Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Anadolu 5. Asliye Ticaret Mahkemesi 2021/621 E. 2022/1068 K. 15.12.2022 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.

T.C. İstanbul Anadolu 5. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ

ESAS NO : 2021/621 Esas
KARAR NO : 2022/1068

DAVA : Banka Dışındaki Diğer Kredi Kuruluşlarına İlişkin Düzenlemelerden Kaynaklanan (Alacak)
DAVA TARİHİ : 13/09/2021
KARAR TARİHİ : 15/12/2022
Mahkememizde görülmekte olan Banka Dışındaki Diğer Kredi Kuruluşlarına İlişkin Düzenlemelerden Kaynaklanan (Alacak) davasının yapılan açık yargılaması sonunda,
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ
DAVA:
Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; müvekkili şirket ile davalı banka arasında
25.04.2016 tarihinde ticari nitelikli genel kredi sözleşmesinin akdedildiğini, davalı bankanın
12.03.2021 tarihinde müvekkil şirketin herhangi bir talebi ya da onayı olmamasına rağmen
kredi limitini güncellediğini ve müvekkil şirketin davalı banka nezdindeki
—– IBAN numaralı hesabından kredi kullandırım ve tahsis ücreti
adı altında 5.250 TL tahsil ettiğini, müvekkil şirket hesabından tahsil olunan bedele ilişkin
müvekkili şirkete herhangi bir bilgi de verilmediğini, müvekkil şirketin, banka ile iletişime
geçtiğini ve söz konusu haksız ve hukuka aykırı olarak kesilen bedelin iadesini, gerekirse
bankanın herhangi bir talep olmadan yaptığı limit güncelleme işlemini iptal etmesini talep
ettiğini, ancak davalı banka tarafından müvekkili şirketin bu talebine ilişkin herhangi bir olumlu
yanıt verilmediği gibi kredi kullandırım ve tahsis ücreti adı altında müvekkil şirket hesabından
tahsil olunan bedelin detayları hususunda da herhangi açıklama da yapılmadığını, netice itibari
ile somut olayda tarafların tacir olması ve uyuşmazlığın her iki tarafın da ticari işletmesiyle
ilgili olması nazara alındığında, uyuşmazlığın ticari dava niteliğinde olduğunu, bu nedenle,
—— arabuluculuk numarası ile 30.07.2021 tarihinde arabuluculuk yoluna başvuru yapıldığını, arabuluculuk görüşmeleri neticesinde davalı banka ile herhangi bir anlaşma sağlanamamış olduğunu, nihai olarak davalı
banka tarafından, herhangi bir talep olmaksızın ve herhangi bir bilgilendirme de yapılmaksızın
müvekkili şirket hesabından kredi kullandırım ve tahsis ücreti tahsil edilmesinin haksız ve
hukuka aykırı olduğunu ve bu bedelin iadesi amacıyla mahkeme nezdinde dava açma
zorunluluğunun hasıl olduğunu, taraflar arasındaki genel kredi sözleşmesinde yer alan, kredi
sözleşmesine ilişkin her türlü mali yükümlülüğün müvekkili şirkete ait olduğu yönündeki
hükümlerin genel işlem koşulu niteliğinde olduğunu, Türk Borçlar Kanunu’nun 20. maddesine
göre, genel işlem koşullarının, bir sözleşme yapılırken düzenleyenin, ileride çok sayıdaki
benzer sözleşmede kullanmak amacıyla, önceden, tek başına hazırlayarak karşı tarafa sunduğu
sözleşme hükümleri olduğunu, Kanun’un 21. maddesinde de karşı tarafın menfaatine aykırı
genel işlem koşullarının sözleşmenin kapsamına girmesinin, sözleşmenin yapılması sırasında
düzenleyenin karşı tarafa, bu koşulların varlığı hakkında açıkça bilgi verip, bunların içeriğini
öğrenme imkânı sağlamasına ve karşı tarafın da bu koşulları kabul etmesine bağlı olduğu, aksi
takdirde genel işlem koşullarının yazılmamış sayılacağına hükmedildiğini, somut uyuşmazlık
da ise taraflar arasında imzalanan genel kredi sözleşmesinin davalı bankanın ileride çok
