Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Anadolu 5. Asliye Ticaret Mahkemesi 2021/313 E. 2022/1038 K. 13.12.2022 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C. İstanbul Anadolu 5. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ

ESAS NO : 2022/318 Esas
KARAR NO : 2022/905

DAVA : İtirazın İptali (Ticari Satımdan Kaynaklanan)
DAVA TARİHİ : 06/04/2016
KARAR TARİHİ : 08/11/2022
Mahkememizde görülen İtirazın İptali (Ticari Satımdan Kaynaklanan) davasının yapılan açık yargılaması sonunda,
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
DAVA: Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; davacı şirket ile davalı şirket arasında —— adresinde bulunan 20 daire ile 1 dükkandan oluşan inşaatta yapılacak imalatların ifası için 04.01.2013 ve 18.03.2013 tarihlerinde iki adet sözleşme akdedildiğini ancak davalının sözleşme ile yükümlendiği edimleri gereği gibi yerine getirmemesi ve işyerini terk etmesi nedeni ile anılan sözleşmelerin davacı şirket tarafından—– Noterliğinin 02.05,2014 tarih——-yevmiye numaralı ihtarnamesi ile fesih edildiğini, davalı şirketin yerine getirmediği edimlerin, eksik işlerin tespiti için —— Sulh Hukuk Mahkemesi nezdinde talepte bulunduğunu ve ——-sayılı dosya ile mahallinde keşif yapılarak eksik işlerin tamamlanması için gerekli bedelin toplam 102.000,00TL+KDV olarak tespit edildiğini, eksik iş bedellerinin ve bu uğurda yapılan masrafların tahsili istemi ile—— esas sayılı dosyası ile davalı şirket hakkında ilamsız icra takibine girişildiğini, davalı şirketin yetki itirazında bulunduğunu ve dosyanın yetkili yer—– gönderilerek ——- esas sayısına kayıt edildiğini, davalı tarafın ——esas sayılı dosyasından gönderilen ödeme emrinin tebliği üzerine de borca itirazda bulunduğunu ve icra takibinin durduğunu, davalı-borçlu tarafından borca yönelik olarak yapılan itirazların tamamen haksız ve mesnetsiz olduğunu, davacı şirketin alacağının tahsilini geciktirmeye yönelik olduğunu ileri sürerek davalı tarafın yapmış olduğu itirazın iptali ile icra inkar tazminatına mahkum edilmesine yargılama harç ve giderleri ile ücreti vekaletin karşı tarafa tahmiline karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
CEVAP: Davalı vekili cevap dilekçesinde özetle; taraflar arasındaki dava konusu sözleşmeler incelendiğinde, 1. sözleşmenin 11/01/2013 tarihli olduğunu ve sözleşmenin 30/04/2013 bitiş tarihli olduğunu; 2. Sözleşmenin 18/03/2013 tarihinde imzalandığı ve imzalandığı tarihte yürürlüğe girdiği ve yine 90 gün süreli bir sözleşme olduğunu dolayısıyla bitiş tarihinin 17/06/2013 tarihli olduğunu, TTK uyarınca tacirlere yüklenen 2 günlük ve 8 günlük ihbar süreleri içinde ayıp ihbarında bulunmak edimin ayıbın hiçbir kabul anlamına gelmemekle beraber davacı tarafça yapılmadığını, ayrıca dava açma süreleri açısından da zamanaşımının söz konusu olduğunu, öncelikle zamanaşımı itirazlarının kabulü ile davanın reddi gerektiğini, taraflar arasındaki ticari defterler incelendiğinde, davalı tarafından davacı lehine keşide edilmiş ve davacı tarafça da ticari defterlerine işlenmiş faturaların olduğunun görüleceğini, TTK’ya göre 8 gün içinde itiraz edilmeyen fatura içeriğinin kabul edilmiş sayılacağını, taraflarca ticari defterlerine işlenmiş fatura içeriğinin teslim edilip edilmediği gibi hususların artık araştırılamayacağını, faturalarını ticari defterlerine işleyen tarafların bu fatura içeriklerini kabul etmiş sayılacaklarını, davalının sözleşmelere istinaden üzerine düşen tüm edimlerini eksiksiz yerine getirdiğini, davacı tarafın daire sattığı arsa sahipleri ile aralarında davalar olduğunu, dolayısıyla davacının kendisine dava açan kişilere karşı kullanmak üzere sorumluluğu davalıya atarak hak elde etmeye çalıştığını, davacı tarafın dava konusu sözleşmeleri gereği gibi ifa eden davalıya ek iş vermek istediğini, davalının ek işleri yapmaktan imtina ettiğini, davalı tarafın ek işlerin yapımı dışında dava konusu sözleşme içeriğinde belirtilen tüm işleri eksiksiz olarak yaptığını, davacı tarafça iddia ettiği eksik işlerin bir an için kabul edildiği varsayılsa bile bu işlerin başkaca bir firma tarafından yapılmış olması ve bu eksikliğe ilişkin yapılan işin faturasının da davacı tarafın ticari defterlerine işlenmesinin gerektiğini, ileri sürerek haksız ve hukuki dayanaktan yoksun davanın reddine, davacının % 20’den az olmamak kaydıyla tazminata mahkum edilmesine, yargılama giderleri ve vekalet ücretinin davacı tarafa yükletilmesine karar verilmesini talep etmiştir.
