Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Anadolu 5. Asliye Ticaret Mahkemesi 2021/76 E. 2023/737 K. 03.10.2023 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C. İstanbul Anadolu 5. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
ESAS NO:2021/76 ESAS
KARAR NO:2023/737
DAVA:İtirazın İptali (Ticari Satımdan Kaynaklanan)
DAVA TARİHİ:04.02.2021
KARAR TARİHİ:03.10.2023

Mahkememizde görülmekte olan İtirazın İptali (Ticari Satımdan Kaynaklanan) davasının yapılan açık yargılaması sonunda,

GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
İDDİA:Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; davacı şirket ile davalılar ——– arasında ticari ilişkinin mevcut olduğunu, davacının davalılara faturalarda belirtilen malları sattığını ve teslim ettiğini, ancak davalılar müvekkilinin kurmuş oldukları adi ortaklık adına düzenlediği ve kabul de ettikleri fatura bedellerini ödemediklerini, davacının sözlü olarak cari hesap alacağını binlerce kez talep ettiğini ancak sonuç alamadığını, davacı tarafından 38.950,83-TL lik alacağın tahsili amacıyla———- sayılı dosyası ile 10.07.2020 tarihinde adi ortaklığın tarafları olan davalılar aleyhine takip başlatıldığını, davalıların takibe konu borca, faize ve borcun ferilerine ve masraflara itiraz ettiğini, itirazın taraflarınca 12.01.2021 tarihinde öğrenildiğini, bunun üzerine——- numarası ile 13.01.2021 tarihinde arabulucuya başvuru yapılmışsa da anlaşma sağlanamadığını, davacı şirketin hukuk güvencesinden faydalanamadığını ve mağdur olduklarını, davalıların 38.950,83-TL lik asıl alacak miktarına, borcun faiz ve ferilerine ilişkin haksız itirazının iptali ile icra takip işlemlerinin devamına, alacakların davalılardan müşterek ve müteselsilen tahsiline, davalılar aleyhine % 20 icra inkar tazminatına karar verilmesine ve yargılama sonuçlanıncaya kadar müvekkil şirketin daha da mağdur olmaması için davalılar aleyhine tarafınca teminatsız davalıların mal varlığına haciz konulması için ihtiyati haciz kararı verilmesini talep etme zaruretinin hasıl olduğunu, davacı tarafından 38.950,83-TL’lik alacağın tahsili amacıyla —- aleyhine ———-dosyası ile takip konusu yapıldığını, o dönem borçlu olan adi ortaklık takibe konu borca, faize ve borcun ferilerine ve masraflara itiraz ettiğini, taraflarınca ———– sayılı dosyası ile 04.12.2015 tarihinde itirazın iptali davasının açıldığını, davalılar tarafından “Takibin Taliki veya İptali” istemiyle müvekkil aleyhine dava ve takip şartlarının sağlanmadığı iddiası nedeniyle———— dosyası ile dava ikame edilmiş ve ————- tarihli kararı ile ilk derece Mahkemesinin tersi gerekçe ile ——- kararına dayanarak taraf teşkili sağlandığından davayı reddettiğini ve takibin iptal edildiğini,—————tarihli duruşmasında “Dava şartlarında eksiklik bulunmadığına” karar verildiğini, Davalılar vekilinin karara itiraz etmediğini, davanın esasına girildiğini, dava şartının sağlandığı kararından sonra davada taraf teşkili unsuru incelenmediğini, işin esasına girildiğini ve tarafların ticari defterleri bilirkişilere incelendiğini, dosyadaki bilirkişi raporları bir bilirkişinin yazacağı şekilde yazılmamışsa da raporda davalıların kestiği iade faturasının hukuka uygun olmadığını, iade faturasına konu malların iade edilmediğin tespit edildiğini, ——- esasına girdikten yıllar sonra aniden davalı