Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Anadolu 5. Asliye Ticaret Mahkemesi 2021/311 E. 2022/855 K. 20.10.2022 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C. İstanbul Anadolu 5. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ

ESAS NO : 2021/311 Esas
KARAR NO : 2022/855

DAVA : İtirazın İptali (Ticari Satımdan Kaynaklanan)
DAVA TARİHİ : 06/05/2021
KARAR TARİHİ : 20/10/2022
Mahkememizde görülmekte olan İtirazın İptali (Ticari Satımdan Kaynaklanan) davasının yapılan açık yargılaması sonunda,
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ
DAVA:
Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; Davalı ile müvekkili şirket arasında ticari ilişki mevcut olup; taraflar arasında 01.04.2020 tarihinde —— Sözleşmesi akdedilmiş ve bu sözleşmeye bağlı olarak davalı elektrik kullandığını, davalının gecikmiş fatura borcunu ödememesi üzerine, iade taahhütlü mektupla davalıya hizmet kesme ihbarnamesi gönderildiğini, buna rağmen ödeme yapılmadığını, davalı müvekkili şirkete yatırması gereken güvence bedelini (teminatı) yatırmadığını ve faturalarını kendisine gönderilen kesme ihbarnamesine rağmen ödemediğini, bu kapsamda davalının sözleşmenin 9.2 maddesine aykırı davranışları nedeniyle sözleşme haklı nedenle sözleşmeye uygun olarak feshedilerek, cezai şart bedeli tahakkuk ettirildiğini, davalının ——-numaralı iki adet aboneliği mevcut olduğundan, her iki aboneliği için ayrı ayrı,
sözleşmeye uygun olarak son bir yıl içindeki faturalardan en yüksek bedelli olan iki aylık elektrik fatura bedelleri toplamı cezai şart olarak tahakkuk ettirilerek gönderildiğini, davalının borca itirazının iptali ile takibin devamına karar verilmesi ve borca haksız olarak itiraz etmiş olması ve müvekkili şirketin alacağının likit olması nedeniyle borçlunun %20’den aşağı olmamak üzere icra-inkâr tazminatına mahkum edilmesine karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
SAVUNMA :
Davalıya usulüne uygun dava dilekçesinin tebliğine rağmen davaya cevap sunmadığı görülmüştür.
DELİLLERİN DEĞERLERLENDİRİLMESİ VE GEREKÇE
Dava, davacı tarafından elektrik kullanım bedeli ile cezai şart alacağının tahsili amacıyla başlatılan icra takibine vaki itirazın İİK 67 vd. maddeleri gereğince iptali talebine ilişkindir.
Davacı, davalının —— satış sözleşmesi imzalandığını, davalının fatura borcunu ödemediğini, yapılan ihtara rağmen davalının ödeme yapmaması sebebiyle taraflar arasındaki sözleşmenin fesh edildiğini ve sözleşme hükümleri gereğince davalıdan fatura borcu ile cezai şart alacağının tahsili için icra takibine geçildiğini, davalının haksız bir şekilde icra takibine itiraz ettiğini, davalının haksız itirazının iptali ile takibin devamına, davalı aleyhine icra inkar tazminatına hükmedilmesini talep etmiştir.
Davalı, usulüne uygun davetiyeye rağmen cevap dilekçesi sunmadığı anlaşılmakla, HMK 128. maddesi gereğince, davacının, dava dilekçesinde ileri sürdüğü vakıaların tamamını inkâr etmiş sayılmaktadır.Davanın açıldığı tarihte yürürlükte bulunan usul hükümleri doğrultusunda basit yargılama usulüne tabi olarak oluşturulan tensibe istinaden yargılamaya başlanmış yöntemine uygun ön inceleme duruşması açılarak öncelikle dava şartları ve ilk itirazlar incelenmiş, hukuki ihtilaf noktaları belirlenmek suretiyle tahkikat aşamasında deliller toplanmış, —– Esas sayılı İcra Dosyası UYAP üzerinden celp edilerek dosya içerisine alınıp incelenmiş,—– davalının esnaf faaliyet bilgileri celp edimiş, —–davalının ticari sicil kayıt bilgileri celp edilmiş, 18/07/2022 tarihli bilirkişi raporu alınmış ve dava sonuçlandırılmıştır.
