Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Anadolu 5. Asliye Ticaret Mahkemesi 2021/7 E. 2021/251 K. 04.03.2021 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.

T.C. İstanbul Anadolu 5. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
ESAS NO : 2020/400 Esas
KARAR NO: 2021/276
DAVA : Menfi Tespit (Kıymetli Evraktan Kaynaklanan)
DAVA TARİHİ : 10/09/2020
KARAR TARİHİ : 09/03/2021
Mahkememizde görülmekte olan Menfi Tespit (Kıymetli Evraktan Kaynaklanan) davasının yapılan açık yargılaması sonunda,
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ
DAVA:
Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; Davacı ——sayılı dosyasından kambiyo senetlerine özgü haciz yolu ile takip başlatıldığını, davacının söz konusu takibe konu bonodan dolayı hiçbir borcu bulunmadığını, yapılan takibin haksız ve mesnetsiz olduğunu, takibe konu bononun, kambiyo senedi vasfına haiz olmadığını, icra müdürlüğüne sunulan takibe konu bonoda TTK 776. Maddesinde sayılan bononun zorunlu unsurlarından olan ” Kime veya kimin emrine ödenecek ise onun adını, ” unsurunu ihtiva etmediğini, taraflar arasındaki İnşaat Sözleşmesi uyarınca yapılan inşaatın kalan eksikliklerin giderilmesi amacıyla verilen bononun, davacının söz konusu eksiklikleri tamamlamasıyla bedelsiz kaldığını, davacı ve davalı, —– anlaştıklarını, inşaa edilecek apartmanın ——- olacağını, söz konusu sözleşmeler gereğince temel üstü ruhsatı alındıktan sonra teslim edileceğini, iskanın bu tarihten sonra – ay içinde alınacağını, davacının —- tarihinde temel üstü ruhsatını aldığını, inşaatı belirtilen sürede sözleşmelere uygun olarak tamamladığı, inşası biten apartmanın diğer maliklerinin kendilerine teslimi yapılan daireleri teslim aldığı, —– tarihinden itibaren tek tek dairelerine doğalgaz, su, elektrik vs. bağlatarak dairelerini kullanmaya başladıklarını, dava konusu apartmanda halen —- kendilerine teslim edilen dairelerde ikamet ettiklerini, iskan ruhsatı alınma sürecinde davalı —-sözleşme dışındaki isteklerinin yapılmasını talep ederek söz konusu daireleri teslim almadığı, işlerin yapılması karşılığında çözmesi gereken —-çözmediği, satışına engel olarak davacıyı zor duruma düşürdüğü, bu nedenle bitirmiş olduğu inşaatı için iskan alamayarak müşkül duruma düşen davacının davalının daireleri teslim alması için söz konusu işlerle ilgili olarak, işleri davalının yaptırması için —– tutarındaki bonoyu teslim ettiğini, davacının zor durumundan yararlanarak sözleşme dışı işlerin masrafı için davacıdan —– tutarında bono alan davalının, söz konusu işleri yaptırmadığı gibi daireleri teslim almamaya devam ettiğini, iskan alamadığı için davacının iyice müşkül duruma düştüğü, bu nedenle davalının sözleşme dışı istekleri olan; kapıların masif ve cilalı olması, mutfak dolaplarının göbekli olması, dairelerin antrelerine asma tavan yapılarak spot ışıklandırma yapılması vb. diğer işleri gerçekleştirerek sözleşmede yer almayan diğer isteklerini yerine getirdiğini, söz konusu işlerin yapılmış olmasına rağmen davalı tarafında kötü niyetli olarak bono aslının davacıya iade edilmediği, bononun verilme amacına aykırı olarak hem isteklerini yaptırdığı hem de söz konusu işleri kendisi yaptırmış gibi bonoyu icraya koyduğu, davalı tarafa vermiş oldukları bononun, davalıya ait dairelere sözleşme dışı davalı isteklerinin yapılması ile bedelsiz kaldığı, açıklanan nedenlerle; —– dosya kapsamında başlatılan icra takibinin iptalini, davalının asıl alacağın %20’sinden aşağı olmamak üzere kötü niyet tazminatı ödemesini, yargılama giderleri ve vekalet ücretinin davalı tarafa yükletilmesine karar verilmesini dava ve talep ettikleri görüldü.
