Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Anadolu 5. Asliye Ticaret Mahkemesi 2021/597 E. 2022/639 K. 06.09.2022 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C. İstanbul Anadolu 5. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
ESAS NO: 2021/597 Esas
KARAR NO: 2022/639
DAVA: İtirazın İptali (Eser Sözleşmesinden Kaynaklanan)
DAVA TARİHİ: 02/09/2021
KARAR TARİHİ: 06/09/2022
Mahkememizde görülmekte olan İtirazın İptali (Eser Sözleşmesinden Kaynaklanan) davasının yapılan açık yargılaması sonunda,
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
DAVA: Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; Müvekkili —– alacağını tahsil için davalı/borçlu —— Sayılı dosyası başlattıkları icra takibi borçlunun vaki haksız ve kötüniyetli itirazı neticesinde durduğunu, Davacı/müvekkil —–davalı ——- arasında davalı ——– yapılması hususunda farklı tarihli eser sözleşmeleri kurulduğunu, taraflar arasında kurulan bu eser sözleşmeleri gereği müvekkili —– sözleşme ile kararlaştırılan işleri yapacak davalı —– yapılan işlere mukabil sözleşmede kararlaştırılan ücretleri ödeyeceğini, müvekkili —— taraflar arasında kurulan eser sözleşmeleri kapsamında davalıya ait farklı muhitlerdeki inşaat işlerini yaparak teslim ettiğini, müvekkili —– üstlendiği işleri yapıp teslim ettiği hususu, taraflar arasında düzenlenen hakediş ve kabul tutanakları ile sabit olduğunu, taraflar, sözleşmeye konu imalatların/işlerin yapıldığın hakediş ve kabul tutanakları ile tespit ettikten sonra ücretin tahakkuku ve ödenmesi için fatura tanzim ederek kayıtlarına işlediklerini, bu suretle müvekkili —– sözleşmeler sebebiyle hakkettiği ücret/bedel taraflarca tespit edildiğini ve tarafların ticari defter ve kayıtlarına işlendiğini, müvekkili —— üstlendiği işleri süresinde bitirip teslim etmesine rağmen davalı—- müvekkili şirketin taraflar arasında düzenlenen hakediş tutanakları ve devamda alacağın tahsili için tanzim edilen faturalara konu alacaklarını henüz ödemediğini, taraflar arasında yapılan işler hakkında düzenlenen hakediş ve kabul tutanakları ile devamında alacak tahakkuku için tanzim edilen, tarafların kayıtlarına işlenen faturalarla sabit olduğu üzere müvekkili şirketin davalıdan takip ve dava tarihi itibariyle —-anapara alacağı bulunduğunu, müvekkili —- ile davalı —arasında derdest —– konu davada tarafların ticari defter ve kayıtları üzerinden yaptırılan geniş kapsamlı bilirkişi incelemesi ve aldırılan bilirkişi raporu neticesinde müvekkili —- inceleme tarihi olan —–tarihi itibariyle —- alacaklı olduğu tespit edildiğini, müvekkili ——–davalı—– taraflar arasında kurulan eser sözleşmeleri kapsamında yapılan işler, hakediş ve kabul tutanakları, alacağın tahsili için tanzim edilen fatura ve tutulan ticari kayıtlarla sabit —– anapara alacağı bulunduğunu, müvekkili —- takibe konu alacağının ödenmesi için borçlu —aleyhine —- sayılı ihtarnamesi tebliğ edilmiş, ihtarname tarihi itibariyle devam eden —– alacağın ödenmesi talep edildiğini, ihtarnameye rağmen borcu ödemeyen ——— tarihi itibariyle temerrüte düştüğünü, ihtarnameye rağmen ödenmeyen muaccel alacak için davalı/borçlular hakkında —– takibi başlatıldığını, müvekkili —— alacağını tahsil için başlattıkları takibin borçlu ——- haksız, mesnetsiz ve kötüniyetli itirazı neticesinde durdurulduğunu, davalı/borçlu tarafın vaki itirazı haksız ve kötüniyetli olduğudan 2004 Sayılı İcra ve İflas Kanunu 67. maddesi gereği takibe konu anapara alacağın %20’sinden aşağı olmamak üzere icra inkar tazminatına mahkum edilmesi gerektiğini, taraflar arasında ——– kapsamında yapılan görüşmelerden sonuç alınmadığını ve anlaşmama tutanağı düzenlendiğini, müvekkili şirketin alacağı her iki tarafın ticari defter ve kayıtları ile sabit olmasına rağmen davalı———– üzerine takibin durmasından istifadeyle mallarını kaçırma hazırlığı içerisine girdiğini, zaten şirketin ortak ve yetkilileri —– olup şirketin mevcut mallarını kaçırması halinde alacağın tahsili imkansız hale geleceğini, yargılama neticesinde kurulacak hükmün icrasını, bu minvalde müvekkili şirketin alacağının tahsilini mümkün kılmak için davalı şirketin haczi kabil mal/hak/alacaklarından anapara borca yeteri kadarı hakkında —— ihtiyati haciz kararı verilmesi gerektiğini, arz ve izah edilen sebeplerle fazlaya ilişkin talep ve dava haklarımız saklı kalmak kaydıyla; davalı şirketin alacaklılarından mal kaçırmasını önlemek ve müvekkili şirketin alacağının tahsilini mümkün kılmak için davalı şirketin haczi kabil mal/hak/alacaklarından anapara borca yeteri kadarı hakkında ——-2004 Sayılı İİK 257. ve müteakip maddeleri uyarınca ihtiyati haciz kararı verilmesini, davalı takip borçlusunun anapara ve ferilere yönelik itirazının iptali ile takibin devamını, davalı/borçlu tarafın vaki itirazı haksız ve kötüniyetli olduğundan takip konusu anapara alacağın % 20’sinden aşağı olmamak üzere icra inkar tazminatına mahkum edilmesini, yargılama gideri ve vekalet ücretinin davalı üzerine bırakılmasına karar verilmesini talep ve dava ettikleri görüldü.
