvekkil şirket tarafından yapıldığı, araca ait hasar fotoğrafları,—, ödeme dekontları delil listemiz ekinde sunulduğu, meydana gelen kaza sonrası kusur oranına göre zararın ödenmesi amacıyla —-düzenleyen —-müracaat edilmiş ve belirtilen şirket tarafından —zararı mevcut olup, —teminatının üzerinde kalan bu zarar miktarından, kazaya sebebiyet veren aracın —-. diğer davalılar ile birlikte müşterek ve müteselsilen sorumlu olduğu, açıklanan sebeplerle müvekkil şirkete sigortalı araçta meydana gelen zararın tahsili amacıyla huzurdaki davanın açıldığı, fazlaya ilişkin haklarımız saklı kalmak kaydıyla, —- araç hasar bedelinin (fiili ödeme—–üzerinden hesaplanacak ——karşılığının) müvekkil şirket tarafından yapılan ödeme tarihinden itibaren işleyecek avans faizi ile birlikte, davalılardan (davalı——– olmak kaydıyla) müşterek ve müteselsilen tahsiline, yargılama giderleri ve vekalet ücretinin de davalılar üzerine yükletilmesine karar verilmesini talep ve dava ettiği görülmüştür.
SAVUNMA: Davalı …—– vekili tarafından mahkememize gönderilen cevap dilekçesinde özetle; hasar bedelinin kaza tarihine —- bedel hatalı olduğu, izah edilen sebeplerden dolayı davacının hasar bedelini müvekkil şirketten —- üzerinden talep etmesi ve onarım bedelinin —- şartlarına göre hesaplanması gerektiği hukuka aykırı ve mesnetsiz olduğu, dolayısıyla davacı tarafından sunulan raporda yapılan tespitlerin ne şekilde yapıldığı anlaşılır olmayıp hesaplamaya esas alınan onarım bedeli tutarının somut verilere dayanmadığı ve denetlenebilir olmadığı, —- gerektiği, davacı, hasar bedeli tespiti bakımından müvekkil şirket tarafından —atanmış olmasına rağmen ekspertiz raporu aldırdığı, dolayısıyla davacı, —-Yönetmeliğinin 7. Maddesi kapsamında — görevlendirdiği, bu durumda —– ücretinin davacıya ait olacağı, sigortalı araç sürücüsünün tam kusurlu olduğu yönündeki iddiaları kabul etmediği, davacının faize ilişkin taleplerinin reddi gerektiği, açıklanan nedenlerle haksız ve hukuka aykırı davanın reddini, her durumda hasar bedelinin Genel Şartlar ekinde yer alan hususlar çerçevesinde belirlenmesini, her durumda kusur oranlarının tespit edilmesi amacıyla uzman bilirkişi aracılığıyla inceleme yaptırılmasını, fazlaya ilişkin taleplerin reddini, başvuran tarafından sunulan ekspertiz raporunun hükme esas alınmamasına, her durumda muaccel bir alacak oluşmadığı için müvekkil şirketin temerrüde düşmediği dikkate alınarak davalı şirketin yargılama giderleri ve vekâlet ücretinden sorumlu tutulmamasına karar verilmesini talep ettiği görülmüştür.
Davalı .—– vekili tarafından mahkememize gönderilen cevap dilekçesinde özetle; huzurdaki davanın pasif husumet yokluğundan reddi gerektiği, davacının dava dilekçesine sunmuş olduğu araç tamirine —– yapılan değerlendirmeleri kabul etmediği, davacının hasar iddiası yönünden bilirkişi incelemesinin yapılarak, kabul anlamına gelmemekle birlikte hasar meydana gelmiş ise—- belirlenmesi gerektiği, huzurdaki davada davalı şirkete atfedilecek bir kusur söz konusu olmadığı, dava konusu olaya ilişkin kusur ve sorumluluğun müvekkil şirkete atfedilmesi hukuka ve hakkaniyete açıkça aykırı olduğundan huzurdaki davanın öncelikle davalı yönünden pasif husumet yokluğu nedeni reddine , aksi kanaat hasıl olursa da davanın esasına yönelik beyanlarımızın kabulü ile davanın esastan reddine karar verilmesi gerektiğine dair karar verilmesini talep ettiği görülmüştür.
İNCELEME VE GEREKÇE:
Dava hukuki niteliği itibariyle, meydana gelen trafik kazası sonrası davacı şirketin sigortalısı —- plakalı araçta meydana gelen zarar nedeniyle yapılan ödemeye ilişkin kalan bakiye zararın davalılardan müştereken ve müteselsilen alınıp davacıya verilmesi iddiasıyla açılan tazminat davasıdır.
TTK.’nın 1472. maddesinde düzenlenen — niteliğindedir. Bu maddeden doğan — istinaden açılan veya açılacak olan dava, esas itibariyle sigortalının, kendisine zarar verene karşı açacağı tazminat davasının, onun —- sigortacı tarafından açılmasıdır.
