Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Anadolu 5. Asliye Ticaret Mahkemesi 2021/779 E. 2021/1213 K. 16.12.2021 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C. İstanbul Anadolu 5. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
ESAS NO: 2021/779 Esas
KARAR NO: 2021/1213
DAVA: Alacak
DAVA TARİHİ : 25.11.2010
KARAR TARİHİ: 16.12.2021
Mahkememizde görülmekte olan Alacak davasının yapılan açık yargılaması sonunda,
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ
DAVA:
Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; —- nezdindeki teminatlarına tedbir konulması ve davalının — tarihinde davacı şirketin müdürü cezaevinde iken imza yetkisi verdiği yeğeni —imzalatılan hasar kesintisi — yüksek banka avans faizi ile birlikte sebepsiz zenginleşme hükümlerine göre tahsiline karar verilmesi talebinden ibaret olduğu, davacı şirketin yetkilisinin cezaevinde tutuklu bulunduğu sırada davacı şirketin,—– tazminat alacağı mevcut iken araçlarını sigorta ettirdiği davalı şirketin yetkilisi tazminatın onaylandığını birkaç belge imzalanması gerektiğini belirterek davacının iradesi dışında —–şirketi lehine —- kesinti için sigortaya hitaben yazılan tazminat makbuzu ve temlikname belgesi ekinde söz konusu hasar kesintisini imzalatmış olduğunu, davalı tamamen davacı şirketin yetkilisinin cezaevinde olmasından ve imza yetkisi verilen —- tedbirsizliğinden dolayı üzüntü ve dikkatsiz olduğu bir tarihte kendi lehine bir kesinti yaptırmış olduğunu, davacının davalıya her hangi bir borcu bulunmadığını, düzenlenen sigorta poliçelerinin davacı firma hesabından yahut ortaklarının kredi kartından ödendiğini, söz konusu hasar dosyasının takibi için davalı ile herhangi bir ücret sözleşmesi yapılmadığını, davalının —– nezdindeki teminatlarına tedbir konulması gerektiğini, davalıdan sebepsiz zenginleşme hükümlerine göre tahsili ile dava masrafları ve vekalet ücretinin davalıdan alınarak davacıya verilmesini talep ve dava etmiştir.
SAVUNMA :
Davalı vekili cevap dilekçesinde özetle; davacı iddialarının maddi ve hukuki gerçeklere aykırı olduğunu, davacı vekili açıkça dava dilekçesinde—- davacı şirketi temsili ve ilzama yetkili olduğunu kabul ettiğini, haksız ve hukuka aykırı şekilde davalı şirkete olan ödemiş olduğu borcunu geri almak istediğini, —-gerçek sahibi kendisi olup trafik kaydı davacı adına kayıtlı bir tır kamyonunun, davalı şirkete olan sigorta borcunu davacı ile aralarındaki anlaşma gereği gerek kendi gerekse davacı çek ve bonoları ile ödenmekte olduğunu, zaman zaman ödemeler davacı veya—- adına ödendiğini, dava konusu olayda kaza yapan tır ve hasar kaydı davacı adına olsa da, fiilen ve davacı ile aralarındaki ilişki sebebiyle —- indirilmiş hasardan davalı şirkete borçlu —– tenzil edilmiş kalan bakiyenin havale edildiğini, davaya konu ibranamenin imzası sırasında müvekkili şirket yetkililerine tutukluluk halinden bahsedilmemiş ve —- huzurunda imzalandığını, parayı alabilmek için —– şirket yetkilisi olduğunu beyan ve tevsik ettiğini, davacı iddiaları hukuka ve maddi gerçeklere taraflar arasında oluşan ticari teamüllere aykırı olduğundan, ticari teamülün haksız ve hukuka aykırı davanın reddini talep etmiştir.
İNCELEME ve GEREKÇE:
Dava hukuki niteliği itibariyle, alacak istemine ilişkindir.
Davanın geçirmiş olduğu safahat incelendiğinde, davanın ilk olarak mahkememizin —- sayılı esasına kayıt edildiği, mahkeme tarafından yapılan yargılama sonunda —- tarihinde verilen davanın reddine ilişkin hükmün ——-sayılı ilamıyla taraflar arasındaki ticari ilişkinin mahiyeti gereği tarafların ticari defter ve kayıtları getirtilerek ticari defterlerin usulüne uygun tutulup tutulmadığı, usulüne uygun tutulmuş ise alacağın ticari defterlerinde kayıtlı olup olmadığı değerlendirilerek inceleme yapılması ve sonucuna göre hüküm kurulması gerekçesiyle oy çokluğu ile bozulduğu anlaşılmıştır.
