Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Anadolu 5. Asliye Ticaret Mahkemesi 2021/589 E. 2022/1078 K. 21.12.2022 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C. İstanbul Anadolu 5. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
ESAS NO: 2021/589 Esas
KARAR NO: 2022/1078
DAVA: İtirazın İptali (Süresinde İbraz Edilmeyen Çeke Dayalı)
DAVA TARİHİ : 31/08/2021
KARAR TARİHİ: 21/12/2022
Mahkememizde görülmekte olan Genel Kurul Kararının İptali (Kooperatif Genel Kurul Kararının İptali) davasının yapılan açık yargılaması sonunda,
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
DAVA: Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; Davalılardan —– müvekkilinin de üyesi olduğu bir —– inşaatını üstlendiğini, müvekkili ve eşi dışında —— hisselerine düşen evleri aldıklarını, müvekkilinin ise bu haktan yoksun bırakıldığını, evlerine kavuşan üyelerin sahip oldukları evlerin bugünün parası ile yaklaşık ——– değerinde olduğunu, davalı şirket ve sahibi diğer davalı, müvekkiline ——çekleri verdiğini, huzurdaki davada, bu çeklerden biri hakkında genel haciz yoluyla başlatılan icra takibinden doğduğunu, borçlu şirket ve şahsi aval olan diğer borçlu şirket yetkilisi, çek bedellerini zamanında ödemdiğini ve kooperatif yönetimine ve müvekkiline, kredi notlarının düşeceği gerekçesiyle, çeklerin arkalarının yazdırılmaması için ricada bulunduğunu, müvekkili davalının sürekli arayarak ricada bulunması ve sözlü olarak ödeyeceklerini söylemeleri sebebiyle iyiniyet göstererek çekleri bankaya ibraz etmediklerini, ancak çeklerin ödemesi aylar geçmesine rağmen yapılmadığını, zaman geçtikçe ödeme almak isteyen kooperatif ve müvekkil telefonlarına cevap alamadıklarını ve muhatap da bulamadıklarını, çeklerin vadelerinin üzerinden 1 yıldan fazla süre geçtikten sonra kooperatif aracılığı ile çeklerin sadece asıl bedellerinin ——— ödeneceği konusunda haber gönderildiği, müvekkilinin borçlunun kredi notunun düşmemesi amacıyla bankaya çeklerin ibraz edilmemesi için sürekli ricacı olmaları ve ————- üzerine iyi niyetli davrandığını, çekleri bankaya ibraz etmediklerini, oysa şirket ve şirket sahibi diğer davalı, durumu müvekkilinin kusuru gibi göstermeye çalıştığını ve kötü niyetle ödemeyi bilhassa geciktirdiklerini, ayrıca müvekkilinin hak ettikleri faiz ve tazminattan yoksun olarak ve de taksitle ödeme konusunda müvekkilinin ekonomik durumunu olumsuz yönde etkileyecek derecede düşük tekliflerde bulunulduğunu, söz edilen durum neticesinde borçlunun itirazı ödemeye yahut imzaya ilişkin olmayıp kanunen geçerli olmayan gerekçelerle, kötü niyetle ve salt ödemeyi geciktirmeye yönelik bir itirazı olduğunu, borçlu tacir olup her ne kadar dosyadaki belge kambiyo vasfını kaybetmiş olsa da avalinin şirket yetkilisi olduğu, para alacağı içeren ticari bir belge olduğunu, bu nedenle işletilmesi gereken faiz türü yasal faiz olamayacağını, talepleri gibi avans faiz olması gerektiğini, ancak borçluların itiraz dilekçesinden açıkça anlaşıldığı gibi, çekteki imzanın kendilerine ait olmadığı konusunda beyanda bulunmamakta, borcu kabul etmekte, faizin yasal olarak istenmesi gerektiğini de ileri sürmekte yani borcun varlığını açıkça kabul etmekte ancak son cümle olarak, sırf müvekkilini mağdur etmek için ve kötü niyetle takibin tamamına itiraz ettiklerini, borçluların kötüniyetle yaptıkları itiraz üzerine duran takipten istifade edip mal kaçırmalarını engellemek amacıyla ve açıklanan nedenlerle takip miktarı üzerinden borçlunun banka hesapları, araçları, gayrimenkulleri ve üçüncü kişilerdeki alacakları üzerine ihtiyaten teminatsız haciz konulması, aksi halde borçlunun kabul ettiği borç nispetinde şimdilik anapara, çek tazminatı ve borçlular tarafından kabul edilen yasal faiz oranında borçlunun banka hesapları, araçları, gayrimenkulleri ve üçüncü kişilerdeki alacakları üzerine ihtiyaten teminatsız haciz konulmasını gerektiğini, müvekkili alacaklının alacağının temini bakımından; gerek çek asıllarının icra dosyasına sunulmuş olması gerekse de borçlu tarafın icra takibine itiraz ederken ödemeye ilişkin hiç bir belge