Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Anadolu 5. Asliye Ticaret Mahkemesi 2021/81 E. 2022/116 K. 17.02.2022 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C. İstanbul Anadolu 5. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
ESAS NO : 2021/81 Esas
KARAR NO: 2022/116
DAVA : İtirazın İptali
DAVA TARİHİ : 13/10/2014
KARAR TARİHİ: 17/02/2022
Mahkememizde görülmekte olan İtirazın İptali davasının yapılan açık yargılaması sonunda,
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ
DAVA:
Davacı vekili dava dilekçesinde özetle;müvekkil şirketin, —- davalı şirketin yapımını üstlendiği —- kazı ve hafriyatı nakil işlerinin yapılması hususunda anlaştığını, taraflar arasında — tarihinde önce şifahen sonra ise zeyilname ile sözleşme imzalandığını, bu sözleşmenin bozulduğunu ve anlaşmanın sona erdiğini, bu hususta davalı tarafa — numaralı ihtarname gönderildiğini, bu sözleşme boyunca müvekkilinin davacı tarafa toplam— adet fatura kestiğini ve davalının muhasebe servisine elden teslim edildiğini, ancak davalının ödeme yapmadığını, müvekkilinin—dahi ödediği ancak tahsil edemediği fatura bedellerinden fazlaya ilişkin hakları saklı kalmak kaydı ile şimdilik —alacağın tahsili için davalı aleyhine—- sayılı dosyası üzerinden takibe geçilmiş ise de itiraz üzerine takibin durduğunu, itirazın izah edildiği üzere haksız ve kötüniyetli olduğunu ileri sürerek, itirazın iptaline ve %40’tan aşağı olmamak üzere icra inkar tazminatına mahkumiyetine karar verilmesini ayrıca davalı yanın araçlarına tedbir konulmasını talep ve dava etmiştir.
SAVUNMA :
Davalı vekili cevap dilekçesinde özetle; avacı ile müvekkili şirketin—- yer alan —– inşaatı hafriyat işlerinin yapılması hususunda — tarihli sözleşme imzalandığını, davacının bu tarih itibari ile inşaat alanına girerek çalışmaya başladığını, kazının bir kısmı tamamlandıktan sonra da —- tarihli zayilname düzenlendiğini, davacının sözleşme kapsamında kazı çalışmasını yapmak, kazı sonrası oluşacak harfiyatı taşımak ve taşınan toprağın projeye uygun serilmesi hususundaki işleri yapması gerektiğini ancak davacı tarafından sözleşme ile belirtilen işin süresinde tamamlanmadığını ve eksik ifa edildiğini, davacının yeterli makine ve ekipmanı da inşaat alanında hazır etmediğini, müvekkilinin işin süresi içerisinde tamamlanması için davacının yükümlülüğünde olan hususlara ilişkin olarak dava dışı şirketten araç kiraladığını, kiralanan araçların kazı çalışması amacıyla inşaat alanında kullanıldığını, fatura ve makbuzların dilekçe ekinde olduğunu, müvekkilinin eksik iş sebebiyle davacıyı sürekli uyardığını ancak işin tamamlanmadığını, işin süresi içerisinde tamamlanması amacıyla müvekkilinin dava dışı —- anlaşmak zorunda kaldığını, davacı ile yapılan sözleşmede ilgili hafriyatın—- taşınması gerektiğini, ancak davacının bu hafriyatın büyük bir kısmını —– güzergah yanlarına ve yapılan kazının hemen yanına sözleşmeye aykırı şekilde döktüğünü, sözleşmeye aykırı şekilde dökülen ve öbekler oluşturan bu toprak ve kayaların halen müvekkilince taşınmadığını, müvekkilinin —- ayından itibaren davalının yarım bıraktığı işin tamamlanması yönünde yapılan uyarıların karşılıksız kalmasından sonra —- tarihi itibariyle inşaat sahasında başka şirketlerle işin bitirilmesi amacıyla anlaşmak durumda kaldığını, bu şirketlerle, davacının yapılmayan kazı ve çıkan toprağın taşınması işlerini yapmaya başlandığını, müvekkili firma tarafından —- yevmiye sayılı ihtarnamesiyle sözleşmenin feshedildiğini, davacının işi tamamlamadığı hususunun —- tarihli keşif sonrasında hazırlanan bilirkişi raporu ile de tespit edildiğini, davacının işi tamamlamış gibi düzenlediği faturaların dayanağının olmadığını, müvekkili şirketin davacıya bir borcunun bulunmadığını savunarak davanın reddini ve %40 tazminata mahkum edilmesini talep etmiştir.