sayıdaki benzer sözleşmede kullanmak amacıyla tek taraflı olarak hazırladığı bir sözleşme
olduğunu ve bu sözleşme içeriğindeki hükümlerin genel işlem koşulu niteliğinde olduğunu,
davalı bankanın genel kredi sözleşmesinin imzası aşamasında, müvekkili şirkete sözleşme
hükümlerini herhangi bir şekilde müzakere imkanı tanımadığını ve sözleşme hükümlerine
ilişkin herhangi bir bilgilendirme de yapmadığını, izah olunan nedenlerle, taraflar arasındaki
genel kredi sözleşmesinde yer alan kredi sözleşmesine ilişkin her türlü mali yükümlülüğün
müvekkili şirkete ait olduğuna dair hükümlerin de genel işlem koşulu niteliğinde olduğundan
genel işlem koşullarının yazılmamış sayılmasının gerekeceğini, Yargıtay kararında da, genel
işlem koşullarının denetiminin hem tüketiciler hem de tacirler için geçerli olduğu ve sözleşme
hükmünün genel işlem niteliğinde olması halinde bu hükmün yazılmamış sayılması ve varsa
davacıdan kesilen fazla masrafların iadesine karar verilmesinin gerektiğine hükmedildiğini,
müvekkili şirket tarafından, kredi limitinin güncellenmesine ilişkin davalı bankaya herhangi bir
talep iletilmemiş olduğunu, bankanın herhangi bir talep olmaksızın yaptığı limit güncelleme
işlemine istinaden kredi tahsis ve kullandırım ücreti tahsis etmesinin ilgili mevzuat gereği
hukuka aykırı olduğunu, —— sayılı Tebliğ’in 9. maddesinde, bankaların
ticari müşterilerden alabileceği kredi kullandırım ve tahsis ücretine ilişkin esasların
düzenlenmiş olduğunu, bu maddenin ikinci fıkrasına göre tahsis edilen toplam kredi limiti
değişmediği veya limit güncelleme talebi ticari müşteriden gelmediği müddetçe kredi tahsis
ücreti alınamayacağının hüküm altına alındığını, müvekkili şirket tarafından kredi limitinin
güncellenmesine ilişkin herhangi bir talepte bulunulmamış olduğunu, davalı bankanın
müvekkili şirketin herhangi bir talebi olmamasına rağmen kredi limitini güncellediğini ve kredi
kullandırım ve tahsis ücreti tahsil ettiğini, mezkur düzenleme nazara alındığında, davalı banka
tarafından müvekkili şirket hesabından yapılan kredi kullandırım ve tahsis ücretine ilişkin
kesintinin haksız ve hukuka aykırı olduğunu, izah olunan nedenlerle söz konusu bedelin
müvekkili şirkete iadesinin gerekmekte olduğunu, davalı bankanın, kredi sözleşmesi
kapsamında sunulacak ürün ve hizmetler kapsamında tahsil edilecek ücret kalemlerine ilişkin
bilgi formu düzenleme zorunluluğunun bulunduğunu, ancak davalı bankanın müvekkili şirket ile tahsil edilecek ücret kalemlerine ilişkin herhangi bir bilgi formu paylaşmadığını, Tebliğ’in
“Bilgilendirme Esasları” başlıklı 5. maddesinin 5. fıkrasında, ticari müşterilerle yapılacak
sözleşmelerde, sözleşme kapsamında sunulacak ürün ve hizmetler karşılığında tahsil edilecek
ücret kalemlerinin adı ve tanımı ile azami ve varsa asgari tarifesini içerecek şekilde
bilgilendirme formunun hazırlanmak zorunda olduğunu ve bilgilendirme formu sözleşmenin
ayrılmaz bir parçası olduğunun hüküm altına alındığını, maddenin devamında ise bilgilendirme formunun ticari müşteriye, yazılı olarak veya kalıcı veri saklayıcısı yoluyla iletileceğinin
belirtildiğini, Tebliğ’in 5. maddesinin 10. fıkrasında ise ticari müşterinin bilgilendirilmesine
ilişkin yükümlülüklerin yerine getirildiği hususunda ispat yükünün de bankaya ait olduğu
hususunun düzenlendiğini, ancak müvekkili şirket ile kredi sözleşmesi ekinde, sunulacak ürün
ve hizmetler karşılığında tahsil edilecek ücret kalemlerine ilişkin herhangi bir bilgilendirme
