Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Anadolu 5. Asliye Ticaret Mahkemesi 2021/649 E. 2023/188 K. 28.02.2023 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C. İstanbul Anadolu 5. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
ESAS NO: 2021/649 ESAS
KARAR NO: 2023/188
DAVA: İstirdat (Ticari Satımdan Kaynaklanan)
DAVA TARİHİ : 21/09/2021
KARAR TARİHİ: 28/02/2023

Mahkememizde görülmekte olan İstirdat (Ticari Satımdan Kaynaklanan) davasının yapılan açık yargılaması sonunda,

GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
İDDİA: Davacı vekili dava dilekçesinde; “Müvekkil şirket, binek ve hafif ticari araçların logosuz orijinal yedek parçalarının temini ile ilgili bağımsız yedek parça yenileme pazarında faaliyet göstermekte olup tüm —– ve ihracat ile birçok farklı ülkeye dağıtım yapmaktadır. İşbu ticari faaliyetler ile ilgili olarak taraflar, müvekkil şirket adına tescilli —- markası altında 21.10.2016 tarihinden itibaren davalı tarafından fason antifriz üretilmesi hususunda anlaşmıştır. İşbu anlaşmaya istinaden fason ürün üretim süreci tamamen davalı uhdesinde gerçekleşmekte olup üretimin hiçbir aşamasına müvekkil şirket dâhil olmamaktadır. Davalı tarafından üretilen ürünler müvekkil şirkete ait depolara teslim edilmekte ve buradan da müvekkil şirket tarafından müşterilere sevk edilmektedir. Müvekkil şirketin müşterilerinden 21.09.2019 tarihinden itibaren alınan geri dönüşlerde, müvekkil şirketten satın alınan antifrizleri sattıkları kendi müşterilerinin araçlarında ilgili ürünün kullanımı sonucunda arızalar meydana geldiği ve bu arızaları karşılamak mecburiyetinde kaldıkları belirtilmiştir. Bununla birlikte müvekkil şirket müşterileri tarafından, karşılamak mecburiyetinde kalınan hasarların faturaları gönderilerek faturalarda yer alan bedeller talep edilmiş ve davalının hatalı ürettiği ürünlerden doğan işbu zararlar müvekkil şirket tarafından ödenmiştir. 21.09.2019 tarihinden 15.09.2020 tarihine kadar müvekkil şirketin müşterileri tarafından antifriz hasar yansıtma bedelleri fatura edilmeye devam edilmiş ve müvekkil şirket tarafından hasarlı antifrizlerden doğan zararlar için toplamda 26.714,70 TL ödeme yapılmıştır. —– Bu durum davalı şirket yetkililerine de bildirilmiş ve davalı tarafından üretilen ürünlerin hatalı olması sebebi ile müvekkil şirketin hasar bedeli ödemek mecburiyetinde kaldığı belirtilmiştir. Müvekkil şirket tarafından ödenen işbu hasar bedelleri defalarca davalıya fatura edilmiş ancak davalı tarafından bu faturalara itiraz edilerek faturalar iade edilmiştir. — İşbu faturaların davalı tarafından kabul edilmeyerek iade edilmesi ile birlikte, müvekkil şirketin davalıya 72.828,98 TL borcunun bulunuyor olmasına rağmen müvekkil şirkete karşı—– tahsili amacıyla icra takibi başlatılmıştır. Davalı tarafından 26.714,59 TL fazla bakiye tutar ile başlatılan icra takibine ait ödeme emrine süresi içerisinde itiraz edilememiş olması sebebi ile icra takibi kesinleşmiş ve müvekkil şirkete karşı haciz işlemlerine girişilmiştir. İcra takibinin kesinleşmesi neticesinde banka hesaplarına haciz tatbik edilmiş olması sebebi ile icra dosyasının tüm borcu haciz tehdidi altında ödenmek zorunda kalınmış ve icra dosyası infazen kapatılarak müvekkil şirketin banka hesapları üzerindeki hacizler fek edilmiştir.