Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Anadolu 5. Asliye Ticaret Mahkemesi 2021/41 E. 2022/529 K. 14.06.2022 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C. İstanbul Anadolu 5. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ

ESAS NO : 2021/41 Esas
KARAR NO : 2022/529

DAVA : İtirazın İptali (Hizmet Sözleşmesinden Kaynaklanan)
DAVA TARİHİ : 19.01.2021
KARAR TARİHİ : 14.06.2022

Mahkememizde görülmekte olan İtirazın İptali (Hizmet Sözleşmesinden Kaynaklanan) davasının yapılan açık yargılaması sonunda,
DAVA:
Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; Davacı şirket tarafından —- — davalıya ait, —- plakalı araç ile gerçekleştirilen ihlalli geçiş nedeniyle doğan ve yasal süresi içerisinde ödenmeyen geçiş tutarı ve yasadan kaynaklı para cezasının tahsili amacıyla —Esas Sayılı dosyasından başlatılan icra takibinden gönderilen ödeme emrinin, davalıya tebliğ edildiğini, borçlu, davacı şirkete borcu olmadığını ileri sürmek suretiyle borcun tamamına itiraz ettiğini, itiraz konusu alacak hakkında takibin devamı amacıyla işbu davanın ikame edildiğini, yapılan itirazın haksız ve yersiz olduğunu, itirazın iptalinin gerektiğini, davalı takipte, davacı şirkete herhangi bir borcu bulunmadığı iddiası ile asıl alacağa ve ferileri bakımından takibe itiraz ettiğini beyan ettiğini ve takibi durdurduğunu, bu doğrultuda ihlalli geçiş vakıasına itiraz etmemiş olduğunun açık olduğunu, davacı ———-tarafından ——– yer ——— nakit, ————-yapılabilmesi mümkün olduğunu, ——– sisteminin süresi ——ve bu nedenle —–geçiş ücreti tahsilatı yapılamaması halinde geçiş esnasında gişede yer alan bariyerler açılmamakta ve —— tarafından geçiş ücretinin gişede —- ödenmesinin talep edildiğini, —— kartı ile de ödeme gerçekleşmez ise oluşan ihlalli geçiş kaydına ilişkin, geçiş ücretinin hangi surette nereye ödeneceğini, yasal ödeme süresinin ne kadar olduğunu, yasal sürenin bitiminde geçiş ücreti ile birlikte 4 (dört) katı cezanın ödenmek zorunda kalınacağını, ödemenin geciktirilmesi halinde tutara eklenecek diğer masrafların neler olduğunu belirtir ihlalli geçiş bildirimi —–her ne kadar davacı şirket için yasal bir yükümlülük olmasa da sadece bilgilendirme amaçlı olarak düzenlenerek ihlalli geçiş anında, araç sürücüsüne teslim edildiğini, ihlalli geçişin, davacı şirket tarafından ————- ödenmeksizin kullanılması anlamına geldiğini, yasa gereği ihlalli geçiş vakıası ödemesiz geçiş anında tamamlandığını ve ihlalli geçiş cezası ödemesiz geçiş anında kesinleştiğini, ancak yasada öngörülen 15 günlük yasal süresi içinde geçiş ücretinin ödenmesi halinde ihlalli geçiş cezası yine yasa hükmü gereği kendiliğinden terkin olduğunu, davacı şirketin zorunlu olmamasına rağmen, 15 (on beş) günlük cezasız sürenin dolmasını müteakip, icra takibi başlatılmadan önce, ihlalli geçiş yapan araçların maliklerinin adreslerine “İhlalli Geçiş İhtarnamesi” göndererek geçiş ücreti ve ceza tutarının ödenmesini talep ettiklerini, ————-, davalı borçlunun ihlalli geçişi inkâr etmeksizin, icra dosyasına yapmış olduğu itirazın hukuki dayanaktan yoksun olduğunu, takip talebi ile talep edilen geçiş ücreti, ceza tutarı ve süresi içinde ödemesini yapmamış olması nedeniyle talep edilen faiz yasalara uygun olduğundan, itirazın iptal edilerek takibe devam edilmesine cevaz verilmesini talep ettiklerini,—— çerçevesinde davalı borçlunun itirazlarının hukuki dayanaktan yoksun olduğunu, icra takibini sürüncemede bırakmaya yönelik itirazlar olduğu açık olarak görüldüğünden itirazlarının tümden iptalinin gerektiğini, belirtilen sebepler ve mahkemece resen dikkate alınacak nedenlerle; yapılacak yargılama neticesinde davalının—- yaptığı itirazının iptali ile takibin devamına, borçlu aleyhine yüzde yirmiden az olmamak üzere icra inkâr tazminatına hükmedilmesine, yargılama giderlerinin davalı üzerinde bırakılmasına ve lehlerine vekâlet ücretine hükmedilmesine karar verilmesini talep ettikleri görüldü.