formunun paylaşılmadığı gibi, sonrasında da müvekkil şirkete herhangi bir bilgilendirme
içerikli doküman da iletilmediğini, ayrıca kredi sözleşmesi içeriğinde de sözleşme kapsamında
sunulacak ürün ve hizmetler karşılığında hangi ücret kalemlerinin tahsil edileceği ya da ücret
kalemlerinin tarifesine ilişkin herhangi bir bilginin mevcut olmadığını, davalı bankanın,
sunulacak ürün ve hizmetler karşılığında tahsil edilecek ücret kalemlerine ilişkin herhangi bir
bilgi paylaşmadığı gibi, müvekkil şirketin bilgisi dahilinde olmayan limit güncelleme işlemi
sonrasında da müvekkili şirkete herhangi bir bilgilendirme yapmadığını, nitekim müvekkili şirketin, hesabından tahsil olunan bedelden hesap ekstresinin incelenmesi neticesinde haberdar
olduğunu, müvekkili şirketin, davalı banka ile konuya ilişkin iletişime geçtiğini, ancak davalı
banka tarafından tahsil olunan bedelin detayları hususunda da herhangi bir açıklama
yapılmadığını, açıkça görüldüğü üzere, davalı banka tarafından, bilgilendirme yükümlülüğünün
de yerine getirilmemiş olduğunu ve müvekkili şirket hesabından hukuka aykırı şekilde kredi
kullandırım ve tahsis ücreti tahsil edildiğini, müvekkili şirketin hesabından kredi kullandırım ve
tahsis ücreti adı altında yapılan tahsilatın haksız ve hukuka aykırı olduğu iddiaları baki olmakla
birlikte, tahsil olunan bu bedelin yüksek oranlar nazara alınarak hesaplandığını, bu nedenle
müvekkili şirketin hesabından tahsil olunan bedelin fahiş olduğunu, davalı banka tarafından
tahsis edilen işlemin bu yönüyle de hukuka aykırı olduğunu iddia ederek, izah olunan hususlar
ve mahkemece resen nazara alacağı hukuki gerekçelere binaen fazlaya ilişkin talep ve dava
hakları saklı kalmak kaydıyla, davanın kabulü ile müvekkili şirket hesabından kredi kullandırım
ve tahsisi ücreti adı altında, hukuka aykırı şekilde tahsil olunan 5.250 TL bedelin, 12.03.2021 tarihinden itibaren işleyecek avans faizi ile birlikte müvekkili şirkete iadesine, vekalet ücreti ile
yargılama giderinin de davalı taraf üzerinde bırakılmasına karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
SAVUNMA :
Davalı vekili cevap dilekçesinde özetle; Davacının kendisinden tahsil edilen 5.250
TL kredi kullandırım ve limit tahsis ücretinin haksız olduğu iddiasıyla Sayın Mahkemeye
başvurduğunu ve söz konusu tutarın kendisine iadesini talep ettiğini, davacının haksız ve
hukuka aykırı iddialarının kabulünün mümkün olmadığını, davacının müvekkili bankanın ticari
kredili müşterisi olduğunu ve davacı ile müvekkili banka arasında ticari nitelikteki genel kredi
sözleşmesinin akdedildiğini, taraflar arasındaki kredi ilişkisinin Türk Ticaret Kanunu gereğince
ticari bir iş olduğunu, bu sebeple davacı ile müvekkil banka arasındaki ilişkiye, genel
hükümlerden önce ticari teamüllerin uygulanmasının gerekecek olduğunu, tacir sıfatına haciz
davacının genel işlem şartı iddiasında bulunamayacağının açık olduğunu, müvekkil banka ile
——- numaralı müvekkili banka müşterisi davacı arasında 25.04.2016 tarihli ve 2.000.000
TL tutarlı genel kredi sözleşmesinin akdedildiğini, davacının tacir olduğunun ve ticari kredi
kullandığının sabit olduğunu, davacı müvekkil bankadan kullanmış olduğu ticari kredi
nedeniyle tahsil edilen bedelin iadesini talep etmekte olduğunu, davaya konu kredi ilişkisinin
gerek davacının gerekse müvekkili bankanın tacir olması sebebiyle, Türk Ticaret Kanunu’nun
3 ve 19. maddeleri gereğince ticari iş karinesine tabi olduğunu, Türk Ticaret Kanunu 1.
