Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Anadolu 5. Asliye Ticaret Mahkemesi 2021/516 E. 2021/1207 K. 14.12.2021 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C. İstanbul Anadolu 5. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ

ESAS NO : 2021/516 Esas
KARAR NO : 2021/1207

DAVA : Alacak (Hizmet Sözleşmesinden Kaynaklanan)
DAVA TARİHİ : 29/07/2021
KARAR TARİHİ : 14/12/2021

Mahkememizde görülmekte olan Alacak (Hizmet Sözleşmesinden Kaynaklanan) davasının yapılan açık yargılaması sonunda,
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ
DAVA:
Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; Davacı şirket sözleşmeden doğan yükümlülüklerini ifa ettiği, ancak davalı belediye tarafından tahakkuk ettirilen hak ediş miktarının bir kısmı ödenmemiş olup, bakiye ödeme kaldığı, iş bu nedenlerle hakedişlerden kaynaklanan para alacakları için alacak davası açma zaruretinin hasıl olduğu, dava şartı olan —— anlaşmanın sağlanamadığı, izah edilen sebeplerle fazlaya ilişkin haklarının saklı kalmak kaydıyla, şimdilik kısmi dava olarak 10.000,00-TL alacağın davalıdan ticari faizi ile birlikte tahsiline, yargılama giderleri ve vekâlet ücretinin davalı üzerinde bırakılmasını dava ve talep etmiştir.
SAVUNMA :
Davalı vekili cevap dilekçesinde özetle; —; “Davanın taraflarından olan davacı tacir ise de, davalı tacir olmadığı gibi, davaya konu ihtilaf da TTK’da yer alan mutlak ticari davalardan değildir. Bu itibarla davanın görülmesi gereken mahkemenin Asliye Hukuk Mahkemesi olacağı, 6102 Sayılı TTK’nın 6335 Sayılı kanunla değişik 5. maddesi uyarınca Asliye Hukuk mahkemeleri ile Ticaret Mahkemeleri arasındaki ilişki iş bölümü ilişkisi olmaktan çıkarılıp görev ilişkisine dönüştürüldüğü, davanın 6335 Sayılı Kanun ile değişik 6102 Sayılı TTK’nın 5. Maddesi hükmünün yürürlüğe girdiği —–tarihinde açıldığı, görev 6100 sayılı HMK’nın 1. maddesi hükmü gereği kamu düzenine dair olduğundan mahkemece yargılamanın her safhasında kendiliğinden gözetilmesi gerektiği, bu durumda mahkemece, davanın Asliye Hukuk mahkemesinin görevine girdiği gözetilerek, davaya Asliye Hukuk Mahkemesi sıfatıyla bakılması gerekirken Ticaret Mahkemesi sıfatıyla karar verilmiş olması usul ve yasaya aykırı olup bozmayı gerektirdiği, kararı gereğince huzurda açılan davanın görev yönünden reddini talep etmiştir.
İNCELEME ve GEREKÇE:
Dava hukuki niteliği itibariyle hizmet sözleşmesinden kaynaklı alacağın tahsili istemine ilişkindir.
6102 sayılı Türk Ticaret Kanunu’nun 4. maddesine göre, bir davanın ticari dava sayılması için uyuşmazlık konusu işin taraflarının her ikisinin birden tacir ve işin ticari işletmesiyle ilgili olması ya da tarafların tacir olup olmadıklarına veya işin tarafların ticari işletmesiyle ilgili olup olmamasına bakılmaksızın Türk Ticaret Kanunu veya diğer kanunlarda o davaya asliye ticaret mahkemesinin bakacağı yönünde düzenleme olmalıdır. Örneğin, ödünç para verme işlemlerine ilişkin uyuşmazlıklar Türk Ticaret Kanunu’nun 4. maddesi uyarınca, iflas davaları ise 2004 sayılı İcra ve İflas Kanunu’nun 154 ve devamı maddeleri hükmünce ticari dava sayılır. Buna karşılık Türk Ticaret Kanunu’nun 4. maddesi uyarınca, tarafların tacir olup olmamasına bakılmaksızın ticari dava sayılan havale, vedia ve fikir ve sanat eserlerine ilişkin uyuşmazlıklardan doğan davalar herhangi bir ticari işletmeyi ilgilendirmiyorsa, ticari dava vasfını kaybedecektir.