SAVUNMA: Davalı vekili cevap dilekçesinde özetle; davaya konu——- sayılı icra dosyası celp edildiğinde görüleceği üzere; davaya dayanak icra dosyasından gönderilen ödeme emri usule aykırı olarak müvekkili yerine taraflarına tebliğ edidiğini, hak kaybına sebebiyet verilmemesi adına ödeme emrine itiraz edilmişse de; “usul esasa tekaddüm eder” ilkesi uyarınca, itirazın iptali davasının açılabilmesi için öncelikle usule uygun ödeme emrinin tebliği gerektiğini, dayanak icra dosyasında daha önce usule aykırı gönderilen ödeme emrinin ——– tarihli kararıyla iptaline hükmedilmesi üzerine, kanaatlerince davacı, işbu karar doğrultusunda müvekkili —— ödeme emri çıkartılmasını talep ettiğini, ancak ödeme emri usule aykırı olarak vekil sıfatıyla taraflarına gönderildiğiin, icra dosyasına sunulu —— tarihli dilekçemizle de bu husus ifade edilmişse de; buna rağmen asil olan müvekkili şirkete ödeme emri gönderilmediğinden kanaatlerince dava şartı yokluğundan huzurdaki davanın reddinin gerektiğini, şayet dayanak icra dosyasından ilk gönderilen ve mahkemece iptal edilen ——– tarihinde müvekkile tebliğ edilen ödeme emri esas alınarak huzurdaki davanın açıldığı kabul edilirse de; hem ödeme emrinin iptal edildiğine dair açıklamaları hem de huzurdaki davanın — yıllık süre içerisinde açılmadığı dikkate alındığında, her halükarda davanın reddinin gerektiğini, öncelikle usule ilişkin itirazları dikkate alınarak davanın reddine karar verilmesini talep ettiklerini, ——parsel ——- ——- çerçevesinde yıkılıp yeniden yapılmak üzere ——malikleri arasında düzenleme şeklinde gayrimenkul satış vaadi ve kat karşılığı inşaat sözleşmeleri imzalandığını, sözleşme de yer alan hükümlerdende görüldüğü üzere adi ortaklığı müşterek imzalarıyla temsile ——–yetkili olup herhangi bir sözleşme veya belgenin adi ortaklığı bağlayabilmesi için yetkililerce imzalanması gerektiğini, sözleşmede yer alan isimler haricinde adi ortaklığı borç altına sokacak şekilde üçüncü bir kişinin yetkilendirilmesinin söz konusu olmadığını, dava dışı——- sözleşmelere aykırı işlemleri nedeniyle ortaklığın sonra erdiğini, başlanan inşaat projeleri de tamamen durduğunu, ——, inşaatları milyonlarca lira borç içerisinde bıraktığını, ortaklıktan habersiz daire satışları yapıp gelen ödemeleri projede kullanmayıp inşaatın devamını imkansız kıldığını, en sonunda da inşaatı terk ettiğini, tüm borç ve hacizleri arsa malikleri ve müvekkili şirket üzerinde bırakıldığını, —- yükümlülüklerini yerine getirmediğinden de ortaklığın devamı imkansız hale geldiğini, nitekim şu an—— durumda olup mal kaçırmakta, tüm alacaklılarını da müvekkil şirkete yönlendirerek borçlarından kurtulmaya çalıştığını, hali hazırda da ——- sayılı dosyasında ortaklığın feshi davası görülmeye devam ettiğini, huzurdaki davaya konu alacak iddiası da, adi ortaklık sözleşmelerine aykırı olarak müvekkili şirketten habersiz bir şekilde yetkili temsilcilerin imzası olmaksızın akdedilen işler, tanzim edilen çekler ve faturalara dayalı olduğunu, davacının dilekçesinde dayandığı ve huzurdaki davayı da esastan etkileyecek nitelikte——dosyasında da açıklandığı üzere, dava dışı ——- müvekkil şirketten habersiz ve müvekkili şirketi temsile yetkili yöneticilerin imzasının bulunmadığı sözleşmeler akdetmiş, çekler ciro etmiş, müvekkil şirketi hileli bir şekilde borçlandırdığını, ayrıca davaya esas ihtarnameye, faturaya