maddesinin 2. fıkrasında, ticari işlere uygulanacak olan hükümlerden bahsedildiğini, Yargıtay
kararında da görülebileceği üzere bankaların ticari krediler de müşterilerinden genel kredi
sözleşmesine istinaden krediye ilişkin ücretleri tahsil edebileceğinin açıkça belirtilmekte
olduğunu, bankaların, Türk Ticaret Kanununun 11’nci maddesine göre faaliyette bulunan
ticarethaneler olduğunu, Türk Ticaret Kanunu’nun “Ücret isteme hakkı” başlıklı 20’nci
maddesinde, “Tacir olan veya olmayan bir kimseye, ticari işletmesiyle ilgili bir iş veya hizmet
görmüş olan tacir, münasip bir ücret isteyebilir” hükmünün bulunmakta olduğunu, bankaların,
verdiği her hizmet için bu hükme göre ücret, masraf alma hakkına sahip olduğunu, Bankacılık
Kanunu’nun 144. maddesinin verdiği yetkiye istinaden Bakanlar Kurulu, kredi ve mevduat
işlemlerinde faiz ve diğer menfaatleri belirleme yetkisini——- sıra numaralı tebliğinin 4. maddesinde “Bankalarca, reeskont kaynaklı krediler dışındaki kredilere uygulanacak faiz oranları ile faiz dışında sağlanacak diğer menfaatlerin ve tahsil olunacak masrafların nitelikleri ve sınırları serbestçe belirlenir.” şeklinde
düzenleme yaptığını, Tebliğin ilgili maddesinde görüldüğü gibi, —— gerek kredi
kullandırma şartlarını, gerekse de masrafların niteliklerini ve sınırlarını tamamen kredi veren
banka ile müşterisinin inisiyatifine bıraktığını, davacı ile müvekkili banka arasında var olan
ticari iş sebebiyle, müvekkil bankanın, görmüş olduğu işlerden dolayı gerek aradaki genel kredi
sözleşmesi, gerek TTK ve sair mevzuat, gerek ticari örf ve adet gereğince gerekse Bankalarca
Ticari Müşterilerden Alınabilecek Ücretlere İlişkin Usul ve Esaslar Hakkında Tebliğ ve işbu
tebliğin uygulama talimatına göre söz konusu kredi kullandırım ve limit tahsis ücretini tahsis
etmekte olduğunu, davacıdan yapılan tahsilatın bir kredi komisyonu ya da dosya masrafı
olmadığını, söz konusu tutarın, Bankalarca Ticari Müşterilerden Alınabilecek Ücretlere İlişkin
Usul ve Esaslar Hakkında Tebliğe ve bu tebliğin uygulama talimatına göre ve müvekkili
bankanın —– bildirdiği ve ilan edilen tutarlar çerçevesinde tahsil
edildiğini, davacı ile müvekkil banka arasında 25.04.2016 tarihli ve 2.000.000 TL tutarlı genel
kredi sözleşmesinin akdedildiğini, bu davanın konusunu oluşturan tahsilatın 2.000.000 TL
üzerinden yasal mevzuata uygun şekilde tahsil edildiğini, müvekkil banka tarafından yapılan
tahsilatın, 10.02.2020 tarihinde —— tarafından hazırlanan Bankalarca Ticari Müşterilerden Alınabilecek Ücretlere İlişkin Uygulama Talimatına uygun olarak müşterilerimizin ticari limitlerinden yılda 0.0025 oranını aşmayacak şekilde yasaya ve usule uygun olarak yapıldığını, limit tahsis ücretinin, bir kredi ücreti,
kullandırım ücreti, kredi komisyonu veya dosya masrafı olmadığını, dava konusunu oluşturan
limit tahsis ücretinin, müvekkili bankadan daha önce müşterinin kullandığı finansman (kredi)
ürünlerine istinaden olmayıp, müvekkili banka nezdinde güncel ve açık bulunan ticari nitelikli
finansman limitine istinaden alınmakta olduğunu, müvekkil bankaya bir limit başvurusu
yapıldığında, ilk tahsis sürecinden geçtikten sonra müvekkil banka tarafından yapılan
