Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Anadolu 5. Asliye Ticaret Mahkemesi 2021/401 E. 2023/830 K. 26.10.2023 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C.
İstanbul Anadolu 5. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
ESAS NO: 2021/401 Esas
KARAR NO: 2023/830
DAVA Tazminat (Tıbbi Kötü Uygulamaya İlişkin Zorunlu Mali Sorumluluk Sigorta Poliçesine Dayalı Maddi Ve Manevi Tazminat Talebidir.)
DAVA TARİHİ: 14/06/2021
KARAR TARİHİ :25/10/2023

Mahkememizde görülmekte olan Tazminat (Tıbbi Kötü Uygulamaya İlişkin Zorunlu Mali Sorumluluk Sigorta Poliçesine Dayalı Maddi Ve Manevi Tazminat Talebidir.) davasının yapılan açık yargılaması sonunda,

GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:

Davacılar vekili dava dilekçesin
—–küçük —– annesi olduğunu, dava dışı —— kötü kullanmaya ilişkin zorunlu mali sorumluluk sigorta poliçesi —- numarasıyla —- tarihlerinde ——- şirketi tarafından düzenlendiğini, Sigortalı doktor gebelik takibinde davacı anneyi down sendromunu tespit eden testler, doğruluk oranları, alternatif tespit seçenekleri ve bunların reddedilmesi halinde ortaya çıkacak riskler konusunda usulünce aydınlatılmayarak küçük —-down sendromlu olarak doğmasına sebebiyet verdiğini, oysa down sendromu gebelikte tespiti mümkün olan, tespiti halinde de —– göre gebeliğin sonlandırmasına izin verilen bir özür olduğunu,—– ise down sendromunu teşhise yönelik imkanlar konusunda hastayı aydınlatmayan doktorun sorumlu olacağını kabul etmekte olduğunu belirtip, şimdilik müvekkili küçük —-için geçici iş göremezlik (bakıcı giderleri dahil) maddi tazminatı olarak 430.000 TL manevi tazminat olarak 40.000 TL, anne —— için 20.000 TL manevi, baba —- için 20.000 TL olmak üzere toplamda 510.000,00 TL tazminatın 25.02.2021 tarihinden itibaren işleyecek avans faiziyle birlikte davalıdan tahsilini, mahkeme masrafları ve vekalet ücretinin de karşı tarafa yüklenmesine karar verilmesini talep ve dava etmiştir.

SAVUNMA;

Davalı —— vekili cevap dilekçesinde

Olay tarihinde hekimin herhangi bir sigorta şirketinde ——– bulunup bulunmadığının tespiti gerektiğini, zira 30 günden fazla sigortasız kalınan dönemlerde yapılan mesleki faaliyetler yönünden, ileride poliçe düzenlense dahi — gereği poliçe kapsam ve koruması bulunmadığını, Gebelik takibinin yaklaşık 40 haftaya yayılmış bir süreç olduğunu, bu sürecin farklı aşamalarında farklı hekimler, uzmanlar ve hastaneler yer alabileceği gibi, hastanın sürecin farklı dönemlerinde tedavi ve takiplerini üst merkezler, dış merkezler ve dahi —– yürütebileceği mahkemenin malumu olduğunu, nitekim davacı yan tarafından, müvekkili şirketçe sigortalı bulunduğu iddia edilen hekim—— tarafından takip edildiği iddia edilen kısma yönelik itham ve iddialarda bulunulduğunu, HMK md.64 vd. uyarınca işbu davanın sonuçları kendisini de etkileyebileceğinden, davanın, sigortalı hekime ihbarını talep ettiklerini, mevcut tıbbi yöntemlerle down sendromu vb. anomalilerin %100 tespiti mümkün olmadığı gibi, eğer test ve tetkiklerde düşük risk çıktı ise bu durumda da hekime kusur atfedilmesi mümkün olmadığını, zira testlerin tespit oranlarının değişkenlik gösterdiği gibi her doğum öncesi anomalinin doğumu sonlandırma endikasyonu da bulunmadığını, öncelikle zamanaşımı itirazları gereği davanın reddini talep ettiklerini, öte yandan, HMK md.64 vd. gereği davanın ———ihbarına, HMK md.119/2 gereği dava dilçesinde dayanılan olay ve maddi vakıalar ile talep sonucun açıklatılması için davacıya 1 haftalık kesin süre verilmesine, haksız ve mesnetsiz davanın reddi ile yargılama giderleri ve vekalet ücretinin davacı yana yükletilmesine karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