—— Davalı, dürüstlük kurallarına aykırı bir şekilde ve basiretli bir tacirin iş ahlakından uzak davranışlar sergileyerek, müvekkil şirketin gerçekte borcu bulunmayan 26.714,59 TL için de icra takibi başlatmış ve bu tutara isabet eden vekâlet ücreti, harç, faiz ve masraflar ile birlikte cebri icra tehdidi altında bırakmak suretiyle müvekkil şirketten toplamda 33.412,51 TL fazla tahsil etmiştir. Davalının haksız ve hukuka aykırı bir tutarı tahsil etmiş olması sebebiyle, iadesinin temini amaçlı olarak öncelikle zorunlu arabuluculuk başvurusu yapılmış olup arabuluculuk süreci anlaşamama ile sonuçlanmıştır.—-Yukarıda açıklanan tüm bu sebeplerle, davalının müvekkil şirketten cebri icra tehdidi altında fazla tahsil ettiği tutarın iadesi için işbu davanın açılması zorunluluğu doğmuştur. Yukarıda açıklanan ve yargılama sürecinde tüm delillerin toplanması ile sabit hale gelecek olan nedenlerle; —- sayılı dosyası ile haksız başlatılan takip sonucu müvekkil şirketten hukuka aykırı olarak tahsil edilen toplam 33.412,51TL’nin ödemenin yapıldığı tarihten itibaren hesaplanacak avans faizi ile birlikte davalıdan tahsiline, davalının talep edilen alacak tutarının %20 sinden az olmayacak şekilde tazminat ödemeye mahkûm edilmesine, yargılama giderleri ile vekâlet ücretinin davalı üzerinde bırakılmasına karar verilmesini” talep ve dava etmiştir.

SAVUNMA: Davalı vekili cevap dilekçesinde; “Davacı şirket adına tescilli olduğu belirtilen ——- markası adı altında, antifriz (fason üretim) üretiminin, müvekkil şirket tarafından yapılması konusunda, taraflar arasında anlaşma vardır. Müvekkil şirket tam ve gereği gibi taahhütlerini yerine getirmiş, — yılından —– yılına kadar, yaklaşık 63.000 adet antifriz üreterek teslim etmiştir. Müvekkil şirket tarafından, teslim edilen ürünlere ait fatura kesilmiş ve bu fatura tarafların ticari kayıtlarına da işlenmiştir. İş bu ticari ilişki nedeniyle, davacı şirket ——tarafından, müvekkil şirkete 14.01.2021 tarihli ” hesap mutabakatı” belgesi gönderilmiştir. Hesap mutabakatı içeriğine bakıldığında, davacı şirket kendi kayıtlarına göre borçlu olduğunu belirtmiş, davacının müvekkil şirkete 99.543,57 TL’sı tutarında borcu bulunduğu konusunda taraflarca mutabık kalınmıştır. (mutabakatta kuruş farkı bulunmasına rağmen, ana para aynı miktardadır) Taraflarca mutabık kalınan cari hesap bakiyesi, uzun bir süre ödenmemiş, icra takibi yapılarak, alacağın tahsili yoluna gidilmiş ve iş bu alacak, davacı-borçlu şirket tarafından ödenmiştir. Ödeme sırasında borçlu-davacı taraf hiçbir açıklama, itiraz yapmamış, ödeme ile borç kabul edilmiş ve ödenmiş, tahsil ile de borç sona ermiştir. Alacağın tahsili ve borcun sona ermesi sonrası, davacı-borçlu taraf arabuluculuk yoluna başvurmuş, başvurucu ——— fazla ödeme yaptığı iddiası, müvekkil şirket tarafından kabul edilmemiş, dosya içerisinde yer alan arabuluculuk tutanağı “görüşme sonunda anlaşmama” olarak düzenlenmiştir. Davacı taraf, fazla ödeme iddiasını, teslim edilen antifrizlerin, ayıplı olduğu iddiasına dayandırmakta ve buna ilişkin fatura düzenlendiğini, bu faturalarının müvekkil şirket tarafından kabul