Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Anadolu 5. Asliye Ticaret Mahkemesi 2021/375 E. 2021/949 K. 26.10.2021 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C. İstanbul Anadolu 5. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
ESAS NO: 2021/375 Esas
KARAR NO: 2021/949
DAVA: Tazminat (Ticari Satımdan Kaynaklanan)
DAVA TARİHİ: 16/09/2014
KARAR TARİHİ: 26/10/2021
Mahkememizde görülmekte olan Tazminat (Ticari Satımdan Kaynaklanan) davasının yapılan açık yargılaması sonunda,
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ
DAVA:
Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; müvekkili ile davalı şirket arasında —- bedelle —– alınan garanti süresi henüz dolmamış olan bir makine davalı şirkete teslim ettiğini, dava konusu makinenin alındığı tarihten itibaren —- makinelerin arıza yaptığı ve derhal bağlı bulunduğu servise ve davalıya haber verildiğini, ilgili servis tarafından tamir edilen makineler, alındığı tarih ve servise gittikten sonra üzerinden iki ay geçmeden çeşitli parçalarından defalarca tekrar tekrar arızalandığını, müvekkili tarafından ilgili servise arızaları bildirildiği ancak servis tarafından çeşitli bahanelerle—- giderilmediği bu nedenle müvekkili zarara uğradığını, işlerin aksaması nedeniyle mağduriyetin davalı şirkete bildirildiği ancak davalı tarafça her hangi bir girişimde bulunmaması nedeniyle müvekkili mecburiyetten yeni bir şirketten yeni bir makine aldığını, davalı firmaya —– niteliğindeki makinelerin garanti kapsamında iade alınmasını ve makineler için müvekkilince ödenmiş olan ücretin iadesini talep ettiğini bildirir ihtarın gönderildiği, davalı tarafça asılsız ve yakışmayacak savunmalar ve beyanlarla ihtarnameye cevap verildiğini, sözleşmeden dönme hakkını kullanarak davalı şirket tarafından iade alınarak ve makine karşılığı —– ticari faiziyle birlikte, yargılama gideri ve vekalet ücretinin davalıdan alınarak müvekkiline verilmesini talep ve dava etmiştir.
SAVUNMA :
Davalı vekili cevap dilekçesinde özetle; dava konusu — davacıya teslim edildiğini, bu konuda taraflar arasında ihtilaf olmadığını, dava dilekçesinde belirtilen makinelerin değerinin —–olduğunu, satılan ürün müvekkilin satışını yaptığı standart ürünlerinden olmayıp talep doğrultusunda özel üretilmiş makineler olduğunu, kötü niyetli açılan haksız ve mesnetsiz davanın reddine karar verilmesini talep etmiştir.
İNCELEME ve GEREKÇE:
Dava hukuki niteliği itibariyle, taraflar arasındaki satış sözleşmesine konu iki adet halı yıkama makinesinin ayıplı olduğu iddiasıyla davacı tarafından sözleşmeden dönme ve bedelin iadesi aksi halde ayıpsız misli ile değişim talebi ile uğranılan menfi ve müspet zararların tazmini talebine ilişkindir. Davacı vekilinin dava dilekçesinde talep sonuçları ile mahkememizin —– tarihli dava değerinin tespiti ve harcın yatırılmasına ilişkin ara kararlar birlikte değerlendirildiğinde, davanın değerinin — olduğu, taleplerinin ise ayıplı olduğu iddia edilen makineler yönünden ödediğini iddia ettiği bedel olan —— iadesi, satılan için yapılan giderler yönünden şimdilik ——, başka firmadan alınan makine için ödenen bedelden şimdilik —- uğranılan kar kaybı nedeniyle şimdilik —- olduğu görülmüştür.
Davanın açıldığı tarihte yürürlükte bulunan usul hükümleri doğrultusunda yazılı yargılama usulüne tabi olarak oluşturulan tensibe istinaden yargılamaya başlanmış yöntemine uygun ön inceleme duruşması açılarak öncelikle dava şartları ve ilk itirazlar incelenmiş, hukuki ihtilaf noktaları belirlenmek suretiyle tahkikat aşamasında taraflarca bildirilen deliller toplanmış, bilirkişi raporları alınmış, yargılama sırasında —–değiştirilmesi sebebiyle basit yargılama usulüne geçilerek yargılamaya devam edilmiştir.