18/07/2022 tarihli bilirkişi raporunda özetle, “——-Taraflar arasındaki —— satış sözleşmesinin 13.sayfasında 01.04.2020 tarihinden itibaren geçerli olacağı anlamına gelecek tarih bilgisi olmasına rağmen, kesme ihbarnamesinin bu tarihten daha önceki bir tarih olduğu, ayrıca cezai koşul faturalarından birine dayanak olarak sunulan faturalardan birinin de 2019-12 dönemi faturası olduğu, bu sebeple taraflar arasında daha geçmiş tarihli imzalanmış bir abonelik sözleşmesi olması gerektiği anlaşılmakla birlikte, sunulan sözleşmenin hukuki açıdan değerlendirilmesi konusunda takdir sayın Mahkemede olmak üzere, sözleşmede kayıt altına alınan hükümler doğrultusunda değerlendirmeler yapılmıştır. Davalının cevap dilekçesi, sunmadığı, icra takibine itiraz ettiği anlaşılmakla birlikte,
ortada davalının imzası bulunan bir abonelik sözleşmesi olduğu ve davalının da bu
sözleşmeden kaynaklı olarak sunulan —— karşılık tahakkuk ettirilecek
faturalardan sorumlu ve ödemekle yükümlü olduğu, davalının ödeme yaptığına dair
ödeme makbuzu vb. belgeleri de sunamadığı, bu sebeple dava konusu olan 3 ayrı
faturadan ve başlatılan icra takibinden sorumlu olduğu,
Dava konusu cezai koşul faturalarına dayanak olan ikişer adet dönem faturalarında
verilen birim fiyatların sözleşmeye ve dönemlerinde yürürlükte olan birim fiyat
tarifelerine uygun ve doğru olduğu, faturalara eklenen gecikme bedellerinin yasal
mevzuatta bir karşılığının olmadığı ancak sözleşme hükümlerinde karşılığı olduğu ve
ödenmeyen geçmiş dönem faturalarından kaynaklı olarak faturalara eklendiği, sonuç
olarak cezai koşul faturalarına dayanak oluşturan 2×2 toplam 4 adet faturanın sözleşmeye
göre doğru hesaplanmış faturalar olduğu, davacı tarafından başlatılan icra takibinde yıllık %36 faiz oranı üzerinden hesaplama
yapıldığı, ancak taraflar arasında imzalanan sözleşmede icra takibine başlanması halinde
uygulanacak faize ilişkin bir açıklamaya yer verilmediği, bu sebeple taraflar arasındaki
sözleşme ticari olarak değerlendirilebileceği için fatura tutarları için son ödeme
tarihlerinden 06.01.2021 takip tarihine kadar dönemindeki %13,75 ticari avans faizi
üzerinden gecikme faizi hesabı yapılmasının uygun olacağı,
Sonuç olarak; takdiri sayın mahkemede olmak üzere, taraflar arasındaki sözleşme
hükümleri davalı abone müşteri aleyhine orantısız cezai koşullar içermekle birlikte,
ilgili Yönetmelikte haksız fesih halinde uygulanabilecek cezai koşulların sınırı hakkında
bir değerlendirmede bulunulmadığı için, davacı tarafından dönem faturalarının
ödenmemesinin haksız fesih sebebi sayılarak cezai koşul hükmüne uygun olarak en
yüksek 2 dönem faturasının toplamı olarak cezai koşul fatura düzenlenmesinin orantısız
ancak sözleşme hükümlerine göre doğru olduğu, ödenmediği belirtilerek icra takibine
konu yapılan dönem faturası için davalının herhangi bir ödeme dekont vb. belge de
paylaşmadığı, 06.01.2021 takip tarihi itibariyle toplam borç tutarının 295.531,01.-TL asıl
alacak+ 1.928,84.-TL işlemiş faiz olmak üzere toplam 297.459,85.-TL olduğu, davalının
icra takibinin bu kısmından sorumlu olduğu——-” yönünde görüşlerini bildirmişlerdir.
