Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Anadolu 5. Asliye Ticaret Mahkemesi 2021/256 E. 2022/393 K. 11.05.2022 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C. İstanbul Anadolu 5. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
ESAS NO: 2021/256 Esas
KARAR NO: 2022/393
DAVA: İtirazın İptali (Ticari Satımdan Kaynaklanan)
DAVA TARİHİ: 12/04/2021
KARAR TARİHİ: 11/05/2022
Mahkememizde görülmekte olan İtirazın İptali (Ticari Satımdan Kaynaklanan) davasının yapılan açık yargılaması sonunda,
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
İSTEM: Davacı vekili dava dilekçesinde özetle: Müvekkili ile davalı arasında sözlü beton alım satım sözleşmesi akdedildiğini ve bu doğrultuda müvekkilinin—- ayından itibaren davalı şirketin—- —–şantiyesinde kullanılmak üzere davalı şirkete beton sattığını, müvekkilinin, davalı şirkete teslim ettiği betonun karşılığında aşağıda listelenen ve şirketin şantiye şefi tarafından onaylı hakediş raporları tanzim edilerek müvekkile verildiğini, —- tutarlı hakediş raporu —- tutarlı hakediş raporu iş sonunda şirketin imza yetkilisi genel müdürü —– tarafından da onaylı kesin hakediş raporu tanzim edildiğini, raporda toplam —- tahakkuk tutarından müvekkiline yapılan ödeme ve bir takım kesintiler mahsup edildikten sonra müvekkilinin bakiye alacağı —olarak belirtildiğini, davalı şirket yetkilisince müvekkilinin alacağı rakamsal olarak kabul edilerek imza altına alındığını, davalı şirket, —- makamlarından kendi hakedişlerini tahsil edemediğini bahane ederek müvekkile ödeme yapmaktan imtina ettiğini, ancak davalı şirket, tüm hakedişlerini tahsil ettikten sonra da müvekkilin beton alım satımından doğan alacağını ödememekte ısrar ettiğini, müvekkili,— dosyası ile icra takibi başlattığını, davalı tarafın haksız ve yersiz itirazı üzerine takibin durdurulduğunu, icra dosyası—–numarasını almış ve davalı şirket, icra takibine itirazında hiç bir gerekçe göstermediğini, sadece borcu kabul etmediğini beyan ettiğini, davalı, müvekkilinin alacağını tahsil etmesini zorlaştırmak için haksız olarak icra takibine itiraz ettiği ve alacağın likit olduğu, kesin hakediş raporu ile ispatlandığını belirterek, davalının, asıl alacak tutarının %20’sinden az olmamak üzere icra inkar tazminatıana mahkum edilmesini talep ve dava etmiştir.
SAVUNMA:
Davalı vekili cevap dilekçesinde özetle: müvekkili şirket ile ilzama yetkili kişilerce imzalanmış herhangi bir sipariş formu, sözleşme, talep, yazışma veya taraflar arasında bir sözleşme ilişkisi kurulduğu anlamına gelecek herhangi bir belge bulunmadığını, u nedenle davacı tarafından dava dilekçesi ekinde sunulan evrakların içeriğinin ve doğruluğunun müvekkili şirket yönünden herhangi bir bağlayıcılığı bulunmadığını, davacı ile müvekkili şirket arasında herhangi bir sözleşme veya davacının davasını dayandırdığı ürün imalatlarına dair müvekkil şirketi temsile yetkili kişiler ile davacı arasında yapılmış herhangi bir sipariş formu, yazışma vs bulunmadığını, bu nedenle müvekkili şirket yetkililerinin hiçbir beyanını içermeyen ve müvekkili şirket yetkililerince gönderilmeyen, alacağın varlığına veya kabulüne dair müvekkili şirketin herhangi bir beyanının yer almadığı belgelerin müvekkili şirketi bağlayıcılığı bulunmadığını, bununla birlikte davacı ile müvekkili şirket arasında herhangi bir eser sözleşmesi bulunmadığını belirterek davacının icra takibinin ve huzurdaki davanın haksız ve iyiniyetten uzak taleplerle açılmış olması nedeniyle davanın reddini talep etmiştir.
