Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Anadolu 5. Asliye Ticaret Mahkemesi 2021/406 E. 2021/1159 K. 07.12.2021 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C. İstanbul Anadolu 5. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ

ESAS NO : 2021/406 Esas
KARAR NO : 2021/1159

DAVA : Tazminat (Haksız Fiilden Kaynaklanan)
DAVA TARİHİ : 04/05/2018
KARAR TARİHİ : 07/12/2021

Mahkememizde görülmekte olan Tazminat (Haksız Fiilden Kaynaklanan) davasının yapılan açık yargılaması sonunda,
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
DAVA: Davacı vekilinin mahkememize göndermiş olduğu dava dilekçesinde özetle; davalı şirkete sigortalı — sigortası ile—- işletini olduğu — tarihinde park halindeyken hasarlandığı, —- numarası davalı … şirketine sigortalı olduğu, meydana gelen kaza neticesinde — geldiği, somut olayda davacı aracını, davalının anlaşmalı — buna ilişkin faturalar mevcut olduğu, davalı nezdinde düzenlenen ekspertiz raporunda parça bedelinden 2.097 TL iskonto yapılarak hasar tespit edilmiş; —– parça tedariği ve parça —- kabul etmediği ancak parça — — uygulandığı belirtildiği, davalı ile anlaşmalı ya da yetkili servisleri arasında yapılan anlaşmalara göre — uygulanması, davacı sigortalıyı bağlamadığı, davacı aracını kendi imkanları ile bir başka serviste tamir ettirmiş ve bu servis tarafından — yapılmadığı, dosya kapsamına göre, ekspertiz raporunda belirtilen — yapılmadan, davacının gerçek zararının tespiti gerekeceği, hasar alan Parçaların tespiti ile Hasar bedelinin ——–alınmak zorunda kalınmış ve ———ödendiği, TTK’nın “Giderleri Ödeme Borcu” başlıklı 1426/(1). Maddesi hükmüne göre: “Sigortacı, sigorta ettiren, sigortalı —– tazminatın veya bedel ödeme borcunun kapsamının belirlenmesi amacıyla yapılan makul giderleri, bunlar faydasız kalmış olsalar bile ödemek zorunda olduğu, davalı …—–, araçta meydana gelen hasar bedelinin, alacağın temliki sözleşmesine uygun olarak, tarafımıza ödenmesi için 15/03/2018 tarihinde başvuru yapıldığı, sigortacı hasar ihbarı üzerine talep ettiği belgelerin kendisine eksiksiz olarak verilmesi —– tespiti kararlaştırılmış —tesliminden itibaren —– gerekli incelemeleri tamamlamak ve ödemeye engel bir durumun bulunmaması halinde tazminat miktarını tespit edip sigortalıya ödemek zorundadır. Tazminat ödeme borcu her halde hasarın ihbarından —- tarihinde temerrüde düştüğü, hasar bedeline ilişkin uyuşmazlık sebebi ile talep edebileceğimiz miktann bilirkişi marifeti ile tespit edilmesinden sonra alacak miktarını belirlenecek miktar kadar arttıracağımızı, fazlaya ilişkin haklarımız saklı kalmak kaydıyla, şimdilik 250,00-TL hasar bedelinin —– — muhatap şirketin temerrüt tarihi olan 25/03/2018 tarihinden itibaren yasal faizi ile birlikte tahsiline, her türlü başvuru, yargılama gideri ve vekalet ücretinin karşı tarafa yükletilmesine karar verilmesini talep ve dava ettiği görülmüştür.
