Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Anadolu 5. Asliye Ticaret Mahkemesi 2021/315 E. 2021/493 K. 18.05.2021 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.

T.C. İstanbul Anadolu 5. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ

ESAS NO : 2021/315 Esas
KARAR NO : 2021/493

DAVA : Tazminat (Ölüm Ve Cismani Zarar Sebebiyle Açılan Tazminat)
DAVA TARİHİ : 01/12/2020
KARAR TARİHİ : 18/05/2021

Mahkememizde görülmekte olan Tazminat (Ölüm Ve Cismani Zarar Sebebiyle Açılan Tazminat) davasının yapılan açık yargılaması sonunda,
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ
DAVA:
Davacılar vekili dava dilekçesinde özetle; Müvekkili —— hamileliğinin ilk aylarında —- etmiş olduğunu,—— eşinin görevi nedeniyle—– taşındıklarını—— ——— düzenli kontrole gitmeye başladığını, davalı —— haftasında bebeği sezeryanla almaya karar verdiğini,—- tarihinde müvekkili —————olarak bir kız bebek dünyaya getirdiğini, hastanede bebek yoğun bakım servisi olmadığından ambulansla——– sevk edildiğini, buradaki tıbbi müdahalelerin yetersiz kalması sebebiyle bebeğin beyninde oksijensizlik nedeniyle hasar meydana geldiğini, bütün tıbbi müdahalelerin sonuçsuz kalması sebebiyle bebeğin vefat ettiğini,, olayla ilgili olarak Ankara —. Asliye Ceza Mahkemesi’nin—–. Sayılı karar ile ——- hapis cezası ile cezalandırıldığı, 6 ay süreyle meslekten men edildiğini, davalıların kusurundan kaynaklanan bebeklerinin ölümü nedeniyle davacı müvekkillerinin yaşadıkları elem ve ızdırabın halen devam ettiğini bu nedenlerle fazlaya ilişkin talep ve dava hakları saklı kalmak kaydıyla, şimdilik 1.000,00-TL maddi ve 100.000-TL manevi tazminatın, haksız fiil tarihinden itibaren işletilecek faizi ile birlikte müştereken ve müteselsilen davalılardan alınarak davacılara ödetilmesine, yargılama giderleri ve avukatlık ücretinin davalılara yükletilmesine karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
SAVUNMA
Davalı … vekili cevap dilekçesinde özetle; Uyuşmazlığın çözümünde — Mahkemelerinin yetkili olduğunu, müvekkili şirketin —–bulunduğunu, yetki ve zamanaşımı itirazlarının kabulü ile davanın usulden reddini, kusur durumu, uygun illiyet bağı gibi hukuki nedenlerle olguda tıbbi uygulama hatasından söz edilemeyeceğinden davanın esastan reddine, yargılama masrafları ve vekalet ücretinin karşı tarafa tahmiline, yapılacak yargılama da sınırlı sorumluluk ilkesi, kusur oranında sorumluluk ilkesi gibi tazminat hukukuna ilişkin tüm ilkelerin gözetilmesini talep etmiştir.
Davalı … vekili cevap dilekçesinde özetle; Davanın yetkisiz mahkemede açıldığını, olayın—meydana geldiğini yetkili mahkemenin bu nedenle —–olduğunu, bu nedenle yetkisizlik kararı verilmesini, açılmış olan davaya karşı öncelikle zamanaşımı def’inde bulunduklarını, davanın zamanaşımı süresi geçirildikten sonra açıldığını, müvekkilinin gebeliğin bütün aşamalarını davacı … tam ve eksiksiz bir şekilde bilgilendirdiğini, müvekkilinin cevap dilekçesinin kabulüne, haksız ve dayanaksız davanın reddine, yargılama giderleri ve vekalet ücretinin davacılar üzerinde bırakılmasına karar verilmesini talep etmiştir.
İNCELEME ve GEREKÇE:
Dava hukuki niteliği itibariyle, ——- tedavisini üstlenen dava dışı özel hastanenin çalıştırdığı davalı doktorun ———- sözleşmesinden kaynaklanan tedavi hizmetinin hatalı uygulandığı iddiasına dayalı uğranılan maddi ve manevi zararın giderilmesine istemine ilişkin, —şirketine karşı açılan maddi ve manevi tazminat davasıdır .
Dava ilk olarak—— Ticaret Mahkemelerinde açılmış, İstanbul—–. Asliye Ticaret Mahkemesinin —- Karar sayılı yetkisizlik kararı ile karar kesinleşerek dosya —- Asliye Ticaret Mahkemelerine tevzi edilmiş ve mahkememizin yukarıdaki esasına kaydı yapılmıştır.
Görevle ilgili düzenlemeler kamu düzenine ilişkin olup, taraflar ileri sürmese dahi yargılamanın her aşamasında re’sen gözetilir. Görevle ilgili hususlarda kazanılmış hak söz konusu olmaz. Görev itirazı yapılmamış olsa bile re’sen mahkeme, ilk önce görevli olup olmadığını inceleyip, karara bağlamalıdır.
