Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Anadolu 5. Asliye Ticaret Mahkemesi 2021/631 E. 2023/167 K. 23.02.2023 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C. İstanbul Anadolu 5. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
ESAS NO: 2021/631 Esas
KARAR NO: 2023/167
DAVA: Banka Dışındaki Diğer Kredi Kuruluşlarına İlişkin Düzenlemelerden Kaynaklanan (Menfi Tespit)
DAVA TARİHİ: 14/08/2018
KARAR TARİHİ: 23/02/2023

Mahkememizde görülmekte olan Banka Dışındaki Diğer Kredi Kuruluşlarına İlişkin Düzenlemelerden Kaynaklanan (Menfi Tespit) davasının yapılan açık yargılaması sonunda,

GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ
DAVA:Davacı vekili dava dilekçesinde özetle;—– tarihi itibari ile davacı aleyhine 108.842,98 TL toplam tutarlı ilamsız takip ödeme emrinin gönderildiğini, davacı ile birlikte borçlu olarak görünen ——- davacının kardeşi olduğunu, davacının davalı şirketle hiçbir ticari ilişkisinin olmadığını, fakat eşit konumda borçlu olarak gösterildiğini, ödeme emrini tebellüğ eden davacının yasal süresi içinde 08/06/2015 tarihinde yetkiye ve borca yönelik itiraz dilekçesini muhabere yoluyla gönderdiğini, ancak aradan uzun zaman geçmesine rağmen davalı şirket vekillerinin olduğunu iddia eden çeşitli kişiler davacıyı veya yakınlarını sesli veya yazılı aramalarla rahatsız ettiğini, dosyanın halen derdest olduğunu iddia ettiklerini, kamu oyunda ——– çeşitli kişi ve kurumlardan tahsilat zorluğu olan alacaklı %10-20 gibi çok düşük bedellerle temlik alıp bu şekilde haksız icra ve hacizlerle psikolojik baskılar yaparak tüketicileri sömürdüklerine dair yaygın kanaat ve haberlerin olduğunu, ——– sayılı dosyasının celbi ile takip durdurulmamışsa dava sonuna kadar bu yönde ihtiyati tedbire, delillerin toplanması ve celbi gereken dosyaların celbi ile davacının, davalı ile bir borç ilişkisinin bulunmadığının tespiti ile haksız dayanakla gerçek borçludan aldığı veya almayı ihmal ettiği alacağı almak için davacıya yöneltilen takibin haksız ve usule aykırı olduğunun tespitine karar verilmesini dava konusu icra dosyasının davacı yönünden iptaline karar verilmesini —- icra tutarının nispi vekalet ücreti ile yargılama giderlerinin davalıya yükletilmesini talep ve dava etmiştir.

SAVUNMA :Davalıya usulüne uygun dava dilekçesinin tebliğine rağmen davaya cevap sunmadığı görülmüştür.

DELİLLERİN DEĞERLERLENDİRİLMESİ VE GEREKÇE
Dava, genel kredi sözleşmesine dayalı alacak sebebiyle başlatılan icra takibine yönelik menfi tespit talebine ilişkindir.
Davacı, davalı ile aralarında ticari ilişki bulunmadığını, —– sayılı dosyasının celbi ile takip durdurulmamışsa dava sonuna kadar bu yönde ihtiyati tedbire, davalı ile bir borç ilişkisinin bulunmadığının tespiti ile haksız dayanakla gerçek borçludan aldığı veya almayı ihmal ettiği alacağı almak için davacıya yöneltilen takibin haksız ve usule aykırı olduğunun tespitine karar verilmesini talep etmiştir.
Davalı, usulüne uygun davetiyeye rağmen cevap dilekçesi sunmadığı anlaşılmakla, HMK 128. maddesi gereğince, davacının, dava dilekçesinde ileri sürdüğü vakıaların tamamını inkâr etmiş sayılmaktadır.
Dosyanın safahatı incelendiğinde; —-sayılı görevsizlik kararı ile —–Ticaret Mahkemelerine gönderilmiş olmakla mahkememizde —— sayılı numarasına tevzi edilerek yeniden yargılamaya geçilmiştir.