İNCELEME ve GEREKÇE:
Dava, taraflar arasındaki iş sonucu alacağa dayalı başlatılan takibe vaki itirazın iptali davasıdır.
Davacı tarafın gerçek kişi olması sebebiyle tacir olup olmadıkları ve tacir değillerse bile faaliyetlerinin esnaf faaliyeti sınırını aşıp aşmadığı hususundaki bilgiler ticaret sicil müdürlüğünden ve vergi dairesinden celp edilmiş ve taraflarca sunulan diğer deliller ile birlikte incelenmiştir.
Taraflar arasındaki uyuşmazlığın baki alacağa dayalı olduğu ve mutlak ticari dava olmadığı, görevli mahkemenin belirlenmesinde genel hükümlerin uygulanması gerektiği, 6102 Sayılı TTK’nun 4. maddesine göre, bir davanın ticari dava sayılması için uyuşmazlık konusu işin taraflarının her ikisinin birden ticari işletmesiyle ilgili olması ya da tarafların tacir olup olmadıklarına veya işin tarafların ticari işletmesiyle ilgili olup olmamasına bakılmaksızın TTK veya diğer kanunlarda o davaya Asliye Ticaret Mahkemesi’nin bakacağı yönünde düzenleme bulunması gerektiği, tüm dosya kapsamı, sunulan dilekçeler, toplanan deliller doğrultusunda; uyuşmazlığın TTK’da düzenlenen veya TTK’da sayılan hususlara ilişkin olmadığından mutlak ticari dava niteliğinde olmadığı tespit edilmiştir.
Somut olayda; —–n gelen yazı cevabında davacının mükellef kaydının olmadığı,—–müzekkere cevabından davacının esnaf kaydının bulunmadığı, —- gelen yazı cevabında ticari işletme kaydının olmadığı—- gelen yazı cevabında herhangi bir mükellefiyet kaydının olmadığı belirtilmekle gelen müzekkereler uyarınca davacının tacir olmadığı tespit edilmiştir. Somut olayda nispi ticari davanın da söz konusu olmadığı dolayısıyla HMK’nın 4(1)/a maddesi uyarınca mahkememiz görevsiz olup, görevli mahkemenin Asliye Hukuk mahkemesi olması nedeniyle görevsizlik kararı verilmesinin zorunlu olduğu, görevin dava şartlarından olup HMK nun 115(1) maddesi uyarınca davanın her aşamasında resen gözetilmesi gerektiği dikkate alınarak mahkememizin görevsizliği nedeniyle davanın dava şartı yokluğu yönünden usulden reddine, dosyanın görevli Asliye Hukuk Mahkemesine gönderilmesine karar vermek gerekmiş ve aşağıdaki şekilde hüküm kurulmuştur.
HÜKÜM: Gerekçesi yukarıda açıklandığı üzere;
1-Mahkememizin GÖREVSİZLİĞİNE,
2-Görevli ve yetkili mahkemenin—- Nöbetçi Asliye Hukuk Mahkemesi olduğuna,
3-6100 sayılı HMK’nın 20. Maddesi gereğince kararın kesinleşmesine müteakiben iki hafta içinde talep halinde dava dosyasının yetkili ve görevli mahkeme olan—– Nöbetçi Asliye Hukuk Mahkemesine gönderilmesine, aksi halde aynı madde gereğince davanın açılmamış sayılmasına karar verileceğinin ihtarına (kararın tebliği ile ihtarat yapılmış)
4-HMK nun 331(2) maddesi uyarınca yargılama giderlerinin görevli mahkeme tarafından değerlendirilmesine,
İlişkin olarak, taraf vekillerinin vekilinin yüzüne karşı oy birliği ile verilen kararın tebliğinden itibaren 2 haftalık yasal süre içerisinde —– Adliye Mahkemesine istinaf yolu açık olmak üzere oy birliği ile verilen karar açıkça okunup, usulen anlatıldı.11/05/2022