Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Anadolu 5. Asliye Ticaret Mahkemesi 2021/306 E. 2023/1052 K. 19.12.2023 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C. İstanbul Anadolu 5. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
ESAS NO:2021/306 ESAS
KARAR NO:2023/1052
DAVA: Alacak (Ticari Satımdan Kaynaklanan)
DAVA TARİHİ: 18.11.2015
KARAR TARİHİ: 19.12.2023

Mahkememizde görülmekte olan Alacak (Ticari Satımdan Kaynaklanan) davasının yapılan açık yargılaması sonunda;

GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; davalının sağlık ürünleri ithal edip satmakta olan bir firma olduğunu, davalı firma yetkilisinin, davacıyla —– ürününü —– karşılığında alım-satım hususunda anlaştıklarını, davacının sağlık ürünlerinin bedeli olarak bonoları imzalayarak verdiğini, davalının bu bonoları tahsil etmesine rağmen sağlık ürünlerini teslim etmediğini, ——-tarihli ihtarnamesi ile senetlerin toplamı olan 132.883,00-TL’nin ticari faizi ile birlikte ödenmesinin talep edildiğini, davalının ihtarnameye verdiği cevapta, “muhatabın ihtarında belirtilen senetler; ———- şirketimize olan vadesi geçmiş borçların akarşılık verilmiştir. Bu durum, muhatap tarafından bilinmesine rağmen, muhatap kötü niyetli olarak ihtarname keşide etmiştir. Muhatap tarafından şirketimize verilen senetlerin toplamı —- ödenmiş olup, kalan tutar ———şirketimize kestiği fatura ile mahsuplaşarak hesabı kapatılmıştır” dendiğini, alım-satım akdine konu malların teslim edilmediğinin ve senetlerin bedellerinin de iade edilmeyeceğinin belirtilmesi akabinde —— sayılı ilamı icra takbine geçildiğini ancak davalının itiraz etmesi nedeni ile —– esas sayılı dosyası ile itirazın iptali davası açtıklarını, yapılan yargılama sonucunda icra takibinin ——icra dairelerince yapılması gerektiğinin belirtilerek dava şartı yokluğundan davanın reddine karar verildiğini ve kararın kesinleştiğini, —— sayılı icra dosyası ile takip başlatıldığını, davalının yetki ve zamanaşımı itirazında bulunduğunu, bu durum üzerine —– esas sayılı dosyası ile itirazın iptali davası açıldığını, yapılan yargılama neticesinde yetkisizlik kararı verildiğini ve dosyanın yetkili mahkemesi olan—— mahkemesi olduğunu belirtildiğini ileri sürerek fazlaya ilişkin hakların saklı kalması kaydı ile davacı tarafından davalıya bedeli ödenen ———- senet bedelinin ödeme gününden itibaren işleyecek ticari faizi ile birlikte davalıdan tahsiline, yargılama gideri ve ücreti vekaletin davalı yana tahmiline karar verilmesini talep ve dava etmiştir.

Davalı vekili cevap dilekçesinde özetle;
taraflar arasında akdi ilişki ve bu ilişkiye dayalı bir sözleşme olmadığını, dava konusu senetlerin vade tarihlerinin —– tarihleri arasında olduğunu, davanın açılma tarihinin ise —— olduğunu, kabul anlamına gelmemek ile birlikte davacının talebinin haksız ve istirdat niteliğinde olduğunu, iddia edilen ödemelerin üzerinden 5 yıldan fazla zaman geçtiğini, haksız olan talebin aynı zaman da zamanaşımına uğradığını, ayrıca ürün bedelleri için davacı tarafından keşide edilen bonoların ödenmesine rağmen malların teslim edilmediği iddiasının doğru olmadığı gibi bunun ispatının gerektiğini ileri sürerek öncelikle davanın zamanaşımı nedeniyle usulden reddine, mahkeme aksi kanaatte olursa haksız açılan davanın esastan reddine karar verilmesini, yargılama giderleri ile ücreti vekaletin davacı tarafa tahmiline karar verilmesini talep etmiştir.

DELİLLERİN İNCELENMESİ VE GEREKÇE;
Dava, bedelsizlik iddiasına dayalı olarak ödenmiş olan bono bedellerinin tahsili talebine ilişkin alacak davasıdır.