edilmeyerek, geri çevrildiğini dilekçesinde belirtmektedir. Davacı tarafın fiyat farkı, antifriz hasarı yansıtma isimleri altında düzenlediği faturaların, ticari ilişki gerçeğine uygun olmadığından, geri iade edilmesi gerektiği açıktır. Davacı taraf, dosyaya bir takım faturalar ve müvekkile kesilmiş —fiyat farkı faturası” şeklinde düzenlenmiş faturalar ekinde, ne amaçla düzenlendiği belli olmayan, antifriz sorununa dayandırılan, bazı belgeleri delil olarak sunmuştur. Bu belgelerin hiç bir şekilde kabulü mümkün değildir. Şöyle ki; otomotiv servisleri olduğu tahmin edilen firmaların, hangi bilgi ve yeterlilik ve doğru tespit ile, hangi arızalar ve hangi araçlar olduğu tespiti yapılmamış araç arızalarını, antifriz sorununa dayandırması, iddia edildiği gibi antifriz sorunu olduğunu göstermeye yeterli midir? Antifriz kimyasal bir üründür. Ürünün üretim ve kullanma nedeni ” Yaz aylarında da kullanılabilen antifiriz, motorların radyatörlerine eklendiği zaman korozyon, paslanma ve aşınma gibi problemleri önlemeye destek sağlar. Araç motorları için, hayat kurtarıcı olan antifiriz, soğutma suyuna eklendiği zaman kaynama noktasını yükseltir ve donma noktasını düşürür.” şeklinde ortaya konmaktadır. Cevap dilekçemizi yazarken yaptığımız araştırmada, ——– yazıp Antifriz nereye konur? diye sorarsanız ” Antifriz koyarken otomobilinizin soğuduğundan emin olarak işe başlamanız gerekir. Kaputun altındaki radyatör bölmesinin tahliye kapağını açıp içindeki tüm suyu boşalttıktan sonra, kapağı sıkıca kapatmalısınız. Ardındansa radyötörün içine antifrizi yavaşça dökebilirsiniz.” cevabı çıkmaktadır. Antifriz koyarken otomobilinizin soğuduğundan emin olarak işe başlamanız gerekir denildiği halde, acaba aracın soğuduğundan emin miyiz? uygulayan kişi soğutma işlemini yapmış, ya da tahliye kapağını açıp, içindeki tüm suyu boşaltmış mıdır? yani nasıl, ne şekilde, kim tarafından, ne zaman yapıldığı belli olmayan antifriz kullanımının, müvekkilin üretimi ile ilgisinin olduğunu gösterecek, illiyet bağının kurulmasını sağlayacak dosyada hiç bir delil yoktur. İddialar bu şekliyle, sunulan ilgisiz fatura ve ekleriyle, illiyet bağını göstermekten uzaktır. Davacı tarafın sunduğu ve bizi hiç bir şekilde ilgilendirmeyen fatura ve eki belgeler, üretimi müvekkil tarafından yapılan antifriz nedeniyle, araç arızası oluştuğunu göstermeye yetecek “illiyet bağının” kurulması için yeterli değildir. Öyle ki; gerçekten o araç servisinin hangi antifrizi, hangi araca ve ne zaman uyguladığı, ne şekilde araç arızasının hangi tarihte meydana geldiğinin, tam ve gereği şekilde tespitinin yapılmamış olduğu bir durumda, müvekkil üretiminin ayıplı olduğuna ilişkin illiyet bağı kurulması kabul edilemez bir iddiadır. Araç özelliklerine göre doğru şekilde antifriz seçiminin yapılması, tam ve gereği gibi tüm uygulama şartlarının sağlanarak, ehil kişiler tarafından araca konulması yanında, bu ürünün satış, nakliye ve saklanma koşullarının da önemli olduğu tartışmasızdır. Yukarıda belirtildiği gibi, hiç bir şekilde müvekkil firmanın üretiminden kaynaklanan bir hata olduğunu kabul etmemekle birlikte, bir an üründe bir bozulma olduğu kabul edilse dahi, ürünün hangi koşullarda araca konulduğu, gerekli uygulama