Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Anadolu 5. Asliye Ticaret Mahkemesi 2021/265 E. 2022/418 K. 18.05.2022 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C. İstanbul Anadolu 5. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
ESAS NO: 2021/265 Esas
KARAR NO: 2022/418
DAVA: İtirazın İptali (Haksız Eylemden Kaynaklanan Zarar Nedeniyle)
DAVA TARİHİ : 16/04/2021
KARAR TARİHİ: 18/05/2022
Mahkememizde görülmekte olan İtirazın İptali (Haksız Eylemden Kaynaklanan Zarar Nedeniyle) davasının yapılan açık yargılaması sonunda,
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
İSTEM: Davacı vekilinin dava dilekçesinde özetle; müvekkili, davalı şirketin üç kurucu üyesinden biri olmakla birlikte, bu sebepten ötürü davalı şirket ile aralarında şirketin tescil edildiği —- tarihinden bu yana süre gelen ticari ilişki mevcut olup, işbu ticari ilişki kapsamında davalı şirketin, davacı müvekkile —-tutarında borcunun bulunduğunu, müvekkilinin alacağının tahsili için davalı şirket hakkında —dosyası ile asıl alacak bedeli —- olan yasal takibe geçildiğini, müvekkili tarafından, davalı şirket aleyhine icra takibi açılmadan önce davalı şirket tarafından uzun bir süre önce — müvekkiline, —- borç ödemesi yapıldığını, bu hususun, ilgili bankada dekontlarından anlaşıldığını, davalı şirket tarafından aleyhine başlatılmış olan icra takibine itiraz edildiğini ve kötü niyetli olarak takibin durdurulduğunu, ancak davalı şirket tarafından yapılan itiraz, haksız ve mesnetsiz olup işbu itirazın salt zaman kazanma amaçlı olduğunu, müvekkili, münferiden sorumlu şirket yetkilisi —-ve dava dışı —- tarihinde, davalı/borçlu şirketi TTK hükümlerine uygun bir şekilde —–tarihinde tescil ettiğini, davalı şirket, her türlü inşaat ve taahhüt işleri; konut ve iş yeri inşaatını yapmak, satmak; kendi hesabına araziler almak, bunlar üzerinde veya başkalarına ait arsa ve araziler üzerinde kat karşılığında binalar yapma amaçlı kurulmuş ve genel olarak taşınmaz işleriyle ilgilenen bir şirket niteliğinde olduğunu, davalı şirkette— paya sahip olan davacı müvekkili, şirket payına karşılık olarak — bedelindeki sermaye payını, —– tarihinde davalı şirket hesabına gönderdiğini, ancak daha sonra davalı şirkete vermiş olduğu borçların, yıllardır kendisine iade edilmemesi nedeniyle müvekkili, ayrılma isteğini davalı şirket yetkilisi —– iletmiş olup, kendisine yine davalı şirket tarafından yine hiçbir iade işlemi yapılmadığını, davacı müvekkili, davalı şirketin yapacağı, yapacağını taahhüt edip yapmadığı veyahut yaptığı ancak kazanç sağlayamadığı işler nedeniyle davalı şirkete —— tutarında borç para verdiğini, yıllardır davalı şirkete verdiği borç bedellerinin iadesini talep eden davacı müvekkili, şirket yetkilisi —- yılından beri kötü niyetli bir şekilde oyalanmakta olduğunu, davalı şirket, bugüne kadar davacı müvekkile yalnızca—-açıklamasıyla, — tutarında bir ödeme yaptığını, bakiye borç tutarı olan —– davacı müvekkiline iadesi, işbu davanın açıldığı tarihe kadar yapılmadığını, davalı şirket tarafından açıklamasında —– yazılı banka dekontları ile kanıtlanan para borçlarına kötü niyetli bir şekilde yalnızca zaman kazanmak için itiraz edilmekte ve bakiye borç bedelleri ödenmemekte olduğunu, yıllardır davalı şirkete borç olarak verdiği bedellerin iadesini alamayan davacı müvekkils, davalı şirket ile tüm ilişkisini koparabilmek adına limited şirketlerde uygulanan haklı fesih yoluna gideceğini belirterek, itirazın iptali talepli dava açmıştır.
SAVUNMA:
Davalı taraf cevap dilekçesi sunmamış ve duruşmalara da katılmamıştır.
İNCELEME ve GEREKÇE:
Dava, taraflar arasındaki ticari ilişkiye dayalı başlatılan takibe vaki itirazın iptali davasıdır.
Taraflar arasındaki uyuşmazlığın; davacının alacağı nedeniyle davalı şirket hakkında takibe başlatıldığı, davacı gerçek kişi olması nedeniyle —- yazılan müzekkere cevabında sicil kaydının olmadığı, —- yazılan müzekkere cevabında davacının gayrimenkul sermaye iradı gelirinden dolayı mükellef kaydının olduğu, —– gelen yazı cevabı ile davacının kaydının olmadığı tespit edilmiştir.
Somut olayda; 6102 Sayılı TTK’nun 4. maddesine göre, bir davanın ticari dava sayılması için uyuşmazlık konusu işin taraflarının her ikisinin birden ticari işletmesiyle ilgili olması ya da tarafların tacir olup olmadıklarına veya işin tarafların ticari işletmesiyle ilgili olup olmamasına bakılmaksızın TTK veya diğer kanunlarda o davaya Asliye Ticaret Mahkemesinin bakacağı yönünde düzenleme bulunması gerektiği, tüm dosya kapsamı, sunulan dilekçeler, toplanan deliller doğrultusunda; davacı tarafın tacir olmadığı anlaşılmakla; nispi ticari davanın da söz konusu olmadığı dolayısıyla HMK’nın 4(1)/a maddesi uyarınca mahkememiz görevsiz olup, görevli mahkemenin Asliye Hukuk mahkemesi olması nedeniyle görevsizlik kararı verilmesinin zorunlu olduğu, görevin dava şartlarından olup HMK nun 115(1) maddesi uyarınca davanın her aşamasında resen gözetilmesi gerektiği dikkate alınarak mahkememizin görevsizliği nedeniyle davanın dava şartı yokluğu yönünden usulden reddine, dosyanın görevli Asliye Hukuk Mahkemesine gönderilmesine karar vermek gerekmiş ve aşağıdaki şekilde hüküm kurulmuştur.
HÜKÜM:Yukarıda açıklanan gerekçe ve nedenlerle;
1-Davanın 6100 sayılı HMK 114/1 – c ve 115/2 maddeleri gereği dava şartı yokluğu sebebiyle USULDEN REDDİNE,
2-Mahkememizin GÖREVSİZLİĞİNE,
3-Görevli ve yetkili mahkemenin —— Nöbetçi Asliye Hukuk Mahkemesi olduğuna,
4-6100 sayılı HMK’nın 20. Maddesi gereğince kararın kesinleşmesine müteakiben iki hafta içinde talep halinde dava dosyasının yetkili ve görevli mahkeme olan —— Nöbetçi Asliye Hukuk Mahkemesi’ne gönderilmesine, aksi halde aynı madde gereğince davanın açılmamış sayılmasına karar verileceğinin ihtarına (kararın tebliği ile ihtarat yapılmış sayılmasına,
İlişkin olarak davacı vekilinin yüzüne karşı oy birliği ile verilen kararın tebliğinden itibaren 2 haftalık yasal süre içerisinde —- Adliye Mahkemesine istinaf yolu açık olmak üzere oy birliği ile verilen karar açıkça okunup, usulen anlatıldı. 18/05/2022