adi ortaklığı dahi şok içinde bırakarak usulden ret kararı verdiğini, ——– Mahkemesi tarafından “Dava; itirazın iptali istemine ilişkindir —– dosyasında 38.950,83- TL alacağın tahsili için ilamsız icra takibi başlatıldığını, borçlu olarak——– gösterildiğini, süresinde yapılan itiraz üzerine takibin durdurulmasına karar verildiğini, takip tarihinde yürürlükte olan 6098 sayılı TBK’nın 620. maddesi gereğince, adi ortaklığın tüzel kişiliği mevcut olmadığını, her ortağın ayrı ayrı aktif ve pasif olmak üzere takip ve davalarda taraf ehliyetinin bulunduğunu, dolayısıyla adi ortaklığın tüzel kişiliği olmadığından yapılacak icra takiplerinde her iki adi ortağa da ödeme emri gönderilmesi ve her iki adi ortak hakkında da icra takip talebinde bulunulması gerektiğini, somut olayda davacı alacaklının adi ortaklığın ortakları adına takip yapmadığını, adi ortaklık adına takip yaptığı ve tek ödeme emri gönderdiğinin anlaşıldığını,” beyan ederek 38.950,83 TL asıl alacağın tespit edilerek davalıların haksız asıl alacağa, asıl alacak faiz ve ferilerine yapmış olduğu itirazının iptal edilmesini, asıl alacağa işleyecek avans faiziyle birlikte icra takibin devamını, davalıların 38.950,83-TL asıl alacak tutarını, faiz ve ferileri ile birlikte tarafımıza müşterek ve müteselsilen ödemesini, davalıların %20’den az olmamak üzere icra inkar tazminatı ödemeye mahkum edilmesini, davanın esası, ———- dosyası ile incelendiğinden dosyadaki bilirkişi raporları ile haklılığının tespit edildiğinden tensip ile birlikte, davalıların mal kaçırma ihtimali olduğundan teminatsız olarak borç miktarınca davalıların taşınmazları, araçları, banka hesapları ile diğer mal varlığının üçüncü şahıslara devrinin ve/veya hak kısıtlayıcı işlem tesisinin engellenmesi amacıyla müvekkilinin daha fazla mağdur olmaması için davalılar hakkında ihtiyati haciz kararı verilmesini, yargılama giderlerinin ve ücret-i vekaletin davalılara yükletilmesine karar verilmesini talep ve dava etmiştir.

SAVUNMA: Davalılar vekili cevap dilekçesinde özetle; davacı taraf daha önce aynı alacak iddialarıyla——- dosyası üzerinden sadece adi ortaklık hakkında icra takibi başlattığını ve akabinde ————sayılı dosyası üzerinde yapılan itirazın iptali yargılaması neticesinde davanın reddine karar verildiğini ve kararın kesinleştiğini, ilgili kararın hatalı olduğu davacı tarafça dava dilekçesinde iddia edildiğini ancak kararı İstinafa götürmeyerek kesinleşmesine sebep olan davacı tarafın kendisinin, bu kez iş bu dava kapsamında adeta mahkemeyi istinaf/temyiz yolu gibi değerlendirmesi abesle iştigal olduğunu, davalı müvekkillere ait adi ortaklık şirketinin, ticari faaliyeti gereği davacı şirketten 2014 -2015 yıllarında—— satın aldığını, müvekkillerinin, davacı şirketten satın aldığı —- ve etiketleri diğer 3. kişi şahıs ve şirketlere pazarladığını, 2015 yılından itibaren davacı şirketten satın alınan mallarda yapışmama, yırtılma, etiket kertelesinde bariz düşüş, renklerde tutarsızlık, kalınlık ve boyut farkları gibi çeşitli hata, eksiklik ve ayıplara rastlanıldığını, gerek müvekkili adi ortaklığın kendi kontrolleri sonucunda gerekse de müvekkilinin müşterisi 3. kişilerden gelen şikayetler sonucunda satın alınan etiketlerde hata- eksik- ayıp olduğu tespit edildiğini, müvekkillerin, söz konusu etiketleri sattığı 3. kişi şirketlerin