Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Anadolu 5. Asliye Ticaret Mahkemesi 2021/499 E. 2022/217 K. 17.03.2022 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C. İstanbul Anadolu 5. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ

ESAS NO : 2021/499 Esas
KARAR NO : 2022/217

DAVA : İtirazın İptali (Taşıma Sözleşmesi Kaynaklı)
DAVA TARİHİ : 16/07/2021
KARAR TARİHİ : 17/03/2022

Mahkememizde görülmekte olan İtirazın İptali (Taşıma Sözleşmesi Kaynaklı) davasının yapılan açık yargılaması sonunda,
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ
DAVA:
Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; Müvekkili şirket ile davalı——olduğunu, davalı şirketin,—müvekkiline yaptırdığını, fakat taşıma bedellerini ödemediğini, davalı borçlunun müvekkile olan borcundan dolayı davalı aleyhine —-fatura bedeli, —- faiz olmak —-alacak talebiyle takip başlatıldığını, davalının icra takibine haksız itiraz ettiğini ve takibin durduğunu belirtmiş olup, davanın kabulüne, davalının icra takibine itirazının iptali ile takibin devamına, davalının alacağın %20’sinden az olmamak üzere inkar tazminatının davalıdan alınarak müvekkiline ödenmesine karar verilmesini, tüm yargılama giderleri ile vekalet ücretinin de davalı tarafa yükletilmesine karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
SAVUNMA :
Davalı vekili cevap dilekçesinde özetle; Dava konusu alacağı—– olduğunu ve zamanaşımına uğradığını, huzurdaki dava ile
talep edilen —– tarihinde müvekkili şirket tarafından ödendiğini, bu sebeple müvekkili şirketin davacı şirkete borcunun bulunmadığını, ekte yer alan davacı şirketin düzenlediğ—– bedelli makbuzun, ödemenin gerçekleşmiş olduğunu açıkça ortaya koyduğunu belirtmiş olup, haksız davanın reddine, davacı şirketin kötü niyet tazminatına mahkum edilmesini, yargılama giderleri ve vekalet ücretinin de davacı şirket üzerinde bırakılmasına karar verilmesini talep etmiştir.
DELİLLERİN DEĞERLERLENDİRİLMESİ VE GEREKÇE
Dava, taşıma sözleşmesine dayalı fatura alacağının tahsili amacıyla başlatılan icra takibine vaki itirazın İİK 67. vd. maddeleri gereğince iptali talebine ilişkindir.
Davacı, davalı ile aralarında taşıma sözleşmesi sebebiyle ticari ilişki bulunduğunu, ticari ilişki kapsamında davalıya faturanın gönderildiğini, davalının faturayı ödemediğini, fatura alacağı için icra takibine geçildiğini, davalının haksız bir şekilde icra takibine itiraz ettiği, davalının haksız itirazının iptali ile takibin devamına, davalı aleyhine icra inkar tazminatına hükmedilmesini talep etmiştir.
Davalı, davanın reddine karar verilmesini talep etmiştir.Davanın açıldığı tarihte yürürlükte bulunan usul hükümleri doğrultusunda basit yargılama usulüne tabi olarak oluşturulan tensibe istinaden yargılamaya başlanmış yöntemine uygun ön inceleme duruşması açılarak öncelikle dava şartları ve ilk itirazlar incelenmiş, hukuki ihtilaf noktaları belirlenmek suretiyle tahkikat aşamasında deliller toplanmış,— üzerinden celp edilerek dosya içerisine alınıp incelenmiş,—- bilirkişi raporu alınmış ve dava sonuçlandırılmıştır.