incelemeler sonucunda müşteri/şirket adına bir limit oluşturulmakta olduğunu, bu limitin
müşteriye tebliğ edildikten sonra finansman kullandırımlarının bu limit içerisinden kısmen veya
tamamen yapılabildiğini, teminat tiplerinin değiştirebildiğini, başka finansman ürünü
başvuruları için kullanılabilmekte olduğunu, bu ticari finansman limit kararının, daha erken
revize edilmesi talebi olmadığı durumlarda yılda bir defa revize edilmekte olduğunu, bu limit
kararının aktif olduğu sürece, müşterinin/şirketin müvekkili banka şubesine her geldiğinde,
portföy yöneticisini her aradığında, bazı ürünlerde herhangi bir tahsis sürecine de gerek
duymadan hemen finansman ihtiyaçlarını karşılayabilmesini sağlamakta olduğunu, bu aşamalar
ve hizmetlerin de bankalar tarafında bir inceleme ve personel maliyeti yaratmakta olduğunu,
inceleme yapılırken —– gibi kurumlar ile yapılan genel finansman durumu sorguları için ücretler ödenmekte olduğunu, ticari finansman limiti boyutuna göre de bu maliyetlerin artmakta olduğunu, bütün bu anlatılanlar paralelinde limit tahsis ücretinin, bu hizmet ve maliyetin karşılığında alındığını, 10.02.2020 tarihinde—— yayınlan, Bankalarca Ticari Müşterilerden Alınabilecek Ücretlere İlişkin Usul ve
Esaslar Tebliği’nde, ticari finansman limitinin on binde 25’i olarak belirlendiğini, limit tahsis
ücretinin, eğer aynı 12 aylık dönem içerisinde limitte yukarı yönlü bir revize olmamış ise,
yalnızca bir defa alınabildiğini, bu tebliğde belirtilen tutarların üzerinde veya tebliğde
belirlenen sürelerin üzerinde bir ücretin tahsil edilmemekte olduğunu, bahsi geçen Bankalarca
Ticari Müşterilerden Alınabilecek Ücretlere İlişkin Usul ve Esaslar Hakkında Tebliğin
amacının da, bankaların ticari müşterileri ile gerçekleştireceği işlemlerde öngörülebilirliğin ve
şeffaflığın artırılması, kavram ve terim birliğinin sağlanması ve aşırı ücretlendirmenin
önlenmesi için, sunulan ürün veya hizmetler karşılığı alınabilecek ücretlerin tür ve nitelikleri
ile azami miktar ya da oranlarını ve bunlara ilişkin usul ve esaslarını belirlemekte olduğunu,
davacının 25.04.2016 tarihinde kullanmış olduğu kredisine ilişkin ilk limitin 2016 tarihinde
tahsis edilmiş olduğunu, sonrasında 6 defa limit revizesinin yapıldığını, son limit revize
tarihinin 29.04.2020 olduğunu, herhangi bir karışıklığa sebebiyet vermemek adına, ilk limit
tahsisinden itibaren bu masraf alınmadığından, açıklamada ilk limit tahsis ücreti yazmakta
olduğunu, davacıdan yapılan kesintinin yasal oranlar üzerinden yapıldığını, müvekkili banka
tarafından—— bildirilen tarifede de davacıdan yapılan kesintinin açıkça
yer almakta olduğunu, davacı müşteriden müvekkili banka tarafından yapılan kesintiye ilişkin
olarak, müvekkili banka tarafından ilan edilmiş ve —— bildirilen tarifede
de on binde yirmi beş olarak beyan edildiğini savunarak, arz ve izah edilen sebepler
doğrultusunda, somut olaya ilişkin emsal Yargıtay içtihatları gereği ilgili tebliğe ve ——- bildirilen ücret tarifesine uygun olarak tahsil edilmiş kredi kullandırım ve limit
tahsis ücreti iadesi talepli bu davanın reddine karar verilmesini talep etmiştir.