Kural olarak, bir vakıadan kendi lehine haklar çıkaran/iddia eden taraf, o vakıayı ispat etmeye mecburdur (4721 sayılı Türk Medeni Kanunu’nun 6.maddesi).
İspat yüküne ilişkin bu genel kural, itirazın iptali davaları için de geçerlidir. Yani, itirazın iptali davalarında da ispat yükü bakımından bir değişiklik olmayıp, bu genel kural uygulanır. Bu davalarda da bir vakıadan kendi lehine haklar çıkaran (iddia eden) taraf o vakıayı ispat etmelidir.
Dosyadaki bilgi ve belgelere göre; taraflar arasında ——satış sözleşmesi düzenlendiği ve davacı tarafından fesh edildiği görülmüştür. Davacı tarafından ödenmeyen —— kullanım bedeline ilişkin fatura ve sözleşme hükümleri gereği cezai şart alacağı talep edilmektedir.
Davaya konu uyuşmazlığın çözümünde cezai şarta ilişkin hükümlerin tartışılıp değerlendirilmesi gerekmektedir.
Cezai şart, borçlunun alacaklıya karşı mevcut bir borcu hiç veya gereği gibi ifa etmemesi halinde ödemeyi vaat ettiği, hukuki işlem ile belirlenmiş ekonomik değeri olan bir edimdir. Cezai şartın amacı, borçluyu borca uygun davranmaya sevk etmektir. Cezai şart, asıl alacağı kuvvetlendirme amacı güder. Bu bakımdan cezai şart, kuvvetlendirilecek asıl borcun mevcut olmasını gerektirir. Asıl borç yoksa cezai şart da söz konusu olamaz. Bu niteliği itibariyle cezai şart asıl borca bağlı fer’i bir borçtur. Asıl borç, mevcut ve geçerli ise, cezai şart da borç doğurur. Asıl borç sona ermiş ya da geçersiz doğmuşsa, cezai şart bağımsız bir borç oluşturamaz. Cezai şart, asıl borcun bağlı olduğu şekle tabidir. Asıl borç bir geçerlilik şekline bağlanmışsa, cezai şartın borç doğurabilmesi aynı şekilde kararlaştırılmış bulunmasına bağlıdır. Ancak, geçerlilik şekline bağlı olan bir sözleşme bu şekle uygun olarak yapılmadığı halde, şekle aykırılığı ileri sürmenin dürüstlük kurallarıyla bağdaşmaması nedeniyle dinlenmediği hallerde, sözleşme geçerli sayıldığından, onun fer’i niteliğinde olan cezai şart da geçerli sayılacaktır. Cezai şartın fer’ilik niteliği asıl borca bağlı olduğu sürece devam eder. Başka bir anlatımla cezai şartın fer’iliği, muaccel olduğu ana kadar devam eder. Borçlu, borca aykırı davrandığında cezai şart muaccel hale geldiğinden artık fer’i değil, asli (bağımsız) bir alacak niteliğini kazanır. Cezai şart, sağlararası hukuki işlemlerde ve özellikle sonuçlarını hayatta doğuran sözleşmelerde kararlaştırılır.——–
818 Sayılı Borçlar Kanunu’nun 158. maddesinin başlığı “cezai şart” iken 6098 Sayılı Türk Borçlar Kanunu’nun “Ceza Koşulu” başlığı altında üç çeşit ceza koşulu düzenlenmiştir. Bunlar öğretide ortaya atılan kavramlara göre seçimlik ceza koşulu (TBK. md. 179/I), ifaya eklenen ceza koşulu (TBK md. 179/II) ve ifayı engelleyen ceza koşulu (dönme cezası) (TBK md. 179/III) dur.
Sözleşmenin uyuşmazlığa ilişkin hükümleri incelendiğinde; taraflardan herhangi birisinin sözleşmenin hitam tarihinden 60 takvim günü öncesine kadar sözleşmenin feshedileceğine dair yazılı bildirimde bulunmadığı sürede, iş bu sözleşmenin aynı şartlarda birer yıl süreyle kendiliğinden uzatılmış sayılacağının belirtildiği, sözleşmenin 9.2 maddesinde satıcı tarafında fesih ve 9.3 maddesinde alıcı tarafından fesih şartlarının düzenlendiği görülmüştür.