şartlarına uyulup uyulmadığı, ürünün nerede saklandığı gibi bir çok etken, başta sorun olmayan üründe, sonradan bozulma meydana gelmiş olma ihtimalini de gösterebilecektir. Davacının sunmuş olduğu fotoğraflardaki ürünlerin kime ait araçlar ve araçta ne tür hasar olduğu, araç hasarlı ise bu hasarın müvekkilin satmış olduğu antifriz ürünlerinden meydana gelip gelmediği, satılan ürünlerin mahiyetine uygun bir şekilde kullanılıp kullanılmadığı, zarara yol açtığı iddia edilen sebebin müvekkilin ürettiği ürünlerden kaynaklı olup olmadığı hususlarının hiçbiri, objektif bir şekilde uzman kişilerce tespit edilmiş değildir. Davacı tarafın, ayıp iddiasını kabul etmediğimizi bir kez daha tekrar ederek, satıcının maldaki ayıplardan sorumlu tutulabilmesi için, alıcının gözden geçirme ve bildirim yükümlülüğünü yerine getirmiş olması gerektiği kanun düzenlemesi iken, süresi içerisinde kanunun belirlediği bildirim yolları da kullanılarak, müvekkil şirkete yapılmış bir bildirim yoktur. Oysa; Türk Ticaret Kanunu’nun 23/c Maddesinde; “Malın ayıplı olduğu teslim sırasında açıkça belli ise alıcı iki gün içinde durumu satıcıya ihbar etmelidir. Açıkça belli değilse alıcı malı teslim aldıktan sonra sekiz gün içinde incelemek veya incelettirmekle ve bu inceleme sonucunda malın ayıplı olduğu ortaya çıkarsa, haklarını korumak için durumu bu süre içinde satıcıya ihbarla yükümlüdür” hükmü amirdir. Müvekkilin, üretimini yaptığı ürünler, ayıplı değildir. Üretimi yapılarak teslim edilen ürünler ile meydana geldiği iddia edilen araç arızaları arasında, doğrudan” illiyet bağı ” olduğunu gösterecek, tek bir delil bulunmadığı gibi, bir takım servis çalışanlarının iddiası ve satıcı firmaya fiyat farkı faturası kesilmesinin, müvekkil firma ile de hiç bir ilgisi yoktur. Davacı taraf, basiretli bir tacir gibi davranmamıştır. Usule uygun ayıp ihbarı yapılarak, gerekli araştırmaların yapılmasının sağlanması ve durumun açıklığa kavuşturulması yerine, değişik isimler ile müvekkile fatura kesilmesi ve bunların kabul edilmemesi sonrası işbu davaya yönelinmesi, haksız, hukuka aykırı ve mesnetsiz bir yaklaşımdır. Davacı yanın bir kaybı varsa dahi, basiretli bir tacir gibi davranmak yerine, ihmal ile sonuca sebep olan kişinin kendi eylemlerinin sonucuna katlanması gerektiği prensibi de düşünülünce, işbu mesnetsiz, gerçeğe aykırı davanın reddini talep etmek bir gereklilik olmuştur. Yukarıda izah edilen hususlar gereğince; iş bu haksız açılmış olan davada yapılacak yargılama sonucunda, davacı tarafın tüm talepleriyle beraber davanın reddini, yargılama ve vekalet ücretinin davacı yan üzerinde bırakılmasını” talep etmiştir.

DELİLLERİN İNCELENMESİ VE GEREKÇE;
Dava hukuki niteliği itibariyle, davacının —— sayılı dosyasında cebri icra tehdidi ile ödenen bedelin iadesine yönelik istirdat davasıdır.
Davanın açıldığı tarihte yürürlükte bulunan usul hükümleri doğrultusunda basit yargılama usulüne tabi olarak oluşturulan tensibe istinaden yargılamaya başlanmış, yöntemine uygun ön inceleme duruşması açılarak öncelikle dava şartları ve ilk itirazlar incelenmiş, hukuki ihtilaf noktaları belirlenmek suretiyle tahkikat aşamasında deliller toplanmış, bilirkişi raporu alınmış ve dava sonuçlandırılmıştır.