DELİLLERİN DEĞERLERLENDİRİLMESİ VE GEREKÇE
Dava, davalı banka tarafından taraflar arasındaki —— sebebiyle haksız olarak tahsil edilen kredi tahsis ve kredi kullandırım ücretinin iadesi talebine ilişkindir.
Davacı, müvekkili şirket hesabından kredi kullandırım
ve tahsisi ücreti adı altında, hukuka aykırı şekilde tahsil olunan 5.250 TL bedelin, 12.03.2021 tarihinden itibaren işleyecek avans faizi ile birlikte müvekkili şirkete iadesine karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
Davalı, davanın reddine karar verilmesini talep etmiştir.Davanın açıldığı tarihte yürürlükte bulunan usul hükümleri doğrultusunda basit yargılama usulüne tabi olarak oluşturulan tensibe istinaden yargılamaya başlanmış yöntemine uygun ön inceleme duruşması açılarak öncelikle dava şartları ve ilk itirazlar incelenmiş, hukuki ihtilaf noktaları belirlenmek suretiyle tahkikat aşamasında deliller toplanmış, davalı bankadan,—— kredi kullandırım ve tahsis ücreti adı (veya başka ad ve nam altında) altında herhangi bir kesinti yapılıp yapılmadığı, yapılıyor ise emsal kesinti miktarı ve oranları hususundan müzekkere cevapları alınmış, 17.10.2022 tarihli bilirkişi raporu alınmış ve dava sonuçlandırılmıştır.
17.10.2022 tarihli bilirkişi raporunda özetle, “…Davalı ——- numaralı Genel Kredi
Sözleşmesi’nin imzalanarak, davacıya 2.000.000 TL genel kredi limitinin tahsis edildiği, Genel Kredi Sözleşmesi’nin imzalanmasına, genel kredi limitinin tahsis edilmesine ve
kredi limitinin her yıl yenilenmesine müteakip, davacı——-tarafından, muhtelif tarihlerde ve muhtelif
miktarlarda taksitli ticari proje kredilerinin kullandırıldığı, Davacı —– en son kullandığı——- numaralı
proje kredisinin son taksitinin 09.03.2021 tarihinde ve—— numaralı proje kredisinin son taksitinin 03.11.2021 tarihinde ödenmiş olduğu, davacının günümüz itibariyle devam eden kredisinin ve davalı bankaya kredi borcunun bulunmamakta olduğu, Davacıya genel kredi limitinin tahsis edilmesi ve bu kredi limitinin her yıl
yenilenmesi hizmeti ile ilgili olarak davacıdan, —— sayılı Tebliği’nin 9/1. maddesine uygun olarak, 12.03.2021 tarihinde, tahsis edilen ve yenilenen 2.000.000 TL genel kredi limitinin % 0,0025’i (on binde yirmi beşi) oranında; 5.000 TL “Kredi Limit Tahsis Ücreti” ismi altındaki ücretin, tahsil edilerek, davalı bankanın gelir hesaplarına alacak kaydedilmek suretiyle muhasebeleştirildiği, Tahsil edilen bu ücretle ilgili olarak 250 TL gider vergisinin davacının hesabından ayrıca tahsil edilerek; Ödenecek ——hesabına aktarıldığı, Davacı/müşteriden, 25.04.2016 tarihinde, davacıya tahsis edilen 2.000.000 TL
genel kredi limitinin % 0,0025’i (on binde yirmi beşi) oranında tahsil edilen 5.000 TL
ücretin, ——-esas sayılı dosyasına gönderdikleri müzekkereye cevaplarında, ticari müşterilere tahsis edilen