SAVUNMA :
Davalı vekili cevap dilekçesinde özetle; Davanın icra takibinin iptali davası olduğu, mevzuat gereği görevli mahkemenin İcra Mahkemeleri olduğunu, davacının yasal süresinde şikayet etmediği, davacı, dava dilekçesinde takibe konu bononun kambiyo senedi vasfına haiz olmadığını iddia ettiğini, kabul anlamına gelmemek şartı ile bir an için davacının iddiasının kabulü halinde dahi; 2004 Sayılı İcra İflas Kanunu 168/3. Maddesinde Takibin müstenidi olan senet kambiyo senedi vasfını haiz değilse, beş gün içinde İcra Mahkemesine şikayet etmesi gerektiği hususu hüküm altına alındığından, davacının 5 günlük hak düşürücü şikayet süresi içerisinde İcra Mahkemesi’ne başvurmadığını, bu doğrultuda davacının, takip dayanağı olan bononun kambiyo vasfına haiz olmadığı yönündeki iddiasını öne süremeyeceğini, takibe konu senedin taraflar arasındaki şahsi borç ilişkisinden kaynaklandığını, davanın tarafları olan —- tarihinde —-imzalandığını, davalının sözleşme gereği teslim edilmesi gereken taşınmazları —–belirtilen şartlara uygun şekilde yapmadığı, icra takibine konu senet, tüm bu hususlardan ve bahsi geçen sözleşmeden tamamen bağımsız olduğu, davacının, davalı ile ortak iş yapacakları vaadi ile elden borç olarak aldığını, bahsi geçen sözleşme ve sonrasında imzalanan senede ilişkin hiçbir ibare de bulunmadığını, takibe konu senedin niteliği itibariyla kayıtsız şartsız borç ikrarını içerdiği, davacının söz konusu senedi verdiğini ikrar ettiğini, davacı, her ne kadar senedin kambiyo vasfına haiz olmadığını iddia etmişse de diğer yandan söz konusu senedi keşide ettiğini beyan ettiği, kambiyo senetlerinin niteliği itibarıyla kayıtsız şartsız borç ikrarı içerdiği, şarta bağlanamayacağı hususu da dikkate alındığında davacının borcu kabul ettiğini, senedin davacı tarafından taşınmazın teslim edilmek istendiği tarihten çok önce düzenlendiğini, davacının, —– yevmiye no’lu ihtarı ile taşınmazların teslim alınmasını istediğini, ancak takibe konu senedin — tarihinde düzenlendiğini, ödeme tarihi olarak —- belirtildiğini, davacının taşınmazın teslim alınması için düzenlediğini iddia ettiği senedin düzenleme ve vade tarihinin davacının taşınmazın teslim alınması ihtarından yaklaşık —önce olduğunu, bu nedenle takibe konu senedin taşınmazın teslimiyle alakalı olmadığını, açıklanan nedenlerle;öncelikle göreve ilişkin itirazın kabulü ile davanın görevsizlik nedeniyle reddini, görev itirazının kabul edilmemesi halinde diğer itirazlarının dikkate alınarak davanın reddini, yargılama giderleri ve vekalet ücretinin davacı tarafa yükletilmesine karar verilmesini talep ettikleri görüldü.
İNCELEME ve GEREKÇE: Dava hukuki niteliği itibariyle davacı aleyhine başlatılan icra takibi nedeniyle davacının borçlu olmadığının tespitine yönelik açtığı menfi tespit davasıdır.
Davanın açıldığı tarihte yürürlükte bulunan usul hükümleri doğrultusunda basit yargılama usulüne tabi olarak oluşturulan tensibe istinaden yargılamaya başlanmış yöntemine uygun ön inceleme duruşması açılarak öncelikle dava şartları ve ilk itirazlar incelenmiş, hukuki ihtilaf noktaları belirlenmek suretiyle tahkikat aşamasına geçilmiştir.
—– sayılı takip dosyasının celp edildiği ve dosya incelendiğinde; — tarihinde başlatılan takibin alacaklısının —- toplam alacağın fer’ileriyle birlikte tahsiline yönelik kambiyo senetlerine özgü haciz yoluyla yapılan icra takibi olduğu; davanın — üzerinden açıldığı anlaşılmıştır.
——tarihinde yürürlüğe giren 6102 Sayılı Türk Ticaret Kanununun 4. maddesinde ticari davalar belirlenmiş, 5. madde de ticari davaların ticaret mahkemelerinde görüleceği düzenlenerek görevli mahkeme belirlenmiştir. Mahkemelerin görevlerini belirleyen usul hukuku kuralların kamu düzenine ilişkin olup, davaya bakan mahkemece görevli olup olmadığı hususunun kendiliğinden değerlendirilmesi gerekir.