de, satın aldıkları etiketleri hatalar sebebiyle müvekkil şirketin etiket sattığı 3. kişi şirketlerden ———- şirketler, müvekkil adi ortaklığa ilgili etiketleri iade ettiğini ve etiketlerdeki hatalardan dolayı müvekkili adi ortaklık ile aralarındaki ticari işlerini sonlandırdığını, ilgili zararların da kabul anlamında olmamakla birlikte mahsubunu talep ettiklerini ayrıca davacı tarafa ürünlerin iade edildiğini, iade faturalarının düzenlendiğini, bu hususlar dikkate alındığında davanın reddi gerekeceğini, söz konusu ayıpların davacı şirkete defaten bildirildiğini ancak davacı tarafça gereğinin yapılmadığını, müvekkili şirketçe etiketlerdeki şikayetler neticesinde iade alınan ürünlerin, davacı şirkete ——-iade teslim edildiğini, söz konusu etiketlerin davacıya iade edildiğine dair ——— şirketine ait teslim belgesi cevap dilekçesi ekinde sunulduğunu, davalı müvekkil adi ortaklığın, hatalı ürünler sebebiyle davacı şirkete ———- bedelli iade faturası keşide ettiğini, davacıya iade olunan ürünler ile ilgili olarak, davalı müvekkil adi ortaklığın düzenlediği bu iade faturası davacının o zaman ticari sürdürdüğü, kendi faturalarında da belirttikleri ve —– davada davacının da bildirdiği kendi adresine —–adresine —–iadeli taahhütlü olarak gönderilmiş olmasına rağmen davacının iade faturalarını tebliğ almaktan imtina ettiğini, akabinde aynı iade faturasının ——- numaralı ihtarnamesi ekiyle davacının aynı adresine tekrar gönderildiğini ve davacı şirketin yine ilgili faturaları tebliğ almaktan imtina ettiğini, davalı müvekkil adi ortaklığın, davacıdan satın aldığı hatalı ürünleri kendisine iade ettiğine dair ek ile ibraz edilen ———– şirketine ait tutanak ile, davacının alacak iddiasının dayanaksız ve temelsiz kaldığını, Davacı tarafın, “değiştirilmek üzere müvekkil tarafından kendilerine iade olunduğunu ikrar ettiği ürünlerin” “değiştirilerek müvekkile teslim edildiği yönündeki” iddiasını ispat yükü altında olduğunu, davacının bu iddiasına dayanak olarak sunduğu ———— ait belgenin sadece başkaca sipariş edilen ürünleri listelemekte, değiştirilen ürünleri içermediğini, bu durumun kargo tutanaklarından da açıkça anlaşıldığını, davalı müvekkillerin davacı tarafa hiçbir borcu olmadığını, aksine hatalı ürünler sebebiyle müvekkilinin zararları ve alacağının doğduğunu, müvekkil şirketin, davacıdan satın aldığı etiketlerdeki ayıplar sebebiyle ciddi ticari zararı meydana geldiğini, söz konusu ayıplar sebebiyle müvekkil adi ortaklığın çalıştığı şirketler müvekkil adi ortaklıkla arasındaki ilişkileri sonlandırdığını, müvekkili şirketin, davacı şirketin ayıplı malları sebebiyle maddi ve manevi zarara uğradığını, ticari güven ve itibarının zedelendiğini, kabul anlamında olmamakla birlikte tüm bu hususların, davacı lehine olabilecek hesaplamalardan mahsubunun gerektiğini, Asliye Ticaret Mahkemesinin görevsizliğine karar verilmesini, mahkeme aksi kanaatte ise; zamanaşımı itirazlarının kabulünü, davacı tarafın teminatsız ihtiyati hacze ilişkin talep ve iddialarının reddini, icra inkar tazminatına ilişkin taleplerin reddini, takibinde haksız ve kötüniyetli olan davacının asıl alacağın %20’sinden az olmamak üzere tazminata hükmedilmesini, iş bu davanın reddini, yargılama giderleri ve vekalet ücretlerinin karşı taraf üzerine yükletilmesine karar verilmesini talep etmiştir.