İNCELEME VE GEREKÇE:
Dava hukuki niteliği itibariyle; taraflar arasında imza edilen eser sözleşmesinden doğan borcun eksik yerine getirildiği iddiasına dayalı olarak eksik iş bedelinin ve bu nedenle yapılan masrafın tahsili istemi ile başlatılan takibe yapılan itirazın iptali davasıdır.Dava, bozma ilamı öncesi yazılı yargılama usulüne tabi olup dilekçelerin teatisi tamamlanmış, yöntemine uygun duruşma açılıp tarafların tüm delilleri toplanılmış, uyuşmazlık noktaları resen belirlenerek bilirkişi raporu alınmak suretiyle dava sonuçlandırılmış; “taraflar arasında 14/08/2015 tarihinde imzalanan sözleşmenin TBK m. 19/I hükmü gereğince yorumlanması sonucunda sözleşmedeki objektif esaslı noktaların TBK m. 470 vd. hükümlerinde düzenlenen eser sözleşmesine ait olduğu, bu sebeple her ne kadar imza edilen sözleşmede taşeron ibaresi kullanılmış ise de taraflar arasındaki sözleşmenin eser sözleşmesi olduğu, davacının işsahibi, davalının ise yüklenici sıfatını haiz olduğu, davacı iş sahibinin davalı muhatap aleyhine keşide etmiş olduğu ihtarname ile sözleşmeyi, yükümlülüklerin yerine getirilmediği iddiasıyla feshettiğini bildirdiğini, davacının ihtarnamede belirtmiş olduğu söz konusu irade beyanı her ne kadar fesih olarak ifade edilmiş ise de sözleşmenin niteliği, T.B.K.m.19/1 hükmü ve yerleşik içtihatlar gereğince fesih (ileriye etkili) değil, sözleşmeden dönme (geriye etkili) yönünde irade beyanı olduğu, sözleşmeden dönme ile borç ilişkisinin geçmişe etkili biçimde sona ereceği ve tasfiye haline gireceği, bu halde tarafların birbirine karşı ifa ettikleri edimlerin (verilenler) T.B.K.m.77 ve devamında düzenlenen sebepsiz zenginleşme hükümlerince iadeye konu olabileceği, bununla birlikte T.B.K.m.125/son hükmünce sözleşmeden dönen tarafın uğramış olduğu olumsuz (menfi) zararı isteyebileceği, olumsuz zararın sözleşmenin karşı tarafça yerine getirileceğine duyulan güvenin boşa çıkmasından doğan zarar olduğu ve alacaklının sözleşmeyi hiç yapmamış olsaydı uğramayacağı zarar olarak nitelendirilmesi gerektiği, halbuki davacının huzurdaki dava ile eksik ifa ile oluşan zararın giderimini talep ettiği, bu talebin niteliği itibariyle sözleşmeden dönme halinde istenilebilecek olan olumsuz (menfi) zarar değil, borcun gereği gibi ifa edilmemesi haline özgü olumlu (müspet) zarar niteliğinde olduğu, davacı, seçimlilik hakkını kullanırken T.B.K.m.125/2 hükmünce aynen ifaden vazgeçtiğini bildirerek olumlu (müspet) zararın giderini istemediği aksine sözleşmeden dönme yönündeki seçimlilik hakkını tercih etmiş olduğu, yerleşik içtihatlar gereğince T.B.K.m.125/son hükmünce sözleşmeden dönen tarafın sadece olumsuz zararlarının giderimini talep edebileceği, yukarıda denildiği gibi olumlu zarar kapsamına giren eksik ifadan doğan zararın giderimini talep edemeyeceği değerlendirilerek” davanın ve kötüniyet tazminatı talebinin reddine karar verilmiş, karar davacı vekilince istinaf edilmiştir.Kararın İstinaf incelemesini yapan ——sayılı kararı ile mahkememizin kararı; “——- Dosyadaki delil ve belgeler, bilirkişi raporları, defter kayıtları ve sözleşme hükümlerine göre davacı yüklenicinin peşin ödenen ve ihtilaf konusu olmayan iş bedelinden davalı yanca süresi içerisinde bitirilmeyip eksik bırakılan işlerden