Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Anadolu 5. Asliye Ticaret Mahkemesi 2021/632 E. 2021/942 K. 25.10.2021 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C. İstanbul Anadolu 5. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ

ESAS NO : 2021/632 Esas
KARAR NO : 2021/942 Karar

DAVA : İtirazın İptali (Ticari İş Tellallığı Sözleşmesinden Kaynaklanan)
DAVA TARİHİ : 10/03/2020
KARAR TARİHİ : 25/10/2021

Mahkememizde görülmekte olan İtirazın İptali (Ticari İş Tellallığı Sözleşmesinden Kaynaklanan) davasının yapılan açık yargılaması sonunda,
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ
DAVA:
Davacı vekili mahkemeye verdiği dava dilekçesinde özetle: davacı ile davalılar arasında davacının müşteri; davalıların ise ————- arayışı konusunda davalıların davacıya ——sunmasını konu alan —— aktedildiğini, sözleşmenin 2.maddesi gereğince davacının —–gerekli her türlü belge, —–davalılara ve yine işbu sözleşmede tanımlandığı şekilde yasal, ——- veya —– davacıya —veren diğer —-her türlü yardım yapılacak ve davalıların yükümlülüklerini yerine getirebilmesi için ihtiyaç duyabileceği her türlü araştırma ve incelemeyi yapması için imkân sağlayacağının belirtildiğini, davacının ise davalılara sunulan beyan ve bilgilere — hukuki — kendi sorumluluğunda olduğunu beyan ve taahhüt edeceğini,—-hazırlanarak bu raporun —-hâlindeki davalı—- ödeneceğini,—– kurum nezdindeki —- davacıya da sunulacağını, sözleşmenin imzasından itibaren —- ilk dilimine dair ödeme — içinde geleceğini, sözleşmenin kurulması tarihinde —- davalılara elden ödendiğini, ancak o tarihten sonra davacının, davalıların tüm taleplerini karşıladığını, davalıların ise davacıyı sürekli oyaladığını, sözleşmeyi—- ve aracı sıfatıyla imza eden ve dolayısıyla sözleşmenin tarafı olan davalılardan — takibe konu tutarı kendisinin değil de diğer davalı —sorumluluğu bulunmadığı iddia etse de işbu iddianın dinlenebilirliğinin bulunmadığını, davalıların, — aracı olarak yükümlendiği edimlerden ve sözleşme kapsamında aldıklarından müştereken ve müteselsilen sorumlu olduklarını, davacının davalıların edimlerini yerine getireceğine inandığını, davalıların bir süre sonra iletişim kanallarını kapattığını, davalılara elden ödenen —- olumlu bir yanıt alamadığını, bu sebeple davalılar — takip başlattıklarını, davalıların süresinde itiraz ettiklerini, takibin durduğunu, itirazın iptaline, takibin devamına, %20’den az olmamak üzere icra inkar tazminatına karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
SAVUNMA :
Davalı —— cevap dilekçesinde özetle; öncelikle görev ve yetki itirazında bulunduklarını, davanın bir tacir ve ticari iş ile ilgili olduğunu, bu sebeple Ticaret Mahkemelerinin görevli bulunduğunu, kendisinin dava ile bir ilgisinin bulunmadığını, bu sebeple kendisi yönünden husumet yokluğu nedeni ile red kararı verilmesini, davacının davalı —–ödediği —- hazırlama hizmet bedeli olduğunu, taraflar arasındaki sözleşmenin davacı ——- açılmış iken, kendi adına herhangi bir hizmet yükümlülüğünün olmamasına rağmen emri vaki sonucunda sözleşmeye isminin yazıldığını, davaya —- ilgili bir —- raporu hazırlanması için ödendiğini, bu ödeme eser sözleşmesi hükümleri kapsamında —- oluşturulacak olan —- raporları ve onaylatılması hizmeti için davacı tarafından adı geçen davalıya bizzat ödendiğini,—- ilişkisinden doğan bir ödeme olmadığını, bahse konu ödeme şarta bağlı olarak da ödendiğini, kredi çıkmadığı takdirde bu eser ücretinin diğer davalı—- iade edileceğine dair de bir hükmün sözleşmede yer almadığını, ancak davacının kanunu dolanarak sanki bu ödeme bir simsarlık ödemesi imiş gibi ifadeler kullanarak , dava konusu hizmet ödemesinin bir simsarlık ödemesi şeklinde algılanmasına çalışmakta ve bu ödeme ile uzak yakın bağı olmayan şahsını, bir şekilde bu davanın içine çekmeye çalışmakta olduklarını, davanın kendisi yönünden reddi gerektiğini savunmuştur.
Diğer davalı— dava dilekçesinin tebliğ olunduğu, cevap dilekçesi sunmadığı anlaşılmıştır.
DELİLLERİN DEĞERLENDİRİLMESİ VE GEREKÇE
Dava, davacı tarafından taraflar arasındaki finansal danışmanlık sözleşmesinden kaynaklı alacağın tahsili amacıyla başlatılan icra takibine vaki itirazın İİK 67 vd maddeleri gereğince iptali talebine ilişkindir.
Davacı, davalılar—sözleşmesinin imzalandığını,—-ödemede bulunduğunu, davalıların sözleşme gereği üzerine düşen edimleri yerine getirmediğini, yapılan ödemeyi iade etmediğini, davalıların sözleşme gereği edimlerini yerine getirmemesi sebebiyle ödenen bedelin tahsili için icra takibine geçildiğini, davalıların haksız bir şekilde icra takibine itiraz ettiğini, davalıların haksız itirazlarının iptali ile takibin devamına, davalılar aleyhine %20 icra inkar tazminatına hükmedilmesini talep etmiştir.