DELİLLERİN İNCELENMESİ VE GEREKÇE;
Dava; faturaya dayalı alacağın tahsili amacıyla başlatılan icra takibine vaki itirazın İİK 67. vd maddeleri gereğince iptali talebine ilişkindir.Davacı vekili; davalılarla aralarında ticari ilişki bulunduğunu, ticari ilişki kapsamında davalılara mal sattıklarını, faturanın davalılara gönderildiğini, davalıların faturayı ödemediğini, fatura alacağı için icra takibine geçildiğini, davalıların haksız bir şekilde icra takibine itiraz ettiğini beyan ederek, davalıların haksız itirazının iptali ile takibin devamına, davalılar aleyhine icra inkar tazminatına hükmedilmesini talep etmiş; davalılar vekili ise; davalılara ait adi ortaklığın, davacı şirketten 2014-2015 yıllarında —– etiket ve —–satın aldığını ve bu malları 3. kişilere pazarladığını, 2015 yılından itibaren davacı şirketten satın alınan mallarda yapışmama, yırtılma, etiket kertelesinde bariz düşüş, renklerde tutarsızlık, kalınlık ve boyut farkları gibi çeşitli hata, eksiklik ve ayıplara rastlanıldığını, hem ellerindeki ayıplı malzemeleri hem de müşterilerinden iade gelen ayıplı malzemeleri davacıya iade ettiklerini, asıl kendilerinin zararlarının bulunduğunu beyan ederek, davanın reddine karar verilmesini talep etmiştir.Davanın açıldığı tarihte yürürlükte bulunan usul hükümleri doğrultusunda basit yargılama usulüne tabi olarak oluşturulan tensibe istinaden yargılamaya başlanmış, yöntemine uygun ön inceleme duruşması açılarak öncelikle dava şartları ve ilk itirazlar incelenmiş, hukuki ihtilaf noktaları belirlenmek suretiyle tahkikat aşamasında deliller toplanmış, ——- esas sayılı İcra Dosyası UYAP üzerinden dosya içerisine alınmış, ilgili —– celp edilmiş, davacının önce adi ortaklığa karşı açtığı ———- esas sayılı dosyası celp edilmiş, bilirkişi raporu alınmış ve dava sonuçlandırılmıştır.Davaya konu ihtilafın; gerek mahkememizdeki iddia ve savunmalar, gerekse ————- sayılı dosyası göz önüne alındığında; davalı tarafından 30.10.2015 tarihinde kesilen 23.762,91 TL bedelli iade faturasından kaynaklandığı, bu faturaya konu malların davacı şirkete teslim edilip edilmediği, davacı şirketin iddiası doğrultusunda Kdv hariç 6.958,59-TL’lik malın davalı şirketçe iade edilmesi sebebi ile yenisi ile değiştirilerek davalı şirkete gönderilip gönderilmediği, davacı tarafça yeniden gönderildiği iddia olunan malların davalı şirketin iade faturası kestiği malların bir kısmı yahut tamamına ilişkin olup olmadığı, netice itibariyle takip tarihi itibariyle davacı şirketin davalı taraflardan hangi miktarda cari hesap alacağının bulunduğu ile davalı itirazlarının kısmen yahut tamamen iptali gerekip gerekmediği, davacının talep etmiş olduğu % 20 den aşağı olmamak üzere tazminat talebinde yasal koşulların oluşup oluşmadığı noktasında toplandığı anlaşılmıştır. —— esas sayılı dosyasının yapılan incelemesinde; dosyanın davacısının mahkememiz davacısı, davalısının —— olduğu, davanın ——- takip dosyasına yapılan itirazın iptali ve icra inkar tazminatına ilişkin olduğu, takip dosyasının incelenmesinde davacı tarafça davalı adi ortaklık aleyhine 38.950,83 TL cari hesap alacağının tahsili istemine ilişkin olduğu, dosyada davalı tarafın defterleri ile davacı