dolayı alacaklı olup, alacağın muaccel olduğu ve ihtara rağmen davalı taşeron tarafından ödenmediğinden davalının temerrüde düştüğü ve davacının TBK’nın 475. maddesinde sayılan seçimlik haklardan “sözleşmeden dönme” hakkını kullandığı, dosya kapsamına göre davacının sözleşmeden dönmekte haklı olduğu anlaşılmaktadır. Sözleşmeden dönme-fesih halinde davacı yüklenici ispat ettiği ölçüde eksik iş bedelini davalı taşerondan talep etme hakkına sahiptir. Kaldı ki sözleşmenin 15. Maddesinde; davalı yanca, işin kendisine bağlı kusurlar nedeniyle tamamlanamaması nedeniyle fesih halinde, davacı şirketin işi başkasına vermek zorunda kalması ve bu nedenle uğradığı zararın mevcut teminatla karşılanamaması halinde bu zararını da tazminle yükümlü olduğu, bu bedelin de taraflarınca tazmin edileceği ve yine son fıkrada da, davacı yüklenici tarafından davalı taşeronun nam ve hesabına yaptırılan işlerde, taşeronun yapmadığı veya eksik ya da kusurlu yaptığı işlerin tespiti, değerlendirilmesi ve hesaplanmasında davacı şirketin yetkili olacağı, davalı taşeronun, sözleşmenin feshi sebebiyle işin yürütülmesine ve şirketin işi bizzat ya da 3. Şahıslara yaptırmak suretiyle tamamlanmasına ve kesin teminatın irat kaydolunmasına muvafakat ettiğini kabul ve beyan ettiği düzenlenmiştir. O halde, yapılan bu açıklamalar ışığında mahkemece, gerek sözleşmenin feshine ilişkin kanun maddeleri, gerekse sözleşmenin 15.maddesi gereğince davacı yanın sözleşmeden dönmesi halinde, varsa eksik iş bedelini ispat ettiği ölçüde davalıdan talep edebileceği gözetilerek, buna göre delillerin değerlendirilmesi ve sonucuna göre bir karar verilmesi gerekirken, hatalı ve yanılgılı değerlendirme ile sözleşmeden dönme seçimlik hakkının kullanılması nedeniyle davalıya peşinen ödenen iş bedelinden eksik iş bedelinin istenemeyeceği gerekçesiyle davanın reddine karar verilmesi isabetsiz olmuştur” gerekçesi ile kaldırılarak ——- esas sırasına kaydedilmiştir.Taraflar arasındaki hukuki ilişki eser sözleşmesine dayanmaktadır. Zira eser sözleşmesi, Türk Borçlar Kanunu’nun 470. maddesinde belirtildiği gibi, yüklenicinin bir eser meydana getirmeyi, iş sahibinin de bunun karşılığında bir bedel ödemeyi üstlendiği sözleşmedir. Davacı; yüklenici, davalı ise; taşerondur.Taraflar arasında 04/01/2013 tarihli teklif metni akabinde 11/01/2013 (sadece davalı imzasını haiz) ve 18/03/2013 tarihli 2 adet taşeron sözleşmesi akdedilmiştir.Bu sözleşmeler ile davalı taşeron sıfatıyla, davacının yüklenicisi olduğu —– adresinde bulunan 20 adet konut ve 1 adet dükkanın —–yapılması ve kaplanması ve tüm doğramalarda —— yapılma işlerinin projesine uygun şekilde imalatı ve nakliyesi ile montaj işlerinin malzemeli olarak yapma işini üstlenmiştir.Davacı yüklenici tarafından davalı taşeron hakkında—– Esas sayılı dosyasından —— sayılı dosyasından alınan bilirkişi raporunda belirlenen eksik işler bedelinin tahsili amacıyla 120.360,00 TL alacağın tahsili için ilamsız takip yapıldığı, davalının yetiye itirazı üzerine icra dosyasının yetkili—— gönderildiği, ——-davalı yana gönderilen ödeme emrine itiraz üzerine takibin durdurulduğu anlaşılmaktadır.