Davalı, davanın reddine karar verilmesini talep etmiştir.
Davanın ilk olarak açıldığı —- sayılı kararı ile —kararı verildiği, verilen görevsizlik kararının istinaf edilmeksizin kesinleşmesi ve süresi içerisinde yapılan talep üzerine dava dosyasının mahkememize tevzi edildiği anlaşılmıştır.
Dava yazılı yargılama usulüne tabi olup dilekçelerin teatisi tamamlandıktan sonra, usulüne uygun öninceleme duruşması yapılmış ve belirlenen uyuşmazlık noktası kapsamında tarafların tacir olup olmadığı, faaliyetlerinin esnaf sınırını aşıp aşmadığı hususundaki bilgiler celp edilerek; HMK 115/1 maddesi gereğince dava öncelikle göreve ilişkin dava şartı yönünden incelenmiştir.
Görev hususu kamu düzenine ilişkin olup, dava şartı olması sebebiyle davanın her aşamasında mahkemece resen gözetilmesi gerekir. Mahkememizce görev husus öncelikli olarak incelenmiştir.
Burada ticari davaların ne olduğu hususunda bilgi vermekte fayda bulunmaktadır. Ticari dava ve ticari iş birbirinden farklı iki ayrı kavramdır. Her ticari dava ticari iş olmakla birlikte, her ticari iş ticari dava olmamaktadır. TTK’ nun 5(1) maddesi uyarınca ticari davalara bakma görevi Asliye ticaret mahkemesine aittir. Dolayısıyla ticari iş kapsamında olmakla birlikte ticari dava sayılamayan durumlarda ticaret mahkemeleri görevli olmayacak, uyuşmazlığın niteliğine göre diğer mahkemelerin görev hususu değerlendirilecektir. 6102 sayılı Türk Ticaret Kanununun 4. maddesine göre bir davanın ticari dava sayılması için; uyuşmazlık konusu işin taraflarının her ikisinin birden tacir ve her iki tarafın ticari işletmesi ile ilgili olması yada tarafların tacir olup olmadıklarına veya işin tarafların ticari işletmesi ile ilgili olup olmamasına bakılmaksızın, TTK da veya diğer kanunlarda o davaya Asliye Ticaret Mahkemesinin bakacağı yönünde bir düzenleme bulunması, diğer bir deyişle mutlak ticari dava olması gerekmektedir.
Somut dosya bakımından; gelen müzekkere cevapları dikkate alındığında davalı——- usulüne göre defter tutuğu, 03/04/2008 tarihi itibariyle mükellefiyetinin resen sona erdiğinin belirtildiği, diğer davalı—- herhangi bir vergi mükellefiyetinin olmadığı belirtilmiştir.—– davalıların tacir kaydının bulunmadığı açıkça belirtilmiştir.
Hemen belirtmek gerekir ki; her dava açıldığı tarihteki usul ve esaslara göre belirrlenir. Eldeki dosya bakımından davalıların dava tarihi itibariyle tacir olmadığı sabit olduğundan —görevsizlik kararına katılmak mümkün değildir. Dava konusu —-kaynaklanan uyuşmazlık da, Türk Ticaret Kanunu’nun 4. maddesinde öngörülen mutlak ticari davalardan değildir. O halde olayda tarafların sıfatına ve davanın niteliğine göre nispi ya da mutlak nitelikteki bir ticari dava söz konusu değildir.
Tüm dosya kapsamı, taraf iddia ve savunmaları ve bütün deliller birlikte değerlendirildiğinde; davacı kurumun tacir olmaması, eldeki davanın mutlak ya da nispi ticari dava olmaması sebebiyle mahkememizin davaya bakmakla görevli olmadığı ve uyuşmazlığın çözüm yerinin Asliye Hukuk Mahkemeleri olduğu anlaşıldığından mahkememizin görevsizliği nedeniyle davanın dava şartı yokluğu yönünden usulden reddine, Mahkememizce verilen kararın yasal yollara gidilmeksizin kesinleşmesi halinde mahkemeler arasında ortaya çıkan olumsuz görev uyuşmazlığının giderilerek yargı yerinin belirlenmesi için dosyanın HMK ‘nun 21-(1) c. Maddesi uyarınca İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi—- gönderilmesine karar verilmiş, aşağıdaki şekilde hüküm kurulmuştur.
HÜKÜM: Gerekçesi yukarıda açıklandığı üzere;
1-Somut uyuşmazlığı çözmeye görevli mahkemenin —– olması ve Mahkememizin GÖREVSİZLİĞİ nedeniyle HMK ‘nun 114(1)/c maddesinin yollaması ile HMK nun 115(2) maddesi uyarınca davanın dava şartı yokluğu nedeni ile usulden REDDİNE,
2-Mahkememizce verilen kararın yasal yollara gidilmeksizin kesinleşmesi halinde mahkemeler arasında ortaya çıkan olumsuz görev uyuşmazlığının giderilerek yargı yerinin belirlenmesi için dosyanın HMK ‘nun 21-(1) c. Maddesi uyarınca ————- gönderilmesine,
İlişkin olarak; davacı vekilinin yokluğunda, davalı vekilinin yüzüne karşı kararın tebliğinden itibaren 2 haftalık yasal süre içerisinde İstanbul Bölge Adliye Mahkemesine istinaf yolu açık olmak üzere verilen karar açıkça okunup, usulen anlatıldı.