Davacı vekili; müvekkili ile davalı arasında davalının ithal edip sattığı sağlık ürünlerinin alımı konusunda sözlü anlaşma yapıldığını, alınacak mal bedeli olarak dava dilekçesinde belirtilen keşidecisi müvekkili, lehdarı davalı olan çeşitli vadeli toplam 132.883 TL bedelli 6 adet bono verildiğini, bonoların ödendiğini, davalının mal teslimi yapmadığını ödenmiş bonoların bedelsiz kaldığını, bu nedenle ödenen bono bedellerinin istidadını talep etmiş; davalı vekili ise; davanın zaman aşımına uğradığını, ayrıca davacı tarafından keşide edilen bonoların ödenmesine rağmen malların teslim edilmediği iddiasının doğru olmadığını beyan ederek davanın reddini istemiştir.Mahkememizce yapılan——- Karar sayılı yargılama sonucunda; davanın zamanaşımı nedeni ile reddine dair verilen karar istinaf edilmiş, istinaf incelemesini yapan—— Karar sayılı ilamı ile mahkememizin kararı; “… Hem davaya konu bonoların ihdas nedeninin belirtilmiş olması hem de tarafların iddia ve savunmaları karşısında bonoların taraflar arasındaki hukuki ilişki nedeniyle düzenlendiği, bu hukuki ilişki kapsamında davalıya verildiği ve bedellerinin ödendiği anlaşılmaktadır. Buna göre bono bedellerini tahsil eden davalının sebepsiz zenginleştiğinden söz edilemeyecektir. Bu nedenle olayda sebepsiz zenginleşme hükümleri dolayısıyla TBK’nın 82 (eski Borçlar Kanunu 66.) maddede düzenlenmiş bulunan sebepsiz zenginleşmeye dayalı zaman aşımı hükümlerinin uygulanmasına olanak bulunmamaktadır. Mahkemenin bu yöndeki kararı hatalı olmuştur. Davada uyuşmazlık davalının tahsil ettiği bonoların hangi hukuki ilişkiden kaynaklı olarak verildiğinde toplanmaktadır. Buna göre mahkemece taraf delilleri toplanarak ve HMK da öngörülen ispat külfetleri de gözetilerek taraflar arasında davaya konu bonoların verilmesinin nedenini teşkil eden temel hukuki ilişkinin belirlenerek, buna göre tespit edilen hukuki ilişkiye göre zaman aşımı defi de gözetilerek olayda zaman aşımının dolup dolmadığı, davacının bono bedellerini iadeyi talep etme hakkı olup olmadığı değerlendirilerek oluşacak sonuca göre karar vermek olmalıdır…” gerekçesiyle kaldırılmış ve dosya bu kez —- esas sırasına kaydedilmiştir.6102 sayılı Türk Ticaret Kanunu’nun kambiyo senetlerine ilişkin hükümleri poliçe esası üzerine kurulmuştur. Kanun, kambiyo senetlerinin ortak olan hükümlerine poliçe başlığı altında yer vermiş, bono ve çek hakkında ise, ortak hükümlere yollama yapmakla yetinmiştir (TTK m. 778, 818). Kambiyo senetlerinde sebepsiz zenginleşmeye ilişkin özel düzenleme poliçe hükümleri arasındaki 732. maddede yer almaktadır.Kambiyo senedinin düzenlendiği hallerde, taraflar arasında kural olarak iki ayrı borç ilişkisi meydana gelmektedir. Bu durumda hem kambiyo münasebetine, hem de asıl borç ilişkisine dayalı olarak talepte bulunulabilecektir. Asıl borç ilişkisine dayalı olarak talepte bulunabilmek, ancak doğrudan doğruya münasebette bulunanlar arasında, yani ciro yoluyla henüz devredilmemiş poliçelerde mümkündür. Bu durumda, davacı taraf dava dilekçesinde taraflar arasındaki temel ilişkiye dayandığına —– davalı taraf da dava dışı —– aralarındaki satış ilişkisinden kaynaklı borcun davacı tarafından, dava konusu bonolar verilmek suretiyle ödendiğini savunmakla, zamanaşımı süresi TBK’nın 146. maddesine göre 10 yıldır. Bonoların vade tarihleri —- arası olup, dava——– tarihinde ve 10 yıl içinde açılmış olmakla, zaman aşımı defi yerinde görülmediğinden esasa girilmiştir.Dosya tarafların defter ve belgelerinin incelenmesi için Mali Müşavir bilirkişiye tevdii edilmiş, davacı tacir olmadığından sadece davalının defter ve belgeleri incelenmiştir.Mali Müşavir bilirkişinin 03/07/2023 tarihli raporunda özetle; “…Davalı şirket tarafından ibraz edilen 2009 yılına ilişkin ticari defterlerin açılış ve kapanış tasdiklerinin usulüne