Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Anadolu 5. Asliye Ticaret Mahkemesi 2021/628 E. 2022/174 K. 08.03.2022 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C. İstanbul Anadolu 5. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
ESAS NO: 2021/628 Esas
KARAR NO: 2022/174
DAVA: İtirazın İptali
DAVA TARİHİ : 15.09.2021
KARAR TARİHİ: 08.03.2022
Mahkememizde görülmekte olan İtirazın İptali davasının yapılan açık yargılaması sonunda,
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ
DAVA:Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; Davacı şirketin davalı/borçlu —– almış olduğu—- üzerine ek olarak — davacı şirketin ısrarlı çağrılarına rağmen son olarak da—- numaralı ihtarname ile kendisinden —– her ne kadar tarafımıza iadesi istenmiş ise de karşı taraf/borçlunun buna yanaşmadığı, göndermiş oldukları ihtarnameye cevap vermedikleri, borçlu tarafın davacı şirketten —–tarihleri arasında kesilen toplamda — hukuki hiçbir dayanağı bulunmamakta olduğu, ayrıca —-sözleşmelerde de —- ilişkin herhangi bir hüküm bulunmadığı, görüleceği üzere borçlu dağıtım şirketi hiçbir kanuni veya sözleşmesel dayanağı olmadan davacı şirketten azar azar almış olduğu —- tarihleri arasında kesilen toplamda —— sebepsiz zenginleşme hükümleri uyarınca kendisine iadesi gerektiğini, son olarak belirtmek gerekir ki davacı şirket —- sonlarına doğru farketmiş olup akabinde direkt olarak —-yevmiye numaralı ihtarname ile davalı şirketten — talep ettiği, açıklanan nedenlerle; davalı/borçlu tarafından ——itirazın iptali, takibin devamına karar verilmesi ve alacağın %20’sinden aşağı olmamak üzere icra inkar tazminatına hükmedilmesini ve yargılama giderleri ve vekalet ücretinin karşı taraf uhdesinde bırakılmasına karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
SAVUNMA :
Davalı vekili cevap dilekçesinde özetle;—- yetki şartı bulunduğundan anılan düzenleme uyarınca —— açılan davanın yetkisizlik nedeniyle reddine karar verilmesini talep ettiklerini, bayilik —- bayiden kampanya ve programlara katılım bedeli talep edilebileceği düzenlenmiş olduğundan davacının kendisine sözleşmesel dayanağı olmadığı halde —–düzenlendiği iddiasının gerçek dışı olduğu, davacının iddiasının aksine, taraflar arasında akdedilen —– dağıtım şirketlerinin elektronik sistemlerle kullanıcılara bayileri aracılığı ile akaryakıt satış yapmalarına ilişkin kararı çerçevesinde —– düzenlenmiş olup, bu kapsamda davalı tarafından davacıya —- buna ilişkin elektronik faturalar tebliğ edilmiş, davacı tarafın söz konusu faturalara süresi içerisinde itiraz etmediğini, davalı tarafından ——–üzere saha personeli üniforma temin ve teslimi, — — neticesinde çıkan atıkların bertafı, mekanik kaçak dedektörü testleri gibi bakımların yapılması, bayi tarafından yapılacak satışlar ve düzenlenecek kampanyalarda kullanılmak üzere —- hizmetleri gibi birçok hizmet bizzat veya anlaşma yaptığı üçüncü kişiler vasıtasıyla verildiği, davacının söz konusu hizmetlerin tamamından faydalandığı, davacının alacaklı olduğunun kabulü anlamına gelmemek üzere, davacının dava konusu taleplerinin zamanaşımına uğramış olduğu, zamanaşımı itirazında bulunduklarını, açıklanan nedenlerle; fazlaya dair haklarının saklı kalması kaydıyla, öncelikle davada —–Mahkemeleri yetkili olması sebebiyle yetkisiz mahkemede açılan davanın yetkisizlik nedeniyle usulden reddini, davacının haksız ve hukuki dayanaktan yoksun itirazın iptali davasının reddini, davacının takip tutarının %20’sinden aşağı olmamak üzere tazminata mahkum edilmesini, yargılama giderleri ve vekalet ücretinin davacı taraf üzerinde bırakılmasına karar verilmesini talep ettikleri görüldü.
