Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Anadolu 5. Asliye Ticaret Mahkemesi 2021/386 E. 2022/368 K. 26.04.2022 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C. İstanbul Anadolu 5. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ

ESAS NO : 2021/386 Esas
KARAR NO : 2022/368

DAVA : Alacak
DAVA TARİHİ : 08.06.2021
KARAR TARİHİ : 26.04.2022

Mahkememizde görülmekte olan Alacak davasının yapılan açık yargılaması sonunda,
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ
DAVA:
Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; Davacının, davalı tarafından——Nezdinde açmış olduğu ———- hesabında ki ——geri almak istediğini, bu bankada davacıya ait —-bulunduğunu, davacı hakkında açılan ceza davası sebebiyle bu hesaba tedbir konulduğunu, aynı mahkemenin hesap üzerinde ki tedbiri kaldırıldığında bu bankanın faaliyet iznini kalktığı ve —– devredildiğini, davacının davalı —yetki verdiği —— başvuru yaptığını, ———— değerlerinin kendisine ödenmesini istediğini, davacının bu hesabı şahsi tasarrufları için açtığını, davalılardan —- değerlere karşılık kendisine 46.072,15-TL ödeme yapılabileceğini, ödeme yapılmadan önce her türlü haklarından feragat edecek şekilde ibraname, taahhütname ve parayı aldığına ilişkin makbuz imzalaması gerektiğini bildirildiğini, davacının bu ödemeye itiraz edip kabul etmediğini bildirdiğini, değerlerin kendisine—- dolar olarak verilmesi gerektiğini söylediğini, bunu üzerine davalı banka bu şekilde ödeme yapamayacağını, bu imzaları atmadığı sürece hiçbir ödeme alamayacağını, davacının işsiz olup başka bir gelirinin olmadığını, verilecek paraya ihtiyacı olduğunu, bu sebepten dolayı—- halinde belgeleri imzalayarak kısmen değer karşılıklarını tahsil ettiğini, davacı —- hesabından alacağını eksik tahsil eden ve tahsilat öncesi kendisine imzalatılan belgelere itiraz ettiğini, alacaklı kaldığı kısmı tarafından ödenmesi gerektiğini, her iki davalıya da yazılı olarak 31.01.2019 tarihinde bildirildiğini, davalılardan —– tarihinde davacıya yapılan tebligatla verdiği cevap, diğer davalı ——- verdiği cevapla bu talebi reddettiklerini davacıya bildirdiklerini, davacının mevduat karşılıklarının —– ödendiğini, aradaki farkın —– tarih ve—- resmi gazetede yayımlanan ” —– ödenmesi ile bu bankaların —– ve tasfiyesine ilişkin usul ve esasları hakkında yönetmeliğin 10.ve 11. Maddesini gerekçe göstererek davacının —- hesabında ki değerlerin diğer davalı —- sayılı — yayımlanan sigortaya tabi mevduat ——– tahsil olunacak — dair yönetmeliğin 6. Maddesini gerekçe göstererek davacının değerlerini ——-olarak ödediğini,— ve —ise — kaldırıldığı tarihteki —- kapanış—– göre ödeme yapılacağını ayrıca bildirdiğini, davalı—– aktarılan hesapla ilgili olarak —-ancak —— tarafından bildirilen koşullar çerçevesinde ödeme yaptığını bu sebeple dava konusu ödemeyi yapamayacağını bildirdiğini, mülkiyet hakkının yasal ve anayasal düzenlemeler ile koruma altına alındığını, davacının — ödenmesinin davacının mülkiyet hakkının ihlal edilmesi anlamına geldiğini, açıklanan sebeplerle fazlaya ilişkin hakları saklı kalmak kaydı ile davalarının kabulünü, —- tarihinden itibaren işleyecek en yüksek ticari faizi ile birlikte davacıya ödenmesini, yargılama masrafları ve avukatlık ücretinini davalıdan tahmiline karar verilmesini talep ve dava ettikleri görüldü.