uygun olarak yaptırılmadığı, 2009 yılı yevmiye defterinin kapanış onamasının bulunmadığı; davacı ile davalı şirket arasında cari hesap ilişkisi bulunmadığı, davaya konu bonoların davalı şirketin ticari defter kayıtlarında mevcut olduğu, bono bedellerinin ödemelerinin kaydının davalı şirketin ticari defter kayıtlarında mevcut olduğu, ticari defterlerde dava dışı ———- davalı şirket arasında ticari ilişkiye binaen ticari ilişkinin bulunduğu; davalı şirketin —- ticari defter kayıtları incelendiğinde, davalı şirketin —- olan ticari münasebet kayıtlarını, —- izlediği tespit edilmiştir. İlgili hesap içeriği incelendiğinde, 2009 yılında davalı tarafından —— hizmetlerine 5 adet 197.523,26-TL bedelli fatura düzenlediği görülmüştür.—– tarafından davalı şirkete— banka havalesi yoluyla ödeme yapıldığı, yapına banka havale dekontları incelendiğinde; —-tarihinde —- tarihinde —— açıklaması —vade senet sonu karşılığı, —-vadeli senet bedeli açıklamalı havaleleri yolladığı, söz konusu havalelerin davalı şirketin ticari defter kayıtlarında mevcut olduğu, daha sonra davalı şirketin —- açıklamalı kayıt girdiği, bir başka ifade ile senet bedelleri banka havalesi yoluyla tahsil olduğunda——- cari hesabından çıkardığı görülmüştür. Diğer banka havalelerinde açıklama
mevcut değildir. Davalı şirket tarafından —–
bedelli iade faturası alındığı ve ticari defter kayıtlarına işlendiği görülmüştür. 18.08.2009 tarihinde 12.140,82-TL lik çek ile ödeme yapıldığı görülmüştür. Yukarıda açıklanan işlemler neticesinde davalı şirketin —-ile olan ticari münasebet kayıtları sonra ermiştir. Davalı şirketin 2009 yılı ticari defter kayıtları incelendiğinde, davalı şirketin ———- olan ticari münasebet kayıtlarını —– izlediği tespit edilmiştir. Davalı şirket tarafından ——–sağlık hizmetlerine —–bedelli fatura düzenlendiğini, bunun karşılığında ise 20.974,00-TL tutarında tahsilat yaptığı ve böylece hesabın kapandığı görülmüştür….” şeklinde kanaat bildirdiği görülmüştür.——- sayılı içtihadında belirtildiği üzere bütün mücerret alacaklarda olduğu gibi kambiyo senedi alacağı da kural olarak, uygun bir asıl borç ilişkisine, bir illi ilişkiye dayanır. Bir kambiyo senedi düzenleyip veren ve bu senedi alan herkes, bütün hukuki işlemlerin yapılmasına temel teşkil eden bir gayeye ulaşmak istemektedir. Kambiyo senedinden kaynaklanan talebin geçerliliği, temel ilişkiden kaynaklanan temel talebin ve bununla ilgili olarak taraflar arasında varılmış amaca ilişkin mutabakatın geçerliliğinden tamamen bağımsızdır. Kambiyo senedinden doğan talep hakkına kambiyo hukuku, temel talebe ise, bu talebin ait olduğu hukuk kuralları uygulanır. Hemen belirtmelidir ki, bono, ödeme vaadi niteliğinde bir kambiyo senedi olup, bağımsız borç ikrarını içerir. Kural olarak, bir vakıadan kendi lehine haklar çıkaran/iddia eden taraf, o vakıayı ispat etmeye mecburdur——– İspat yüküne ilişkin bu genel kural, istirdat davaları için de geçerlidir. Yani, istirdat davalarında da, tarafların sıfatları değişik olmakla beraber, ispat yükü bakımından bir değişiklik olmayıp, bu genel kural uygulanır. Bu davalarda da bir vakıadan kendi lehine haklar çıkaran (iddia eden) taraf o vakıayı ispat etmelidir.Bono nedeniyle borçlu olunmadığının tespitini içeren davada ispat yükü, kural olarak senedin bedelsiz olduğunu iddia eden tarafa aittir. Ancak, bir defa bir mal alışverişine dayandığı ———- ya da bir alacak borç ilişkisine dayandığı “nakten” kaydı ile senede yazılmışsa, artık buna uyulması gerekir. Bu kayıtların aksinin savunulması senedin talili (nedene, illete bağlanması) anlamına gelir ki, böyle bir durumda ispat yükü yer değiştirir. Senedi talil eden, savını kanıtlamak yükümlülüğü altına girer. Senette borcun nedeni “mal” ya da “nakit” olarak belirtilmişse, tarafların yazılı borç sebebine dayanmaya hakkı