taraf defterleri üzerinde inceleme yapılarak alınan üç farklı bilirkişinin düzenlediği üç ayrı raporun bulunduğu, mahkemece —– Karar sayılı kararı ile usulüne uygun bir takip talebi olmadığından davanın usulden reddine ilişkin karar verildiği ve istinaf yasa yoluna başvurulmaksızın 01/07/2020 tarihinde kesinleştiği; bu dosyada, davacının dava dilekçesinde; davalının değişim istediği ürünlerin değiştirildiğini, bu ürünlerin 6 kalem halinde 6.958,59-TL+KDV olduğunu, değişimi yapılan bu ürünleri davalıya gönderdiklerini beyan ettiği görülmüştür.—- esas sayılı dosyasının yapılan incelemesinde; takibin alacaklısının davacı, borçlularının davalılar olduğu, davacı alacaklının 08/07/2020 tarihinde 31/12/2015 tarihli cari hesaba dayalı olarak 38.950,83-TL’lik takip başlattığı görülmüştür.Dosya tarafların defter ve belgelerinin incelenmesi için Mali Müşavir bilirkişiye tevdii edilmiştir.Bilirkişinin 27/05/2023 tarihli raporunda özetle; ———-dava dosyasına ibraz
edilen, taraflara ait ticari defter suretleri, bilirkişi raporları, cari hesap ekstreleri ve —- kayıtları incelendiğinde; ——-davalılar tarafından davacı firmaya düzenlenen 30.10.2015 tarih hatalı ve ayıplı ürünlerin iadesi açıklamalı KDV dahil 23.762,91-TL bedelli İADE faturası düzenlediği, iade faturasını ise davalı tarafın kabul etmeyip ticari defter kayıtlarına işlemediği, —– beyan formu ile beyan etmediği görülmüştür. Davalı taraflar satın aldıkları birtakım ürünlerin ayıplı olduğunu beyan etmişlerdir ancak dava dosyasında herhangi bir ayıp ihtarı bulunmamaktadır. Ancak davacı vekili tarafından dava dosyasına ibraz edilen beyan dilekçesinde;———-
——- tarihli teslimat —–tarihli teslimat — no’lu faturanın 3. Kalemi —- tarihli teslimat — no’lu faturanın 3. Kalemi — zemin etiket —- tarihli teslimat —–no’lu faturanın 2. Kalemi —- olmak üzere davacının davalılar tarafından kendisine iade edilen malzemelerin toplam tutarının 6.938,50-TL+KDV olduğu; taraflar dava dosyasına ibraz ettikleri selem kargoya ait dokümanlara dayanarak karşılıklı olarak birbirlerine malzeme gönderdiklerini beyan etmiş ve bu gönderi listesine delil olarak dayanmışlardır. Ancak—- listesinde taraflara ait bir kaşe imza tetkiki yapılması mümkün değildir. Davalı tarafında düzenlenen 30.10.2015 tarih hatalı ve ayıplı ürünlerin iadesi açıklamalı KDV dahil 23.762,91-TL bedelli İADE faturası’na istinaden bir sevk irsaliyesi dava dosyasında mevcut değildir. ———- gönderilen ürünler de sevk irsaliyesi olmadan gönderildiği, yollanan malzemelerin içeriğinin hangi faturanın hangi malzemesi olduğu belirsizdir. Bu malzemelerin ne olduğu davacı tarafın beyan dilekçesinden anlaşılmaktadır. Ayrıca davacının düzenlediği iade faturasının takip tarihine çok yakın olması da dikkat çekicidir. Davalılar tarafından düzenlenen İADE faturası hangi malzemelerin iade edildiğinin belirlenebilmesi açısından yetersizdir. Davalı tarafın ticari defter incelendiğinde iade faturası kabul edilse bile davacı şirkete 15.187,92-TL borçlu kaldığı, davalı tarafın borca kısmen itiraz etmeyip tamamına itiraz ettiği görülmektedir. Dava dosyasında ibraz edilen belgeler, taraflara ait ticari defter kayıtları ve faturalar incelendiğinde davacı tarafın takip tarihi itibariyle davalılardan 38.950,76-TL alacaklı olduğu…” şeklinde kanaat bildirdiği görülmüştür.Kural olarak, bir vakıadan kendi lehine haklar çıkaran/iddia eden taraf, o vakıayı ispat etmeye mecburdur (4721 sayılı Türk Medeni Kanunu’nun 6.maddesi).