TTK’nun 5 maddesine göre 4 maddede sayılan ticari davalarla özel hükümler uyarınca ticaret mahkemesinde görülecek işlere ticaret mahkemesinde bakılır. 6102 Sayılı TTK’nun 19/1 maddesinde; bir tacirin borçlarının ticari olması asıl olduğu ancak gerçek kişi olan tacirin işlemi yaptığı anda bunun ticari işletmesi ile ilgisinin olmadığını, diğer tarafa açıkça bildirdiği veya işin ticari sayılmasına durum elverişli olmadığı takdirde borcunun adi sayılacağı, 19/2 maddede taraflardan yalnız biri için ticari nitelikte olan sözleşmeler kanunda aksine hüküm bulunmadıkça diğeri için de ticari iş sayılacağı düzenlenmiştir. TTK’nun 4 maddesinde her iki tarafında ticari işletmesi ile ilgili hususlardan doğan hukuk davaları ile tarafların tacir olup olmadığına bakılmaksızın bu kanundan ve tek tek belirtilen kanunlardan doğan hukuk davaları ile kanunda sayılan bu davalara mutlak ticari dava denileceği, her iki taraf için ticari sayılan hususlardan doğan kanunda gösterilen bu ticari davalar dışında tarafların sıfatına ve uyuşmazlık ticari işletmeye ilişkin bulunmasa bile ——– maddelerinden doğan davalar da mutlak ticari dava sayılmaktadır.
Mutlak ticari davalar yanında nisbi ticari davalar da bulunup bir davanın nisbi ticari dava sayılabilmesi için her iki tarafın tacir olması ve uyuşmazlığın her iki tarafın ticari işletmesi ile ilgili olması ve her iki unsurun birlikte bulunması gerekir.
Somut olayda; davalı tarafından davacı aleyhine lehdar kısmı boş şekilde düzenlenmiş bonoya dayalı olarak başlatılan takibe karşı davacı tarafça itiraz edilememekle birlikte davacının takibe konu bono yönünden davalıya borçlu olmadığına dair dava açılmış olup davalının gerçek kişi olduğu ve ticaret sicil kayıtlarının kontrolünde tacir sıfatına haiz olmadığı, davaya konu bononun ise kambiyo senedi niteliğinde olmadığı zira TTK 776. maddesi gereğince bonoda ”kime veya kimin emrine ödenecek ise onun adının” bulunması gerektiği, bu nedenle taraflar arasındaki davada yazılı delil başlangıcı niteliğinde olduğu, TTK’da düzenlenen kambiyo hukukuna ilişkin hükümlerin uygulanma imkanı bulunmadığından bu nedenle açılan dava ticari dava özelliğinde olmadığından açılan davaya bakma görevini Asliye Hukuk Mahkemesine ait olduğu ve dava şartlarından olan görev hususunun yargılamanın her aşamasında resen gözetilmesi gerektiğinden dava dilekçesinin mahkememizin görevsizliği nedeniyle reddine karar vermek gerekmiş, aşağıdaki şekilde hüküm kurulmuştur. ————–
HÜKÜM: Gerekçesi yukarıda açıklandığı üzere;
1-HMK 1 md. uyarınca davaya bakma görevi Asliye Hukuk Mahkemesi’ne ait bulunmakla, Mahkememizin GÖREVSİZLİĞİ sebebiyle davanın usulden REDDİNE,
2-Yasal süre içerisinde başvurulması halinde dosyanın GÖREVLİ ———- ASLİYE HUKUK MAHKEMESİ’NE gönderilmesine,
3-Harç, vekalet ücreti ve yargılama giderinin HMK 331/2 md. uyarınca görevli mahkemece değerlendirilmesine,
4-Süresinde dosyanın görevli mahkemeye gönderilmesinin talep edilmemesi halinde dosyanın ele alınarak davanın açılmamış sayılmasına,
Dair; davacı vekili ve davalı vekilinin yüzlerine karşı gerekçeli kararın tebliğinden itibaren 2 haftalık yasal süre içinde ———– Adliye Mahkemesine istinaf yolu açık olmak üzere verilen karar açıkça okunup, usulen anlatıldı. 09/03/2021