DELİLLERİN DEĞERLERLENDİRİLMESİ VE GEREKÇE
Dava, ticari ilişki kapsamında cari hesap alacağı sebebiyle başlatılan icra takibine vaki itirazın İİK 67 vd maddeleri gereğince iptali talebine ilişkindir.
Davacı, davalı şirket ile—– inşaatının kazı ve hafriyatı nakil işlerinin yapılması konusunda anlaştıklarını, önce şifahi sonrasında —tarihli yazılı sözleşme yapıldığını, devamında — tarihli zeyilname yapılarak işin tamamının ifa edildiğini, karşılığında ——kesilerek davalı şirkete elden teslim edildiğini, faturaları ticari defterlerine işleyerek — ödediklerini, ödenmeyen fatura bedelleri için fazlaya ilişkin hakları saklı kalmak üzere —fatura alacağının tahsili amacıyla —- sayılı dosyada ilamsız icra takibi başlatıldığını, takibe haksız olarak itiraz edildiğini, vaki itirazın iptâli ile %40’tan aşağı olmamak üzere icra inkâr tazminatına hükmedilmesine karar verilmesini talep etmiştir.
Davalı, taahhüdü altında bulunan —-kapsamında yer alan —– hafriyat işlerinin davacı tarafından yapımı için —– tarihinde sözleşme yapıldığını, akabinde zeyilname düzenlendiğini, bu hususta ihtilaf bulunmadığını, ancak davacının edimlerini eksik ve ayıplı olarak ifa ettiğini, —–tarihinden itibaren davacıların yarım bıraktıkları işi tamamlamaları yönünde uyarılmalarına karşın işi yapmadıklarını, yarım kalan ve ayıplı ifa edilen işleri başka şirketlere yaptırdıklarını, davacının hafriyatın büyük bir kısmını sözleşmeye aykırı olarak kazı alanının hemen yanına döktüğünü, öbekler oluşturan toprak ve kayaların halen taşınamadığını, davacının faturalandırdığı işleri yapmamış olması nedeniyle ihtarname ile sözleşmeyi feshettiklerini,—– dosyasında eksik ve ayıplı işlerin tespit ettirildiğini, borçlu değil aksine davacının edimini eksik, ayıplı ifa etmiş olması nedeniyle alacaklı olduklarını belirterek davanın ret edilmesi gerektiğini savunmuştur.
Yapılan yargılama sonucunda mahkememizin ——Davanın reddine, 2-Dosya kapsamı itibariyle kötü niyetli takip başlatıldığı ispat edilememesi sebebiyle davalı yanın tazminat isteminin reddine, …” karar verilmiştir.
Davacı vekili tarafından mahkememiz kararının istinaf edilmesi üzerinde dosya ——- gönderilmiş ve yapılan istinaf incelemesi sonucunda—–kararında usul ve esas yönünden yasaya aykırı bir durum bulunmamasına göre, davacı vekilinin istinaf başvurusunun HMK’nın 353/1-b-1 maddesi gereğince esastan REDDİNE, karar verilmiş, temyiz yasa yolu açık olmak üzere karar verilmiştir.” denilmiştir.