Davacılar vekili 10/03/2023 tarihli değer arttırım dilekçesinde özetle; bilirkişi raporunda aleyhe olan hususları kabul etmediklerini, mahkemenin yukarıda anılan dosyasında alacağın belirsiz olduğundan fazlaya dair talep ve dava hakları mahfuz kalmak kaydıyla 430.000,00 TL maddi tazminat, 80.000,00 TL manevi tazminat olmak üzere toplam 510.000,00 TL’lik tazminat davası ikame edildiğini, bilirkişi tarafından tanzim edilen 02/03/2023 tarihli rapora göre davacı küçüğün toplam alacağı, iş göremezlik zararı 6.145.570,28 TL, 6.608.471,36 TL bakıcı gideri alacağı olmak üzere 12.754.041,6 TL olarak tespit ve hesap edildiğini, ancak olay tarihinde yürürlükte olan poliçenin teminat limitinin 800.000,00 TL olduğundan talepleri poliçe limiti ile sınırlı olduğunu, (5) HMK 107. maddesinde “…Karşı tarafın verdiği bilgi veya tahkikat sonucu alacağın miktarı veya değerinin tam ve kesin olarak belirlenebilmesinin mümkün olduğu anda davacı, iddianın genişletilmesi yasağına tabi olmaksızın davanın başında belirtmiş olduğu talebini artırabilir…” dendiğini, yapılan tahkikat sonucu, başlangıçta belirsiz olan alacak bilirkişi raporu ile belirlenmiş olup dava değerinin anılan madde uyarınca arttırılması zarureti hasıl olduğunu, müvekkili küçük —— için: 720.000,00 TL iş göremezlik-maddi tazminat, (bakıcı ücreti dahil), 40.000,00 TL manevi tazminat, müvekkili anne —- için 20.000,00 TL manevi tazminat, müvekkilii baba —— 20.000,00 TL manevi tazminat, olmak üzere, toplam 800.000,00 TL tazminatın arabuluculuk başvurusu tarihinden (25/02/2021) itibaren avans faizi, mahkeme masrafları ve avukatlık ücretiyle davalı ——- müteselsilen tahsiline karar verilmesi talep etmiştir.

İNCELEME VE GEREKÇE:
Dava; Tıbbi Kötü Uygulamaya İlişkin ——–dayalı maddi ve manevi tazminat talebidir.Davacılardan—- annesi olup gebelik takipleri dava dışı doktor —— tarafından yapılmış olup, dava dışı doktor ——–poliçesi uyarınca —– tarihleri arasında geçerli olmak üzere davalı ——– şirket tarafından poliçe kapsamına alındığı, davacı annenin down sendromunu tespit eden testler, doğruluk oranları, alternatif tespit seçenekleri ve bunların reddedilmesi halinde ortaya çıkacak riskler konusunda gerekli aydınlatmaların dava dışı doktor tarafından yapılmadığı gerekçesi ile davacı küçük —– down sendromlu olarak dünyaya gelmesi nedeni ile davacıların uğradığı maddi ve manevi tazminat talebidir. Hekim ile hasta arasındaki ilişki vekalet akdi mahiyetinde olup, Borçlar Kanunu’nun vekalet akdini düzenleyen 386 vd (Yeni TBK 502 vd ) maddeleri uyarınca, vekil vekâlet görevine konu işi görürken yöneldiği sonucun elde edilmemesinden sorumlu değil ise de, bu sonuca ulaşmak için gösterdiği çabanın, yaptığı işlemlerin, eylemlerin ve davranışların özenli olmayışından doğan zararlardan dolayı sorumludur. Vekilin sorumluluğu, genel olarak işçininsorumluluğuna ilişkin kurallara bağlıdır. Vekil işçi gibi özenle davranmak zorunda olup, en hafif kusurundan bile