Dava tarihinde yürürlükte olan 6502 Sayılı Tüketicinin Korunması Hakkında Kanun kapsamında öncelikle görev açısından inceleme yapılmıştır.
—- tarihli Resmî Gazetede —- tarihinde yürürlüğe giren 6502 sayılı Tüketicinin Korunması Hakkında Kanunun (TKHK) 2. maddesinde Kanunun kapsamı “Bu Kanun, her türlü tüketici işlemi ile tüketiciye yönelik uygulamaları kapsar” şeklinde açıklanmıştır. Kanunun “tanımlar” başlıklı 3. maddesinin birinci fıkrasının (l) bendinde ise tüketici işlemi, “Mal veya hizmet piyasalarında kamu tüzel kişileri de dâhil olmak üzere ticari veya mesleki amaçlarla hareket eden veya onun adına ya da hesabına hareket eden gerçek veya tüzel kişiler ile tüketiciler arasında kurulan,— bankacılık ve benzeri sözleşmeler de dâhil olmak üzere her türlü sözleşme ve hukukî işlemi ifade eder” biçiminde tanımlanmıştır.
6502 sayılı TKHK’nın 73. maddesi uyarınca tüketici işlemleri ile tüketiciye yönelik uygulamalardan doğacak uyuşmazlıklara ilişkin davalarda tüketici mahkemesi görevli kılınmıştır. Bunun yanında Kanunun 83. maddesinde de taraflardan birini tüketicinin oluşturduğu işlemler ile ilgili diğer kanunlarda düzenleme olmasının, bu işlemin tüketici işlemi sayılmasını ve bu Kanunun görev ve yetkiye ilişkin hükümlerinin uygulanmasını engellemeyeceği belirtilmiştir.
Bir hukukî işlemin sadece 6502 sayılı Kanunda düzenlenmiş olması tek başına o işlemden kaynaklanan uyuşmazlığın tüketici mahkemesinde görülmesini gerektirmez. Bir hukuki işlemin 6502 sayılı Kanun kapsamında kaldığının kabul edilmesi için taraflardan birinin tüketici olması gerekir.
Eldeki davada; uyuşmazlığa konu iddianın hatalı doğum yaptırılmasından kaynaklanmasına, hizmet sağlayıcısı konumundaki dava dışı hastanenin özel hastane niteliğinde olması ve hekim ile olayla ilgili sigorta şirketinden tazminat talebinde bulunmasına göre davacı, tüketici konumunda olup, bu sebeple davaya bakma görevi —Mahkemesine aittir. Nitekim benzer bir uyuşmazlıkta— Bölge Adliye Mahkemesi —-. Hukuk Dairesinin ——- Karar sayılı ilamında da aynı husus vurgulanmış ve uyuşmazlığın çözümünde Tüketici Mahkemelerinin görevli olduğu belirtilmiştir.
Açıklanan hukuki gerekçeler ile uyuşmazlığın çözüm yerinin Tüketici Mahkemeleri olduğu, mahkememizin uyuşmazlığın çözümünde görevli olmadığı, davanın açılış tarihi itibariyle de 6502 sayılı Yasanın yürürlükte olduğu göz önüne alındığında (İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi—-. Hukuk Dairesi ———-Karar) ve davada dilekçeler teatisinin tamamlandığı görev husunun dava şartlarından olup yargılamanın her aşamasında resen nazara alınabileceği ve usul ekonomisi ilkesi gereği duruşma günü verilmeksizin dosya üzerinden yapılan inceleme sonucunda davanın dava şartı yokluğundan usulden reddine karar verilmiş ve aşağıdaki gibi hüküm kurulmuştur.
HÜKÜM: Gerekçesi yukarıda açıklandığı üzere;
1-Görevli mahkemenin Tüketici Mahkemesi olması ve Mahkememizin GÖREVSİZLİĞİ nedeniyle HMK nun 114(1)/c maddesinin yollaması ile HMK nun 115(2) maddesi uyarınca davanın dava şartı yokluğu nedeni ile usulden REDDİNE,
2- HMK’nun 20 (1) maddesi uyarınca karar kesinleştiğinde ve yasal süre içinde istem halinde dosyanın görevli —–TÜKETİCİ MAHKEMESİ’ne GÖNDERİLMESİNE,
3-HMK nun 331(2) maddesi uyarınca yargılama giderlerinin görevli mahkeme tarafından değerlendirilmesine,
4-HMK’nun 20(1) maddesi uyarınca kararın kesinleşmesinden sonra yasal süre içinde gönderme başvurusunun yapılmaması halinde davanın açılmamış sayılmasına karar verilmek üzere dosyanın ele alınmasına,
Dair; taraf vekillerinin yokluklarında gerekçeli kararın tebliğinden itibaren 2 haftalık yasal süre içinde İstanbul Bölge Mahkemeleri İstinaf yasa yolu açık olmak üzere dosya üzerinde yapılan inceleme sonucunda karar verildi