Davacı vekili tarafından—-sayılı ilamının temyiz edilmesi üzerine dosya—- gönderilmiş ve yapılan temyiz incelemesi sonucunda —— Somut olayda; hükme esas alınan bilirkişi raporlarında davalı yüklenici şirketin ticari defterlerinin kapanış onayı bulunmadığı, bu nedenle delil vasfına haiz olmadığı belirtilmiş, ilk derece mahkemesince de aynı gerekçe ile hüküm verilmiş ise de, davacı taşeron tarafından düzenlenen faturaların davalı yüklenici şirket defterlerinde kayıtlı olması ve karinenin aksinin kanıtlanamamış olması nedeniyle kayıtlar yükleniciyi bağlayacağından, var ise takip dayanağı faturalara ilişkin ödemeler mahsup edildikten sonra davacı taşeronun alacağı hesaplattırılıp, hüküm altına alınması gerekir iken HMK’nın 222/4 maddesi gözden kaçırılarak davanın reddine karar verilmesi doğru olmamış, kararın bozulması uygun bulunmuştur.” şeklinde bozulmuştur. Bozma sonrasında dosya mahkememizin ——karar sayılı bozma ilamına uyulmasına karar verilmiştir.
Mahkememizce yeniden yapılan yargılama neticesinde;
Dosya bilirkişiye tevdi edilmiş, bilirkişi tarafından sunulan — tarihli ek rapor ile özetle, “…Davacı şirket tarafından düzenlenen faturaların davalı şirketçe ticari defter
kayıtlarına işlendiği, Davalı şirketin adına düzenlenen —-beyan ettiği, bu durumun davalı şirketin fatura muhteviyatı hizmetleri aldığına karine teşkil ettiği, Davacı şirketin davalı şirketten takip tarihi itibariyle —- Alacaklı olduğu, İtirazın iptali ile ikame edilmiş davanın kabulü ve talebin haklılığına hükmedilmesi
halinde; Davacı şirketin Davalı şirketten takip sonrası talep edebileceği faiz miktarının tutarının infaz aşamasında İcra Dairesi’nce hesap edilebileceği, Davacı’ şirketin icra inkâr tazminatı taleplerine ilişkin takdirin ise —- ait
bulunduğu…” yönünde görüş bildirmiştir.Kural olarak, bir vakıadan kendi lehine haklar çıkaran/iddia eden taraf, o vakıayı ispat etmeye mecburdur —-
İspat yüküne ilişkin bu genel kural, itirazın iptali davaları için de geçerlidir. Yani, itirazın iptali davalarında da ispat yükü bakımından bir değişiklik olmayıp, bu genel kural uygulanır. Bu davalarda da bir vakıadan kendi lehine haklar çıkaran (iddia eden) taraf o vakıayı ispat etmelidir.
Faturanın delil olarak kullanılabilmesi için taraflar arasında sözleşmenin bulunması gerekir. Fatura sözleşmenin ifası yönelik belge hükmündedir. Sözleşmenin kurulmasına yönelik fatura ispat kulfeti açısından sonuç dogurmaz. Taraflar arasında akdi ilişki bulunduğunun ispat kulfeti davacı taraftadır. Davacı sözleşmenin bulduğunu ve faturaya konu malın davalıya teslim edildiğini ispat etmesi gerekir. Taraflar arasında sözleşme iliskisi yoksa fatura ispat külfeti açısından sonuç dogurmaz. Ayrıca faturanın usulüne uygun olarak tebliğ edildiği davacı tarafca ispatlanması gerekir.