Mahkememizin ———– kararına ilişkin davacı vekilinin istinaf başvurusu üzerine —– sayılı kararı ile mahkememizin görevsizlik kararının kaldırılmasına karar verilmiş ve dosya yeniden mahkememize gönderilmiş olup, yukarıda belirtilen esasa kayıt yapılarak yargılamaya devam edilmiştir.
Taraflarca bildirilen delillerin toplanmasından sonra öncelikle davaya konu makinelerin bulunduğu yerde keşif suretiyle ve makine mühendisi bilirkişi aracılığıyla inceleme yapılması ve mali müşavir bilirkişi aracılığıyla davacı defter ve kayıtlarının incelenmesi için — talimat yazılmış, yapılan inceleme sonucunda — tarihli teknik bilirkişi raporları düzenlenmiş, davacı vekili tarafından raporlara itiraz edilmesi üzerine aynı bilirkişilerden —– tarihli teknik ek raporlar alınmıştır. Akabinde davalı defter ve kayıtları ile tüm dosya kapsamı üzerinde inceleme yapılması için dosya öğretim üyesi ve mali müşavir bilirkişiye tevdi edilmiş, bilirkişiler tarafından —- rapor düzenlenmiş, taraf vekillerinin itirazlarının değerlendirilmesi amacıyla aynı bilirkişilerden —tarihli ek rapor alınmış ve heyete sektör bilirkişi de eklenerek – ek ra–por alınmıştır.
Mahkememizin ——— gereği tahkikatın bitirileceği ve sözlü yargılama ve karar duruşmasına geçileceği hususunda ihtarlar yapılmış, davalı vekiline ayrıca tebligat çıkartılmış, aynı celsede davacı vekiline sözlü talebi doğrultusunda ıslah dilekçesi sunmak ve harcını yatırmak için 1 haftalık kesin süre verilmiş, davacı vekili tarafından ıslah dilekçesi sunulmadığı görülmüştür.
Toplanan tüm deliller , taraf vekillerinin iddia ve savunmaları ile alınan bilirkişi raporları birlikte değerlendirildiğinde, öncelikle tarafların uyuşmazlık konusu olmayan beyanları ile taraflar arasında iki adet —– makinesinin satışına ilişkin ticari ilişki bulunduğu, davacının alıcı, davalının satıcı olduğu, satışa konu ——- numaralı ve davacı———- tarafından isim ve imzasına havi sevk irsaliyesinin dosyada yer aldığı görülmüştür. Taraflar arasındaki ihtilaflardan biri satım bedeline ilişkin olup, davacı makinelerin satım bedelinin —–olduğunu savunmaktadır. İddiasını ispatla yükümlü olan davacı taraf davalının vergi kaçırmak amacıyla eksik fatura düzenlediğini, bedelin——— bir adet makine verilerek ödendiğini iddia etmekte davalı ise verilen çeklerden yalnızca ——— cirosunun bulunduğunu diğer çeklerde cirosunun bulunmadığını ve çeklerin teslimine ilişkin bir belgenin de olmadığını nakit para ve makine verildiği iddiasını kabul etmediklerini savunmaktadır. Yapılan incelemeler neticesinde davacı tarafından hamiline olarak düzenlenen üç adet çekten yalnızca ——– bedelli çekte davalı şirketin cirosu yer almakta olup diğer iki adet çekte cirosu bulunmamaktadır, Yine bu çeklerin davalıya teslimine ilişkin bir bilgi ve belgede dosyada yer almadığı gibi tarafların incelenen ticari defterlerinde de bu hususta——– bir kayıt bulunmamaktadır. Bankadan gelen yazı cevabında çeklerin ödendiği görülmektedir. Yine ödendiği iddia olunan —— nakit paraya ilişkin ispata elverişli bir delil dosyaya sunulmamıştır. Davacı taraf çekleri ve nakip parayı makbuz almaksızın davalının çalışanı olduğunu iddia ettiği ——– verdiğini ve bu kişinin tanık olarak dinlenmesini talep etmiş ise de bu hususun tanık ile ispatlanacak hususlardan olmaması davacının ödeme iddiasını yazılı delil ile ispatlaması gerektiği ve davalının da tanık dinlenmesine muvafakatinin olmadığı göz önüne alınarak tanık dinletme talebinin reddine karar verilmiştir. Yine satım bedeli olarak