İspat yüküne ilişkin bu genel kural, itirazın iptali davaları için de geçerlidir. Yani, itirazın iptali davalarında da ispat yükü bakımından bir değişiklik olmayıp, bu genel kural uygulanır. Bu davalarda da bir vakıadan kendi lehine haklar çıkaran (iddia eden) taraf o vakıayı ispat etmelidir.Faturanın delil olarak kullanılabilmesi için taraflar arasında sözleşmenin bulunması gerekir. Fatura sözleşmenin ifası yönelik belge hükmündedir. Sözleşmenin kurulmasına yönelik fatura ispat kulfeti açısından sonuç dogurmaz. Taraflar arasında akdi ilişki bulunduğunun ispat kulfeti davacı taraftadır. Davacı sözleşmenin bulduğunu ve faturaya konu malın davalıya teslim edildiğini ispat etmesi gerekir. Taraflar arasında sözleşme iliskisi yoksa fatura ispat külfeti açısından sonuç dogurmaz. Ayrıca faturanın usulüne uygun olarak tebliğ edildiği davacı tarafca ispatlanması gerekir.
Mahkememizce tarafların ticari defter ve kayıtları üzerinde inceleme yapılması için dosya bilirkişiye tevdi edilmiş, tarafların ticari defter ve kayıtları incelenmiş ve bilirkişi raporu düzenlenmiştir.6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu (HMK) hükümlerine göre: 222 – (1) Mahkeme, ticari davalarda tarafların ticari defterlerinin ibrazına kendiliğinden veya taraflardan birinin talebi üzerine karar verebilir. (2) Ticari defterlerin, ticari davalarda delil olarak kabul edilebilmesi için, kanuna göre eksiksiz ve usulüne uygun olarak tutulmuş, açılış ve kapanış onayları yaptırılmış ve defter kayıtlarının birbirini doğrulamış olması şarttır. (3) İkinci fıkrada belirtilen şartlara uygun olarak tutulan ticari defter kayıtlarının sahibi ve halefleri lehine delil olarak kabul edilebilmesi için, diğer tarafın aynı şartlara uygun olarak tutulmuş ticari defterlerindeki kayıtların bunlara aykırı olmaması veya diğer tarafın ticari defterlerini ibraz etmemesi yahut defter kayıtlarının aksinin senet veya diğer kesin delillerle ispatlanmamış olması gerekir. ——– Diğer tarafın ikinci fıkrada yazılan şartlara uygun olarak tutulan ticari defterlerinin, ilgili hususta hiçbir kayıt içermemesi hâlinde ticari defterler, sahibi lehine delil olarak kullanılamaz. Bu şartlara uygun olarak tutulan defterlerdeki sahibi lehine ve aleyhine olan kayıtlar birbirinden ayrılamaz.(1) (4) Açılış veya kapanış onayları bulunmayan ve içerdiği kayıtlar birbirini doğrulamayan ticari defter kayıtları, sahibi aleyhine delil olur.Taraflar, kendilerinin veya karşı tarafın delil olarak dayandıkları ve ellerinde bulunan tüm belgeleri mahkemeye ibraz etmek zorundadırlar. Elektronik belgeler ise belgenin çıktısı alınarak ve talep edildiğinde incelemeye elverişli şekilde elektronik ortama kaydedilerek mahkemeye ibraz edilir (HMK 219/1). Ticari defterler gibi devamlı kullanılan belgelerin sadece ilgili kısımlarının onaylı örnekleri mahkemeye ibraz edilebilir (HMK 219/2).