kredi limitleri sebebiyle tahsil edilen komisyonun oranının, tahsis edilen kredi limiti tutarının
% 0,0025’i (on binde yirmi beşi) olduğu belirtilmekle, tahsil edilen ücretin, dört banka ile aynı
oran ve miktarlara tekabül ettiği göz önüne alındığında; makul oran ve miktarda olduğu, Kredi tahsis ücretinin, kredi riski oluşturabilecek tüm krediler için ticari müşteriye limit tahsisi yapılması, tahsis edilen limitlerin yenilenmesi ve güncellenmesi durumunda yapılan istihbarat, mali analiz ve değerlendirme çalışmalarına istinaden alınan ücret olduğu,kredi tahsis ücretinin, işlem anında, kredi kullandırımında, limit değişiklik veya limit yenileme anında ya da kredi süresi boyunca alınabilmekte olduğu, kredi tahsis ücretinin, tespit edilen veya değişiklik yapılan genel limit üzerinden tahsis dönemi içinde tahsil edilebildiği, Genel Kredi Sözleşmesi’nde, davalı banka tarafından tahsil edilecek ücretlerin genel bilgisine yer verildiği ve davacıya verilen banka dekontu ile hesap ——– bunun miktarının açıkça belirtilmiş olduğu, ancak davacının, kendisinden tahsil edilen 5.000 TL ücretin alınacağı bilgisinin önceden kendisine verilmediğini iddiasında bulunduğu, Davalı banka tarafından, ticari müşterilerden alınabilecek ücretlere ilişkin azami tarife
ve diğer güncel bilgilerinin, ——sayılı Tebliği’nin 5/1. maddesine uygun bir şekilde, internet sitesinde açık, anlaşılır ve kolay erişilebilir bir şekilde ilan edildiği, Ancak ——-sayılı Tebliği’nin 5/5. maddesinde bahsi
geçen, sözleşme kapsamında sunulacak ürün ve hizmetler karşılığında tahsil edilecek ücret
kalemlerinin adı ve tanımı ile azami ve varsa asgari tarifesini içerecek şekilde bilgilendirme
formu hazırlanarak ve yazılı olarak davacı müşteriye iletildiğinin ve müşterinin
bilgilendirilmesine ilişkin yükümlülüklerinin yerine getirildiği hususunda ispat yükünün
——–sayılı Tebliği’nin 5/10. maddesine göre davalı bankaya ait olduğu, Bu tahsilat işlemlerinin şubede gerçekleştirilmesi halinde, bilgilendirme yükümlülüğünün yerine getirilmesi için, işlem sonrasında verilen dekont veya işlem fişinin ticari müşterice imzalanmış olmasının da yeterli olduğu, ancak dosyaya sunulan tahsilat dekontunda davalı müşterinin imzasının da bulunmadığı, Raporumda açıklanan tüm bu hususların değerlendirilerek, 5.000 TL kredi tahsis ücreti ve 250 TL ——- tutarının, tahsilat tarihinden itibaren 3095 sayılı Kanun’un 2/2. maddesi uyarınca işleyecek avans faizi ile birlikte davacıya iade edilmesinin gerekip gerekmediğinin takdiri ve tarafların ticari işletme oldukları, taraflar arasında imzalanan genel kredi sözleşmesi
koşullarının 6098 sayılı TBK 20. maddesinde yazılı “Genel İşlem Koşullarına” aykırılık
oluşturup oluşturmadığı gibi bilcümle hukuki tavsif ve takdir tamamıyla ve münhasıran Sn.