sunmaması, taraflar arasındaki alacak-borç ilişkisini kabul etmesi ve ana para borcu ile yasal faiz açısından dahi olsa borcunu kabul etmiş olması, yargılama sürecinde mal kaçırma ihtimali ve böyle bir durumda ilerde verilecek olan kararın infazının mümkün olmayacağı ihtimali göz önüne alınarak, takip miktarı üzerinden, aksi halde borçlunun kabul ettiği borç nispetinde şimdilik anapara, çek tazminatı ve borçlular tarafından kabul edilen yasal faiz oranında davalının adına kayıtlı menkul ve gayrimenkul mallar ile 3.kişilerdeki hak ve alacaklarının ihtiyaten haczine karar verilmesini talep ettiklerini, arz ve izah olunan nedenlerle haksız, mesnetsiz ve ödemeyi geciktirmek kastıyla sayın mahkemeyi oyalayıcı itirazın ——— da göz önünde bulundurularak iptaline, mahkemenizce itirazın tümden iptaline karar verilmeyecekse, bizzat davalı tarafından dilekçesinde belirtilen “parayı ödeyecektik” ifadesinden de anlaşıldığı üzere borcun açıkça kabulünü içeren ifade ve “alacağa çek tazminatı ve reeskont faizi istenemeyeceği, yasal faiz istenebileceği” şeklindeki ifadesinden anlaşılan yasal faizi kabul etmesi gerçeklerini de dikkate alarak, asıl alacak ve işletilecek yasal faiz ve vekalet ücreti ve masraflarla ilgili kısmın üzerindeki itirazın iptaline ve çek tazminatı ve reeskont faizi ve komisyon ile ilgili kısmın mahkemenin incelemesine göre neticelendirilmesine, itirazın kaldırılmasına karar verilmeyecekse açıklanan nedenlerle dava neticeleninceye kadar kötü niyetli borçlu davalıların taşınır, taşınmaz ve üçüncü şahıslardaki alacaklarına ihtiyaten haciz konulmasına, kötü niyetle likit alacağa ilişkin borca itiraz ———- esas nolu dosyasına yatırılan harcın huzurdaki dosya harcından mahsup edilmesine, yargılama masrafları ve ücret-i vekaletin karşı tarafa tahmiline karar verilmesini talep ve dava ettikleri görüldü.
SAVUNMA: Davalı vekili cevap dilekçesinde özetle; Müvekkili firma, davaya konu çekin lehtarı olan ———olduğu arsa üzerinde villa niteliğinde konutlar inşa etmek üzere kooperatif ile anlaştığını, müvekkil şirket davaya konu çeki de bu aşamada dava dışı kooperatife teminat olarak verdiğini, davacı yanın da iddia ettiği ——- hisselerine düşen bağımsız bölümleri teslim aldığını, davacı yanın ise kooperatiften hissesine düşen bedeli nakden talep ettiğini sonradan öğrenildiğini, kooperatif ile davalı yan arasında nasıl bir anlaşma olduğu uhdemizde olmadığını, müvekkili söz konusu çeki dava dışı kooperatife vermiş olup davacı ile müvekkil arasında herhangi bir hukuki ilişki bulunmadığını, aradan geçen uzun zaman üzerine davacı yan müvekkile ulaşılıp söz konusu çekin kendisinde olduğunu ve işlemiş faizi ve çek tazminatı ile birlikte ödemelerini zira kendilerine ev verilmediğini bu zararı da bu şekilde gidereceklerini ilettiklerini, müvekkil ise cevaben kendileriyle bir hukuki ilişkilerinin olmadığı kooperatife teslim etmeleri gereken tüm evleri teslim ettiklerini taleplerini kooperatife sunmalarını iletildiğini, kooperatiften öğrenildiğine göre ise davacı o zaman yapılması planlanan evleri almak istememiş bunun karşılığında ilgili çek kooperatif tarafından hisse karşılığı olarak davacılara verildiğini, fakat davacının evlerini değeri artması üzerine bu fikrinden vazgeçip hissesine düşen evi istediği bu durumun fiilen imkansızlaşması nedeniyle de talebinin yerine getirilemediği ifade edildiğini, buna rağmen davacı tarafından müvekkil aleyhine davaya konu icra takibi başlatıldığı, itirazları üzerine açılan itirazın kaldırılması davası reddedildiğini ve neticede huzurdaki haksız ve mesnetsiz dava ikame edildiğini, davaya konu uyuşmazlık asliye ticaret mahkemesinin görevinde olmadığını, görevli mahkeme asliye hukuk mahkemesi olduğunu, öncelikli olarak davanın görev ve husumet yönünden reddine, mahkeme aksi görüşte ise haksız ve hukuki dayanaktan yoksun davanın reddine, davacının kötü niyetli açmış oldukları takip sebebi ile takip tutarının %20 ‘sinden az olmamak kaydıyla kötü niyet tazminatına hükmedilmesine, yargılama gideri ve ücreti vekaletin karşı tarafa yükletilmesine karar verilmesini talep ettikleri görüldü.