İbrazı istenen belgenin, ileri sürülen hususun ispatı için zorunlu ve bu isteğin kanuna uygun olduğuna mahkemece kanaat getirildiği ve karşı taraf da bu belgenin elinde olduğunu ikrar ettiği veya ileri sürülen talep üzerine sükut ettiği yahut belgenin var olduğu resmî bir kayıtla anlaşıldığı veya başka bir belgede ikrar olunduğu takdirde, mahkeme bu belgenin ibrazı için kesin bir süre verir (HMK 220/1). Belgeyi ibraz etmesine karar verilen taraf, kendisine verilen sürede belgeyi ibraz etmez ve aynı sürede, delilleriyle birlikte ibraz etmemesi hakkında kabul edilebilir bir mazeret göstermez ya da belgenin elinde bulunduğunu inkâr eder ve teklif edilen yemini kabul veya icra etmezse, mahkeme duruma göre belgenin içeriği konusunda diğer tarafın beyanını kabul edebilir (HMK 220/3).Bu kurallar birlikte değerlendirildiğinde ticari davalarda, yani iki tarafın tacir olduğu ve dava konusunun ticari işletmeleri ile ilgili olduğu davalarda, ticari defterler ile sözleşme ilişkisinin veya alacak miktarının ispatı mümkündür. Ticari defterler kesin delillerdendir. Ticari defter kayıtlarının sahibi ve halefleri lehine delil olarak kabul edilebilmesi için, diğer tarafın aynı şartlara uygun olarak tutulmuş ticari defterlerindeki kayıtların bunlara aykırı olmaması gerekir. Bir taraf kendi defterlerine delil olarak dayanmış ise karşı tarafın ticari defterlerine dayanılmamış olsa da karşı taraf defterlerinin incelenmesi zorunludur. Çünkü tarafın ticari defterleri Yasa’da belirtildiği üzere karşı tarafın ticari defterleri ile uyumlu olduğu takdirde lehine delil olabilecektir. Taraflar arasında ticari ilişki bulunduğu, dava ve cevap dilekçeleri ile defter ve belgelerdeki kayıtlardan anlaşılmaktadır. Davacı ve davalının kısmen uyumlu olan defter ve belgelerine göre; uyuşmazlık davalılar tarafından davacı firmaya düzenlenen 30/10/2015 tarihli “hatalı ve ayıplı ürünlerin iadesi” açıklamalı KDV dahil 23.762,91-TL bedelli iade faturasından kaynaklanmaktadır. Davacı ile davalı arasında satış ilişkisi bulunduğu ve bu ilişki kapsamında davacının satışa konu ürünlerin tamamını davalıya teslim ettiği ihtilafsız olduğundan, davacı üzerine düşen ticari ilişki ve alacağın varlığını kanıtlamıştır. Bu halde ispat yükü yer değiştirir ve davalıya geçer. Davalılar, kendilerine teslim edilen ürünlerin bir kısmının ayıplı olması nedeniyle iddia ettiklerini iddia ettiğinden; kendilerine teslim edilen mallarda ayıp olduğunu ve ayıplı malları iade ettiklerini ispat etmelidir. Davalılar her ne kadar iade faturası kesmişler ve kargo fişi sunmuş iseler de, ayıplı malları davacıya gönderdiklerini ispata yarar sevk irsaliyesi sunmamışlardır. Kargo belgelerinden kargo içeriği tespit edilememektedir. Bu noktada davacının dilekçesindeki kısmi ikrarlı beyanından anlaşıldığı üzere, kendilerine davalı tarafından 6 kalem toplamda 6.938,50-TL+KDV miktarındaki ayıplı ürünün iade edildiği sabittir. Davacı, kendilerine iade edilen ayıplı ürünlerin yerine ayıpsız olanları davalılara gönderdiğini beyan etmiş ve kargo fişi sunmuş iseler de, ayıplı malların yerine gönderilen ayıpsız malları davalılara gönderdiklerini ispata yarar sevk irsaliyesi sunmamışlardır. Kargo belgelerinden kargo içeriği tespit edilememektedir.Tüm dosya