Öncelikle—— esas sayılı dosyası ——- üzerinden celp edilerek dosya arasına alınmış, —-davacının hesap ekstresi kayıtları celp edilmiş, 10.02.2022 tarihli bilirkişi ek raporu ve 23.12.2022 tarihli bilirkişi 2.ek raporu alınmış ve dava sonuçlandırılmıştır.
Bilirkişi heyetinin 10.02.2022 tarihli ek raporunda özetle, “…Dosya içinde yer alan mevcut belgeler ile borç tespiti yapılamamaktadır. Sayın Mahkemenin kararı doğrultusunda dava konusu borca ilişkin, ihtarnamede yer alan borç bakiyesi ile İcra takip talebinde; talep edilen Asıl alacak bakiyesi arasında bulunan farkın da detaylıca anlaşılabileceği, Krediye/kredilere ait kullandırım tarihinden itibaren tüm hesap hareketlerinin temin edilmesi durumunda , borç hesaplaması yapılabilecektir. Dava konusu borcun 4. Sözleşmeden kaynaklandığı tespit edilmesi halinde , ilgili sözleşmede Davacının kefalet imzası bulunmadığı tespit edildiğinden, Hukuki değerlendirme ve takdir Münhasıran Yüce mahkemenin olacağı,…” yönünde görüşlerini bildirmişlerdir.
Bilirkişi heyetinin 23.12.2022 tarihli 2.ek raporunda özetle, “…Detayları yukarıda verilen , dosyaya eklenen—– Müşteri no, —- Hesap numaralı ekstre ve —- numaralı—– incelenmiş olup, yapılan tespit ve hesaplamalar sonucunda; Birinci EK raporda belirttiğimiz 1. Sözleşmeye istinaden ; Dava dışı Borçlu——–numaralı kredi hesabı açıldığı ve —– nolu hesaba alacak geçtiği, İlgili krediye istinaden ilk 11 adet taksitin ödendiği, Ek raporda belirtilen 4. Sözleşmeye istinaden ; —-Protokol kredisi kullandırılarak 135.000,00TL ‘nin —– nolu hesaba alacak geçtiği, Akabinde 145.000,00TL lik yukarıda detayları yer alan 1. Sözleşmeye konu kredinin erken kapama yapıldığı, Bu durumda ilgili borcun kaynağını 1. Sözleşme ile kullandırılan 145.000,00TL kredi oluşturduğundan , ve davacının 1. Kredi sözleşmesinde imzası bulunduğundan kefaleten borçlu olacağı, Ancak, 1. Sözleme ——- olması sebebi ile —— olarak değerlendirilmesi halinde kefilin sorumluluğu bulunup bulunmayağı hususu hukuki değerlendirme gerektirdiğinden ötürü 135.000,00TL kredinin Takip Tarihi itibariyle borç tespiti aşağıda hesaplanmış olup, Takdir Yüce Mahkemenin olacağı, Hesap hareketlerinde 135.000,00TL krediye istinaden 02.12.2010 tarihinde 216,74TL faiz tahsilatı yapıldığı başkaca herhangi bir ödeme yapılmadığı tespit kalan anapara riskin 135.000,00TL olduğu, Davalı (temlik eden ) Banka 02.02.2011 tarihli —— vasıtasıyla düzenlenen —– yevmiye numaralı ihtarname düzenlediği, İlgili ihtarname davacıya 09.02.2011 tarihinde Muhtara Tebliğ edildiğinden tebliğ edilmiş sayılacağı, İhtarnamede verilen 30 gün sonrası 11.03.2011 tarihi itibariyle Temerrüt oluşacağı, İhtarname sonrası 15.12.2011 tarihinde 58.550,00TL, 16.12.2011 tarihinde ise 10.000,00TL Toplam 68.550,00TL Tahsilat yapıldığı, Takip ve dava konusu krediye uygulanacak akdi faiz oranları sözleşme ve eki geri ödeme planında akdi faiz aylık %0,97 (yıllık 11,64) temerrüt faiz yıllık %15,12 olarak belirtilmiş olup, takip