Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Anadolu 5. Asliye Ticaret Mahkemesi 2021/412 E. 2022/450 K. 26.05.2022 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C. İstanbul Anadolu 5. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
ESAS NO: 2021/412 Esas
KARAR NO: 2022/450
DAVA : İtirazın İptali (Ticari Nitelikteki Hizmet Sözleşmesinden Kaynaklanan)
DAVA TARİHİ: 11/11/2016
KARAR TARİHİ: 26/05/2022
Mahkememizde görülmekte olan İtirazın İptali (Ticari Nitelikteki Hizmet Sözleşmesinden Kaynaklanan) davasının yapılan açık yargılaması sonunda,
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ
DAVA:Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; Müvekkili —-davalı —-üzerine verilen hizmet neticesinde davalı şirketten fatura karşılığı—– alacaklı bulunduğunu, hizmet sözleşmesi karşılığı yapılan hizmet bedelinin davalı taraftan yazılı ve sözlü olarak defalarca müracaat ile talep edilmiş ise de herhangi bir netice alamadıklarını, davalı hakkında ——dosyası ile takip başlatıldığını, davalının takibe, borca ve diğer ferilerine itiraz etmesi üzerine iş bu takibin durduğunu, itirazın haksız olduğunu, hizmete ilişkin faturaların davalı tarafından tebliğ alındığını, süresi içinde faturalara hiçbir itiraz yahut çekince bildirmediğini, müvekkili şirket ile davalı şirket aralarındaki ticari ilişki nedeniyle bir çok fatura düzenlendiğini, takibe konu alacağın ———- bedelli faturaların olduğunu, müvekkil şirketten davalının koşullarını bilerek hizmet talep ettiğini, buna rağmen sunulan hizmetin bedelini ödememesi kötü niyetli olduğunu, davalının faize itirazının da kötü niyetli olduğunu, —–takip öncesi herhangi bir şekilde faiz işletilmediğini, takip sonrası uygulanan faiz ise yasal faiz olduğundan bahisle haksız ve kötü niyetli borca, faize ve tüm ferilerine yapılan itirazların iptaline ve %20 den aşağı olmamak üzere davalının icra inkar tazminatına mahkum edilmesini talep ve dava etmiştir.
SAVUNMA :
Davalıya usulüne uygun dava dilekçesinin tebliğine rağmen davaya cevap sunmadığı görülmüştür.
DELİLLERİN DEĞERLERLENDİRİLMESİ VE GEREKÇE
Dava, davacı tarafından davalıya verilen gemi bakım hizmetine ilişkin ödenmeyen fatura alacağının tahsili amacıyla başlatılan icra takibine vaki itirazın İİK 67. vd maddeleri gereğince iptali talebine ilişkindir.
Yapılan yargılama sonucunda mahkememizin —–
1-Davanın—-hizmeti alacağına ilişkin başlatılan takibe itirazın iptali davası olması nedeniyle T.T.K. 1352/l, HMK 1,114/1-c ve 115/2 maddeleri gereği göreve ilişkin dava şartı noksanlığından davanın usulden reddine,
2-HMK.’nun 20.maddesi uyarınca, iş bu kararın kesinleştiği tarihten itibaren iki haftalık süre içerisinde başvuru halinde, dava dosyasının görevli —— gönderilmesine, aksi halde davanın açılmamış sayılmasına,
3-HMK.’nun 331/2 maddesi uyarınca yargılama giderlerinin görevli mahkemece değerlendirilmesine,…” karar verilmiştir.
Davacı vekili tarafından mahkememiz kararının istinaf edilmesi üzerine dosya —- gönderilmiş ve yapılan istinaf incelemesi sonucunda ——–Takibe konu faturalar incelendiğinden ise taraflar arasında ——-ilişkin gemi inşa işi yapan davalı tersaneye deniz alacağı oluşturmayan, hizmet sözleşmesinden kaynaklı çeşitli hizmetlerin verilmiş olduğu, mahkemenin gerekçesinde belirttiği TTK 1352.maddede belirtilen “Geminin işletilmesi, yönetimi, korunması veya bakımı için sağlanan eşya, malzeme, kumanya, yakıt, konteynerler dahil bu amaçlarla verilen hizmetler” veya aynı maddede belirtilen deniz alacağı oluşturan başkaca bir hizmetin verilmediği anlaşılmakla; uyuşmazlığın çözümünde ——- görevli değildir. Açıklanan nedenlerle, mahkemece işin esasına ilişkin bir karar verilmesi gerekirken görevsizlik kararı verilmesi 6100 sayılı HMK’nun 353/1.a.3 maddesine aykırı olduğundan, davacı vekilinin istinaf başvurusunun kabulüne, ilk derece mahkemesi kararının kaldırılmasına, davanın esası hakkında inceleme yapılarak karar verilmek üzere dosyanın mahkemesine iadesine karar verilerek aşağıdaki şekilde hüküm tesis edilmiştir.