İcra takibinin dayanağı olan ve davacı tarafça —— sayılı dosyasından yaptırılan tespit akabinde—— tarafından düzenlenen 20/05/2014 tarihli bilirkişi raporunda; söz konusu sözleşmeler kapsamında davalı taşeronun yapmayı üstlendiği ancak eksik yapıldığı tespit edilen işlerin tamamlanması için gerekli bedelinin toplam 102.000,00 TL + KDV olduğu bildirilmiştir.Yanlar arasındaki ihtilaf; 18/03/2013 tarihli taşeron sözleşmesi’nin “Sözleşmenin İşin Yerine Getirilememesi Fesih ve Tasviyesi” başlıklı 15. Maddesi ile davacı yanca davalıya gönderilen—– Noterliği’nin 02/05/2014 tarih ve ——-yevmiye numaralı ihtarnamesinin yorumundan kaynaklanmaktadır.18/03/2013 tarihli sözleşmenin 15. Maddesi; “işin istenilen kalite ve nitelikte olmaması durumlarında ihtara ve ayrıca mahkemeden hüküm alınmasına gerek kalmadan şirket tek taraflı olarak sözleşmeyi feshedebilecektir.” şeklinde düzenlenmiş, maddenin devamında; davalı yanca, işin kendisine bağlı kusurlar nedeniyle tamamlanamaması nedeniyle fesih halinde, davacı şirketin işi başkasına vermek zorunda kalması ve bu nedenle uğradığı zararın mevcut teminatla karşılanamaması halinde bu zararın da tazminle yükümlü olduğu, bu bedelin de taraflarınca tazmin edileceği ve yine son fıkrada da, davacı yüklenici tarafından davalı taşeronun nam ve hesabına yaptırılan işlerde, taşeronun yapmadığı veya eksik ya da kusurlu yaptığı işlerin tespiti, değerlendirilmesi ve hesaplanmasında davacı şirketin yetkili olacağı, davalı taşeronun, sözleşmenin feshi sebebiyle işin yürütülmesine ve şirketin işi bizzat ya da 3. Şahıslara yaptırmak suretiyle tamamlanmasına ve kesin teminatın irat kaydolunmasına muvafakat ettiğini kabul ve beyan ettiği yazılmıştır.Davacı tarafça davalıya gönderilen —— Noterliği’nin 02/05/2014 tarih ve—— yevmiye numaralı ihtarnamesiyle; davalı yanın sözleşmeler gereğince üstlendiği edimlerini yerine getirmediği, yapımı üstlenilen işlerin ihtarname tarihine kadar tamamlanıp teslim edilmediği, bu sebeple her iki sözleşmenin de feshedildiği, eksik bırakılan işin başkalarına tamamlattırılacağı, bu kapsamda yapılacak masraf ve her türlü zarar ile sözleşmedeki tüm ceza-i şartların ve sözleşme kapsamında ödenmesi gereken harç, vergi, resim ve sigorta primleri ile gecikme ve usulsüzlük zararlarının davalıdan tahsil edileceği ihtar edilmiştir.—– ile mali müşavir —– tarafından hazırlanan 09/08/2018 tarihli bilirkişi kurul raporunda; yanlar arasında imzalanan 2 sözleşme toplam tutarının 559.824,27 TL+ KDV olduğu, davacı tarafından dosyaya sunulan faturalara göre, davalıya toplam 511.000,41 TL+KDV ödeme yapıldığı, davacı iddiasına göre, davalı tarafından yapılmayan işlerin davacıya toplam 143.614,65 TL’ ye mal olduğu, ancak faturalardaki açıklamaların yetersiz olması ve dosyada ——- imzalanmış sözleşme olmaması nedeniyle bu belgelerin alacak hesabında kullanılamayacağı, davacı defterinde yer alan 08/08/2014 tarihli, 11.385,75 TL ödeme kaydının davalı şirket defterinde yer almadığı, davacı defterinde yer alan 010/042015 tarihli, 8.650,00 TL ödeme kaydının davalı şirket defterinde yer almadığı, davacı yanca davalı şirketin —— 13/04/2015 tarihinde 8.644,75 TL olan borcunun kuruma ödenmesinden kaynaklı kaydın davalı şirket defterinde yer almadığı, davacının, kendi defterlerine göre davalıdan toplam 28.680,01 TL alacaklı olduğu, tespit dosyasında belirlenen eksikliklerin