talebinde de %15,12 faiz oranı talep edildiği, Bu doğrultuda , 02.08.2013 Takip tarihi itibariyle Davalı —– Dava dışı asıl borçlu —- alacağı, —- tarihinde tahsil edilen toplam —- öncelikle anaparadan düşülmesi halinde; Davalı Yönetim Şirketinin —Takip Tarihi itibariyle dava dışı ——– alacağı ; 66.450,00TL Asıl Alacak, 6.853,05TL Akdi Faiz, 32.397,25TL Temerrüt(Toplam Faiz 39.250,30TL) olmak üzere toplam 105.700,30TL olarak hesaplandığı, Davacı Yönetim Şirketi Takip Talebinde tespitlerimiz üzerinde 72.914,00TL asıl alacak, Tespitlerimiz altında 27.928,98TL Faiz talepleri 6502 sayılı Tüketicinin Korunması Hakkındaki kanunu’nun 4. maddesinin 7. Fıkrası gereğince yerinde bulunmamış olup; Davacı —–dava dışı —– alacağının ; Tespitlerimiz gibi 66.450,00TL Asıl Alacak, talebe bağlı 27.928,98TL faiz olmak üzere toplam 94.378,98TL talep edebileceği, Tahsil edilen toplam 68.550,00TL’nin öncelikle faizden düşülmesi halinde ise; Davalı —–Takip Tarihi itibariyle dava dışı——- alacağı ; 89.122,35TL Asıl Alacak, 22.234,24TL Temerrüt Faiz olmak üzere toplam 111.356,59TL olarak hesaplanmıştır. Davacı —— tespitlerimiz altında 72.914,00TL asıl alacak, Tespitlerimiz üzerinde 27.928,98TL Faiz taleplerinde faiz talebi yerinde bulunmamış olup, Davacı —–, dava dışı —– alacağının ; Talebe bağlı 72.914,00TL Asıl Alacak, tespitlerimiz gibi 22.234,24 TL faiz olmak üzere toplam 95.148,24TL talep edebileceği, İlgili Kredinin Tüketici Kredisi olmasından kaynaklı Davacı ——kefaletinden kaynaklı sorumluluğu bulunup bulunmadığı hususu , hukuki değerlendirme gerektirdiğinden ötürü, Hukuki değerlendirme ve Takdir Münhasıran Yüce Mahkemenin olacağı, Sonuç ve kanaatine varılmıştır….” yönünde görüşlerini bildirmişlerdir.Hemen belirtmek gerekir ki; her dava açıldığı tarihteki usul ve esaslara göre belirlenir.Görev hususu kamu düzenine ilişkin olup, dava şartı olması sebebiyle davanın her aşamasında mahkemece resen gözetilmesi gerekir.
Burada ticari davaların ne olduğu hususunda bilgi vermekte fayda bulunmaktadır. Ticari dava ve ticari iş birbirinden farklı iki ayrı kavramdır. Her ticari dava ticari iş olmakla birlikte, her ticari iş ticari dava olmamaktadır. TTK’ nun 5(1) maddesi uyarınca ticari davalara bakma görevi Asliye ticaret mahkemesine aittir. Dolayısıyla ticari iş kapsamında olmakla birlikte ticari dava sayılamayan durumlarda ticaret mahkemeleri görevli olmayacak, uyuşmazlığın niteliğine göre diğer mahkemelerin görev hususu değerlendirilecektir. 6102 sayılı Türk Ticaret Kanununun 4. maddesine gör e bir davanın ticari dava sayılması için; uyuşmazlık konusu işin taraflarının her ikisinin birden tacir ve her iki tarafın ticari işletmesi ile ilgili olması yada tarafların tacir olup olmadıklarına veya işin tarafların ticari işletmesi ile ilgili olup olmamasına bakılmaksızın, TTK da veya diğer kanunlarda o davaya Asliye Ticaret Mahkemesinin bakacağı yönünde bir düzenleme bulunması, diğer bir deyişle mutlak ticari dava olması gerekmektedir.