HÜKÜM: Yukarıda açıklanan nedenlerle:
1-Davacı vekilinin istinaf başvurusunun KABULÜNE,
2——- sayılı kararının HMK 353/1.a.3 maddesi gereği KALDIRILMASINA, 3-Davanın esası hakkında inceleme yapılarak karar verilmek üzere dosyanın mahkemesine İADESİNE….” şeklinde kaldırılmıştır. Kaldırma kararı sonrasında dosya mahkememizin —- esasına kaydı yapılmıştır.
Mahkememizce yeniden yapılan yargılama sonucunda;
Dosya ——Kararı gereğince yargılama yapılmış, dosya ek rapor alınmak üzere bilirkişiye tevdi edilmiş, — tarihli bilirkişi ek raporu alınmış ve dava sonuçlandırılmıştır. —- tarihli bilirkişi ek raporunda özetle, “…Davacı yan tarafından, davalı şirkete düzenlenen ve davalı şirket tarafından da —-bildirimi — yapılan faturaların—- tutarında olduğu, Dolayısı ile davacının alacağına dayanak yaptığı davalı şirkete keşide ettiği faturaların DAVALI yan tarafından —– bildirildiği, davalının faturaların tebellüğüne ve verilen hizmetin içeriğine itiraz etmediği, bu hususlar dikkate alındığında; davalının davacı tarafından kendisine keşide edilen ve alacağına dayanak yaptığı davaya konu faturaları KAYDİ olarak tebellüğ etmiş olduğu kanaatine varılmıştır…” yönünde görüşlerini bildirmiştir.Kural olarak, bir vakıadan kendi lehine haklar çıkaran/iddia eden taraf, o vakıayı ispat etmeye mecburdur (4721 sayılı Türk Medeni Kanunu’nun 6.maddesi).
İspat yüküne ilişkin bu genel kural, itirazın iptali davaları için de geçerlidir. Yani, itirazın iptali davalarında da ispat yükü bakımından bir değişiklik olmayıp, bu genel kural uygulanır. Bu davalarda da bir vakıadan kendi lehine haklar çıkaran (iddia eden) taraf o vakıayı ispat etmelidir.
Faturanın delil olarak kullanılabilmesi için taraflar arasında sözleşmenin bulunması gerekir. Fatura sözleşmenin ifası yönelik belge hükmündedir. Sözleşmenin kurulmasına yönelik fatura ispat kulfeti açısından sonuç dogurmaz. Taraflar arasında akdi ilişki bulunduğunun ispat kulfeti davacı taraftadır. Davacı sözleşmenin bulduğunu ve faturaya konu malın davalıya teslim edildiğini ispat etmesi gerekir. Taraflar arasında sözleşme iliskisi yoksa fatura ispat külfeti açısından sonuç dogurmaz. Ayrıca faturanın usulüne uygun olarak tebliğ edildiği davacı tarafca ispatlanması gerekir.
Mahkememizce tarafların ticari defter ve kayıtları ilüzerinde yapılan bilirkişi incelmesi sonucunda, davacı tarafça talep edilen cari hesap alacağının davacı ticari defter ve kayıtlarında kayıtlı olduğu, davalının inceleme gününde ticari defterlerini ibraz etmediği anlaşılmıştır. Ayrıca tarafların ——- üzerinde yapılan bilirkişi incelemesinde, dosyaya konu alacağın davalı tarafından—- bildirildiği anlaşılmaktadır. Başka bir deyişle davalı, davacı tarafça talep edilen cari hesap alacağına ilişkin hizmeti kabul edip —–bildirdiği anlaşılmaktadır. O halde davalı, beyanname vermekle cari hesaba konu hizmet/malları teslim aldığının ve teslim aldığı malların/hizmetin de bedelini ödemekle yükümlü olduğunun kabulü gerekir. ————
Hemen belirtmek gerekir ki, dosyaya sunulan——- tarihli bilirkişi ek raporu usulüne uygun bir şekilde davalıya tebliğ edilmesine rağmen davalı tarafından alınan bilirkişi ek raporuna karşı herhangi bir itirazda bulunulmadığı anlaşılmıştır.
HMK 281 maddesinde; “Taraflar, bilirkişi raporunun, kendilerine tebliği tarihinden itibaren iki hafta içinde, raporda eksik gördükleri hususların, bilirkişiye tamamlattırılmasını; belirsizlik gösteren hususlar hakkında ise bilirkişinin açıklama yapmasının sağlanmasını veya yeni bilirkişi atanmasını mahkemeden talep edebilirler.” denilmektedir. Aynı kanunun 94/3 maddesinde; ” Kesin süre içinde yapılması gereken işlemi, süresinde yapmayan tarafın, o işlemi yapma hakkı ortadan kalkar.” denilmektedir.
