Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Anadolu 5. Asliye Ticaret Mahkemesi 2021/508 E. 2022/190 K. 09.03.2022 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C. İstanbul Anadolu 5. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
ESAS NO: 2021/508 Esas
KARAR NO: 2022/190
DAVA: İtirazın İptali (Ticari Satımdan Kaynaklanan)
DAVA TARİHİ: 26/07/2021
KARAR TARİHİ: 09/03/2022
Mahkememizde görülen İtirazın İptali (Ticari Satımdan Kaynaklanan) davasının yapılan açık yargılaması sonunda,
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
DAVA: Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; müvekkili ile davalı üniversite arasında mevcut ticari ilişki nedeniyle tutulan — cari kodlu cari hesap kayıtları uyarınca davalı tarafın müvekkiline — borcu bulunduğunu, söz konusu borcun müvekkiline ödenmemesi sebebiyle davalı aleyhine—- dosyasıyla icra takibine geçilmiş ise de, söz konusu takipteki ödeme emrine davalı tarafça itiraz edildiğini ve takibin durdurulduğunu, ödeme emrinde borca ve tüm ferilerine itiraz edildiğini ancak —- tarihli mutabakat mektubundan da görüleceği üzere davalının borcunu ikrar ettiğini ancak buna rağmen borç halen ödenmeyince ve süre uzatılmaya çalışıldığı fark edilince itirazın iptalini sağlamak adına öncelikle yasa gereği arabuluculuk yoluna başvurulduğunu, —- tarihli son arabuluculuk tutanağına göre de tarafların anlaşmaya varamadığından arabuluculuk faaliyetinin son bulduğunu, davalı tarafın vekil edene borçlu olmasına rağmen takibe itiraz ederek kötü niyetli hareket ettiğini, bu sebeple takip miktarının % 20′ sinden az olmamak üzere icra inkar tazminatına da hükmedilmesi gerektiğini, ayrıca davalı tarafın faize ve faiz oranına itirazının da yasal bir dayanağı bulunmadığını, davalı tarafın faize ve faiz oranına ve icra takip dosyasının ferilerine yapmış olduğu itirazını da kabul etmediklerini, gelinen noktada, gerçekleştirilen müzakerelerden ve mutabakat mektubundan da anlaşılacağı üzere taraflar arasında borç konusunda bir uyuşmazlık olmadığının açık olduğunu, davalı tarafın söz konusu icra takibini ve takibe dayanak borcu kabul ettiğini ancak borcun tamamını kısa sürede ödemek hususunda kendilerinin gösterdiği tüm kolaylıklara ve iyi niyete aykırı davrandığını, taraflar arasında daha önceden var olan ticari ilişkiler nedeniyle var olan ancak davalı tarafça ödenmeyen —–Sayılı dosyasıyla icra takibine geçildiğini, bu takibe de itiraz eden davalı tarafın bu dosyadaki borcunun büyük bir kısmını haricen ödediğini, açıklanan tüm bu nedenlerden dolayı ——- dosyasında borcun ödenmesi adına davalı tarafın itirazının iptali ve icra takibine devam edebilmesi için işbu davanın açılması zorunluluğunun doğduğunu ancak gelinen noktada davalının daha önce de iki kez aleyhine icra takibi yapılması, imzalı kaşeli mutabakat mektubu, müzakerelerde süreci uzatma gayesi gütmesi ve alacak miktarının yüksekliği nedeniyle müvekkilin ticari hayatının bir hayli etkileyeceği noktasında yasadaki ihtiyati haciz şartlarının oluştuğu ve vekiledeninin bu alacağını alamadığı düşünüldüğünde ciddi bir mağduriyet yaşayacağının göz önüne alınarak borçlu hakkında İİK. nun 257 ve devamı maddeleri gereğince ihtiyati haciz talep etme zorunluluğu doğduğunu belirterek, fazlaya ilişkin hakları saklı kalmak kaydıyla davanın kabulü ile, Davalı-Borçlunun icra takibine yaptığı itirazının iptaline, takibin asıl alacak ve yasal faizi yönünden devamına, Davalı-Borçlunun takip konusu borcu takip tarihinden itibaren işleyecek yasal faiziyle ödemesine, Davalı-Borçlunun takip konusu alacağın % 20’sinden az olmamak üzere icra-inkar tazminatına mahkum edilmesine karar verilmesini talep etmiştir.