olacağından, ispat yükü bunun aksini ileri süren tarafa ait olacaktır. Eğer yanlardan biri senet metninde yazılı kaydın doğru olmadığını söylüyorsa, lehine olan senet karinesi çürümüş sayılacak, bunun sonucu olarak da, iddiası paralelinde ispat yükünü de üstlenecektir. Buna senedin talili denmektedir. Bu anlamda talil senet metninde açıklanan düzenleme (ihdas) nedenine aykırı beyanda bulunma anlamına gelmektedir.Somut olayda taraflar arasında davacının keşideci, davalının lehdar olduğu dava dilekçesinde tanzim, vade tarihleri ve miktarları belirtilen bonoların düzenlendiği, bono bedellerinin ödendiği ihtilaf konusu değildir.Davaya konu bonolar incelendiğinde ihdas sebebi olarak nakden kaydını içerdiği görülmektedir. Davacı söz konusu bonoların mal satışına ilişkin olarak düzenlendiğini ve malın teslim edilmediğini, davalı ise söz konusu bonoların dava dışı şirketlerin borcuna karşılık verildiğini ve iddia edilen malları dava dışı ihbar edilen —– teslim ettiklerini ileri sürmüştür.Davalı vekilince çift taraflı talil halinde ispat yükünün yer değiştirmeyeceği beyan edilmiştir. Çift taraflı talil halinde ispat yükünün yer değiştirmemesi ilkesinin uygulanabilmesi bono sebebinin her iki tarafça da farklı şekillerde talil edilmesi halinde uygulanabilir. Huzurdaki davada dava konusu bono nakden kaydını taşımakta, davacı bononun mal karşılığı verildiğini, davalı ise dava dışı —- borcuna mahsuben verildiğini, —- şirketiyle de mal alış satışına dayalı ticari ilişkileri olduğunu, —— teslim edilip ödenmeyen mal bedelleri için bonoların verildiğini iddia etmektedir. Burada hem davalı hem de davacının farklı sebeplerle talil yaptıkları açıktır. Yine burada davalının ikrarı vasıflı ikrar olarak da kabul edilebilir ki bu durumda da ispat yükünün yer değiştirmeyecektir.Tüm bu açıklamalar ve bilirkişi raporu birlikte değerlendirildiğinde; senetteki malen kaydı her iki tarafın da talili ile sabit olduğu üzere, çift taraflı talil nedeniyle öncelikle davacının davalı ile arasında mal teslimine dair ticari ilişki olduğunu ispat etmesi gerektiği, davacının tacir olmadığı için ticari defter ve belge tutmadığı, davalının incelenen defter ve belgelerine göre ise, davalı ile arasında ticari ilişki olduğuna dair bir kayıt bulunmadığı, davalının ispat yükü üzerinde olmamasına rağmen dava konusu bonolarla ilgili yapılan ödemeleri dava dışı —- şirketinin cari hesabından düştüğü ve mal teslimini —– Şirketine yaptığı anlaşılmakla, davacının davasını ispatlayamaması nedeniyle davanın reddine karar verilmiş ve aşağıdaki şekilde hüküm kurulmuştur:

HÜKÜM : Yukarıda açıklanan nedenlerle;
1-Davacının davasının ispatlanamadığından REDDİNE,
2-Harçlar Kanununa göre alınması gerekli 269,85-TL karar harcının HAZİNEYE GELİR KAYDINA,
3-Davacı tarafından yatırılan 548,00-TL peşin harcın, alınması gereken 269,85-TL karar harcından mahsubu ile artan 278,15-TL’nin karar kesinleştiğinde ve talep halinde davacıya verilmesine,
4-Davacı tarafından yatırılan 269,85-TL karar harcının davacı üzerinde bırakılmasına,
5-Davacı tarafından yapılan yargılama giderlerinin davacı üzerinde bırakılmasına,
6-Davalı tarafından tebligat, posta ve müzekkere gideri olarak sarf edilen 28,58-TL yargılama giderinin davacıdan alınarak davalıya verilmesine,
7-Ret olunan dava yönünden Avukatlık Asgari Ücret tarifesine göre davalı lehine takdir olunan 21.261,28-TL vekalet ücretinin davacıdan alınarak davalıya verilmesine,
8-Dosyada mevcut gider avansının karar kesinleştiğinde ve talep halinde yatıran tarafa iadesine,
Dair, davacı asilin yüzüne karşı, davacı vekilinin e duruşma ile ve davalı vekilinin yüzüne karşı, kararın tebliğinden itibaren 2 haftalık yasal süre içerisinde ———– Adliye Mahkemesine istinaf yolu açık olmak üzere verilen karar, açıkça okunup usulen anlatıldı.19.12.2023