İNCELEME VE GEREKÇE:
Dava; süresinde ibraz edilmemiş ve çek vasfını yitirmiş belgeye dayalı başlatılan takibe itirazın iptali davasıdır.
Davacının tacir olup olmadığının tespiti için yazılan müzekkere cevapları sonucu—— müzekkere cevabı ile davacının —- tarihi itibari ile ticari faaliyetine son verdiği, kendisine ait veya kiralanan gayrimenkullerin kiraya verilmesi faaliyeti nedeni ile mükellefiyet kaydının olduğu, ticari herhangi bir faaliyetinin olmadığı tespit edilmiştir.—– gelen müzekkere cevabının incelenmesi sonucu davacının tacir kaydının olmadığı, sadece ——— olduğu tespit edilmiştir.
——— içinde muhatap bankaya ibraz edilmemiş çekte davacı lehtar davalı keşideci olup, bu belge davacı iddiaları yönünden yazılı delil başlangıcı mahiyetinde olup, davacı temel ilişkiye dayalı olarak alacağını yazılı delil başlangıcına ek olarak her türlü delille ispat edebilir. Ancak, takip dayanağı yapılan belge çek vasfını kaybettiğinden tarafların da tacir olup bu belgeyi ticari işletmeleriyle ilgili olarak kullandıkları iddia edilmediğinden davaya bakma görevi asliye ticaret mahkemesine ait olmayıp asliye hukuk mahkemesine aittir. Mahkemece öncelikle görev üzerinde durulup görevsizlik kararı verilmesi gerekirken işin esasına girilip yazılı şekilde karar verilmiş olması yerinde olmamış yerel mahkeme kararının bozulması gerekmiştir.”
Yapılan yargılama sonucu; davacının tacir olmadığı, takibe dayanak belgenin süresinde bankaya ibraz edilmemesi nedeni ile çek vasfını yitirdiği tespit edilmiş olup mahkememizin görevsizliğine dair aşağıda ki şekilde hüküm kurulmuştur.
HÜKÜM: Gerekçesi yukarıda açıklandığı üzere;
1-Davanın 6100 sayılı HMK 114/1 – c ve 115/2 maddeleri gereği dava şartı yokluğu sebebiyle USULDEN REDDİNE,
2-Mahkememizin GÖREVSİZLİĞİNE,
3-Görevli ve yetkili mahkemenin ——– Nöbetçi Asliye Hukuk Mahkemesi olduğuna,
4-6100 sayılı HMK’nın 20. Maddesi gereğince kararın kesinleşmesine müteakiben iki hafta içinde talep halinde dava dosyasının yetkili ve görevli mahkeme olan —–Nöbetçi Asliye Hukuk Mahkemesi’ne gönderilmesine, aksi halde aynı madde gereğince davanın açılmamış sayılmasına karar verileceğinin ihtarına (kararın tebliği ile ihtarat yapılmış sayılmasına
5- HMK’nun 331(2) maddesi uyarınca yargılama giderlerinin görevli mahkeme tarafından değerlendirilmesine,
İlişkin olarak taraf vekillerinin yokluğuna karşı oy birliği ile verilen kararın tebliğinden itibaren 2 haftalık yasal süre içerisinde—– Adliye Mahkemesine istinaf yolu açık olmak üzere oy birliği ile verilen karar açıkça okunup, usulen anlatıldı. 21/12/2022