Yargı Makamına ait olmak üzere, yapmış olduğum tespitler ile görüşümü Sn. Mahkemenizin
takdirlerine saygıyla arz ederim.” yönünde görüşlerini bildirmişlerdir.
Kural olarak, bir vakıadan kendi lehine haklar çıkaran/iddia eden taraf, o vakıayı ispat etmeye mecburdur (4721 sayılı Türk Medeni Kanunu’nun 6.maddesi).İspat yüküne ilişkin bu genel kural, alacak davaları için de geçerlidir. Yani, alacak davalarında da ispat yükü bakımından bir değişiklik olmayıp, bu genel kural uygulanır. Bu davalarda da bir vakıadan kendi lehine haklar çıkaran (iddia eden) taraf o vakıayı ispat etmelidir.
Somut olayda, davacı tarafından kredi tahsis ve kredi kullandırım ücreti kesintisinin haksız olduğu beyan edildiğinden anılan kesintinin haksız olduğunun ispat edilmesi gerekmekte olup, ispat yükü davacı taraftadır.
Tüm dosya kapsamı, taraf iddia ve savunmaları, alınan bilirkişi raporları ve bütün deliller birlikte değerlendirildiğinde; davalı banka tarafından alınan kredi tahsis ve kredi kullandırım ücretinin yasal mevzuata, taraflar arasındaki —— tebliğine uygun olduğu, yapılan kesinti miktar ve oranın makul olduğu anlaşılmış, davacının sübut bulmayan davasının reddine karar verilmiştir.Her ne kadar davacı tarafından dava konusu —— herhangi bir talep olmaksızın yenilenmesi sebebiyle kredi tahsis ve kredi kullandırım ücretinin iadesi talep edilmiş ise de; dosya kapsamında alınan bilirkişi raporu dikkate alındığında davalı banka tarafından kredi limit riski devam ederken sadece bir defaya mahsus olmak üzere kredi tahsis ve kredi kullandırım ücretinin alındığı,——yasal mevzuat dikkate alındığında davalı banka tarafından yapılan kesintinin emsallerine ve mevzuata uygun olduğu, aksi yöndeki davacı itirazlarının yerinde olmaması sebebiyle itibar edilmediği anlaşılmış, sübut bulmayan davanın reddine karar verilmiştir.
HÜKÜM: Gerekçesi yukarıda açıklandığı üzere;
1-Davanın REDDİNE,
2-Karar harcı 80,70-TL ‘den davacı tarafça peşin olarak yatırılan 89,66-TL harcın mahsubu ile artan 8,96-TL harcın karar kesinleştiğinde ve talep halide davacıya iadesine,
3-Davacı tarafından yapılan yargılama giderlerinin üzerinde bırakılmasına,
4-Davalı tarafından yapılan yargılama gideri bulunmadığından bu hususta karar verilmesine yer olmadığına,
5-TTK 5/A maddesi ve 6325 Sayılı Hukuk Uyuşmazlıklarında Arabuluculuk Kanunu 18/A fıkrası ve Arabuluculuk Kanunu Yönetmeliği tarife hükümleri uyarınca 1.320,00-TL arabuluculuk ücreti davacıdan alınarak hazineye irat kaydına,
6-Davalı taraf kendisini vekille temsil ettirdiğinden karar tarihinde geçerli —–13/1-2 maddesindeki esaslara göre belirlenen —— nispi vekalet ücretinin davacıdan alınarak davalıya verilmesine,
7-Taraflarca dosyaya yatırılan ve sarf edilmeyen gider avansının karar kesinleştiğinde Hukuk Muhakemeleri Kanununun 333.maddesi uyarınca ilgili tarafa iadesine,Dair, taraf vekillerinin yüzlerine karşı miktar itibariyle KESİN olmak üzere verilen karar açıkça okunup, usulen anlatıldı.