Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Anadolu 5. Asliye Ticaret Mahkemesi 2021/514 E. 2022/134 K. 22.02.2022 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C. İstanbul Anadolu 5. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
ESAS NO: 2021/514 Esas
KARAR NO: 2022/134
DAVA: İtirazın İptali (Haksız Eylemden Kaynaklanan Zarar Nedeniyle)
DAVA TARİHİ: 28.07.2021
KARAR TARİHİ: 22.02.2022
Mahkememizde görülmekte olan İtirazın İptali (Haksız Eylemden Kaynaklanan Zarar Nedeniyle) davasının yapılan açık yargılaması sonunda,
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ
DAVA:
Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; Davacı şirket tarafından —-kapsamında — tarihleri arası dönem için sigortalandığı, — sigortalı aracın, sigortalının ikamet ettiği — park halinde iken bitişiğindeki parseldeki davalı —– yapılan —– —- —- sonucu serpmeler halinde sigortalı aracın her tarafına harç parçaları düştüğünü, aracın tüm boyalı kısımlarında hasar meydana geldiği, kazanın davalının inşaat gerçekleştirirken kullanmış olduğu —– geldiğini, kaza sonucunun sigortalı araçta meydana gelen zarar nedeniyle davacı şirket tarafından —-ödeme yapıldığını, meydana gelen kazada kusurlu şekilde inşaat gerçekleştiren davalı şirketin söz konusu hasardan sorumlu olduğu, bu sebeple ödenen tazminat miktarının davalı borçludan rücu edilmesi maksadıyla öncelikle —– dosyası ile icra takibi başlatıldığını, takibin davalının haksız ve yersiz itirazları nedeni ile durduğunu, konuya ilişkin başvurulan zorunlu arabuluculuk sürecinden de bir sonuç elde edilemediğini, tüm bu nedenlerle davalının takibe haksız itirazının iptali ve en az alacağın %20’si oranında icra inkar tazminatı ödemesine hükmedilmesi için işbu davanın açılması zorunluluğu doğduğunu, açıklanan sebeplerle fazlaya ilişkin hak ve alacakları saklı kalmak üzere; davanın kabulünü, davalının —– dosyasına yaptığı haksız itirazın iptalini ve takibin devamını, davalının asıl alacağın %20’sinden aşağı olmamak üzere icra inkar tazminatı ödemeye mahkum edilmesini, yargılama giderleri ve vekalet ücretinin davalıya yükletilmesini, karar verilmesini talep ve dava ettikleri görüldü.
SAVUNMA :
Davalı vekili cevap dilekçesinde özetle; Davalı firmanın iddia olunan zarar ile hiçbir irtibatının olmadığını, zarara neden olan —— dava dışı şirkete ait olduğunu, davanın bir yanılgı ile davalıya yöneltildiği kanaatinde olduğunu, davanın husumet nedeniyle reddini talep ettiklerini, davacı tarafın iddia ettiği zarar ile davalı firmanın hiçbir ilgisinin olmadığını, davalıya iş bu davanın yöneltilmesinin tek nedeninin davacı sigorta şirketinin sigortalısının, davacı firmaya sigorta başvurusunu yaparken kendisinin —– diye gerçek dışı beyanından kaynaklandığını, bu beyan davacı tarafın delil listesinde de aynen yer aldığını, iddia olunan zararın ——aracının fiili nedeniyle meydana geldiğini, zararın davalının edimini üstlendiği inşaattan yani taşınmazdan değil bir aracın diğer bir araca zarar vermesinden doğduğunu, davalı ile anılan firmanın da taşeronluk gibi bir ilişkisinin olmadığını, anılan firmanın bağımsız iş gören olarak davacı tarafın sigortalısına ika olunan fiile neden olduğunu, zarara konu fiil ile davalı firma arasında hiçbir illiyet bağı bulunmayıp davanın reddinin gerektiğini, ayrıca —- davanın ihbarını talep ettiklerini, yine tarafınca bilindiği kadarıyla—– davanın ihbarının gerektiğini, öte yandan davalı firmanın zarar ile ilgili hiçbir ilgisi bulunmamakla birlikte talep edilen miktar da fahiş, kusur oranı belirlenmeden böyle bir meblağın çıkarılamayacağını, davacının, icra takibini kötü niyetle başlatılması nedeniyle alacaklı aleyhine takip konusu miktarın %20’sinden aşağı olmamak üzere kötü niyet tazminatına hükmedilmesini de talep ettiklerini, arz ettikleri ve re’sen gözetilecek nedenlerle fazlaya ilişkin her türlü hakları saklı kalmak kaydıyla; davanın, dilekçeleri içerisinde bildirdiği iki ayrı firmaya ihbarını, davanın öncelikle husumet, sonrasında diğer itirazları nedeniyle reddini, icra takibinin kötü niyetle başlatılması nedeniyle alacaklı aleyhine takip konusu miktarın %20’sinden aşağı olmamak üzere kötü niyet tazminatını, yargılama giderleri ve vekalet ücretinin karşı tarafa yükletilmesini talep ettikleri görüldü.