CEVAP: Davalı vekili cevap dilekçesinde özetle; —-bütün yükseköğretim kurumlarının—— haiz olduğunu, her ne kadar davacı taraf tacir olsa da davalı müvekkili —– tacir olmadığını ve işbu uyuşmazlığın da ticari bir işten kaynaklanmadığını, görevli mahkemenin —— olduğunu, şartları oluşmadığından ihtiyati haciz talebinin reddi gerektiğini, davacının sunmuş olduğu mutabakat mektubunun geçersiz olduğunu, müvekkili kurumun çalışan veya yetkililerinden kimseye davacıya böyle bir belge vermediğini, belgede yalnızca kaşe ve kime ait olduğu anlaşılamayan tek bir imza bulunduğunu, mutabakat mektubuna ve mektup üzerindeki imzaya itiraz ettiklerini, yazılı bir cari hesap sözleşmesinin de bulunmadığını, davacı yararına icra inkar tazminatına hükmedilebilmesi için İİK 67.maddesinde öngörülen tüm şartların birlikte gerçekleşmesi ve bu kapsamda alacağın belirlenebilir ve likit olmasının zorunlu olduğunu, alacak likit olmadığından % 20 icra inkar tazminatına hükmedilemeyeceğini belirterek, görev itirazı nedeniyle davanın usulden reddine, davacının ihtiyati tedbir talepleri ile davanın reddine karar verilmesini talep etmiştir.
İNCELEME ve GEREKÇE:
Dava, hukuki niteliği itibariyle—— esas sayılı dosyasında yapılan icra takibine yönelik itirazın iptali davasıdır.
Taraflar arasındaki uyuşmazlığın; cari hesap kaynaklı kayıtlar uyarınca takip başlatılmış olup, davalı taraf—– olduğundan mahkememizin görevli olup olmadığınını resen araştırılması gerekmiştir. ”Mahkemenin görevli olup olmadığı hususu kamu düzenine ilişkin olup, taraflarca ileri sürülmese dahi mahkemece yargılamanın her aşamasında re’sen gözetilmesi zorunludur. Dava konusu olay da hizmet alım sözleşmesinden kaynaklanan uyuşmazlık olduğundan, davalının tacir olmadığı, davanın Türk Ticaret Kanunu’nda düzenlenen mutlak ticari dava niteliğinde bulunmadığı gözetildiğinde Türk Ticaret Kanunun 5/3 maddesi gereği davanın görüm ve çözüm yerinin Asliye Hukuk Mahkemesi olduğunun kabulü gerekir. Bu itibarla eldeki davada Asliye Ticaret Mahkemesi tarafından görevsizlik kararı verilmesi gerekirken, yazılı şekilde işin esasına girilerek davanın kısmen kabulüne karar verilmiş olması usul ve yasaya aykırı olup, bozmayı gerektirmiştir.”—–
Somut olayda ; 6102 Sayılı TTK’nun 4. maddesine göre, bir davanın ticari dava sayılması için uyuşmazlık konusu işin taraflarının her ikisinin birden ticari işletmesiyle ilgili olması ya da tarafların tacir olup olmadıklarına veya işin tarafların ticari işletmesiyle ilgili olup olmamasına bakılmaksızın TTK veya diğer kanunlarda o davaya Asliye Ticaret Mahkemesinin bakacağı yönünde düzenleme bulunması gerektiği, tüm dosya kapsamı, sunulan dilekçeler, toplanan deliller doğrultusunda; davalı tarafın tacir olmadığı anlaşılmakla; nispi ticari davanın da söz konusu olmadığı dolayısıyla HMK’nın 4(1)/a maddesi uyarınca mahkememiz görevsiz olup, görevli mahkemenin Asliye Hukuk mahkemesi olması nedeniyle görevsizlik kararı verilmesinin zorunlu olduğu, görevin dava şartlarından olup HMK nun 115(1) maddesi uyarınca davanın her aşamasında resen gözetilmesi gerektiği dikkate alınarak mahkememizin görevsizliği nedeniyle davanın dava şartı yokluğu yönünden usulden reddine, dosyanın görevli Asliye Hukuk Mahkemesine gönderilmesine karar vermek gerekmiş ve aşağıdaki şekilde hüküm kurulmuştur.
HÜKÜM:Yukarıda açıklanan gerekçe ve nedenlerle;
1-Davanın 6100 sayılı HMK 114/1 – c ve 115/2 maddeleri gereği dava şartı yokluğu sebebiyle USULDEN REDDİNE,
2-Mahkememizin GÖREVSİZLİĞİNE,
3-Görevli ve yetkili mahkemenin —— Nöbetçi Asliye Hukuk Mahkemesi olduğuna,
4-6100 sayılı HMK’nın 20. Maddesi gereğince kararın kesinleşmesine müteakiben iki hafta içinde talep halinde dava dosyasının yetkili ve görevli mahkeme olan ——- Nöbetçi Asliye Hukuk Mahkemesine gönderilmesine, aksi halde aynı madde gereğince davanın açılmamış sayılmasına karar verileceğinin ihtarına (kararın tebliği ile ihtarat yapılmış
İlişkin olarak, taraf vekillerinin vekilinin yüzüne karşı oy birliği ile verilen kararın tebliğinden itibaren 2 haftalık yasal süre içerisinde——– Mahkemesine istinaf yolu açık olmak üzere oy birliği ile verilen karar açıkça okunup, usulen anlatıldı.09/03/2022