—– tarihli bilirkişi raporunda özetle, “..— Tutulup Tutulmadığı Yönünden: Davacı şirketin —- yıllarına ilişkin ticari defterlerinin açılış ve kapanış tasdiklerinin zamanında yapıldığı, TTK ve VUK hükümlerine göre usulüne uygun tutulduğu, Davalı şirketin—— süresinde alındığı, TTK ve VUK hükümlerine göre usulüne uygun tutulduğu Davacı Alacağı Yönünden: Davacıya ait tüm faturalarını kendi defterlerine itirazsız kaydeden davalının artık almış olduğu hizmetin karşılığı olarak bu bedelleri ödediğini ispat yükü
altındadır. Davalı kayıtlarında tüm ticari ilişkide ödemesi gereken toplam — işlemi ile tamamlanmaktadır. Tanzim edilmiş iade faturası içeriğinde —- alınan——–açıklamasının davalı tarafından somutlaştırılması gerekmektedir. Davacı kayıtlarında yer almayan bu iade faturasının davacının kabulünde olduğunun, ya da başlangıçta alınan hizmet bedelinden tenzil edilmesi gerektiğinin davalının ispat etmesi gerektiği, dosya kapsamında bu hususta somut olarak sunulan bir belge bulunmadığından davacının—
ettiği değerlendirilmiştir. Ancak Sayın mahkemenizin bilirkişi görüşü aksine, davalı şirket tarafından davacı —- bedelli iade faturasının davacıya —–tarihinde teslim edildiğine ilişkin sunduğu——sonra düzenlenen, iade faturasının da içinde yer aldığı açık hesap özetinde davacı şirketin kaşesinin bulunmasının iade faturasının kabulü anlamında bulunmayacağı,
Faiz: Taraflar arasında taşıma işine ilişkin yazılı sözleşmenin bulunmadığı, dava konusu alacak yönünden davacının davalıyı temerrüde düşürdüğüne ilişkin tebliğ şerhine ——-ihtarname ya da eş değer belge bulunmadığından takip öncesi faiz talebinin yerinde olmadığı, Sayın Mahkeme’nin kısmen ya da tamamen Davacı/Alacaklının lehine hüküm kurması halinde; tarafların tacir olması, işin ticari iş olması, temerrüt faiz oranının önceden kararlaştırılmamış olması münasebetiyle takip tarihinden—– —–
ana para alacağı için 3095 s.k m.4/a maddesi kapsamındaki “…Sözleşmede daha yüksek akdi veya gecikme faizi kararlaştırılmadığı hallerde,—borcunun faizinde —ile açılmış bir yıl vadeli mevduat hesabına ödediği en yüksek faiz oranı uygulanır. (3095 Sayılı Kanun m. 4/a)…” faizi isteyebileceği, İCRA İNKÂR TAZMİNATI VE sair hususların yüce yargı makamının münhasır takdiri içinde kaldığı, kanaatlerine ulaşılmıştır…” yönünde görüşlerini bildirmişlerdir.Taraflar arasında taşıma sözleşmesinin varlığı hususunda bir ihtilaf bulunmamaktadır. Taraflar arasındaki uyuşmazlık, taşıma sözleşmesine konu fatura alacağının zamanaşımına uğrayıp uğramadığı, hak düşürücü süre içerisinde açılıp açılmadığı ve davalı tarafından ödenerek borcun sona ermiş olup olmadığının tespit noktasında toplanmaktadır.
Kural olarak, bir vakıadan kendi lehine haklar çıkaran/iddia eden taraf, o vakıayı ispat etmeye mecburdur (4721 sayılı Türk Medeni Kanunu’nun 6.maddesi).
İspat yüküne ilişkin bu genel kural, itirazın iptali davaları için de geçerlidir. Yani, itirazın iptali davalarında da ispat yükü bakımından bir değişiklik olmayıp, bu genel kural uygulanır. Bu davalarda da bir vakıadan kendi lehine haklar çıkaran (iddia eden) taraf o vakıayı ispat etmelidir.
Eldeki dava da, icra dairesi tarafından itiraz üzerine takibin durdurulması kararının davacıya tebliğ edilmemesi sebebiyle davacı yönünden bir yıllık hak düşürücü sürenin başlamadığı, dolayısı ile davanın bir yıllık hak düşürücü süre içerisinde açıldığı anlaşılmış, aksi yöndeki davalı itirazlarına itibar edilmemiştir.
Davalı tarafından dava konusu fatura alacağının zamanaşımına uğradığı iddia edilmiştir. 818 sayılı Borçlar Kanunu’nun(BK) 126/4 maddesi ile 01.07.2012 tarihinde yürürlüğe giren 6098 sayılı Türk Borçlar Kanunu’nun(TBK) 147/6 maddesi hükümlerine göre eser sözleşmesinden doğan alacak davaları 5 yıllık zamanaşımı süresine tabi olup, BK’nın 128, TBK’nın 149. maddesi hükümleri gereğince zamanaşımı alacağın muaccel olması ile işlemeye başlayacaktır ve TBK’nın 154.maddesinde(BK133/2md.) zamanaşımını kesen nedenler düzenlenmiştir. Söz konusu maddenin ikinci fıkrasına göre, alacaklının, dava veya def’i yoluyla mahkemeye veya hakeme başvurmuşsa, icra takibinde bulunmuşsa———aşvurmuşsa işlemeye başlayan zamanaşımı süresi kesilir.