sorumludur ( TBK.nun 396/1 md.). O nedenle, doktorun meslek alanı içinde olan bütün kusurları, hafif de olsa, sorumluluğun unsuru olarak kabul edilmelidir. Doktor hastasının zarar görmemesi için, mesleki tüm şartları yerine getirmek, hastanın durumunu tıbbi açıdan zamanında ve gecikmeksizin saptayıp, somut durumun gerektirdiği önlemleri eksiksiz biçimde almak, uygun tedaviyi de yine gecikmeden belirleyip uygulamak zorundadır. Asgari düzeyde dahi olsa, bir tereddüt doğuran durumlarda bu tereddüdünü ortadan kaldıracak araştırmalar yapmak ve bu arada da koruyucu tedbirleri almakla yükümlüdür. Gerçekten de müvekkil (hasta) mesleki bir iş gören doktor olan vekilden tedavinin bütün aşamalarında titiz bir ihtimam ve dikkat göstermesini beklemek hakkına sahiptir. Gereken özeni göstermeyen vekil, BK.nun 394/1. —–maddesi hükmü uyarınca vekaleti gereği gibi ifa etmemiş sayılmalıdır.—- tarihinde imzalanan ve ——yayımlanıp yürürlüğe giren ——— iç hukukumuzun bir parçası haline gelmiş olup, Sözleşme’nin ”amaç” başlıklı 1. maddesinde ”Bu sözleşmenin tarafları tüm insanların haysiyetini ve kimliğini koruyacak ve biyoloji ve tıbbın uygulanmasında, ayırım yapmadan herkesin, bütünlüğüne ve diğer hak ve özgürlüklerine saygı gösterilmesini güvence altına almakla yükümlüdürler”, yine 4. maddesinde “…araştırma dahil, sağlık alanında herhangi bir müdahalenin ilgili mesleki yükümlülükler ve standartlara uygun olarak yapılması gerekir” düzenlemesi mevcuttur. —— yazılı olan veya yazılı olmayan meslek kurallarına uygun müdahaleyi güvence altına almaktadır. Ayrıca, uygulamanın tedavi ya da yaşam kalitesinin yükseltilmesi amacına yönelmesinin zorunlu olduğu belirtilmektedir. Burada kastedilenin tıbbi standartlar olduğu konusunda bir duraksama bulunmamalıdır. Yine sözleşmenin 5. maddesinde “(1) Sağlık alanında herhangi bir müdahale, ilgili kişinin bu müdahaleye özgürce ve bilgilendirilmiş bir şekilde muvafakat etmesinden sonra yapılabilir. (2) Bu kişiye, önceden, müdahalenin amacı ve niteliği ile sonuçları ve tehlikeleri hakkında uygun bilgiler verilecektir. (3) İlgili kişi, muvafakatini her zaman serbestçe geri alabilir.” düzenlemesine yer verilmiştir. 6023 sayılı Türk Tabipleri Birliği Kanunu’nun 59/g maddesi uyarınca çıkartılan Hekim Etiği Yönetmeliği’nin ”Aydınlatılmış Onam” başlıklı 26. maddesinde “Hekim hastasını, hastanın sağlık durumu ve konulan tanı, önerilen tedavi yönteminin türü, başarı şansı ve süresi, tedavi yönteminin hastanın sağlığı için taşıdığı riskler, verilen ilaçların kullanılışı ve olası yan etkileri, hastanın önerilen tedaviyi kabul etmemesi durumunda hastalığın yaratacağı sonuçlar, olası tedavi seçenekleri ve riskleri konularında aydınlatır. Yapılacak aydınlatma hastanın kültürel, toplumsal ve ruhsal durumuna özen gösteren bir uygunlukta olmalıdır. Bilgiler hasta tarafından anlaşılabilecek biçimde verilmelidir. Hastanın dışında bilgilendirilecek kişileri, hasta kendisi belirler. Sağlıkla ilgili her türlü girişim, kişinin özgür ve aydınlatılmış onamı ile yapılabilir. Alınan onam, baskı, tehdit, eksik aydınlatma ya da kandırma yoluyla alındıysa geçersizdir.