davalıya———- değerinde makine verildiğine ilişkin soyut iddiası da dosya kapsamı itibariyle davacı tarafça ispatlanamamıştır. Tüm bu hususların dışında her iki tarafın incelenen ticari defterlerinde ———–faturanın kayıtlı olduğu göz önüne alındığında artık davacının kendi ticari defterlerine herhangi bir itiraz olmaksızın satım bedeli olarak kaydettiği fatura bedeli kadar satım ilişkisinin taraflar arasında kurulduğu aksi iddiaların ispata muhtaç olduğu kanaatine varılmıştır. Dolayısıyla gerek davacının soyut iddiaları gerekse makinelerin değerine ilişkin bilirkişi raporlarında yapılan tespitler yerinde değildir. Taraflar arasındaki sözleşmenin niteliği, sözleşme konusu ve bedelinin tespiti sonrası diğer bir ihtilaf konusu olan satılan malların ayıplı olup olmadığı, ayıp ihbar sürelerine uyulup uyulmadığı ve davanın zamanaşımı süresinde açılıp açılmadığı ile davacının sözleşmeden dönme ve uğranılan menfi ve müspet zararlarının tazmini hususunda yasal koşulların oluşup oluşmadığı hususları yönünden inceleme yapılmış olup, mahkememizce uyuşmazlığın çözümünde ———- ilişkin hükümleri göz önünde bulundurulmuştur. Bilindiği üzere satılanın alıcıya karşı satılanda bildirdiği nitelikler ile satılanın kullanım amacı bakımından değerini veya ondan beklenen faydayı ortadan kaldıran veya önemli ölçüde azaltan niteliklerin bulunmamasından doğan sorumluluğa ayıptan sorumluluk denir. Taraflar arasında yazılı sözleşme bulunmadığı anlaşılmakla birlikte satım ilişkisinin – yılın—-da—- gerçekleştiği, bilirkişi raporlarında tespit edildiği üzere birinci makinede ilk arızanın ——– tarihinde meydana geldiği —- arıza kaydının mevcut olduğu—— değişik arızanın meydana geldiği, defalarca servis hizmeti alındığı, tüm bu arızaların —- garanti süresi içinde olduğu, davacı tarafça davalı tarafa ——— numaralı ihtarnamesi ile cevap verildiği ve taleplerin zaman aşımına uğradığını ve kullanımdan kaynaklı ayıp olduğunun beyan edildiği görülmüştür. Ayıptan sorumluluğun doğabilmesi için bir kısım maddi şartların ve şekli şartların gerçekleşmiş olması gerekir. Maddi şartlardan ilki olan ayıbın olması, alıcının bu durumum bilmemesi ve kabul etmemesi ile ayıbın hasarın alıcıya geçmesinden önce mevcut olması yönlerinden yapılan incelemede gerek keşif suretiyle alınan gerekse sektör bilirkişi tarafından düzenlenen raporlarda makinelerin hali hazırda ayıplı olduğu, birinci makinedeki ——–sürücü ——–arıza olduğu, bu arızaların makinenin kullanımı sırasında oluşan yıpranma sonucu görülebilen arızalar olmadığı, makinenin mühendislik açısından yetersiz tasarlanması, kalitesiz yedek parça kullanmak kaynaklı olduğu, olan arızalardan sensör, sürücü ve ekran arızasının makinenin kontrol sisteminde sıkıntılar olduğunu mevcut tasarım karşısında kontrol mekanizmasının yetersiz olduğunu ,—– arızasının motordan aldığı hareketi uygun tahvil oranıyla iletmesi beklenen —– arızalanmasının motorun kapasitesine karşın yetersiz olduğunu, tekerleklerde gözüken hasarın ise makine alındıktan 1 ay kadar sonra ve devamında sık sık görülen bir hasar tipi olması karşısında kalitesiz tekerlek kullanılması, tasarım sırasında tekerlek sayısının arttırılması yükün paylaştırılması gerekirken makinenin hatalı tasarım ile imal edildiğini gösterdiği, ikinci makinenin arızaları incelendiğinde ise makinede defalarca arıza oluştuğu, bu arızaların ——– oluştuğu bu arızaların makinenin kullanımı sırasında oluşan yıpranma sonucu görülebilen arızalar olmadığı, makinenin mühendislik açısından yetersiz