SAVUNMA:
Davalı tarafa usulüne uygun tebligat yapıldığı ancak süresinde cevap dilekçesi sunmadığı görülmüştür. Mahkememizin ara kararına istinaden davalı vekilinin 24.02.2022 tarihinde sunduğu beyan dilekçesinde özetle, davalıya —- ücretini ödemediği iddiasıyla fahiş tutarlı cezalı geçiş bedeli ihtiva eden icra takibinin hukuka aykırı olduğunu, davalının, -borcu kabullenmek anlamına gelmemek kaydıyla- geçiş ücretini her daim ödeyebilecek durumda olmasına rağmen, icra takibi öncesinde kendisiyle hiçbir şekilde iletişim kurulmadığını, geçiş ücretinin birkaç katı tutarında alacak iddiası ortaya atıldığını, Tacir olmayan davalının kullanmış olduğu ve —– aracın bir ——- olduğunu, davalının işbu aracı ———sattığını, davalının ——- —– mevcut olduğunu, tahminlerine göre, ——satın alındığı kimseye —- üzerinden —- tahakkuk ettirildiğini, —– bağlı hesapta bakiye bulunmaması sebebiyle,—– bilgileri doğrultusunda malik olduğu tespit edilen davalıya —- geçiş hizmeti sebebiyle icra takibi başlatılarak davalıdan —- talep edildiğini, öncesinde davalıya hiçbir ihtarda bulunulmadığını, davalının, geçiş ücretini ödediği düşüncesiyle ve kendisine bildirim yapılmaması nedeniyle, borcu olduğunu bilmediğinden, geçiş ücreti tutarının ödenmemiş olması muhtemel olacağını, bu noktada, aracın önceki —- etmeye çalışan, ücreti tahsil edemediğinde de davalıya sorgusuz—- icra takibi başlatan davacının kötü niyetinin hukuk düzenince korunmaması gerektiğini, davalının şayet geçiş ücretini ödemediği sabit hale gelirse, bu ücreti elbette ödemeye hazır olduğunu, lakin, ceza tutarı adı altında davalıdan ücret talep edilmesinin hiçbir sözleşmesel dayanağının mevcut olmadığını, şayet geçiş ücreti ———– sebebiyle ödenmediyse, davalının borcu yalnızca geçiş ücretinden ibaret olacağını, şu halde davacının ancak takip talebinden itibaren işletilecek faiziyle beraber bu tutarı talep hakkına sahip olacağını, izah edilen nedenlerle davanın reddine ve yargılama giderleri ile vekalet ücretinin davacıya yükletilmesine karar verilmesini beyan ve talep ettiği görülmüştür.
İNCELEME ve GEREKÇE:
Dava hukuki niteliği itibariyle, davacı tarafından —— davalıya ———- ödenmeyen geçiş tutarı ile yasadan kaynaklı cezai şartın tahsili talebi ile başlatılan icra takibine itirazın iptali ve icra inkar tazminatı istemine ilişkindir.
Dilekçeler aşaması tamamlanmakla, ön inceleme duruşması sonrası dava şartları ve ilk itirazlar incelenmiş, tarafların sulh olma imkanının bulunmadığının tespiti ile uyuşmazlık noktaları belirlenmiş, mahkememizin görevi hususunda değerlendirme yapılabilmesi için tahkikat aşamasına geçilip davalının bağlı bulunduğu —–kayıtları için ————– yazılarak deliller toplanmıştır.