Mahkememizce tarafların ticari defter ve kayıtları ile — formları üzerinde yapılan bilirkişi incelmesi sonucunda, davacı tarafça talep edilen cari hesap alacağının davacı … davalı ticari defter ve kayıtlarında kayıtlı olduğu anlaşılmıştır. Ayrıca davalının dava konusu faturaları—– bildirildiği anlaşılmaktadır. Her ne kadar davacı ticari defter ve kayıtları usulüne uygun olarak tutulmamış ise de, davalı tarafından dava konusu faturaların kendi ticari defter ve kayıtlarına işlenmesi ve —– bildirmesi nazara alındığında davalının dava konusu faturalara konu hizmet/malları teslim aldığının ve teslim aldığı malların/hizmetin de bedelini ödemekle yükümlü olduğunun kabulü gerekir.—–
Tüm dosya kapsamı, taraf iddia ve savunmaları, alınan bilirkişi raporları ve bütün deliller birlikte değerlendirildiğinde; —-bilirkişi raporu dikkate alındığında davacının, davalı ile arasındaki ticari ilişkiyi ve alacağını yöntemince ispat ettiği, davalı tarafça dosyaya konu borcun sona erdiğine ilişkin herhangi bir bilgi ve delilin sunulmadığı anlaşılmış, davanın kısmen kabulüne, davalının —-esas sayılı takip dosyasına yapmış olduğu itirazın iptali ile, — asıl alacak ve takip tarihinden itibaren işleyecek yasal faizi üzerinden takibin devamına karar verilmiştir.
İtirazın iptali davalarında davacı yararına icra inkar tazminatına hükmedilebilmesi için borçlunun itirazında haksız olması ve alacağın likit olması şarttır.—– Yukarıda açıklanan gerekçelerle dava konusu alacağın niteliği, davalı tarafından ileri sürülen hususlar ve taraflar arasındaki eser sözleşmesi dikkate alındığında davacının bakiye alacak bedelinin yargılamayı gerektirmesi sebebiyle alacağın likit olmadığı anlaşıldığından, davacının icra inkar tazminatı talebinin reddine karar verilmiş, aşağıdaki şekilde hüküm kurulmuştur.
HÜKÜM: Gerekçesi yukarıda açıklandığı üzere;
1-Davanın KISMEN KABULÜNE,
-Davalının —- esas sayılı takip dosyasına yapmış olduğu İTİRAZIN İPTALİ ile, —- asıl alacak ve takip tarihinden itibaren işleyecek yasal faizi üzerinden takibin DEVAMINA,
2-Davacının icra inkar tazminat talebinin REDDİNE,
3-Karar harcı 20.464,84-TL’den davacı tarafça peşin olarak yatırılan 2.951,00-TL harcın mahsubu ile bakiye 17.513,84‬-TL harcın davalı taraftan tahsili ile hazineye irat kaydına,
4-Davacı tarafça yatırılan 2.951,00-TL peşin harcın davalıdan alınarak davacıya verilmesine,
5-Davacı tarafından yapılan 18,40-TL başvuru harcı, 2,90-TL vekalet harcı, 438,70-TL tebligat ve müzekkere gideri, 6.450,00-TL bilirkişi ücreti olmak üzere toplam 6.910,00-TL yargılama giderinin davalı taraftan tahsili ile davacı tarafa ödenmesine,
6-Davalı tarafından yapılan yargılama giderlerinin kendisi üzerinde bırakılmasına,
7-Davacı taraf kendisini vekille temsil ettirdiğinden karar tarihinde geçerli A.A.Ü.T. 13 maddesindeki esaslara göre belirlenen 29.421,15-TL nispi vekalet ücretinin davalıdan alınarak davacıya verilmesine,
8-Taraflarca dosyaya yatırılan ve sarf edilmeyen gider avansının karar kesinleştiğinde Hukuk Muhakemeleri Kanununun 333.maddesi uyarınca ilgili tarafa iadesine,
Dair, taraf vekillerinin yüzlerine karşı kararın tebliğinden itibaren 2 haftalık yasal süre içerisinde———- Mahkemesine istinaf yolu açık olmak üzere verilen karar açıkça okunup, usulen anlatıldı.17/02/2022