tasarlanması, kalitesiz yedek parça kullanmak kaynaklı olduğu değerlendirilmiştir. Olan arızalardan sensör arızasının makinede kontrol sisteminde sıkıntılar olduğunu mevcut tasarım karşısında kontrol mekanizmasının yetersiz olduğunu —- arızasının motordan aldığı hareketi uygun tahvil oranıyla iletmesi beklenen redüktörlerin arızalanması ile motorun kapasitesine karşın yetersiz olduğunu, tekerleklerde gözüken hasarın sık sık görüten bir hasar tipi olması kalitesiz tekerlek kullanılması, tasarım sırasında tekerlek sayısının arttırılması yükün paylaştırılması gerekirken makinenin hatalı tasarım ile imal edildiğini gösterdiği yine kullanılan vidaların paslanmış olması da su ile temas halinde olan makinede paslanmaz vida kullanması gerekirken imalatçının kalitesiz paslanır vida kullandığının tespit edilmesi karşısında davalının savunmasının aksine ayıbın kullanımdan kaynaklı değil üretimden kaynaklı ve kullanım sonucu ortaya çıkan gizli ayıp niteliğinde olduğu anlaşılmıştır. Alıcı olan davacının satılandaki bu ayıpları bilmediği ve ayıplı malı kabul etmediği anlaşılmaktadır. Satıcı olan davalının bu ayıpları bilmese dahi ayıplardan sorumlu olduğu yasa gereği kuşkusuzdur. Maddi şartların yanında alıcının ayıptan doğan seçimlik haklarını kullanabilmesi için satılanı gözden geçirme ve ayıbı bildirme ile zaman aşımına süresine uyma gibi şekli şartların da gerçekleşmiş olması gerekir. Gözden geçirme ve ayıbı bildirme bir külfet oldukları için alıcı bunları yerine getirmezse ayıbı kabul etmiş sayılacağından ayıptan doğan haklarını da kaybeder. Satılanı gözden geçirme hem tacir hem de tacir olmayan satıcılar için söz konusudur ve ——– olup, alıcı teslim aldığı şeyi işlerin olağan akışına göre imkan bulunur bulunmaz hemen gözden geçirmek ve ayıp görürse satılana bildirmekle yükümlüdür. Eğer satılanda olağan bir gözden geçirme ile ortaya çıkamayacak bir ayıp bulunması halinde bu hüküm uygulanmayacak olup bu tür bir ayıbın olduğu sonradan anlaşılırsa hemen satıcıya bildirmekle yükümlüdür. Türk Ticaret Kanunu’nun 5. Maddesinde ise ticari satışlarda açıkça belli olan ayıplar yönünden 2 gün belli olmayanlar yönünden ise 8 gün içinde alacının ihbarla yükümlü olduğunu diğer durumlarda Türk Borçlar Kanunu’nun 223. Maddesinin ikinci fıkrasının uygulanacağı düzenlenmiştir. ——- önce satılanı fiili hakimiyetine almış olması ve kullanmanın niteliğine bağlı olarak bu hususun değerlendirilmesi gerekir. Somut olaya dönüldüğünde makinelerin davacıya ——- teslim edildiği, yukarıda açıklandığı ve bilirkişi raporlarıyla tespit edildiği üzere ayıbın üretimden kaynaklı olduğu ve bu durumun tespitinin hemen yapılamayacağı ve gizli ayıp niteliğine haiz olduğu, dolasıyla davalının savunmalarının aksine ——– sürelerin somut olaya uygulama imkanının bulunmadığı, makinelerin defalarca kez ve sıklıkla arıza verdiği ve servis işlemlerine tabi tutulduğu, buna ilişkin servis raporlarının dosyada mevcut olduğu, davacının sürekli olarak servise götürmekle ayıp ihbarında süresinde bulunduğunun kabulü gerektiği,——– yine ayıp ihbarının her hangi bir şekle tabi olmadığı yalnızca ispat yönünden taahhütlü mektup telgraf noter yahut güvenilen elektronik imza ile yapılmasının kolaylık sağlayabileceği, zaman aşımı yönünden ise davanın ——– önüne alındığında, satılanın ayıptan doğan sorumluluğuna ilişkin her türlü dava hakkının taşınır satışlarında ayıp daha sonradan ortaya çıkmış olsa bile satılanın alıcıya devrinden itibaren iki yıl geçmekle zaman aşımına uğrayacağı ve iki yıllık