SAVUNMA :Davalı vekilinin mahkememize göndermiş olduğu cevap dilekçesinde; öncelikle davanın fazlaya ilişkin haklar saklı tutularak açılması usul ve yasaya aykırı olup; belirsiz nitelikte bir iddia söz konusu olmayıp; davanın kısmi dava olarak açılması usul ve yasaya aykırı olduğu, dava dilekçesinde davacının iddiasına göre hasar talebi belirli olduğu —–amacı ile davanın belirsiz alacak davası olarak nitelendirilerek çok cüzi bir kısmın talep edilmesi hukuka uygun olmadığı, davanın bu sebeple usulden reddi veya harcın tamamlatılması yönünde karar oluşturulması gerektiği, bu yönü ile açılan davaya ayrıca zamanaşımı itirazımızın bulunduğunu, davacı taraf temlik alacaklısı olarak sigorta poliçesine dayalı olarak davalı şirketten talepte bulunduğu, Hukuken ancak sigorta poliçesinden doğan hakların talep edilmesi hakkının tek taraflı olarak devredilebilmesi mümkün olmadığı, alacağın temlikine ilişkin olarak taraflar arasındaki sözleşmesinin davalı …—bulunmadığı, esas yönden kabul anlamına gelmemekle birlikte belirtmek gerekir ki; davalı şirketin poliçe gereği ancak sigortalıya karşı sorumluluğu mevcut olup, 3.kişi konumunda olan davacıya karşı hiçbir hukuki sorumluluğu bulunmadığı, esas yönden davacı tarafından açılan işbu dava son derece haksız ve yersiz olduğu, davalı şirket tarafından —tarihleri arası dönem için sigortalandığı, davacı temlik alan tarafça sigortalı aracın karıştığı iddia edilen kaza nedeni ile davalı şirkete süresi içerisinde gerekli evraklarla yapılmış bir başvuru öncelikle bulunmadığı, kaldı ki; dava dilekçesinde dahi sigortalı aracın hangi tarihte karışmış olduğu kazaya ilişkin hasar talebi ileri sürüldüğü dahi belirli olmadığı, davacı tarafın hasar talebinin ve kaza iddiasının asılsız ve haksız olduğu açıkça ortada olduğu, TTK md.1447-1448 hükümleri gereğince hasar nedeni ile sigortalı tarafından tüm bilgi ve belgelerin süresi içerisinde bildirilmesi ve hasara ilişkin inceleme yapılması— gerekli önlemleri almakla yükümlü olduğu, davalı şirkete yapılan hasar bildiriminde zarara ve hasara ilişkin evraklar sunulmadığı, davalı şirketin bu sebeplerle poliçe kapsamında hiçbir ödeme yükümlülüğü bulunmadığı, davacının iddia ve talepleri tamamen mesnetsiz ve yersiz olup, sunulan ve tek taraflı hazırlanan delillerin hiçbir bağlayıcılığı olmadığı, İddia edilen kaza ve hasarın gerçekleştiği ispat edilememiş ve sigortalı tarafından tüm yükümlülükler ihlal edildiği, açıklanan nedenlerle haksız ve yersiz davanın usulden ve esastan reddine ve tüm yargılama giderleri ve vekalet ücretinin davacı taraf üzerinde bırakılmasına karar verilmesini talep ettiği görülmüştür.
İNCELEME VE GEREKÇE:
Dava, davacı şirketin davaya konu poliçe ve hasarla ilgili alacağı temlik aldığı araç malikinin aracında trafik kazası sonrasında meydana gelen hasar bedelinin davalı şirketin— sorumluluğu nedeniyle hasar bedelinin tazmini istemine ilişkindir.
Davanın geçirmiş olduğu safahat incelendiğinde, davanın mahkememiz —- numarası ile açıldığı, mahkememizce — mahkememizce davanın reddine karar verildiği, davacı vekili tarafından mahkememiz kararı istinaf incelemesine gönderildiği, —- karar numaralı ilamı ile istinaf incelemesinin esastan reddine karar verildiği, mahkememiz kararının kesinleştirme işleminin yapıldığı, davacı vekil tarafından mahkememize yargılanmanın yenilenmesi talepli dilekçe gönderildiği ve dosyanın dosyanın mahkememiz esas numarasına kaydının yapılmış olduğu görülmüştür.