tamamlanması için belirlenen bedelin piyasa koşullarına uygun olduğu, davacı yanca dava dışı taşeronlara yaptırılan işler karşılığı fatura bedellerinin 51.521,35 TL+ KDV, 48.433,30 TL+ KDV, 43.660,00TL + KDV = 143.614,65 TL olduğu, ancak dava dışı şirketler ile davacı arasında, dava konusu binadaki eksikliklerin giderilmesine dair yapılan işlerle ilgili bir sözleşme sunulmaması ve faturadaki açıklamaların, dava konusu binadaki eksikliklerin giderilmesi için yapılan masraflar olduğunu net bir şekilde belirtmemesi sebebiyle bu belgelerin davalı tarafından yapılmayan işlerin bedeli olarak kabul edilmesinin taraflarınca uygun bulunmadığı, imzalanan sözlemeler ve sunulan faturalara göre, 102.000,00 TL+ KDV- ( 559.824,27 TL+KDV – 511.000,41 TL+KDV ) = 53.176,14 TL olacağı belirtilmiştir.Dosyadaki delil ve belgeler, bilirkişi raporları, defter kayıtları ve sözleşme hükümlerine göre davacı yüklenicinin peşin ödenen ve ihtilaf konusu olmayan iş bedelinden davalı yanca süresi içerisinde bitirilmeyip eksik bırakılan işlerden dolayı alacaklı olup, alacağın muaccel olduğu ve ihtara rağmen davalı taşeron tarafından ödenmediğinden davalının temerrüde düştüğü ve davacının TBK’nın 475. maddesinde sayılan seçimlik haklardan “sözleşmeden dönme” hakkını kullandığı, dosya kapsamına göre davacının sözleşmeden dönmekte haklı olduğu, bu nedenle eksik iş bedelini isteyebileceği; bilirkişi raporuna göre eksik işler bedelinin 53.176,14 TL olduğu anlaşılmakla, davanın kısmen kabulüne dair aşağıdaki şekilde hüküm kurulmuştur:
HÜKÜM: Yukarıda açıklanan gerekçe ve nedenlerle;
1-Davacının davasının KISMEN KABULÜ İLE;
-Davalının ——sayılı takip dosyasına yaptığı itirazın KISMEN İPTALİ İLE, takibin 53.176,14 TL üzerinden DEVAMINA,
-Asıl alacağa takip tarihinden itibaren faiz işletilmesine
2-Alacağın likit olmadığı değerlendirilmekle, davacı vekilinin icra inkar tazminatı talebinin reddine
3-Davacı tarafından masraf edilen 29,20 TL başvuru harcı, 1.453,65 TL peşin harcın toplamı olan 1.482,85 TL harcın, davalıdan alınarak davacıya verilmesine
4-Davacı tarafından bu dava sebebiyle masraf edilen tebligat/müzekkere/bilirkişi ücreti toplamı 1.746,33 TL yargılama giderinin, kabul red oranına göre hesap ve takdir edilen 768,39 TL’lik kısmının davalıdan alınarak davacıya verilmesine
5-Davalı tarafından yapılmış masraf bulunmadığından bu hususta karar verilmesine yer olmadığına
6-Harçlar Kanunu uyarınca alınması gereken 3.632,46 TL karar harcından, davacı tarafından bu dava sebebiyle sarf edilen 1.453,65 TL peşin harcın mahsubu ile, bakiye 2.178,81‬ TL karar harcının davalıdan tahsil edilerek HAZİNEYE GELİR KAYDINA
7-Davacı vekille temsil edildiğinden, hüküm tarihinde yürürlükte bulunan—– davalıdan alınarak davacıya verilmesine
8-Davalı kendisini vekille temsil ettirdiğinden, hüküm tarihinde yürürlükte bulunan —— davacıdan alınarak davalıya verilmesine
9-Taraflarca yatırılan gider avansının bakiye kısmının, karar kesinleştiğinde 6100 sayılı HMK’nun 333.maddesi uyarınca taraflara iadesineDair, davalı vekilinin yüzüne karşı, davacı vekilinin yokluğunda, kararın tebliğinden itibaren 2 haftalık yasal süre içerisinde —– Bölge Adliye Mahkemesine istinaf yolu açık olmak üzere verilen karar, açıkça okunup usulen anlatıldı.