Taraflar arasında —–yılından—— yılına kadar davacı şirket adına tescilli Spart markası altında davalı şirket tarafından antifriz üretimi yapılması ve davacıya teslim edilmesi hususunda anlaşma sağlandığı hususu ihtilafsız olup; davaya konu uyuşmazlığın; davacı tarafından iddiası doğrultusunda davalı tarafından üretilen ve davacı şirketin müşterilerine satış yaptığı antifrizlerde üretimden kaynaklı bir ayıp olup olmadığı, davalının savunması doğrultusunda ayıbın süresi içinde davacı şirkete usulüne uygun bildirilip bildirilmediği, davacı şirketin müşterileri tarafından ayıplı olduğu iddia edilen satışa konu antifrizlere ilişkin davacı şirkete hasar yansıtma bedeli faturaları kesildiği ve davacı tarafından ödendiği iddia olunmakla bu fatura bedellerinden davalı şirketin sorumlu olup olmadığı, bu noktada taraflar arasındaki cari hesapta borç alacak durumunun ne olduğu, davacı şirketin davalı şirkete —— sayılı icra dosyası kapsamında fazladan ödeme zorunda kaldığı ferileriyle birlikte toplam 33.412,51-TL (26.714,70-TL asıl alacak) alacağın bulunup bulunmadığı, anılan bedelin davalıdan istirdatında yasal koşulların oluşup oluşmadığı hususlarına ilişkin olduğu görülmüştür.
Uyuşmazlığın çözümünün teknik bilgiyi gerektirmesi nedeniyle dosya Makine Mühendisi, Mali Müşavir ve Medeni Hukuk alanında nitelikli hesap uzmanı bilirkişiye tevdii edilmiştir.Bilirkişi heyetinin 18/10/2022 tarihli raporunda özetle; “…davacı şirketin 33.412,51-TL istirdat talebi üzerinden harçlandırmak suretiyle davalı şirket aleyhine ikame etmiş olduğu işbu istirdat davasında; istirdat talebinde bulunan davacı şirketin ticari defter ve kayıtlarını bilirkişi incelemesine ibraz etmediği, davalı şirketin incelenen ticari defter kayıtlarında, davacı şirketten takip talebinde olduğu gibi 99.543,57-TL asıl alacaklı durumda olduğu ve bu tutar üzerinden tarafların birbirlerine 31.12.2020 tarihinde mutabakat bildiriminde bulundukları; davacı şirket tarafından, davalı şirkete 06.11.2020 tarihli kesilen faturada “Antifiriz hasar yansıtma bedeli” olarak %18 KDV dahil toplam 26.714,70-TL bedel görüldüğü; davacı —– şirketine, Antifiriz satın alan müşterileri tarafından kesilen faturaların toplam fatura bedelinin %18 KDV dahil toplam 26.714, 70 TL olduğu, dolayısıyla bu müşterileri tarafından Davacıya kesilen toplam bedelin, Davacının Davalıya kestiği ile aynı olduğu; antifriz kullanan müşterilerin kesmiş olduğu faturaların fiyat farkı faturası olduğu belirtilmiş olup davacının iddia ettiği “ayıplı antifirizin sebep olduğu hasar bedeli” olduğunun yazılı olmadığı, müşterilerin kullandığı ANTİFİRİZİN araçlarda ne gibi hasar ve arızalara sebep olduğu belirtilmemiş olduğundan ve dava konusu Antifirizin kimyasal analizinin yapılmamış olmasından dolayı, hasar ile ayıplı Antifiriz arasında nedensellik ve illiyet bağı değerlendirmesi teknik yönden yapılması mümkün olmadığı…” şeklinde kanaat bildirdikleri görülmüştür.Kural olarak, bir vakıadan kendi lehine haklar çıkaran/iddia eden taraf, o vakıayı ispat etmeye mecburdur —–.