“ denilmiştir.Hasta Hakları Yönetmeliği’nin 11.maddesinde hastanın, modern tıbbi bilgi ve teknolojinin gereklerine uygun olarak teşhisinin konulmasını, tedavisinin yapılmasını ve bakımını istemek hakkına sahip olduğu, tababetin ilkelerine ve tababet ile ilgili mevzuat hükümlerine aykırı veya aldatıcı mahiyette teşhis ve tedavi yapılamayacağı; bilgilendirmenin kapsamı başlıklı 15. maddesinde, hastaya; a) Hastalığın muhtemel sebepleri ve nasıl seyredeceği, b) Tıbbi müdahalenin kim tarafından nerede, ne şekilde ve nasıl yapılacağı ile tahmini süresi, c) Diğer tanı ve tedavi seçenekleri ve bu seçeneklerin getireceği fayda ve riskler ile hastanın sağlığı üzerindeki muhtemel etkileri, ç) Muhtemel komplikasyonları, d) Reddetme durumunda ortaya çıkabilecek muhtemel fayda ve riskleri, e) Kullanılacak ilaçların önemli özellikleri, f) Sağlığı için kritik olan yaşam tarzı önerileri, g) Gerektiğinde aynı konuda tıbbî yardıma nasıl ulaşabileceği hususlarında bilgi verileceği; 18. maddesinde ise, ”Bilgi, mümkün olduğunca sade şekilde, tereddüt ve şüpheye yer verilmeden, hastanın sosyal ve kültürel düzeyine uygun olarak anlayabileceği şekilde verilir.Hasta, tıbbi müdahaleyi gerçekleştirecek sağlık meslek mensubu tarafından tıbbi müdahale konusunda sözlü olarak bilgilendirilir. Bilgilendirme ve tıbbi müdahaleyi yapacak sağlık meslek mensubunun farklı olmasını zorunlu kılan durumlarda, bu duruma ilişkin hastaya açıklama yapılmak suretiyle bilgilendirme yeterliliğine sahip başka bir sağlık meslek mensubu tarafından bilgilendirme yapılabilir.” düzenlemesi yer almaktadır. ——–Özetle hekim, görevini yüksek özenle yerine getirmeli ve hastanın bilgi alma hakkı kapsamında onu aydınlatmalıdır. Somut olayda, alan uzmanı hekimin anne karnındaki bebekteki down sendromunu teşhise yönelik bir hatası veya bu anomaliyi teşhise yönelik imkanlar konusunda hastayı yeteri kadar aydınlatmamasının sorumluluğunu doğuracağı izahtan varestedir.Davacı anne, dava dışı hekimin kusurlu davranışı sebebiyle, anne karnındaki bebekte var olan down sendromunun tespit edilemediğini, riskli gebeliği sonlandırma hakkının elinden alındığını ileri sürmektedir.Somut olayda; Davalının sigortalısı hekim tarafından, davacı hastanın down sendromu konusunda bilgilendirildiğine dair yazılı bir belge (aydınlatma formu) düzenlenmediği anlaşılmaktadır. Hastane belgelerinde bu yönde bilgilendirme yapıldığına dair kayıtlar bulunsa da, hastane ve hekim tarafından tek taraflı olarak düzenlenen bu kayıtlar, davacının bu konuda yeterince aydınlatıldığını kabule elverişli değildir. Bu durumda uygulanan ve diğer tanı, tedavi seçenekleri ve bu seçeneklerin getireceği fayda ve riskler ile hasta sağlığı üzerindeki muhtemel etkiler, komplikasyonlar ve reddetme durumda ortaya çıkabilecek muhtemel fayda ve riskler konusunda bilgilendirmenin, davalının sigortalısı olan ihbar olunan hekim tarafından davacı annenin sosyal ve kültürel düzeyine uygun olarak anlayabileceği şekilde yapıldığının, davacı anneyi bu şekilde aydınlatma yükümlülüğü bulunan hekimin, bu yükümlülüğünü mevzuata ve usule uygun şekilde yerine getirdiğinin geçerli delillerle ispatlanamadığı, davalının sigortalısı hekimin aydınlatma yükümlülüğünü yerine getirmediği anlaşılmaktadır. Bu itibarla teşhis ve tedavi hizmetini üstlenen sigortalı hekim, davacı çocuğun down sendromlu olarak doğmasından dolayı değil, bu kapsamda aydınlatma yükümlülüğünü yerine getirmeyerek vekalet sözleşmesinden kaynaklanan özen borcuna aykırı davranışından dolayı