konu çeklerde yer alan imzalarla aynı imzaları taşıyan başkaca çekler nedeniyle açılan birçok icra takibinin de müvekkili şirket yönünden durdurulmasına karar verildiğini, —– dosyasında da taraflarınca imzaya itiraz edildiğini, yine bu dosyada da —— yevmiye numaral—— çıkarılan vekaletname celp edildiğini, buna rağmen açıkça kambiyo taahhüdünde bulunmaya ve çek imzalamaya yönelik olarak yetki verilmediği anlaşıldığından itirazlarının kabulü ve takibin müvekkili şirket yönünden durdurulmasına karar verildiğini, yine aynı imzaların yer aldığı bir çeke ilişkin ——— dosyaya yaptığımız imzaya itiraz başvurusu da kabul edildiğini ve kararın kesinleştiğini, ——– Esas sayılı dosya evraklarında da aynı durumun göründüğünü, zaten bu dosyalarda yer alan çeklere bakıldığında keşide edenin ——olduğu bilirkişi raporuna dahi gerek duyulmaksızın çıplak gözle anlaşılacağını, ikinci imzanın ise müvekkili şirket yetkilisi ——ait olmadığının rapor ile sabit hale geldiğini, müvekkili şirket bu sahte evraklar uyarınca talep edilen alacaklara ödeme yapmamasına rağmen, —— kapsamındaki inşaatları terketmesinden sonra davacı —-kısmen birtakım inşaat işleri yapmış olduğundan, bu işlerin bedellerinin karşılanması amacıyla ödeme yaptığını, ancak diğer dosyalara emsal olmaması için ödemeler ilgili dosyalara yansıtılmayıp alacaklının kontrolü dışında müvekkil şirketi ve eski vekilin tanıdığı ve güvendiği —-temlik alındığını, ancak eski vekilin temlik alan ile arasının bozulması sonucunda dosya, tekrar —– tarafından davacı alacaklı —– temlik edildiğini, böylece davacı tarafından, —— sıra no’lu tahsilat makbuzu suretinden de anlaşıldığı üzere —–tarihinde, sahte imza nedeniyle ödeme yükümlülükleri olmadığı halde ödenmesine rağmen davacı tarafından kötü niyetli bir şekilde icra takip işlemlerine devam edilmesinden dolayı haciz tehdidi altında mükerreren ödetildiğini, davacı, bir taraftan ——- Sayılı dosyada, yapılan ödemenin cari hesaba yönelik tahsilat olduğunu beyan etmiş, ancak kabul etmemekle birlikte kendisinin ileri sürdüğü cari hesaba dair mahsup dahi yapmadığını, davacı, mükerrer ödemeler yapılarak fazladan kazanç sağlamak amacıyla müvekkili şirketi haksız ve kötü niyetli takiplerle karşı karşıya bırakıldığını, huzurdaki davada davacı, her ne kadar fatura, çek, cari hesaba dayalı bir alacak iddiasında bulunmaktaysa da; davacı taraf, davaya konu yükümlülükleri yerine getirmediğini, yukarıda da izah edildiği üzere davadışı ——– inşaatları milyonlarca lira borç içerisinde bırakıp inşaatın devamını imkansız kılmasından sonra ilgili projenin bir kısım arsa maliklerinden oluşan temsilciler heyetince inşaat, bir takım üçüncü şahıslarla, taşeronlarla yapılan barter sözleşmeleri ile tamamlanmaya çalışılmış, bir kısım imalatlar bu şekilde gerçekleştirildiğini, oysa davacı, davadışı ——— kanaatimizce birlikte hareket ederek; kendisinin dahi yapmadığı işleri yapmış gibi gösterme gayesiyle faturalar, çekler ile haksız menfaat teminini amaçladığını, mahkemeninde takdirinde olduğu üzere; tek başına cari hesap ve/veya fatura, alacağın varlığının ispatı için yeterli olmayıp, öncelikle davacının sözleşme ile yükümlülük altına girdiği edimlerinin ne kadarını yerine getirdiğini ispatlaması gerektiğini, —— dosyadan alınan bilirkişi raporunda, dosyanın celbi halinde görüleceği üzere; huzurdaki takibe konu borç miktarı