Davacı vekili tarafından mahkememize gönderilen 14/06/2021tarihinde yargılanmanın yenilenmesi talepli dilekçesinde özetle, sayın mahkemece : “——ilamında ”Dava dilekçesinde tesbit edilen hasar bedelinin KDV dahil 3.538,96 TL, ödenen ekspertiz ücretinin ise 354,00 TL olduğunu ileri süren davacı tarafın, dava açmadan önce sahip olduğu bilgilere göre uyuşmazlığa konu alacağın miktar veya değerini, gerekli dikkat ve özeni göstermesine rağmen tam ve kesin olarak belirleyebilecek durumda olmadığından söz edilemez.” olduğu, bu durumda, davacının talep ettiği hasar bedeli ve ——— belli olduğu, dava dilekçesinde şartları bulunmadığı halde davanın belirsiz alacak davası olarak açıldığı durumda hukuki yarar yokluğundan davanın reddi yoluna gidilmesi gerektiği çünkü, alacağın belirlenebilmesi mümkün iken, böyle bir davanın açılmasına kanunun izin vermediği, davacının dava açarken talep ettiği miktarın belirlenebilir olması, hukuki yarar yokluğunun tamamlanabilir bir dava şartı olmaması yukarıda yer alan gerekçeler ve ilgili Yargıtay daireleri ile Hukuk Genel Kurulunun kararları doğrultusunda davanın HMK 114/1-h HMK 107 maddeleri gereğince reddine karar verilmiş, aşağıda belirtilen şekilde hüküm kurulmuştur denilerek davanın reddine yönelik karar verildiği, verilen hüküm hukuka ve hakkaniyete açıkça aykırı olmakla yargılamanın iadesi sebeplerinin varlığı nedeniyle, yeniden yargılama yapılması gerektiği, HMK’ nın 375. maddesinin bendinde düzenlenen “…Karara esas alınan bir hükmün, kesinleşmiş başka bir hükümle ortadan kalkmış olması…” yargılamanın yenilenmesi nedeni olduğu, yerel mahkemenin gerekçesinde dayandığı ve karara esas aldığı —–, davanın belirsiz alacak davası olarak açılamayacağı hükmünü içeren kararı— aşağıda belirtilen kararları ve pek çok kararı ile ortadan kaldırıldığı—— ——— için, kararda Bölge Adliye Mahkemesi İstinaf kanun yolunu açık bıraktığı halde iş bu karara yönelik —- Karar sayılı kararı ile yerel mahkeme kararı miktar itibariyle kesin olduğundan istinaf talebimizin reddine karar verildiği İstinaf Mahkemesi’ nin öncelikle usul açısından inceleme yapması gerekirken esas incelemesi yapması ve istinaf talebinin reddine karar vermesi de hukuki açıdan hatalıdır. Kanunun hatalı uygulanması sebebiyle müvekkilin alacak hakkı bertaraf edilemeyeceği, nitekim yukarıda bahsi geçen, — kararına esas yerel mahkeme kararı da istinaf sınırının altında kalmasına rağmen Bölge Adliye Mahkemesi istinaf talebimizin kabulüne karar verildiği yukarıda arz ve izah ettiğimiz üzere, belirttiğimiz gerekçelerle ve Sayın Mahkemece dikkate alınacak diğer sebeplerle; mahkemenin yukarıda esas ve karar numarası yazılı kararın HMK hükümlerine göre yeniden yargılama kapsamında kaldırılmasına ve davamızın kabulüne, yargılama giderleri ve vekalet ücretinin davalı tarafa yükletilmesine karar verilmesini vekaleten arz ve talep ettiği görülmüştür.
Tüm dosya kapsamı bir bütün halinde incelendiğinde; HMK 375. maddesinde yargılanmanın iadesi talep ve sebeplerinin ayrıntılı olarak açıklandığı, dava dilekçesi incelendiğinde, dilekçede belirtilen hiçbir sebebin HMK 375. maddedeki herhangi bir sebebe uymadığı, bu nedenle ileri sürülen yargılanın iadesi sebebinin kanunda yazılı sebeplerden olmadığı anlaşıldığından HMK’nın 379/2 maddesi gereğince davanın esasa girilmeden usulden reddi gerekmiş ve aşağıdaki hüküm kurulmuştur.
HÜKÜM : Gerekçesi yukarıda açıklandığı üzere;
1-Dava sebeplerinin HMK 375.maddesinde belirtilen sebeplerden olmadığı anlaşıldığından, HMK 379/2 maddesi gereğince davanın USULDEN REDDİNE,
2-Alınması gerekli 59,30-TL Karar harcının davacıdan alınarak hazineye irat kaydına,
3-Yapılan yargılama giderlerinin davacı üzerinde bırakılmasına ,
4-Davalı taraf kendisini vekille temsil ettirdiğinden karar tarihinde geçerli —- ücretinin davacıdan alınarak davalıya verilmesine,
5-Taraflarca dosyaya yatırılan ve sarf edilmeyen gider avansının karar kesinleştiğinde talep halinde ilgili tarafa iadesine,
Dair; davacı vekili ve davalı vekilinin yüzlerine karşı gerekçeli kararın tebliğinden itibaren 2 haftalık yasal süre içinde Bölge Adliye Mahkemesine istinaf yolu açık olmak üzere verilen karar açıkça okunup, usulen anlatıldı.