Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Anadolu 5. Asliye Ticaret Mahkemesi 2021/295 E. 2021/918 K. 19.10.2021 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.

T.C. İstanbul Anadolu 5. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
ESAS NO : 2021/295 Esas
KARAR NO: 2021/918
DAVA : İtirazın İptali (Hizmet Sözleşmesinden Kaynaklanan)
DAVA TARİHİ : 29/04/2021
KARAR TARİHİ: 19/10/2021
Mahkememizde görülmekte olan İtirazın İptali (Hizmet Sözleşmesinden Kaynaklanan) davasının yapılan açık yargılaması sonunda,
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ
DAVA:
Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; müvekkili şirketin — hususta —veren öncü şirketlerden biri olduğunu, müvekkili şirket ile davalı arasında, —– akdedildiğini, müvekkili şirket sözleşmelerde yer alan edimlerini eksiksiz ifa etmiş ve söz konusu sözleşmelere istinaden belirlenmiş ödeme planı çerçevesinde fatura düzenlenerek davalı yana tebliğ edildiğini, ancak aşağıda bilgileri verilen faturalara ilişkin olarak faiz hariç toplamda —- tutarındaki alacak müvekkili şirkete ödenmediğini, alacağa yönelik davalı tarafa noter aracılığıyla ihtarat yapıldığı, tebliğ edilen ihtarnameye rağmen davalının haksız tutumunun devamı üzerine müvekkili şirket tarafından davalı aleyhine—– dosyası ile ilamsız icra takibi başlatılmış ve davalı tarafça itiraz üzerine takip durduğunu, itirazın haksız ve mesnetsiz olduğunu, yapılan haksız itirazın iptalini ve takibe devam edilmesini, davalı hakkında alacağın %20’sinden az olmamak üzere icra inkar tazminatına hükmedilmesini, yargılama giderleri ve vekalet ücretinin davalıdan tahsilini talep ve dava etmiştir.
SAVUNMA :
Davalı vekili cevap dilekçesinde özetle; davanın yetkisiz mahkemede ikame edildiğini, ayrıca dava konusu icra takibi yetkisiz icra müdürlüğünde açıldığını, bu nedenle öncelikle gerek mahkemenin yetkisine gerekse icra müdürlüğüne yetkisine itiraz edildiğini, dava ve icra takibi konusu sözleşmelerin asıl muhatabı müvekkili firma olmayıp, sözleşmelerin asıl muhatabı ve asli yükümlüsü —- olduğunu, bu nedenle, taleplerin doğrudan —–gerektiğini, davacı tarafın, dava ve icra konusu faturalar içeriğinde belirtilen hizmeti müvekkili firma’ya sunmuş olduğunu ispat etmesi gerekli olduğunu, müvekkili firma herhangi bir hizmet verilmediğini,——sayılı dosyasının kesin yetkiye aykırılık sebebiyle iptali ile davanın reddine, aski taktirde işbu davanın kesin yetkisizlik sebebiyle usulden reddine, aksi taktirde davanın esastan reddine, tüm yargılama gideri ve yasal vekalet ücretinin davacı taraftan tahsilini talep etmiştir.
İNCELEME ve GEREKÇE:
Dava hukuki niteliği itibariyle, taraflar arasında imzalanan —– sözleşmeler kapsamında davacı tarafça davalı adına düzenlenen faturalardan kaynaklı alacağın tahsili için başlatılan takibe yapılan itirazın iptali ve icra inkar tazminatına ilişkindir.
Davalı vekili tarafından süresinde sunulan cevap dilekçesinde icra dairesinin ve mahkemenin yetkisine itiraz edildiği görülmekle, mahkememizce itirazın iptali davalarında dava şartlarından olan icra dairesinin yetkisine itiraz ve akabinde ilk itiraz olan mahkemenin yetkisine itiraz hususu öncelikle incelenmiştir.
Dava şartı olan icra dairesinin yetkisine itiraz hususu incelendiğinde; İcra İflas Kanunu’nun 50. maddesinde “Para veya teminat borcu için takip hususunda Hukuk Usulü Muhakemeleri Kanununun yetkiye dair hükümleri kıyas yolu ile tatbik olunur. Şu kadar ki, takibe esas olan akdin yapıldığı icra dairesi de takibe salahiyetlidir. Yetki itirazı esas hakkındaki itirazla birlikte yapılır. İcra mahkemesi tarafından önce yetki meselesi tetkik ve kati surette karara raptolunur. İki icra mahkemesi arasında yetki noktasından ihtilaf çıkarsa Hukuk Usulü Muhakemeleri Kanununun 25′ inci maddesi hükmü tatbik olunur” düzenlemesini içermektedir.—- istikrar kazanmış uygulamalarına göre, itirazın iptali davasını gören mahkeme, icra dairesinin yetkisine yönelik itirazı inceleyebilir. Mahkemenin yetkisine yönelik bir itirazın var olup olmaması, sonuca etkili değildir. Başka bir ifadeyle, itirazın iptali davasında, mahkemenin yetkisine itiraz edilmiş olsun veya olmasın, mahkeme öncelikle tetkik merciinin —– yerine geçerek, icra dairesinin yetkisine yönelik itirazı inceleyerek kesin olarak sonuçlandırmalıdır. Bu yetki itirazının incelenmesi sonucunda mahkeme, kendisinin yetkili olup olmadığını da belirlemiş olacaktır —- kararında da aynı ilkelere işaret edilmiştir. Bu ilke ve açıklamalar ışığında somut olay değerlendirildiğinde; – dosyasının incelenmesinde davacı tarafından davalı aleyhine toplam —–alacağın tahsili için icra takibine başlanıldığı, davalı tarafından ödeme emrine süresinde itiraz edildiği, ödeme emrine itiraz dilekçesinin incelenmesinde, davalının borca ilişkin itirazları ile birlikte işlemiş ve işleyecek faize, faiz oranına da itiraz ettiği ancak icra dairesinin yetkisine yönelik itirazının olmadığı anlaşılmaktadır.—— sayılı kararında da belirtildiği üzere itirazın iptali davasını gören mahkemenin, icra dairesinin yetkisine yönelik itirazı inceleyebilmesi için davalı borçlu tarafından ödeme emrine itiraz dilekçesinde, icra dairesinin yetkisine ilişkin itirazlarını da bildirmesi gerekmektedir. Eldeki davada davalının ödeme emrine itiraz dilekçesinde, icra dairesinin yetkisine yönelik itirazı bulunmadığından mahkememizce icra dairesinin yetkisine yönelik karar verilmesi beklenemez.Açıklanan gerekçeler ile davalı vekilinin icra dairesinin yetkisine yönelik itirazı yerinde değildir.