sürenin hem ticari hem ticari olmayan satışlar için uygulanacağı göz önüne alınarak ——— davalı vekilinin ayıp ihbar süresi ve zaman aşımı yönünde aksi yöndeki savunmaları yerinde görülmemiştir. Somut olayda maddi ve şekli şartların gerçekleşmiş olduğu anlaşılmakla diğer ihtilaf konusu olan davacının sözleşmeden dönme ve zararların tazmini talebine ilişkin değerlendirme yapılmıştır. Sözleşmeden dönme ——— düzenlenmiş olup, alıcı satılanı geri vermeye hazır olduğunu bildirerek sözleşmeden dönebilir, eğer durum sözleşmeden dönme hakkının kullanılmasını haklı göstermiyorsa hakim satıcının talebi üzerine satılanın onarılmasına veya satış bedelinin indirilmesine karar verebilir. Bu hususta da sözleşmenin kurulması değil sözleşmeden dönme anındaki durum göz önünde tutulmalıdır. Böyle bir durumda da alıcı dönme veya ayıpsız misli ile değişim hakkını kullanamaz. Dolasıyla davacı vekili dilekçesinde her ne kadar dönme ve ayıpsız misli ile değişim yönünden terditli talepte bulunmuş ise de yasa gereği bunun mümkün olmadığı göz önüne alınarak ilk talebi sözleşmeden dönme yönünde mahkememizce inceleme yapılmış, yukarıda açıklandığı üzere ayıplı olan malda kullanımdan kaynaklanmayan ve normal bir muayene ve kontrol ile anlaşılamayan ayıplar gizli ayıp olarak nitelendirilerek, sürekli tekrarlanan süreçte bir türlü giderilemeyen arızalar nedeniyle, davacının dava konusu ayıplı maldan beklenen fayda ve verimi alamayacağı teknik raporlardan da anlaşıldığından davacı alıcının seçimlik hakkını sözleşmeden dönme yönünde kullanması haklılık arz ettiği kanaatine varılmıştır. Bu doğrultuda sözleşmenin geçmişe etkili olarak feshi ile birlikte ifa kuralı gereği, ayıplı iki adet halı yıkama makinesinin iadesi karşılığında, ayıplı mallara ödenen ve dosya kapsamı ispatlanan——- bedelin istirdadına ve yine ——— da vurgulandığı üzere faiz başlangıcını teslim tarihi olarak belirlenmesine karar verilmiştir. Bu doğrultuda her ne kadar bilirkişi raporunda davacının yalnızca —– çek yönünden ödeme yaptığını ispatladığı ve ödeme tarihinden itibaren faizi hükmedilmesi gerektiği yönünde görüşte bulunulmuş ve davalı tarafından da yalnızca—- bedelli çekte cirosu olduğu savunulmuş ise de her iki tarafın ticari defterlerinde de satıma konu —- bedelli faturanın kayıtlı olduğu ve davalının kendi ticari defter ve kayıtlarında fatura bedelinin ödendiği tespit edilmekle artık davacının satım bedeli olarak belirlenen ——- bedeli ödediği ispatlanmakla aksi yöndeki bilirkişi raporlarındaki görüşlere ve davalı savunmalarına itibar edilmemiştir. Davacının diğer bir talepleri ise menfi ve müspet tüm zararların tazminine ilişkindir. Davacı taraf ayıplı malların saklanması, ihtarname ve servis ücretlerin ilişkin yapılan masrafları, başka bir firmadan alının malın bedelini ve uğradığı kar kaybını talep etmiştir. Zarar bir kimsenin malvarlığında iradesi dışında meydana gelen eksilmedir. Buna maddi zarar da denilir. Zarar çeşitli ayrımlara tabi tutulmaktadır. Bunlardan biri de menfi-müspet zarar ayrımıdır. Menfi diğer bir adıyla olumsuz zarar sözleşmenin, karşı tarafça yerine getirileceğine olan güvenin boşa çıkması nedeniyle uğranılan eylemli zarardır. Başka bir anlatımla, sözleşme yapılmasaydı, uğranılmayacak olan zarardır. Dolayısıyla, karşı tarafın malvarlığına girsin veya girmesin, sözleşme nedeniyle alacaklının cebinden —– çıkan ve yasal olarak harcanan paradır. Menfi zarar genel bir anlatımla hukuken geçerli olmayan bir borç ilişkisinin geçerli olduğuna inanmaktan ——- doğan