İspat yüküne ilişkin bu genel kural, istirdat davaları için de geçerlidir. Yani, istirdat davalarında da ispat yükü bakımından bir değişiklik olmayıp, bu genel kural uygulanır. Bu davalarda da bir vakıadan kendi lehine haklar çıkaran (iddia eden) taraf o vakıayı ispat etmelidir.Eldeki davada, davacı; kendisi adına tescilli Spart markası altında davalı tarafından fason antifriz üretilmesi hususunda anlaştıklarını, kendilerinin üretimin hiçbir aşamasına dahil olmadıklarını, davalı tarafından üretilen ürünlerin depolarına teslim edilerek, kendileri tarafından da müşterilerine sevk edildiğini, ancak davalıdan alınıp müşterilerine satılan antifrizlerin müşteri araçlarında arızaya sebep olduğu iddiaları ile bu zararları karşılamak zorunda kaldıklarını iddia ettiğinden, davalı tarafından üretilip davacıya teslim edilen antifrizlerin ayıplı olduğunu, bu ayıp nedeni ile kendi alıcılarının zarara uğradığını ispat etmesi gerekmekte olup ispat yükü davacı taraftadır.Tüm dosya kapsamı, taraf iddia ve savunmaları, alınan bilirkişi raporu ve bütün deliller birlikte değerlendirildiğinde; davacının davalıdan alıp müşterilerine sattığı antifrizlerin ayıplı olduğunu, bu ayıp nedeni ile kendi alıcılarının zarara uğradığını ispata yarar hiçbir delil ileri sürmediği, antifirizin davacı müşterilerinin araçlarında ne gibi hasar ve arızalara sebep olduğunun belirtilmediği, dava konusu Antifirizlerin kimyasal analizinin yapılmadığı, sadece davacının müşterilerinin davacıya kestiği faturaların ayıplı üretimi ispata elverişli olmadığı, bu itibarla hasar ile antifiriz arasında nedensellik
ve illiyet bağı kurulamadığı, davacı tarafça davanın yöntemince ispat edilmediği anlaşılmakla sübut bulmayan davanın reddine dair aşağıdaki şekilde hüküm kurulmuştur:

HÜKÜM : Yukarıda açıklanan nedenlerle;
1-Davacının davasının REDDİNE,
2-Harçlar Kanununa göre alınması gerekli 179,90-TL harcın HAZİNEYE GELİR KAYDINA,
3-Davacı tarafından yatırılan 570,61-TL peşin harcın, alınması gereken 179,90-TL harçtan mahsubu ile artan 390,71‬-TL’nin karar kesinleştiğinde ve talep halinde DAVACIYA VERİLMESİNE,
4-Davacı tarafından bilirkişi ücreti, tebligat, posta ve müzekkere gideri olarak sarf edilen 3.999,60-TL yargılama giderinin davacının üzerinde bırakılmasına,
5-Ret olunan dava yönünden Avukatlık Asgari Ücret tarifesine göre davalı lehine takdir olunan 9.200,00-TL vekalet ücretinin davacıdan alınarak DAVALIYA VERİLMESİNE,
6-Arabuluculuk Kanunu’nun 18/A-(13) maddesi ve Hukuk Uyuşmazlıklarında Arabuluculuk Yönetmeliğinin 26/2 maddeleri ile Arabuluculuk Asgari Ücret Tarifesi uyarınca —– bütçesinden ödenen 1.320,00 TL arabuluculuk ücretinin davacıdan tahsili ile HAZİNEYE GELİR KAYDINA,
7-Dosyada mevcut gider avansının karar kesinleştiğinde ve talep halinde yatıran tarafa iadesine,
Dair, Davalı tarafın yokluğunda, davacı vekilinin yüzüne karşı, kararın tebliğinden itibaren 2 haftalık yasal süre içerisinde —– Adliye Mahkemesine istinaf yolu açık olmak üzere verilen karar, açıkça okunup usulen anlatıldı.28/02/2023