İlk itiraz olan mahkememizin yetkili olup olmadığı hususunda yapılan incelemede; Taraflar arasında imzalanan sözleşme tarihi itibariyle—- yürürlükte bulunan 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanununun 17. maddesinde “Tacirler veya kamu tüzel kişileri, aralarında doğmuş veya doğabilecek bir uyuşmazlık hakkında, bir veya birden fazla mahkemeyi sözleşmeyle yetkili kılabilirler. Taraflarca aksi kararlaştırılmadıkça dava sadece sözleşmeyle belirlenen bu mahkemelerde açılır.” düzenlemesi yer almaktadır. Yetki sözleşmesi tacirler veya kamu tüzel kişileri arasında yapıldığı takdirde Hukuk Muhakemeleri Kanununun 17. maddesi uyarınca geçerlidir. 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanununun 19. maddesinin 2. bendi “Yetkinin kesin olmadığı davalarda, yetki itirazının, cevap dilekçesinde ileri sürülmesi gerekir. Yetki itirazında bulunan taraf, yetkili mahkemeyi; birden fazla yetkili mahkeme varsa seçtiği mahkemeyi bildirir. Aksi takdirde yetki itirazı dikkate alınmaz.” hükmünü içermektedir.
Tüm dosya kapsamı birlikte değerlendirildiğinde; taraflar arasında —-Taraflar arasında bu sözleşmeden doğabilecek uyuşmazlıklardan —-hükmünün yer aldığı; —–Taraflar arasında bu sözleşmeden doğabilecek uyuşmazlıklardan —– hükmünün yer aldığı, davanın 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanununun yürürlüğe girdikten sonra, —— tarihinde açılmış olup, sözleşmedeki yetki şartının geçerli olup olmadığı anılan kanun hükümlerine göre belirleneceği, anılan yasanın Yetki Sözleşmesi başlıklı 17. maddesinde “Tacirler ve kamu tüzel kişilerinin” sözleşme ile yetkili mahkemeyi belirleyebilecekleri öngörüldüğü ve dava konusu olayda tarafların ikisi de tacir olduğundan bu şartın geçerli olduğu,—– davalı tarafından süresinde ve usulüne uygun şekilde mahkemenin yetkisine itiraz ettiği ,—- yargı sınırlarını belirleyen kararı ve —- anlaşılması gerektiği yönündeki——-tarihli kararı da göz önünde bulundurularak mahkememizin davaya bakmada yetkili olmadığı ve uyuşmazlığın —– Asliye Ticaret Mahkemelerinde çözümlenmesi gerektiğinden, mahkememizin yetkisizliğine yönelik aşağıdaki şekilde karar vermek gerekmiştir.
HÜKÜM: Gerekçesi yukarıda açıklandığı üzere;
1-Mahkememizin yetkisiz olması ve yetkili mahkemenin yetki sözleşmesi uyarınca —- Asliye Ticaret mahkemesi olduğu dikkate alınarak mahkememizin yetkisizliğine,
2- HMK’nun 20 (1) maddesi uyarınca karar kesinleştiğinde ve yasal süre içinde istem halinde dosyanın yetkili —–ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ’ne GÖNDERİLMESİNE,
3-HMK nun 331(2) maddesi uyarınca yargılama giderlerinin yetkili mahkeme tarafından değerlendirilmesine,
4-HMK’nun 20(1) maddesi uyarınca kararın kesinleşmesinden sonra yasal süre içinde gönderme başvurusunun yapılmaması halinde davanın açılmamış sayılmasına karar verilmek üzere dosyanın ele alınmasına,
İlişkin olarak; taraf vekillerinin yüzlerine karşı kararın tebliğinden itibaren 2 haftalık yasal süre içerisinde —— Adliye Mahkemesine istinaf yolu açık olmak üzere verilen karar açıkça okunup, usulen anlatıldı. 19/10/2021