kapsamı, taraf iddia ve savunmaları, alınan bilirkişi raporları ve bütün deliller birlikte değerlendirildiğinde; davacının, davalı ile arasındaki ticari ilişkiyi ve alacağını yöntemince ispat ettiği, davalı tarafça ticari ilişkiye konu malların iade faturasına konu edilen kısmının ayıplı olduğuna ilişkin herhangi bir delil sunulmadığı, bu noktada, toplamda 6 kalem olan 6.938,50-TL+KDV miktarındaki ayıplı ürünün davacıya iade edildiğinin davacı tarafından kabul edildiği, davacı tarafından, ayıplı malların değiştirilerek ayıpsız malları davalılara gönderildiğini ispata yarar bir delil sunulmadığı, bu nedenle iade faturasından kaynaklanan uyuşmazlığın davacının kabulünde olan 6.938,50-TL+KDV miktarınca sona ereceği anlaşılmakla; defter ve belgelerdeki 38.950,83-TL’den bu bedel düşülmek suretiyle davacının davasının kısmen kabulüne karar verilmiş, borçlunun itirazında haksız ve alacağın likit olduğu anlaşıldığından, hükmedilen asıl alacak miktarı —— üzerinden davacı lehine icra inkar tazminatına hükmedilmiş ve aşağıdaki şekilde hüküm kurulmuştur:

HÜKÜM : Yukarıda açıklanan nedenlerle;
1-Davacının davasının KISMEN KABULÜ İLE,
-Davalının ——- esas sayılı dosyasına yaptığı itirazın kısmen iptali ile, takibin 31.992,24-TL üzerinden devamına, fazlaya ilişkin talebin reddine
2-Hükmedilen asıl alacağın %20’si oranında icra inkar tazminatının davalıdan alınarak davacıya verilmesine,
3-Harçlar Kanununa göre alınması gerekli 2.185,39-TL karar harcının, davacı tarafından yatırılan 470,44-TL peşin harç ve icra dosyasına yatırılan 194,75-TL peşin harçtan mahsubu ile bakiye 1.520,20-TL’nin müştereken ve müteselsilen davalılardan tahsili ile HAZİNEYE GELİR KAYDINA,
4-Davacı tarafından yatırılan 665,19-TL harcın müştereken ve müteselsilen davalılardan alınarak davacıya verilmesine,
5-Davacı tarafından bilirkişi ücreti, tebligat, posta ve müzekkere gideri olarak sarf edilen 1.582,40-TL yargılama giderinin davanın kabul ret oranına göre; 1.299,70-TL’sinin müştereken ve müteselsilen davalılardan alınarak davacıya verilmesine, 282,70-TL’sinin davacı üzerinde bırakılmasına,
6-Kabul edilen dava yönünden Avukatlık Asgari Ücret tarifesine göre davacı lehine takdir olunan 17.900,00-TL vekalet ücretinin müştereken ve müteselsilen davalılardan alınarak davacıya verilmesine,
7-Ret olunan dava yönünden Avukatlık Asgari Ücret tarifesine göre davalılar lehine takdir olunan 6.958,59-TL vekalet ücretinin davacıdan alınarak, müştereken ve müteselsilen davalılara verilmesine,
8-Arabuluculuk Kanunu’nun 18/A-(13) maddesi ve Hukuk Uyuşmazlıklarında Arabuluculuk Yönetmeliğinin 26/2 maddeleri ile Arabuluculuk Asgari Ücret Tarifesi uyarınca ———- bütçesinden ödenen 1.360,00-TL arabuluculuk ücretinin davanın kabul ret oranına göre; 1.117,04-TL’sinin müştereken ve müteselsilen davalılardan, 242,96-TL’sinin davacıdan tahsili ile HAZİNEYE GELİR KAYDINA,
9-Dosyada mevcut gider avansının karar kesinleştiğinde ve talep halinde yatıran tarafa iadesine,
Dair, taraf vekillerinin yüzüne karşı, kararın tebliğinden itibaren 2 haftalık yasal süre içerisinde ———- Adliye Mahkemesine istinaf yolu açık olmak üzere verilen karar, açıkça okunup usulen anlatıldı.03.10.2023