Tüketici Mahkemelerin görevi ise TKHK belirlenmiştir. 6502 sayılı Tüketicinin Korunması Hakkında Kanunun 2. maddesinde Kanunun kapsamı “Bu Kanun, her türlü tüketici işlemi ile tüketiciye yönelik uygulamaları kapsar” şeklinde açıklanmıştır. Kanunun 3/l maddesinde tüketici işlemi, “Mal veya hizmet piyasalarında kamu tüzel kişileri de dâhil olmak üzere ticari veya mesleki amaçlarla hareket eden veya onun adına ya da hesabına hareket eden gerçek veya tüzel kişiler ile tüketiciler arasında kurulan, eser, taşıma, simsarlık, sigorta, vekâlet, bankacılık ve benzeri sözleşmeler de dâhil olmak üzere her türlü sözleşme ve hukukî işlemi ifade eder” denilmektedir.
Aynı Kanunun 73. maddesi uyarınca tüketici işlemleri ile tüketiciye yönelik uygulamalardan doğacak uyuşmazlıklara ilişkin davalarda tüketici mahkemesi görevli kılınmıştır. Bunun yanında Kanunun 83. maddesinde de taraflardan birini tüketicinin oluşturduğu işlemler ile ilgili diğer kanunlarda düzenleme olmasının, bu işlemin tüketici işlemi sayılmasını ve bu Kanunun görev ve yetkiye ilişkin hükümlerinin uygulanmasını engellemeyeceği belirtilmiştir.
Bir hukukî işlemin sadece 6502 sayılı Kanunda düzenlenmiş olması tek başına o işlemden kaynaklanan uyuşmazlığın tüketici mahkemesinde görülmesini gerektirmez. Bir hukuki işlemin 6502 sayılı Kanun kapsamında kaldığının kabul edilmesi için taraflardan birinin tüketici olması gerekir.
Somut olayda, dosya kapsamında alınan—- tarihli ek rapor dikkate alındığında dava konusu uyuşmazlığın dosya içeriğinde yer alan —- bedelli konut finansman sözleşmesinden kaynaklandığı anlaşılmıştır. Başka bir deyişle, uyuşmazlığın —– değil, tüketici kredisinden kaynaklandığı, uyuşmazlığın çözümünde tüketici mahkemelerinin görevli olduğu anlaşılmakla davaya konu uyuşmazlığı incelemeye görevinin —– ait olduğundan mahkememizin görevsizliği nedeniyle davanın dava şartı yokluğu yönünden usulden reddine, olumsuz görev uyuşmazlığının ortaya çıkması halinde dosyanın ilgili istinaf dairesine gönderilmesine karar verilmiş, aşağıdaki şekilde hüküm kurulmuştur.

HÜKÜM: Gerekçesi yukarıda açıklandığı üzere;
1-Mahkememizin görevsizliği nedeniyle davanın USULDEN REDDİNE,
2-Davaya konu uyuşmazlığı incelemeye görevinin —– Tüketici Mahkemesi’ne ait olduğundan MAHKEMİZİN GÖREVSİZLİĞİNE,
3——- Tüketici Mahkemesi ile mahkememiz arasında görev uyuşmazlığı çıktığından karar istinaf kanun yoluna başvurulmaksızın kesinleştiğinde görev uyuşmazlığının çözümü için dosyanın ——— ADLİYE MAHKEMESİ İLGİLİ HUKUK DAİRESİ’NE gönderilmesine,
4-Yargılama giderleri, vekalet ücreti ve karar ilam harcının yargı yeri belirlendikten sonra görevli mahkemece değerlendirilmesine,
Dair, taraf vekillerinin yüzüne karşı kararın tebliğinden itibaren 2 hafta içerisinde mahkememize veya mahkememize gönderilmek üzere bulunulan yer Asliye Ticaret Mahkemesine verilecek bir dilekçe ile —— Adliye Mahkemesine istinaf kanun yolu açık olmak üzere karar verildi.23/02/2023