——— karar sayılı ilamlarında ve çok sayıda benzer ilamlarda da vurgulandığı üzere;
Ticari dava ve ticari iş birbirinden farklı iki ayrı kavramdır. Her ticari dava ticari iş olmakla birlikte, her ticari iş ticari dava olmamaktadır. Türk Ticaret Kanunu’nun 5 (1) maddesi uyarınca ticari davalara bakma görevi Asliye ticaret mahkemesine aittir. Dolayısıyla ticari iş kapsamında olmakla birlikte ticari dava sayılamayan durumlarda ticaret mahkemeleri görevli olmayacak, uyuşmazlığın niteliğine göre diğer mahkemelerin görev hususu değerlendirilecektir. 6102 sayılı Türk Ticaret Kanununun 4. maddesine göre bir davanın ticari dava sayılması için; uyuşmazlık konusu işin taraflarının her ikisinin birden tacir ve her iki tarafın ticari işletmesi ile ilgili olması yada tarafların tacir olup olmadıklarına veya işin tarafların ticari işletmesi ile ilgili olup olmamasına bakılmaksızın, Türk Ticaret Kanunu’nda veya diğer kanunlarda o davaya Asliye Ticaret Mahkemesinin bakacağı yönünde bir düzenleme bulunması, diğer bir deyişle mutlak ticari dava olması gerekmektedir.
Somut olaya dönüldüğünde uyuşmazlık niteliği itibariyle hizmet sözleşmesinden kaynaklanmakta olup, bu anlamda mutlak ticari dava kapsamında değildir. Davacı taraf tacir olup uyuşmazlık ticari işletmesini ilgilendirmekle birlikte, gelen müzekkere cevaplarından davalının tacir olmadığı anlaşıldığı gibi aracın niteliğinin de hususi ——– olduğu görülmektedir. Her ne kadar davalının dava dışı ——- ortaklığı bulunduğu bildirilmiş ise de şirket ortaklığı tek başına davalıya tacir vasfı kazandırmayacağından uyuşmazlık bu anlamda nispi ticari dava kapsamında da kalmamaktadır. Nitekim davalı tarafından sunulan beyan dilekçesinde de davalının tacir olmadığını aracın —- olduğunu belirtmiştir. Hal böyle olmakla uyuşmazlığın çözüm yeni mahkememiz olmayıp Asliye Hukuk Mahkemesi olduğu anlaşılmakla görev hususunun dava şartlarından olup yargılamanın her aşamasında resen nazara alınabileceği, bu hususta kazanılmış usuli haktan da söz edilemeyeceği göz önüne alınarak mahkememizin görevsizliği nedeniyle davanın dava şartı yokluğu yönünden usulden reddine karar vermek gerekmiş ve aşağıdaki şekilde hüküm kurulmuştur. (——– Karar sayılı ilamları)
HÜKÜM: Gerekçesi yukarıda açıklandığı üzere;
1-Görevli mahkemenin Asliye Hukuk Mahkemesi olması ve Mahkememizin GÖREVSİZLİĞİ nedeniyle HMK nun 114 (1) / c maddesinin yollaması ile HMK nun 115(2) maddesi uyarınca davanın dava şartı yokluğu nedeni ile usulden REDDİNE,
2-HMK’nun 20 (1) maddesi uyarınca karar kesinleştiğinde ve yasal süre içinde istem halinde dosyanın görevli—– HUKUK MAHKEMESİ’ne GÖNDERİLMESİNE,
3-HMK’nun 331 (2) maddesi uyarınca yargılama giderlerinin görevli mahkeme tarafından değerlendirilmesine,
4-HMK’nun 20 (1) maddesi uyarınca kararın kesinleşmesinden sonra yasal süre içinde gönderme başvurusunun yapılmaması halinde davanın açılmamış sayılmasına karar verilmek üzere dosyanın ele alınmasına,
İlişkin olarak; davalı vekilinin yokluğunda, davacı vekilinin yüzüne karşı kararın tebliğinden itibaren 2 haftalık yasal süre içerisinde İstanbul Bölge Adliye Mahkemesine istinaf yolu açık olmak üzere verilen karar açıkça okunup, usulen anlatıldı.