sorumludur. ——— Alınan raporlarda da belirtildiği gibi, tarama testi sonucunda elde edilen düşük risk oranına rağmen bebeğin down sendromlu olma ihtimali bulunduğu gibi, yüksek risk çıkması da bebeğin kesin olarak down sendromlu olduğu anlamına gelmemekte, bebeğin down sendromlu olup olmadığının tespiti için kesin tanı yöntemlerine başvurulması gerekmekte, ancak bu yöntemler de düşük gibi riskleri beraberinde getirmektedir. Bu durumda hekim, üçlü tarama testi sonucunda elde edilen sonucu, kesin tanı için başvurulabilecek yöntemleri, bu yöntemlerin risklerini, yukarıda açıklanan mevzuat hükümleri gereğince ve usulünce anneye açıklamalı, onu aydınlatmalıdır. Aydınlatma yükümlülüğünün yerine getirildiğini ispat yükü ise hekimdedir.Sağlık hizmetinin verilmesinde tıbbı gereklere uygun teşhis, tedavi ve bakımı özenle yapma görevinin hekime ait olduğu, hastanın uygulanan ve diğer tanı, tedavi seçenekleri ve bu seçeneklerin getireceği fayda ve riskler ile hasta sağlığı üzerindeki muhtemel etkileri, komplikasyonları ve reddetme durumda ortaya çıkabilecek muhtemel fayda ve riskleri konusunda bilgi edinme hakkının bulunduğu, bu bilgilendirmenin hekim tarafından hastanın sosyal ve kültürel düzeyine uygun olarak anlayabileceği şekilde yapılması gerektiği, hastayı bu şekilde aydınlatma yükümlülüğü bulunan hekimin, bu yükümlülüğünü mevzuata ve usule uygun şekilde yerine getirdiğini ispatlamak zorundadır.Dosya içerisine —– tarihli raporu uyarınca küçüğün Meslekte Kazanma Gücü Kaybı oranının %57 olduğu, Özürlülük Ölçütü, Sınıflandırması Ve Özürlülere Verilecek Sağlık Kurulu Raporları Hakkında Yönetmelik kapsamında tüm vücut engel oranının %70 oranında olduğuna dair rapor hazırlanmıştır.Davacı annenin dosya içine gelen —— gelen kayıtlarının incelenmesi sonucu; gebelik takiplerinin dava dışı doktor —– tarafından 10 aylık süre boyunca yapıldığı, — tarihinde doğumun meydana geldiği tespit edilmiştir.Dosya içerisine 02.03.2023 tarihli aktüerya bilirkişi raporu alınmış olup davacı küçük ——- yapılan hesaplama uyarınca sürekli bakıcı masrafı olarak %100 malul olduğu ve iş göremezlik tazminat bedelinin 12.754.041,06 TL olduğu hesap edilmiştir—– yürürlük tarihli ——-sigorta poliçesinin———–maddesi çerçevesinde, serbest ya da kamu veya özel sağlık kurum ve kuruluşlarında çalışan tabipler, diş tabipleri ve tıpta uzmanlık mevzuatına göre uzman olanların poliçe kapsamındaki mesleki faaliyeti ifa ederken mesleki faaliyeti nedeniyle verdiği zararlara bağlı olarak sözleşme süresi içinde kendisine yapılan tazminat taleplerine, bu taleple bağlantılı yargılama giderleri ile hükmolunacak faize ve sigortalı aleyhine ileri sürülen tazminat talebine ilişkin makul giderlere karşı poliçede belirlenen limitler dahilinde teminat sağlayacağı düzenlenmiş olup, poliçe kapsamında teminat altına alınan tazminat türleri bakımından herhangi bir ayrım yapılmamıştır. Bu nedenle davacının maddi tazminat talebinin yanında manevi tazminat talebi de poliçe ile teminat altına alınmıştır. Manevi tazminat takdir edilirken mahkemece; tarafların ekonomik durumu ve duyulan manevi üzüntü ve elemin derecesi dikkate alınarak davacı küçük için 40.000-TL, davacı küçüğün anne ve babası olan davacılar için ise 20.000’er-TL manevi tazminattan poliçe kapsamında davalının sorumlu tutulmasında isabetsizlik