Dava konusu somut olayda davacı alacaklının alacağının muaccel-istenebilir olduğu anlaşılmakla 17/05/2017 tarihinde icra takibini başlatmakla zamanaşımı kesilmiştir. İcra takibinin itiraz üzerine durması halinde, alacaklının kesilen ve yeniden başlayan zamanaşımı süresinin tekrar kesilmesini ve yeni bir sürenin başlamasını teminen yapabileceği tek işlem, itirazın iptalini veya kaldırılmasını dava etmekten ibarettir. Söz konusu işlemlerin, istikrar kazanan—-benimsenen “uyuşmazlığı ileriye— açıktır. İİK’nun 67.maddesinde söz konusu davanın açılabilmesi için öngörülen 1 yıllık süre ise hak düşürücü nitelikte olup itirazın tebliği tarihinden itibaren başlamakla birlikte, bu davanın itiraz alacaklıya tebliğ edilmeden de açılmasına engel bir kanun hükmü bulunmamaktadır. İtirazın alacaklıya tebliğ edilmemesi, sadece İİK’nun 67. maddesinde sözü edilen hak düşürücü sürenin başlamasına engel teşkil eder niteliktedir. Bu açıdan bakıldığında, dava bir yıllık hak düşürücü süre içerisinde açılmış ise de, hak düşürücü süre ile zamanaşımının birlikte —- halinde zamanaşımı süresinin dolmasından sonra ve fakat hak düşürücü süre içerisinde açılan davanın alacağın zamanaşımına uğramasına engel bir niteliği yoktur.—
Dava konusu cari—– oluşturan uyuşmazlık konusu faturaların tarihi ve icra takip tarihleri —– alındığında gerek CMR 32.m. gerekse TTK 855.m. uyarınca dava konusu alacağın 1 yıllık zamanaşımı süresinin dolmuş olduğu anlaşılmakta olup, takip öncesinde zamanaşımını kesen veya durduran bir nedene de rastlanılmamıştır. Bu durumda davaya dayanak icra dosyasında en son işlem tarihi olan — davanın açıldığı, 16/07/2021 tarihine kadar 1 yıllık zamanaşımı süresi geçtiği anlaşılmakla davanın zamanaşımı nedeniyle reddine karar verilmiştir——— Karar sayılı ilamı)
İtirazın iptali davalarında davalı yararına kötüniyet tazminatına hükmedilebilmesi için davacı/alacaklının takip yapmakta haksız ve alacaklının kötüniyetli olması şarttır.—— davacı/alacaklının kötüniyetli olduğu ispat edilemediği anlaşıldığından, davalı/borçlunun şartları oluşmayan tazminat talebinin reddine karar verilmiş, aşağıdaki şekilde hüküm kurulmuştur.
HÜKÜM: Gerekçesi yukarıda açıklandığı üzere;
1-Davanın zaman aşımı nedeniyle REDDİNE,
2-Davalının şartları oluşmayan kötü niyet tazminat talebinin REDDİNE,
3-Karar harcı 80,70-TL ‘den davacı tarafça peşin olarak yatırılan 836,80-TL harcın mahsubu ile artan 756,10-TL harcın karar kesinleştiğinde ve talep halide davacıya iadesine,
4-Davacı tarafından yapılan yargılama giderlerinin üzerinde bırakılmasına,
5-Davalı tarafından yapılan yargılama gideri bulunmadığından bu hususta karar verilmesine yer olmadığına,
6-TTK 5/A maddesi ve 6325 Sayılı Hukuk Uyuşmazlıklarında Arabuluculuk Kanunu 18/A fıkrası ve —— davacıdan alınarak hazineye irat kaydına,
7-Davalı taraf kendisini vekille temsil ettirdiğinden karar tarihinde geçerli —. 13/4 maddesindeki esaslara göre belirlenen— vekalet ücretinin davacıdan alınarak davalıya verilmesine,
8-Taraflarca dosyaya yatırılan ve sarf edilmeyen gider avansının karar kesinleştiğinde Hukuk Muhakemeleri Kanununun 333.maddesi uyarınca ilgili tarafa iadesine,
Dair, taraf vekillerinin yüzlerine karşı kararın tebliğinden itibaren 2 haftalık yasal süre içerisinde İstanbul Bölge Adliye Mahkemesine istinaf yolu açık olmak üzere verilen karar açıkça okunup, usulen anlatıldı.