Bozma sonrası dava dosyasının mahkememizin —numarasına kayıt edildiği, bozmaya uyularak yeniden yargılama yapıldığı, yargılama neticesinde mahkememizce —– tarihinde davanın hukuki niteliğinin haksız fiilden kaynaklandığı, davacının şirket yetkilisinin kandırıldığı iddiasına dayalı olarak bu davayı açması ve davacı şirketin kendi lehine delil teşkil eden ticari defterlerinde taraflar arasında mevcut ticari ilişkiye rastlanılmadığı, her ne kadar ispat yükü davacıda olsa da , taraflar arasında ticari ilişki bulunduğu ve mahsuplaşmanın buna göre yapıldığı iddiasında bulunan davalı taraf olup , davalının savunmalarını ve bu doğrultuda davaya konu belgenin verilmesini gerektirir ticari ilişkiyi ispatlaması gerekli olup , davalı şirket tarafından gerekli ihtarlara rağmen ticari defter ve belgeler sunulmadığı, zayi olduğuna ilişkin ispata yarar zayi belgesi de sunulmadığı ve taraflar arasında davalının iddiaları gibi davaya konu hasar kesintisinin yapılmasını ve bu doğrultuda belgenin verilmesini gerektirir mevcut bir ilişki olduğu da ispatlanamadığına göre tüm dosya kapsamı itibariyle davacı şirket yetkilisinin iradesi fesada uğratılarak bu belgenin verildiği kanaati ile davanın kabulüne ilişkin karar verildiği görülmüştür.
Mahkememizce verilen karara karşı davalı vekili tarafından temyiz yoluna başvurulmuş olup, karar ——– sayılı ilamıyla bozulmasına karar vermiştir. —–gerekçesinde özetle, eldeki davada uyuşmazlığın davacı şirket yetkilisinin iradesinin fesada uğrayıp uğramadığı ve bu sebeple davalının sebepsiz zenginleşip zenginleşmediği noktasında toplandığı, somut olayda irdelenmesi ve ispat edilmesi gereken hususun irade fesadı olgusu ve bu konuda ispat yükünün taraflardan hangisine ait olduğu, bu aşamada ispat yükü kavramının açıklanmasında yarar görüldüğü, ispatın konusunu tarafların üzerinde anlaşamadıkları ve uyuşmazlığın çözümlenmesinde etkili olabilecek çekişmeli vakıalar oluşturduğu ve bu vakıaların ispatı için delil gösterildiği, ispat yükünün da ispatı gereken bu vakıalara dayanan tarafa ait olacağı, kanunda aksine bir hüküm bulunmadıkça, taraflardan her biri, hakkını dayandırdığı olguların varlığını ispatla yükümlü olduğu, kendisine ispat yükü düşmeyen tarafın, karşı —- tarafın iddiasını —–ispat etmesini bekleyebileceği, kendisine ispat yükü düşen taraf iddiasını ispat edemezse, diğer —- tarafın onun iddiasının aksini ispat etmesine gerek olmayacağı, o olgu ispat edilememiş —– sayılacağı, diğer tarafın, ispat yükünü taşıyan tarafın iddiasının doğru olmadığı hakkında delil sunabileceği ancak bu hususun ispat yükünü üzerine almış anlamına gelmeyeceği, eğer ispat yükü kendisine düşen taraf bir vakıayı ispat ederse ondan sonra ispat yükünün aksini iddia eden karşı tarafa geçeceği, ——gereğince her tacirin ticaretine ait faaliyetlerinde basiretli bir iş adamı gibi hareket etmesi gerekeceği ve basiretli bir iş adamı gibi davranma yükümünün aslında objektif bir özen ölçüsü olup tacirin ticari işletmesiyle ilgili faaliyetlerinde, kendi yetenek ve imkanlarına göre ondan beklenebilecek özeni değil, aynı ticaret dalında faaliyet gösteren tedbirli, öngörülü bir tacirden beklenen özeni göstermesinin gerekli olduğu diğer yandan —– bir kimseyi irade beyanında bulunmaya sözleşme yapmaya sevk etmek için kasten hatalı bir kanı uyandırmak veya esasen var olan hatalı bir kanıyı koruma yahut devamını sağlamak olduğu, hatada yanılma hile de yanıltma söz konusu olduğu, taraflardan biri diğer tarafın kasıtlı aldatmasıyla sözleşme yapmaya yöneltilmiş ise yanılma esaslı olmasa bile aldatılan taraf için sözleşmenin bağlayıcı olmadığı, somut olayda da somut olayda da davacının 6102 sayılı Türk Ticaret Kanunu’nun 