zarardır. Kısaca bu zarar, alacaklının sözleşme yaptığı için uğradığı, sözleşme yapmamış olsa idi uğramayacağı zarar olup, sözleşmeye güvenilerek yapılan harcamaların (giderlerin) tamamı, başka bir anlatımla karşı tarafın malvarlığına girmese bile o sözleşme nedeniyle cepten çıkan paradır. Olumlu müspet zarar ise, sözleşme nedeniyle cebe girmesi gereken paranın, girmemesi nedeniyle meydana gelen zarardır. Bu niteliği gereği, olumlu zarar daima ileriye dönük olup, bir beklenti kaybıdır. Doktrinde, müspet zarar; alacaklının gereği gibi ve vaktinde olan ifaya taalluk eden menfaatine tekabül eder. Yani, borçlu edayı gereği gibi ve vaktinde yerine getirseydi alacaklının mameleki ne vaziyette bulunacak idi ise bu vaziyetle mamelekin halihazır vaziyeti arasındaki fark olarak kabul edilmektedir. Diğer bir ifadeyle müspet zarar, akdin hiç veya gereği gibi ifa edilememesinden doğan zarardır. Kar kaybı ise kardan mahrum kalma karşılığı meydana gelen zarardır. Bir tanımlama yapmak gerekirse kar kaybı; borçlunun edimini tam olarak ifa etmesi halinde alacaklının mamelekinin olması gereken durumu ile eylemli durumu arasındaki maddi değer farkıdır. Kar kaybı belirtilen niteliği gereği müspet zarar kapsamındadır. Müspet zarar, kusursuz olan tarafın temerrüde düşen taraftan sözleşme yürürlükte kaldığı sürece isteyebileceği bir tazminat türü olduğu gibi sözleşmeden kusurlu olarak dönen taraftan da istenebilir. Görülüyor ki, müspet zarar talebinde bulunan kimsenin sözleşmeden dönmemiş olması sözleşmeden dönme varsa dönen tarafın kendisi olmaması gerekir. Zarar ve özellikle müspet zarar kavramlarına ilişkin bu genel açıklamalardan sonra somut olaya gelince her ne kadar davacı tarafından kar kaybı talebinde bulunulmuş ve bir kısım raporlarda ihtimallere dayalı olarak hesaplama yapılmış ise de davacı taraf sözleşmeden dönen taraf olduğundan ve ancak menfi zararlarını isteyebileceğinden müspet zarar kapsamında kalan kar kaybı zararını talep edemez. Bu sebeple davacının kar kaybı talebine yönelik isteminin reddini karar verilmiştir. ———- —– Aksi durumda dahi davacı defter ve kayıtları üzerinde yapılan inceleme neticesinde düzenlenen raporlarda yine mahkememizce aldırılan ——– tarihli raporda da açıklandığı üzere davacının işletme defterine tabi olması ve mevcut kayıtlar ile kar kaybının tespitinin mümkün olmaması karşısında ihtimallere dayalı olarak hazırlanan raporlar alacağın ispatı için yeterli görülmediğinden talebin reddine ilişkin aynı sonuca varılacaktır. Davacının diğer bir talebi ise ticari işlerini yürütmesi için dava dışı —— aldığını iddia ettiği makineye yönelik şimdilik ——- bedelin davalıdan tahsilini talep etmiştir. Dava dilekçesi ekinde buna ilişkin bir bilgi ve belge olmamakla birlikte bu kez davacı tarafından delil olarak dava dilekçesi ile çelişkili olacak şekilde ——– adet halı yıkama makinesine ilişkin ——— fatura sunulduğu görülmüştür. Davacının talebi doğrudan makine bedeline ilişkin olup eğer davalı ile sözleşme yapılmasaydı satın alınacak bedel ile satın aldığı iddia olunan bedelin farkını istememekle birlikte bu kapsamda değerlendirse bile sunalan faturanın —— fatura olduğu diğer bir deyişle teklif niteliğinde olduğu , faturanın kesin satış faturasına dönüştüğüne davacı tarafından makinenin satın alındığına ve bedelin ödendiğine ilişkin dosya kapsamı ve yapılan incelemeler neticesinde ispata elverişli bir delil olmadığından bu talebi de mahkememizce kabul görmemiş ve reddine karar verilmiştir. Diğer bir talep ise ayıplı mallar yönünden yapılan giderlere ilişkin olup davacı parça değişimleri servis hizmetleri için ödenen bedeller, tamirat masrafları ihtarname masrafları ve koruma ve muhafaza için yapılan masraflar yönünden şimdilik ——— talep etmiştir. Bu talepler menfi zarar kapsamında olup sözleşmeden dönen davacının talep edebileceği zarar kalemlerindendir. Ancak dosyada ihtarname ile koruma ve muhafaza için yapılan masraflara ilişkin yargılama süresince hiçbir delil sunulmamıştır.