SAVUNMA :
Davalı vekili cevap dilekçesinde özetle; Davada husumetin davalı —-yöneltimesi hukuka aykırı olduğunu, faaliyet izni kaldırılan ——— bulunan sigortaya —- tutarlarının, hak sahiplerine ödenmesi —–tarafından davalı —- aracı kılındığını, bu bağlamda; davalı banka,—- talimatları doğrultusunda ve onun vermiş olduğu— çerçevesinde hak sahiplerine sigorta kapsamındaki—– ödenmesine aracılık ettiğini, açıklanan sebeplerle; Mahkemeniz nezdinde ikame edilmiş işbu davanın muhatabı davalı banka olmadığından husumetin davalı bankaya yöneltilmesi haksız ve de hukuka aykırı olduğundan davanın husumet yönünden reddine kadar verilmesi gerektiğini, davalı banka sigorta kapsamındaki —tarafından aracı kılındığını, — doğrultusunda hak sahiplerine ödeme yapıldığını, —– faaliyet ——- nezdinde bulunan ve kanunun 63. Maddesi kapsamında ————–anılan kanunun 106. Maddesinin 3. Fıkrası kapsamında hak sahiplerine ——– tarafından davalı —–aracı kılındığını, davalı —–ödemenin —- hangi şartlarla yapılacağının —–tarafından yapılan—- —–bu bağlamda davalı ——– ile arasında —–gereğince ——–üzerinde bulunan ——-nitelikteki ——- davalı ——– bildirilmekte ve ödemeler söz konusu ——- dikkate alınarak yapıldığını, sonuç olarak davalı ——, sadece —– doğrultusunda ve onun vermiş olduğu bilgiler —– hak sahiplerine —- kapsamındaki ——-ödenmesine —– ettiğini, açıklanan sebeplerle; ——- talep etmiş olduğu—– —–talimatları dikkate alınmadan hesaptaki paranın ödenmesinin mümkün olmadığını, dava konusu bedelin davalı —— üzerinden gönderilmiş olup, davacı’ya—— üzerinden ödeme yapılabileceğini, İlgili ——–davalı bankaya —— gönderilmiş olup müvekkil ——— olarak ——- ve—- mevzuata uygun şekilde davacıya ödendiğini, dolayısıyla davalı ——-Davacının —— nezdinde—— değer üzerinden mi tutulduğunu bilmediğini, bu nedenle davalı—–üzerinden gönderilen —— Davacıya da ancak TL değeri üzerinden ödeyebileceğini, Öte yandan, dava dosyasında mübrez ibranameden anlaşılacağı üzere; ” — olduğum yukarıda belirtilen tutara —– —– herhangi bir hak ve alacağım kalmadığını beyan ve kabul eder,— ibra ederim.” ifadeleri ile davacı, herhangi bir alacağının kalmadığını yazılı olarak beyan ve kabul ettiğini, açıklanan sebeplerle; söz konusu davanın itiraz ve beyanları doğrultusunda reddine karar verilmesini talep ettiklerini, arz ve izah edilen nedenlerle fazlaya dair hakları saklı kalmak kaydı ile; Mahkemeniz nezdinde ikame edilmiş işbu davanın muhatabı davalı — olmadığından, davalı —– açısından davanın husumet yönünden reddini, usule, yasaya ve hukuka aykırı olan huzurdaki davanın reddini, yargılama giderleri ile vekâlet ücretinin davacı yana yüklenmesine karar verilmesini, arz ve talep etikleri görüldü.
İNCELEME ve GEREKÇE:
Dava hukuki niteliği itibariyle, davacının dava dışı—— açmış olduğu ———hesabında, anılan —- tarafından faaliyet izni kaldırılarak el konulması ve davalı —–aracı kılınması ile davacıya hesaptaki —— meblağın bir kısmının ödendiği ancak bakiye kısmın ödenmediği iddiasıyla açılan alacak davasıdır.
Davacı davasını ilk olarak —— Hukuk Mahkemesinde açmış, mahkemenin———- sayılı esasına dava dilekçesi kayıt olmakla, davalı —-tarafından —– itirazında bulunulmuş, mahkemece ——- tarihinde yetkisizlik yönünde karar verilmiş, süresi içinde yetkili mahkemeye gönderme talebinde bulunulmaması ——– verilmiş ve ek kararın —- tarihinde kesinleştiği görülmüştür.
Davacı bu kez mahkememizde ———-tarihinde dava açmış olup, basit yargılama usulüne uygun düzenlenen tensibe istinaden yargılamaya başlanmış, dilekçeler aşaması tamamlanmakla mahkememizce öncelikle dava şartları yönünden inceleme yapılmıştır.
———— karar sayılı ilamlarında ve çok sayıda benzer ilamlarda da vurgulandığı üzere;
Ticari dava ve ticari iş birbirinden farklı iki ayrı kavramdır. Her ticari dava ticari iş olmakla birlikte, her ticari iş ticari dava olmamaktadır. TTK’ nun 5 (1) maddesi uyarınca ticari davalara bakma görevi Asliye ticaret mahkemesine aittir. Dolayısıyla ticari iş kapsamında olmakla birlikte ticari dava sayılamayan durumlarda ticaret mahkemeleri görevli olmayacak, uyuşmazlığın niteliğine göre diğer mahkemelerin görev hususu değerlendirilecektir. 6102 sayılı Türk Ticaret Kanununun 4. maddesine göre bir davanın ticari dava sayılması için; uyuşmazlık konusu işin taraflarının her ikisinin birden tacir ve her iki tarafın ticari işletmesi ile ilgili olması yada tarafların tacir olup olmadıklarına veya işin tarafların ticari işletmesi ile ilgili olup olmamasına bakılmaksızın, TTK da veya diğer kanunlarda o davaya Asliye Ticaret Mahkemesinin bakacağı yönünde bir düzenleme bulunması, diğer bir deyişle mutlak ticari dava olması gerekmektedir.