bulunmamaktadır. ——–Yapılan yargılama sonucu; dosya içerisine sunulan ——— tarihli ——— kapsamında dava dışı doktorun sigorta kapsamına alındığı, her bir olay için 800.000,00 TL limit belirlendiği, sağlık hizmetinin verilmesinde tıbbi gereklere uygun teşhis ve tedavinin hekime ait olduğu, her bir hastayı meydana gelecek fayda ve riskler konusunda hastanın anlayabileceği şekilde aydınlatma yükümlülüğünün bulunduğu, kabul veya reddedilmesi durumunda meydana gelebilecek durumların hastanın sosyal ve kültürel yapısına göre uygun bir şekilde kendisine anlatılması gerektiği, hekimlerin hastalarına uyguladıkları tedavi, yöntem ve bunun sonucu olarak doğacak sonuçları aydınlatmakla yükümlü bulundukları, hekimlerin üzerilerine düşen aydınlatma yükümlülükleri kanunlara uygun olarak yerine getirdiğini ispat etmesi gerektiği ancak gebe olan davacı annenin hekim tarafından yeterli derecede aydınlatılmadığı ve davacıların bundan dolayı maddi zararlarının meydana geldiği, dava dışı doktorun davalı sigorta şirketi tarafından 800.000,00 TL ile sınırlı olmak üzere poliçe kapsamına alındığı anlaşılmakla davacıların madde ve manevi tazminat taleplerinin kabulüne dair aşağıdaki şekilde karar verilmiştir.

HÜKÜM: Gerekçesi yukarıda açıklandığı üzere;

1-Açılan davanın 10.03.2023 tarihli Bedel Arttırım Dilekçesi uyarıncaMaddi Tazminat Talebi Yönünden Açılan Davanın KABULÜ İLE;
-Davacı küçük ——- için 720.000,00 TL iş göremezlik maddi tazminatının dava tarihi olan 27.04.2021 tarihinden itibaren avans faizi ile birlikte davalı sigorta şirketinden alınarak davacıya ödenmenine
A-Alınması gerekli 49.183,20 TL harçtan peşin alınan 1.741,91 TL ile 991,00 TL ıslah harcı toplamı 2.732,91 TL nin mahsubu ile bakiye 46.450,29 TL harcın davalı sigorta şirketinden tahsili ile hazineye gelir kaydına,
B- Davacı tarafından harcanan 2.772,75 TLposta ve tebligat gideri ve 2.500,00 TL bilirkişi gideri olmak üzere toplam 5.272,75 TL yargılama giderinin davalı sigorta şirketinden alınıp davacıya verilmesine,
C-Davacı tarafından harcanan 1.741,91 TL peşin harç, 59,30 başvurma harcı ile 991,00 TL ıslah harcının toplamı bakiye 2.792,21 TL’nin davalı sigorta şirketinden alınarak davacıya verilmesine,
D-Maddi tazminat yönünden davacı taraf kendisini vekille temsil ettirdiğinden karar tarihinde geçerli A.A.Ü.T.’deki esaslara göre belirlenen 106.800,00 TL nispi vekalet ücretinin davalı sigorta şirketinden alınarak davacıya verilmesine,

2-Manevi Tazminat Talebi Yönünden ;
Davacı küçük —- için 40.000,00 TL ,anne —- için 20.000,00 TL ,baba —– için 20.000,00 TL olmak üzere toplam 80.000,00 TL manevi tazminatının dava tarihinden itibaren avans faizi ile birlikte davalı sigorta şirketinden alınarak davacılara ödenmesine,
A-Alınması gerekli 5.464,80 TL harcın davalı sigorta şirketinden tahsili ile hazineye gelir kaydına,
B-Manevi tazminat yönünden davacı taraf kendisini vekille temsil ettirdiğinden karar tarihinde geçerli A.A.Ü.T.’deki esaslara göre belirlenen 17.900,00 TL vekalet ücretinin davalı sigorta şirketinden tahsili ile davacıya verilmesine,
İlişkin olarak taraf vekillerinin yüzüne karşı oy birliği ile verilen kararın tebliğinden itibaren 2 haftalık yasal süre içerisinde—————- Adliye Mahkemesine istinaf yolu açık olmak üzere oy birliği ile verilen karar açıkça okunup, usulen anlatıldı. 25/10/2023