Sözleşmenin 9.2.3 maddesinde “9.2.3) Madde 4.1’de belirtilen ön koşulların sözleşme tarihinden 15 iş günü geçmiş olmasına rağmen sağlanmamış olması halinde, Satıcı işbu sözleşmeyi her hangi bir ihbar ve/veya ihtara gerek olmaksızın sözleşmeden doğan hakları saklı kalmak üzere tek taraflı olarak feshedebilir.
Yapılanan ——Piyasası, uzun vadeli planlamalarla, daha ucuz ve güvenli elektrik tedariğini hedeflemektedir. Bu bağlamda Satıcı, Alıcı ile yapmış olduğu sözleşme akabinde uzun vadeli planlamalar yapıp taahhütlerde bulunmaktadır. Alıcı, mücbir sebepler dışında, İşbu sözleşme hükümlerine uygun davranmaması sonucunda Satıcı’nın işbu sözleşmeyi fesih etmesi durumunda, Satıcı’ya son bir yıl içindeki faturalardan en yüksek bedelli olan iki aylık elektrik fatura bedelleri toplamını, ceza-i şart olarak ödemekle yükümlü olduğunu Alıcı, kabul, beyan ve taahhüt eder.
” hükmü yer almaktadır. İş bu madde nazara alındığında davalı şirketin fatura bedellilerini ödememesi sebebiyle sözleşme bedeli kapsamında ceza bedelinin fatura edildiği anlaşılmaktadır.Somut dosyada, taraflar arasındaki sözleşmenin 9.2.3 maddesi gereğince davalının taahhüdünü ihlal etmesi halinde cezai şart alacağının düzenlendiği, dosya kapsamında alınan bilirkişi raporu gereği davalının sözleşme şartlarına uygun davranmayarak fatura borcunu ödemediği ve davacının bu kapsamda sözleşmeyi fesh ettiği, taraflar arasındaki sözleşme şartlarına uyulmaması sebebiyle davacının sözleşmenin 9.2.3 maddesi gereğince cezai şart talebinin ve ödenmeyen fatura bedeli taleplerinin yerinde olduğuna kanaat getirilmiştir.
TBK 182/son maddesinde; “Hâkim, aşırı gördüğü ceza koşulunu kendiliğinden indirir.” denilmektedir.
Dosya kapsamında alınan bilirkişi raporu dikkate alındığında dava konusu sözleşmenin feshine konu elektrik kullanım bedeli faturasının 17.326,01-TL olduğu anlaşılmaktadır. Davacı tarafın sözleşme kapsamında talep edebileceği cezai şart bedeli ise toplam 295.531,01-TL olduğu tespit edilmiştir. Her ne kadar davalının sözleşmeye göre fatura bedelini ödememesi sebebiyle davacının sözleşmeyi fesh etmesi ve cezai şart alacağı talep etmesi mümkün ise de; feshe sebep olan ödenmeyen fatura borcu miktarı ile cezai şart alacağı arasında aşırı nispetsizlik bulunduğu izahtan varestedir. Bu kapsamda davacı tarafça talep edilen cezai şart alacağının TBK 182 maddesi gereğince aşırı/yüksek olduğuna kanaat getirilmiş, taraflar arasındaki sözleşmenin süresi, feshe konu ödenmeyen fatura bedeli dikkate alınarak davacı tarafça talep edilen cezai şart alacağına taktiren %30 oranında indirim yapılmak suretiyle 194.743,5‬0-TL cezai şart ve 1.253,82-TL cezai şart işlemiş faizi yönünden talebinin yerinde olduğu, tarafların tacir olması sebebiyle davacının avans faizi talep edilebileceği, davacının tüketim faturası bedeline yönelik alacağının bilirkişi raporu ile tespit edilen kısmının tamamının (asıl alacak ve işlemiş faiz) yerinde olduğu ve davacı tarafça talep edilebileceği