———- bedelli servis forma bulunmaktadır. Her ne kadar son alınan —- tarihli bilirkişi raporunda davacının anılan belgeler göz önüne alınarak —— servise ödemek zorunda kaldığı belirtilmiş ise de belgelerin iki adet fatura ve servis formuna ilişkin olduğu göz önüne alındığında davacının bu belgeler yönünden ödeme yaptığına ilişkin yargılama süresince bir belge sunmadığı görülmektedir. Hal böyle olunca ispat yükü kendisinde olan davacı tarafın menfi zarar kalemleri yönünden zararını ispatlayamadığı göz önüne alındığında bu taleplerin de reddine karar vermek gerekmiştir. Açıklanan hukuki gerekçeler, toplanan deliller, emsal —— kararları göz önüne alınarak açılan davanın kısmen kabul kısmen reddi ile——— iadesi şartı ile iade tarihinden itibaren işleyecek ticari avans faizi ile birlikte davalı ———– alınarak davacıya verilmesine, müspet zarar kapsamında kalan kar kaybı talebi ile ispatlanamayan menfi zarar kapsamında kalan taleplerin reddine dair karar verilmiş ve aşağıdaki gibi hüküm kurulmuştur.
HÜKÜM: Gerekçesi yukarıda açıklandığı üzere;
Davanın Kısmen Kabul Kısmen Reddi ile,
1—– yıkama makinesinin—- iadesi şartı ile iade tarihinden itibaren işleyecek ticari avans faizi ile birlikte davalı —– alınarak davacıya verilmesine,
2-Fazlaya ilişkin ve müspet zarar kapsamında kalan kar kaybı talebi ile ispatlanamayan menfi zarar kapsamında kalan taleplerinin reddine
3-Karar harcı 644,84 TL ‘den davacı tarafça peşin olarak yatırılan 843,95 TL harcın mahsubu ile artan 199,11 TL harcın karar kesinleştiğinde ve talep halinde davacıya iadesine,
4-Davacı tarafça yatırılan 644,85-TL peşin harcın davalıdan alınarak davacıya verilmesine,
5-Davacı tarafından tarafından yapılan 21,15-TL başvuru harcı, 1.509,20 -TL tebligat ve müzekkere gideri, 2.100,00-TL bilirkişi ücreti, 170,80-TL keşif masrafı olmak üzere toplam 3.801,15-TL yargılama giderinin haklılık oranına göre 664,50-TL’sinin davalı taraftan tahsili ile davacı tarafa ödenmesine, kalan tutarın davacı üzerinde bırakılmasına,
6-Davalı tarafından yapılan 50,00-TL yargılama giderinin haklılık oranına göre 41,25-TL sinin davacı taraftan tahsili ile davalı tarafa ödenmesine, kalan tutarın davalı üzerinde bırakılmasına
7-Davacı taraf kendisini vekille temsil ettirdiğinden kabul edilen kısım yönünden karar tarihinde geçerli A.A.Ü.T. deki esaslara göre belirlenen 4.080,00-TL vekalet ücretinin davalıdan alınarak davacıya verilmesine,
8-Davalı taraf kendisini vekille temsil ettirdiğinden red edilen kısım yönünden karar tarihinde geçerli A.A.Ü.T. deki esaslara göre belirlenen(md.13/3-4) 4.080,00-TL vekalet ücretinin davacıdan alınarak davalıya verilmesine,
9-Taraflarca dosyaya yatırılan ve sarf edilmeyen gider avansının karar kesinleştiğinde Hukuk Muhakemeleri Kanununun 333.maddesi uyarınca ilgili tarafa iadesine,
İlişkin olarak; taraf vekillerinin yüzlerine karşı kararın tebliğinden itibaren 2 haftalık yasal süre içerisinde —— Mahkemesine istinaf yolu açık olmak üzere verilen karar açıkça okunup, usulen anlatıldı. 26/10/2021