Davacı vekili tarafın ——- tarihli bilirkişi ek raporuna süresinde herhangi bir itirazda bulunmadığı anlaşılmakla HMK 94/3 maddesi gereği bilirkişi ek raporuna itiraz hakkının ortadan kalktığının kabulü gerekir.
Tüm dosya kapsamı, taraf iddia ve savunmaları, alınan bilirkişi raporları ve bütün deliller birlikte değerlendirildiğinde; davacının, davalı ile arasındaki ticari ilişkiyi ve alacağını yöntemince ispat ettiği, davalı tarafça dosyaya konu borcun sona erdiğine ilişkin herhangi bir bilgi ve delilin sunulmadığı , davalı temerrüde düşürülmediğinden davacının işlemiş faiz talebinin yerinde olmadığı anlaşılmış, davanın kısmen kabulüne, davalının—— esas sayılı takip dosyasına yapmış olduğu itirazın iptali ile, —–asıl alacak ve takip tarihinden itibaren işleyecek yasal faizi üzerinden takibin devamına, davacının fazlaya talebinin reddine karar verilmiştir.
İtirazın iptali davalarında davacı yararına icra inkar tazminatına hükmedilebilmesi için borçlunun itirazında haksız olması ve alacağın likit olması şarttır. —– Dosyaya konu alacağın cari hesap ilişkisi/faturaya dayanması sebebiyle alacağın likit ve davalının haksız olduğu anlaşıldığından, hükmedilen asıl alacak miktarı ——- üzerinden davacı lehine icra inkar tazminatına hükmedilmiş, aşağıdaki şekilde hüküm kurulmuştur.
HÜKÜM: Gerekçesi yukarıda açıklandığı üzere;
1-Davanın KISMEN KABULÜNE,
-Davalının ——– sayılı takip dosyasına yapmış olduğu İTİRAZIN İPTALİ ile, —— asıl alacak ve takip tarihinden itibaren işleyecek yasal faizi üzerinden takibin DEVAMINA,
-Davacının fazlaya talebinin REDDİNE,
2-Hükmedilen asıl alacağın takip tarihindeki kur üzerinden tespit edilecek değeri üzerinden hesaplanan miktarın %20’si oranında icra inkar tazminatının davalıdan alınarak davacıya verilmesine,
3-Karar harcı 7.411,27-TL’den davacı tarafça yatırılan 1.576,91-TL peşin ile icra dosyasına yatırılan 469,37-TL harç olmak üzere toplam 2.046,28-TL harçtan mahsubu ile bakiye 5.364,99‬-TL harcın davalı taraftan tahsili ile hazine adına irat kaydına,
4-Davacı tarafça yatırılan 1.576,91-TL peşin ile icra dosyasına yatırılan 469,37-TL harç olmak üzere toplam 2.046,28-TL harcın davalıdan alınarak davacıya verilmesine,
5-Davacı tarafından tarafından yapılan 29,20-TL başvuru harcı, 4,30-TL vekalet harcı, 306,55-TL tebligat ve müzekkere gideri, 800,00-TL bilirkişi ücreti olmak üzere toplam 1.140,05-TL yargılama giderinin haklılık oranına göre 970,95-TL sinin davalı taraftan tahsili ile davacı tarafa ödenmesine, kalan tutarın davacı üzerinde bırakılmasına,
6-Davalı tarafından yapılan yargılama gideri bulunmadığından bu hususta karar verilmesine yer olmadığına,
7-Davanın kabul edilen kısmı için davacı taraf kendisini vekille temsil ettirdiğinden karar tarihinde geçerli A.A.Ü.T. 13/2 maddesindeki esaslara göre belirlenen 14.256,99-TL nispi vekalet ücretinin davalıdan alınarak davacıya verilmesine,
8-Davanın reddedilen kısmı için davalı taraf kendisini vekille temsil ettirdiğinden karar tarihinde geçerli A.A.Ü.T. 13/2 maddesindeki esaslara göre belirlenen 5.100,00-TL nispi vekalet ücretinin davacıdan alınarak davalıya verilmesine,
9-Taraflarca dosyaya yatırılan ve sarf edilmeyen gider avansının karar kesinleştiğinde Hukuk Muhakemeleri Kanununun 333.maddesi uyarınca ilgili tarafa iadesine,
Dair, davacı yetkili kılınan vekilinin yüzüne karşı kararın tebliğinden itibaren 2 haftalık yasal süre içerisinde – Mahkemesine istinaf yolu açık olmak üzere verilen karar açıkça okunup, usulen anlatıldı. 26/05/2022