tespit edilmiş, neticeten davacının toplam asıl alacağı 212.069,51‬-TL, işlemiş faiz 1.391,48‬-TL olmak üzere toplam 213.460,99-TL olduğu, aşan miktara ilişkin taleplerinin yerinde olmadığı anlaşılmış, davanın kısmen kabulüne, davalının—— esas sayılı takip dosyasına yapmış olduğu itirazın kısmen iptali ile, 212.069,51‬-TL asıl alacak, 1.391,48‬-TL işlemiş faiz ve takip tarihinden itibaren işleyecek avans faizi üzerinden takibin devamına, davacının fazlaya ilişkin talebinin reddine karar verilmiştir.——-İtirazın iptali davalarında davacı yararına icra inkar tazminatına hükmedilebilmesi için borçlunun itirazında haksız olması ve alacağın likit olması şarttır.——- Dosyaya konu alacağın faturaya dayanması sebebiyle alacağın likit ve davalının haksız olduğu anlaşıldığından, hükmedilen asıl alacak miktarı ——- üzerinden davacı lehine icra inkar tazminatına hükmedilmiş, aşağıdaki şekilde hüküm kurulmuştur.
HÜKÜM: Gerekçesi yukarıda açıklandığı üzere;
1-Davanın KISMEN KABULÜNE,
-Davalının —– esas sayılı takip dosyasına yapmış olduğu İTİRAZIN KISMEN İPTALİ ile, 212.069,51‬-TL asıl alacak, 1.391,48‬-TL işlemiş faiz ve takip tarihinden itibaren işleyecek avans faizi üzerinden takibin DEVAMINA,
-Davacının fazlaya ilişkin talebinin REDDİNE,
2-Hükmedilen asıl alacağın %20’si oranında icra inkar tazminatının davalıdan alınarak davacıya verilmesine,
3-Karar harcı 14.581,46-TL’den davacı tarafça yatırılan 5.127,75-TL peşin ile icra dosyasına yatırılan 6.005,26-TL harç olmak üzere toplam 11.133,01-TL harçtan mahsubu ile bakiye 3.448,45-TL harcın davalı taraftan tahsili ile hazine adına irat kaydına,
4-Davacı tarafça yatırılan 5.127,75-TL peşin ile icra dosyasına yatırılan 6.005,26-TL harç olmak üzere toplam 11.133,01-TL harcın davalıdan alınarak davacıya verilmesine,
5-Davacı tarafından tarafından yapılan 59,30-TL başvuru harcı, 8,50-TL vekalet harcı, 182,50-TL tebligat ve müzekkere gideri, 1.250,00-TL bilirkişi ücreti olmak üzere toplam 1.500,30-TL yargılama giderinin davalı taraftan tahsili ile davacı tarafa ödenmesine,
6-Davalı tarafından yapılan yargılama gideri bulunmadığından bu hususta karar verilmesine yer olmadığına,
7-TTK 5/A maddesi ve 6325 Sayılı Hukuk Uyuşmazlıklarında Arabuluculuk Kanunu 18/A fıkrası ve Arabuluculuk Kanunu Yönetmeliği tarife hükümleri uyarınca 1.320,00-TL arabuluculuk ücretinin davalıdan alınarak hazineye irat kaydına,
8-Davanın kabul edilen kısmı için davacı taraf kendisini vekille temsil ettirdiğinden karar tarihinde geçerli ——13. maddesindeki esaslara göre belirlenen —–nispi vekalet ücretinin davalıdan alınarak davacıya verilmesine,
9-Taraflarca dosyaya yatırılan ve sarf edilmeyen gider avansının karar kesinleştiğinde Hukuk Muhakemeleri Kanununun 333.maddesi uyarınca ilgili tarafa iadesine,
Dair, davacı vekilinin yüzüne karşı kararın tebliğinden itibaren 2 haftalık yasal süre içerisinde —— Bölge Adliye Mahkemesine istinaf yolu açık olmak üzere verilen karar açıkça okunup, usulen anlatıldı.