—-tarihli Resmî Gazetede yayımlanan ve —– tarihinde yürürlüğe giren 6502 sayılı Tüketicinin Korunması Hakkında Kanunun (TKHK) 2. maddesinde Kanunun kapsamı “Bu Kanun, her türlü tüketici işlemi ile —- uygulamaları kapsar” şeklinde açıklanmıştır. Kanunun “tanımlar” başlıklı 3. maddesinin birinci fıkrasının (l) bendinde ise tüketici işlemi, —-piyasalarında —— dâhil olmak üzere ticari veya mesleki amaçlarla hareket eden veya onun adına ya da hesabına hareket eden gerçek veya tüzel kişiler——– arasında — benzeri sözleşmeler de dâhil olmak üzere her türlü sözleşme ve hukukî işlemi ifade eder” biçiminde tanımlanmıştır.
6502 sayılı TKHK’nın 73. maddesi uyarınca tüketici işlemleri ile tüketiciye yönelik uygulamalardan doğacak uyuşmazlıklara ilişkin davalarda tüketici mahkemesi görevli kılınmıştır. Bunun yanında Kanunun 83. maddesinde de taraflardan birini tüketicinin oluşturduğu işlemler ile ilgili diğer kanunlarda düzenleme olmasının, bu işlemin tüketici işlemi sayılmasını ve bu Kanunun görev ve yetkiye ilişkin hükümlerinin uygulanmasını engellemeyeceği belirtilmiştir.
Bir hukukî işlemin sadece 6502 sayılı Kanunda düzenlenmiş olması tek başına o işlemden kaynaklanan uyuşmazlığın tüketici mahkemesinde görülmesini gerektirmez. Bir hukuki işlemin 6502 sayılı Kanun kapsamında kaldığının kabul edilmesi için taraflardan birinin tüketici olması gerekir.
Somut olaya dönüldüğünde, —- cevaplarından davacının Türk Ticaret Kanunu gereği tacir sıfatına haiz olmadığı kaldı ki davacının dava dilekçesinde hesabın— hesabı olarak açıldığını ve ——amaçla açılmadığının belirtildiği, davacının tacir olmadığı davalının da — olduğu göz önüne alındığında , davacının tüketici konumunda olduğu, davaya bakmaya Asliye Ticaret Mahkemelerinin görevli olmadığı ve görevli mahkemenin Tüketici Mahkemeleri olduğu, görev hususunun dava şartlarından olup yargılamanın her aşamasında resen nazara alınabileceği, bu hususta kazanılmış usuli haktan da söz edilemeyeceği göz önüne alınarak mahkememizin görevsizliği nedeniyle davanın dava şartı yokluğu yönünden usulden reddine karar vermek gerekmiş ve aşağıdaki şekilde hüküm kurulmuştur.
HÜKÜM: Gerekçesi yukarıda açıklandığı üzere;
1-Görevli mahkemenin Tüketici Mahkemesi olması ve Mahkememizin GÖREVSİZLİĞİ nedeniyle HMK nun 114 (1) / c maddesinin yollaması ile HMK nun 115(2) maddesi uyarınca davanın dava şartı yokluğu nedeni ile usulden REDDİNE,
2-HMK’nun 20 (1) maddesi uyarınca karar kesinleştiğinde ve yasal süre içinde istem halinde dosyanın görevli ——TÜKETİCİ MAHKEMESİ’ne GÖNDERİLMESİNE,
3-HMK’nun 331 (2) maddesi uyarınca yargılama giderlerinin görevli mahkeme tarafından değerlendirilmesine,
4-HMK’nun 20 (1) maddesi uyarınca kararın kesinleşmesinden sonra yasal süre içinde gönderme başvurusunun yapılmaması halinde davanın açılmamış sayılmasına karar verilmek üzere dosyanın ele alınmasına,
İlişkin olarak; taraf vekillerinin yüzüne karşı kararın tebliğinden itibaren 2 haftalık yasal süre içerisinde İstanbul Bölge Adliye Mahkemesine istinaf yolu açık olmak üzere verilen karar açıkça okunup, usulen anlatıldı.