Diğer taraftan 6102 sayılı Türk Ticaret Kanunu’nun 19/II. maddesi uyarınca, taraflardan biri için ticari iş sayılan bir işin diğeri için de ticari iş sayılması, davanın niteliğini ticari hale getirmeyecektir. Ticari iş ve ticari dava birbirinden ayrıdır. Zira, Türk Ticaret Kanunu, kanun gereği ticari dava sayılan davalar haricinde, ticari davayı ticari iş esasına göre değil, ticari işletme esasına göre belirlemiştir. Hal böyle olunca, işin ticari nitelikte olması davayı ticari dava haline getirmez.
6335 sayılı Kanun’un 2. maddesi ile değişik 6102 sayılı Türk Ticaret Kanunu’nun 5. maddesi uyarınca ticari davalar asliye ticaret mahkemelerince görülerek karara bağlanır. Öte yandan aynı düzenleme gereğince, asliye ticaret mahkemeleri ile diğer hukuk mahkemeleri arasındaki ilişki, 6762 sayılı Türk Ticaret Kanunu’ndan ve 6102 sayılı Türk Ticaret Kanunu’nun 6335 sayılı Kanun’la yapılan değişiklikten önceki halinden farklı olarak iş bölümü ilişkisi değil, görev ilişkisidir. Göreve ilişkin düzenlemeler, 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun 1. maddesi uyarınca kamu düzenine ilişkin olduğundan ve dava şartı olmakla mahkemelerce yargılamanın her aşamasında re’sen incelenir.
Somut olayda; uyuşmazlık hizmet sözleşmesinden kaynaklanmakta olup, bu nevi davaların ticari dava olduğuna ya da asliye ticaret mahkemelerinde görüleceğine ilişkin yasal bir düzenleme bulunmamaktadır. Diğer bir deyişle uyuşmazlık mutlak ticari dava kapsamında değildir. O halde, eldeki davanın ticari dava olarak kabulü ve uyuşmazlığın Asliye Ticaret Mahkemesinde çözülmesi için uyuşmazlık konusu işin her iki tarafın birden tacir ve ticari işletmesi ile ilgili olması zorunludur. Davacı yüklenicinin sözleşme konusu işleri ticari işletmesiyle ilgili olarak yaptığında tereddüt bulunmamaktadır. Ne var ki davalının belediye olduğu göz önüne alındığında uyuşmazlık konusu işleri, ticari işletmeleriyle ilgili olarak değil, kamu hizmetlerinin yürütülmesi amacıyla gerçekleştirmiştir. Kaldı ki, TTK’nın 16/2. maddesi uyarınca devlet, il özel idaresi, —-kamu yararına çalışan dernekler ve gelirinin yarısından fazlasını kamu görevi niteliğindeki işlere —- bir ticari işletmeyi, ister doğrudan doğruya kamu hukuku hükümlerine göre yönetilen ve işletilen bir tüzel kişi eliyle işletsinler, kendileri tacir sayılamayacağından davalı —–tacir olarak kabulü—- bulunmamaktadır. Bu nedenle, tacirin işlerinin ticari olması ilkesi de burada işlevsiz hale gelmiştir. Nitekim bu husus———- Mahkemesine ait olduğundan ve mahkememiz görevli olmadığından, davanın usulden reddine dair karar verilmiş ve aşağıdaki şekilde hüküm kurulmuştur.
HÜKÜM: Gerekçesi yukarıda açıklandığı üzere;
1-Görevli mahkemenin Asliye Hukuk Mahkemesi olması ve Mahkememizin GÖREVSİZLİĞİ nedeniyle HMK nun 114(1)/c maddesinin yollaması ile HMK nun 115(2) maddesi uyarınca davanın dava şartı yokluğu nedeni ile usulden REDDİNE,
2- HMK’nun 20 (1) maddesi uyarınca karar kesinleştiğinde ve yasal süre içinde istem halinde dosyanın görevli————- ASLİYE HUKUK MAHKEMESİ’ne GÖNDERİLMESİNE,
3-HMK nun 331(2) maddesi uyarınca yargılama giderlerinin görevli mahkeme tarafından değerlendirilmesine,
4-HMK’nun 20(1) maddesi uyarınca kararın kesinleşmesinden sonra yasal süre içinde gönderme başvurusunun yapılmaması halinde davanın açılmamış sayılmasına karar verilmek üzere dosyanın ele alınmasına,
İlişkin olarak; davacı vekilinin yüzüne karşı davalı tarafın yokluğunda kararın tebliğinden itibaren 2 haftalık yasal süre içerisinde İstanbul Bölge Adliye Mahkemesine istinaf yolu açık olmak üzere verilen karar açıkça okunup, usulen anlatıldı.