İNCELEME ve GEREKÇE:
Dava hukuki niteliği itibariyle, itirazın iptali davasıdır. Taraflar arasında —-tarihli bayilik sözleşmesi imzalandığı hususu ihtilafsız olup, davacı taraf davalı şirket tarafından ——- arasında fatura düzenlendiğini ve tahsil edildiğini, fatura bedellerinin ödenmesini gerektirir bir hukuki dayanağın bulunmadığını, imzalanan bayilik sözleşmesinde de buna ilişkin bir hükmün bulunmadığını iddia etmekte ve ödenen bedelin iadesi amacıyla başlatılan takibe yapılan itirazın iptalini ve icra inkar tazminat istemekte olup, davalı taraf ise faturaların sözleşmeye uygun olarak düzenlendiğini, anılan—– bu hususun açıkça kararlaştırıldığını savunmaktadır.
İtirazın iptali istemine konu—– incelenmesinde, davacı şirket tarafından — tarihinde takip başlatıldığı, ödeme emrinin davalı şirkete —- tarihinde tebliğ edildiği, davalı şirket vekili tarafından süresinde —- tarihinde borca ve ferilerine itiraz edildiği, ayrıca yetkili icra dairesinin ——- İcra Daireleri olduğu belirtilerek icra dairesinin yetkisine de itiraz edildiği, yine mahkememize süresinde sunulan süre uzatım ve cevap dilekçelerinde de icra dairesinin ve ayrıca mahkememizin yetkisine itiraz edildiği görülmekle, itirazın iptali davalarında dava şartlarından olan icra dairesinin yetkisine itiraz ve akabinde ilk itiraz olan mahkemenin yetkisine itiraz hususu öncelikle incelenmiştir.
Dava şartı olan icra dairesinin yetkisine itiraz hususu incelendiğinde; İcra İflas Kanunu’nun 50. maddesinde “Para veya teminat borcu için takip hususunda Hukuk Usulü Muhakemeleri Kanununun yetkiye dair hükümleri kıyas yolu ile tatbik olunur. Şu kadar ki, takibe esas olan akdin yapıldığı icra dairesi de takibe salahiyetlidir. Yetki itirazı esas hakkındaki itirazla birlikte yapılır. İcra mahkemesi tarafından önce yetki meselesi tetkik ve kati surette karara raptolunur. İki icra mahkemesi arasında yetki noktasından ihtilaf çıkarsa Hukuk Usulü Muhakemeleri Kanununun 25′ inci maddesi hükmü tatbik olunur” düzenlemesini içermektedir. ——- istikrar kazanmış uygulamalarına göre, itirazın iptali davasını gören mahkeme, icra dairesinin yetkisine yönelik itirazı inceleyebilir. Mahkemenin yetkisine yönelik bir itirazın var olup olmaması, sonuca etkili değildir. Başka bir ifadeyle, itirazın iptali davasında, mahkemenin yetkisine itiraz edilmiş olsun veya olmasın, mahkeme öncelikle tetkik merciinin —– yerine geçerek, icra dairesinin yetkisine yönelik itirazı inceleyerek kesin olarak sonuçlandırmalıdır. Bu yetki itirazının incelenmesi sonucunda mahkeme, kendisinin yetkili olup olmadığını da belirlemiş olacaktır ——- sayılı kararında da aynı ilkelere işaret edilmiştir. Bu ilke ve açıklamalar ışığında somut olay değerlendirildiğinde az yukarıda açıklandığı üzere davalı borçlu vekili tarafından süresinde icra dairesinin yetkisine itiraz edildiği anlaşılmakla öncelikle dava şartlarından olan bu husus yönünden değerlendirme yapılmıştır.