İNCELEME VE GEREKÇE:
Dava hukuki niteliği itibariyle —- sözleşmesinden kaynaklı rücuen tazminatın tahsili için başlatılan takibe yapılan itirazın iptali ve icra inkar tazminatı talebine ilişkindir. Davacı şirket tarafından, dava dışı sigortalı olan ——–sigortalandığı, araçta meydana gelen —— tarihli hasar sebebi ile davacı sigorta şirketinin sigortalısına ödemiş olduğu bedeli hasara neden olduğu iddiasıyla davalıdan rücuen tahsilini talep ettiği anlaşılmıştır.
Türk Ticaret Kanunu’nun 1472. maddesinde düzenlenen halefiyet, yasal, sınırlı ve cüz’î halefiyet niteliğindedir. Bu maddeden doğan halefiyet hakkına istinaden açılan veya açılacak olan dava, esas itibariyle sigortalının, kendisine zarar verene karşı açacağı tazminat davasının, onun halefi sıfatıyla sigortacı tarafından açılmasıdır.
—– kararında bu husus “Sigortacının sorumlu kişi aleyhine açacağı dâva, sigorta poliçesinden doğan bir dâva değildir. Bu nedenle, halefiyet dâvası bir ticarî dâva sayılamaz. Bu dâva, aynen sigortalı kimsenin sorumlu kişiye karşı açmış olduğu bir dâva gibidir. Sigortalının muhtelif mahkemelerde dâva açma hakkı varsa, aynı hak sigortacının halefiyet hakkına dayanan rücu dâvası için de söz konusudur” şeklinde vurgulanmaktadır.
Davacı sigorta şirketi olup, uyuşmazlık haksız fiilden kaynaklanmaktadır. Davacı sigorta şirketinin dava dışı sigortalısı —olup, aracın niteliği —. Dava dışı sigortalı —, davalıya karşı bu davayı hangi mahkemede açacaksa davacı sigorta şirketinin de o mahkemede davayı açması gerekmektedir.
——- sayılı ilamlarında ve çok sayıda benzer ilamlarda da vurgulandığı üzere;
Ticari dava ve ticari iş birbirinden farklı iki ayrı kavramdır. Her ticari dava ticari iş olmakla birlikte, her ticari iş ticari dava olmamaktadır. TTK’ nun 5(1) maddesi uyarınca ticari davalara bakma görevi Asliye ticaret mahkemesine aittir. Dolayısıyla ticari iş kapsamında olmakla birlikte ticari dava sayılamayan durumlarda ticaret mahkemeleri görevli olmayacak, uyuşmazlığın niteliğine göre diğer mahkemelerin görev hususu değerlendirilecektir. 6102 sayılı Türk Ticaret Kanununun 4. maddesine göre bir davanın ticari dava sayılması için; uyuşmazlık konusu işin taraflarının her ikisinin birden tacir ve her iki tarafın ticari işletmesi ile ilgili olması yada tarafların tacir olup olmadıklarına veya işin tarafların ticari işletmesi ile ilgili olup olmamasına bakılmaksızın, TTK da veya diğer kanunlarda o davaya Asliye Ticaret Mahkemesinin bakacağı yönünde bir düzenleme bulunması, diğer bir deyişle mutlak ticari dava olması gerekmektedir.
Yasal açıklamalar ışığında somut olaya dönüldüğünde davacının sigortalısının gerçek kişi olup davaya konu aracın niteliğinin hususi nitelikte olması, davalının sorumluğunun haksız fiil iddiasına dayandırılması göz önüne alınarak uyuşmazlığın çözüm ve görüm yerinin Asliye Hukuk Mahkemesi olduğu ve mahkememizin görevli olmadığı anlaşılmakla, görev hususunun dava şartlarından olup yargılamanın her aşamasında resen nazara alınabileceği göz önünde bulundurularak davanın dava şartı yokluğu yönünden usulden reddine dair aşağıdaki şekilde karar vermek gerekmiştir.
HÜKÜM: Gerekçesi yukarıda açıklandığı üzere;
1-Görevli mahkemenin Asliye Hukuk Mahkemesi olması ve Mahkememizin GÖREVSİZLİĞİ nedeniyle HMK nun 114(1)/c maddesinin yollaması ile HMK nun 115(2) maddesi uyarınca davanın dava şartı yokluğu nedeni ile usulden REDDİNE,
2- HMK’nun 20 (1) maddesi uyarınca karar kesinleştiğinde ve yasal süre içinde istem halinde dosyanın görevli —– ASLİYE HUKUK MAHKEMESİ’ne GÖNDERİLMESİNE,
3-HMK nun 331(2) maddesi uyarınca yargılama giderlerinin görevli mahkeme tarafından değerlendirilmesine,
4-HMK’nun 20(1) maddesi uyarınca kararın kesinleşmesinden sonra yasal süre içinde gönderme başvurusunun yapılmaması halinde davanın açılmamış sayılmasına karar verilmek üzere dosyanın ele alınmasına,
İlişkin olarak taraf vekillerinin yüzüne karşı verilen kararın tebliğinden itibaren 2 haftalık yasal süre içerisinde ———– Adliye Mahkemesine istinaf yolu açık olmak üzere oy birliği ile verilen karar açıkça okunup, usulen anlatıldı. 22.02.2022