16. maddesinin 1. fıkrası uyarınca tüzel kişi tacir olup, belgeyi imzalayan şirket yetkilisi ——, davaya konu mahsup belgesini imzalarken iradesinin fesada uğratıldığı iddiasında bulunup, şirket yetkilisinin dikkatsizliğinden, tedbirsizliğinden, imza atarken içinde bulunduğu psikolojik durumdan yararlanıldığını ileri sürülmekle ispat yükünün kendisine ait olduğu ve isticvap edilen ve işlem tarihinde şirketi temsil ve ilzama yetkili—— beyanında, davalı şirket yetkilisinin getirdiği belgelerin içeriğine bakmadan imzaladığını, işlerinin yoğun olduğunu, belgeleri şirket yetkilisi olarak imzaladığını kabul ve beyan ettiği görülmekle dosya kapsamına göre, davacı şirket tarafından fesat olgusu hiçbir şekilde ispatlanamadığından ve hal böyle iken; mahkemece ispatlanamayan davanın reddine karar verilmesi gerekirken, ispat yükü davalıya yükletilmek suretiyle davanın kabulüne karar verilmesi doğru olmadığı belirtilmiştir. Mahkememizce —— ilamındaki gerekçeler göz önüne alınarak , özellikle ispat yükü hususu yeniden değerlendirilmiş olmakla, davacının öncelikli olarak iddiasının temelinin irade fesadına dayandırması, bu hususta bir önceki kararda da açıklandığı üzere ispat yükünün davacı tarafta olması, önceki karar da ispat yükü davacıda olmasına rağmen davalı tarafından ticari ilişki olduğuna ilişkin iddia ve savunmada bulunulması gerekçesiyle bilgi ve belge ibraz edilmediğinden davalı tarafından bu hususlar kanıtlanamadığı gerekçesiyle hüküm kurulmuş ise de —- ilamında ayrıntılı açıklandığı üzere, somut olayda kendisine ispat yükü düşmeyen tarafın, kendisine ispat yükü düşen tarafın iddiasını ispat etmesini bekleyebileceği, kendisine ispat yükü düşen taraf iddiasını ispat edemezse, ispat yükü düşmeyen tarafın onun iddiasının aksini ispat etmesine gerek olmayacağı ve yine ispatla yükümlü olmayan tarafın, ispat yükünü taşıyan tarafın iddiasının doğru olmadığı hakkında delil sunabileceği ancak bu hususun ispat yükünü üzerine almış anlamına gelmeyeceği, eğer ispat yükü kendisine düşen taraf bir vakıayı ispat ederse ondan sonra ispat yükünün aksini iddia eden karşı tarafa geçeceği anlaşılmakla, davacı tarafın iddiası olan irade fesadı olgusunun öncelikle ve davacı tarafça ispatlanması gerektiği bu hususun da esasen dosya kapsamı ile ispatlanamadığı hal böyle olunca bu noktada ispatlanamayan irade fesadı olgusu yok sayılacağından ve hali hazırda şirket yetkisi tarafından imzalı olarak verilmiş mahsup belgesi de bulunmakla artık bu noktada davalıya ispat yükünün geçmeyeceği kanaatiyle önceki kararda ispat hususunda yanılgıya düşülmüş olmakla —-ilamına uyulmasına karar verilmiş ve ispatlanamayan davanın reddine dair aşağıdaki şekilde hüküm kurulmuştur.
HÜKÜM: Gerekçesi yukarıda açıklandığı üzere;
1-İspatlanamayan davanın REDDİNE;
2-Karar harcı 59,30 TL’ den davacı tarafça peşin olarak yatırılan 502,10-TL harcın mahsubu ile artan 442,80-TL harcın karar kesinleştiğinde ve talep halinde davacıya iadesine,
3-Davacı tarafından yapılan yargılama giderlerinin üzerinde bırakılmasına,
4-Davalı tarafından yapılan 424,00-TL yargılama giderinin davacıdan alınarak davalıya verilmesine,
5-Davalı taraf kendisini vekille temsil ettirdiğinden karar tarihinde geçerli A.A.Ü.T. deki esaslara göre belirlenen 5.100,00 TL vekalet ücretinin davacıdan alınarak davalıya verilmesine,
6-Taraflarca dosyaya yatırılan ve sarf edilmeyen gider avansının karar kesinleştiğinde Hukuk Muhakemeleri Kanununun 333.maddesi uyarınca ilgili tarafa iadesine,
İlişkin olarak; taraf vekillerinin yüzlerine karşı kararın tebliğinden itibaren 15 günlük yasal süre içerisinde Yargıtay temyiz yolu açık olmak üzere verilen karar açıkça okunup, usulen anlatıldı. 16/12/2021