ile raporda yer alan ticari kayıtlardaki borç miktarları da fahiş miktarda farklılık gösterdiğini, bu durumunun, müvekkili şirket carilerinde yer almayan, keza müvekkilinin kontrolünde olmamakla birlikte adi ortaklığın da carilerinde bulunmayan ancak davacının kendi kafasına göre, yukarıda da izah ettiğimiz üzere gerek davadışı ——- muvazaalı bir şekilde hareket ederek, gerekse edimleri ifa etmeksizin kendi yapmış gibi göstermeye çalışarak cari hesabına işlediği faturalardan kaynaklandığını, üstelik anılı dava dosyasına konu çek ödenmiş olmasına rağmen, bu cari hesaba ilişkin olsa idi cari hesap borcundan düşülmesi gerektiğini, üstelik cariler arasında fahiş farkların bulunması da nazara alındığında; ticari kayıtlar ve faturalar, gelinen noktada tek başına davanın ispatını sağlamaktan uzakta olduğunu, açıklanan ve mahkememizce resen dikkate alınacak sebeplerle, gerek delillerin celbi gerekse tüm deliller üzerinde kapsamlı bilirkişi incelemesi yapılması,——– incelenmesi, tanıkların dinlenmesi neticesinde anlaşılacağı üzere; öncelikle, davacının bir yandan davadışı ———ünvanlı firmayla muvazaalı ilişkiler içerisinde müvekkilinin dahli olmaksızın, imzasını içermeyen sözleşmeler akdetmek suretiyle üstelik yapmadığı ve tamamlamadığı işlere binaen, haksız menfaat teminini amaçlaması, hepsinden öte celp edilecek dosyalardan da anlaşılacağı üzere mükerrer ödeme isteminde bulunması dikkate alınarak huzurdaki haksız davanın ve tüm taleplerin reddini, izah edildiği üzere kötü niyetli davacı aleyhine takip konusu alacağın %20’sinden aşağı olmamak üzere tazminata hükmedilmesini, yargılama giderleri ve vekalet ücretinin davacı tarafa yüklenmesine karar verilmesini talep ettikleri görüldü.
İNCELEME VE GEREKÇE :
Dava, İtirazın İptali ( Eser Sözleşmeden kaynaklanan) istemine ilişkindir.
Davacı vekili tarafından ——– olarak gönderilen feragat dilekçesi gönderilmiş olduğu görülmüştür.
Davacı vekilinin mahkememize göndermiş olduğu feragat dilekçesinde özetle; davalıya karşı açtıkları davadan feragat ettiklerini, bu nedenle sonuç ve istemlerinden vazgeçtiklerini beyan ettikleri görüldü.
Hukuk Muhakemeleri Kanunu 307. vd maddeleri gereğince davadan feragatin, davayı kesin hüküm gibi sonuçlandıran taraf işlemlerinden olduğu, hüküm ifade edilmesi için karşı tarafın ve mahkemenin muvafakatine de bağlı olmadığı hükme bağlanmış olup davacı vekilinin vekaletnamesi incelendiğinde davadan feragat etmeye yetkisinin bulunduğu anlaşılmakla açılan davanın feragat nedeniyle reddine dair aşağıdaki hüküm kurulmuştur.
HÜKÜM: Gerekçesi yukarıda açıklandığı üzere;
1-Açılan davanın feragat nedeniyle REDDİNE,
2-Karar harcı 80,70-TL ‘den davacı tarafça peşin olarak yatırılan 23.104,65-TL harcın mahsubu ile fazla yatırılan 23.023,95‬‬-TL harcın karar kesinleştiğinde ve talep halinde davacıya iadesine,
3-Davacı tarafından yapılan yargılama giderlerinin davacı üzerinde bırakılmasına,
4-Davalı tarafından vekalet ücreti talep edilmediğinden, bu konuda davalı lehine karar verilmesine yer olmadığına,
5-Davacı tarafından yatırılıp kullanılmayan gider avansının karar kesinleştiğinde ve talep halinde yatıran tarafa iadesine,
Dair; tarafların yokluğunda gerekçeli kararın tebliğinden itibaren 2 haftalık yasal süre içinde ———Mahkemesine istinaf yolu açık olmak üzere verilen karar açıkça okunup, usulen anlatıldı. 06.09.2022