Taraflar arasında imzalanan sözleşme tarihi itibariyle yürürlükte bulunan 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanununun 17. maddesinde “Tacirler veya kamu tüzel kişileri, aralarında doğmuş veya doğabilecek bir uyuşmazlık hakkında, bir veya birden fazla mahkemeyi sözleşmeyle yetkili kılabilirler. Taraflarca aksi kararlaştırılmadıkça dava sadece sözleşmeyle belirlenen bu mahkemelerde açılır.” düzenlemesi yer almaktadır. Yetki sözleşmesi tacirler veya kamu tüzel kişileri arasında yapıldığı takdirde Hukuk Muhakemeleri Kanununun 17. maddesi uyarınca geçerlidir. 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanununun 19. maddesinin 2. bendi “Yetkinin kesin olmadığı davalarda, yetki itirazının, cevap dilekçesinde ileri sürülmesi gerekir. Yetki itirazında bulunan taraf, yetkili mahkemeyi; birden fazla yetkili mahkeme varsa seçtiği mahkemeyi bildirir. Aksi takdirde yetki itirazı dikkate alınmaz.” hükmünü içermektedir.
Tüm dosya kapsamı birlikte değerlendirildiğinde; taraflar arasında — tarihli—– imzalandığı, tarafların iddia ve savunmaları göz önüne alındığında da ihtilafın anılan sözleşmeye dayalı olduğu, sözleşmenin İhtilafların Halli adı altındaki —– yorumu ve uygulanmasından doğabilecek her türli ihtilafta yargı mercilerinin —- Mahkeme ve İcra Müdürlükleri olduğunu kabul ve beyan etmiştir.” hükmünün yer aldığı; davanın 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanununun yürürlüğe girdikten sonra,—- tarihinde açılmış olup, sözleşmedeki yetki şartının geçerli olup olmadığı anılan kanun hükümlerine göre belirleneceği, anılan yasanın Yetki Sözleşmesi başlıklı 17. maddesinde “Tacirler ve kamu tüzel kişilerinin” sözleşme ile yetkili mahkemeyi belirleyebilecekleri öngörüldüğü ve dava konusu olayda tarafların ikisi de tacir olduğundan bu şartın geçerli olduğu, —- davalı tarafından süresinde ve usulüne uygun şekilde icra dairesinin yetkisine itiraz ettiği , — sınırlarını belirleyen kararı ve ——- tarihli kararı da göz önünde bulundurularak, yetkili icra dairesinde usule uygun bir icra takibi yapılmadı anlaşılmakla davanın dava şartı yokluğundan reddine karar verilmiş, dava şartı yokluğundan davanın reddine karar verilmesi karşısında kendisini vekille temsil ettiren davalı yararına maktu vekalet ücretine hükmedilmiş ve aşağıdaki gibi hüküm kurulmuştur.
HÜKÜM: Gerekçesi yukarıda açıklandığı üzere;
1-Davanın dava şartı yokluğundan usulden reddine,
2-Karar harcı 80,70-TL ‘den davacı tarafça peşin olarak yatırılan 2.119,82‬-TL harcın mahsubu ile artan 2.039,12‬-TL harcın karar kesinleştiğinde ve talep halide davacıya iadesine,
3-Davacı tarafından yapılan yargılama giderlerinin üzerinde bırakılmasına,
4-Davalı tarafından yapılan yargılama gideri bulunmadığından bu hususta karar verilmesine yer olmadığına,
5-6325 sayılı yasanın 18-A/13. Bendi uyarınca —– tarafından karşılanan 1.320,00-TL zorunlu arabuluculuk ücretinin davacıdan alınarak hazine adına gelir kaydına,
6-Davalı taraf kendisini vekille temsil ettirdiğinden karar tarihinde geçerli A.A.Ü.T. deki esaslara göre belirlenen 5.100,00-TL maktu vekalet ücretinin davacıdan alınarak davalıya verilmesine,
7-Taraflarca dosyaya yatırılan ve sarf edilmeyen gider avansının karar kesinleştiğinde Hukuk Muhakemeleri Kanununun 333.maddesi uyarınca ilgili tarafa iadesine,
İlişkin olarak; davacı vekilinin yokluğunda, davalı vekilinin yüzüne karşı kararın tebliğinden itibaren 2 haftalık yasal süre içerisinde ——Adliye Mahkemesine istinaf yolu açık olmak üzere verilen karar açıkça okunup, usulen anlatıldı. 08.03.2022