———– sayılı kararında bu husus “Sigortacının sorumlu kişi aleyhine açacağı dâva, sigorta poliçesinden doğan bir dâva değildir. Bu nedenle, —- dâvası bir ticarî dâva sayılamaz. Bu dâva, aynen—- sorumlu kişiye karşı açmış olduğu bir dâva gibidir. Sigortalının muhtelif mahkemelerde dâva açma hakkı varsa, aynı hak sigortacının —— hakkına dayanan rücu dâvası için de söz konusudur” şeklinde vurgulanmaktadır.
Davacı … olup, uyuşmazlık haksız fiilden kaynaklanmaktadır. Davacının sigortalısı ise —— Burada davacı … şirketinin yapmış olduğu ödeme sigorta poliçesine dayalı olup ödeme yapmasının sebebi sigortalısı dava dışı şahıs ile arasındaki ilişki olup ödemeyi yapmış ve onun haklarına halef olmuşsa artık yapılan ödemenin davalılardan tahsili istemi de yine onun haklarına halef olması sıfatıyla rücuen tahsil istemidir. Dolayısıyla dava dışı sigortalı davalılara karşı bu davayı hangi mahkemede açacaksa davacı … şirketinin de o mahkemede davayı açması gerekmektedir. Nitekim Yargıtay’ın yerleşik içtihatlarında da davalarda yargılamanın temel ilişkiye göre yapılacağı, ——- hususu vurgulanmıştır.
——-karar sayılı ilamlarında ve çok sayıda benzer ilamlarda da vurgulandığı üzere; Ticari dava ve ticari iş birbirinden farklı iki ayrı kavramdır. Her ticari dava ticari iş olmakla birlikte, her ticari iş ticari dava olmamaktadır. TTK’ nun 5(1) maddesi uyarınca ticari davalara bakma görevi Asliye ticaret mahkemesine aittir. Dolayısıyla ticari iş kapsamında olmakla birlikte ticari dava sayılamayan durumlarda ticaret mahkemeleri görevli olmayacak, uyuşmazlığın niteliğine göre diğer mahkemelerin görev hususu değerlendirilecektir. 6102 sayılı Türk Ticaret Kanununun 4. maddesine göre bir davanın ticari dava sayılması için; uyuşmazlık konusu işin taraflarının her ikisinin birden tacir ve her iki tarafın ticari işletmesi ile ilgili olması yada tarafların tacir olup olmadıklarına veya işin tarafların ticari işletmesi ile ilgili olup olmamasına bakılmaksızın, TTK da veya diğer kanunlarda o davaya Asliye Ticaret Mahkemesinin bakacağı yönünde bir düzenleme bulunması, diğer bir deyişle mutlak ticari dava olması gerekmektedir.
Somut olayda davalı taraflar tacir olmakla birlikte, davacının ——- tacir değildir. Nitekim somut uyuşmazlıkla benzer olaylarda —– Karar sayılı kararında yine —-Karar sayılı kararlarında ——- hususu vurgulanmıştır.
Tüm dosya kapsamı dikkate alındığında, dava dışı sigortalının tacir olmadığı, aracın hususi araç olduğu, uyuşmazlığın haksız fiilden kaynaklandığı, dava dışı sigortalı ile davalılar arasında uyuşmazlığın niteliğine göre tüketici işleminden de söz edilemeyeceği yine davalılardan —- ne kadar davalı aracın hem —-olsa da dava dilekçesinde davacının davalı aracın ——– kapsamında teminatın tamamının dava tarihinden önce karşılandığı ve bakiye zararın —-poliçesi kapsamında iş bu davada talep edildiğini belirtmesi karşısında uyuşmazlığın ——- Asliye Hukuk Mahkemesi olduğu ve mahkememizin görevli olmadığı anlaşılmakla, görev hususunun dava şartlarından olup yargılamanın her aşamasında resen nazara alınabileceği ve —— önünde bulundurularak davanın dava şartı yokluğu yönünden usulden reddine dair dosya üzerinde yapılan inceleme sonucu aşağıdaki şekilde karar vermek gerekmiştir.
HÜKÜM: Gerekçesi yukarıda açıklandığı üzere
1-TTK 4, 5/3. ve HMK.114/1-c, 115/2 maddeleri uyarınca mahkememizin görevsiz olduğu anlaşıldığından davanın göreve ilişkin dava şartı noksanlığından USULDEN REDDİNE,
2-HMK.’nun 20.maddesi uyarınca, iş bu kararın kesinleştiği tarihten itibaren iki haftalık süre içerisinde başvuru halinde, dava dosyasının görevli— MAHKEMESİNE GÖNDERİLMESİNE,
3-HMK.’nun 331/2 maddesi uyarınca yargılama giderlerinin görevli mahkemece değerlendirilmesine,
İlişkin olarak taraf vekillerinin yüzüne karşı kararın tebliğinden itibaren 2 haftalık yasal süre içerisinde İstanbul Bölge Adliye Mahkemesine istinaf yolu açık olmak üzere verilen karar açıkça okunup, usulen anlatıldı..