Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Anadolu 5. Asliye Ticaret Mahkemesi 2021/233 E. 2022/127 K. 22.02.2022 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C. İstanbul Anadolu 5. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ

ESAS NO : 2021/233 Esas
KARAR NO : 2022/127

DAVA : Tazminat (Ölüm Ve Cismani Zarar Sebebiyle Açılan Tazminat)
DAVA TARİHİ : 16/04/2013
KARAR TARİHİ : 22/02/2022

Mahkememizde görülmekte olan Tazminat (Ölüm Ve Cismani Zarar Sebebiyle Açılan Tazminat) davasının yapılan açık yargılaması sonunda,
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
DAVA: Davacılar vekili dava dilekçesinde özetle: Davacı —-eşi, diğer davacıların babası olan ——- —- kaldırımı üzerinde yürürken, — seyir halinde yanından geçmekte olan—– — aracının sağ ön demir ayağının açılarak murise çarpması sonucu yaraladığını, onbir gün hastane yoğun bakımında kalan murisin 30.10.2012 tarihinde yaşamını yitirdiğini, —- sürücüs—–.sayılı dosyasıyla kamu davası açıldığını, davalı —- yargılama sırasında verdiği ifade de çoğul bir ifade kullanarak —–beyan ettiğini, kaldırımda yürüyen murisin hiçbir kusurunun bulunmadığını, bu durumun ceza dosyasında sabit olduğunu, bu nedenle mahkemece ayrıca kusur incelemesi yapılmasına gerek bulunmadığını, bununla birlikte TBK.61.maddesine göre, birden çok kişi birlikte zarar sebebiyet verdiği takdirde müteselsilen sorumlu olduklarını, bu nedenle meydana gelen zarardan çeşitli sebeplerle sorumlu olan davalıların müteselsilen sorumlu olduklarını, şöyle ki davalı —- karışan aracın işleteni,—- araç sürücüsü, davalı —– sigortacısı, davalı —- sigortasına bağlı ihtiyari—sigortacısı, davalı —– ihtiyari —olduğunu, bu nedenlerle tüm davalıların, ortaya çıkan zarardan müteselsilen sorumlu olduklarını, muris —- ölümünden önce —- olduğunu, onun ölümü ile davacıların destekten yoksun kaldıklarını, geçim sıkıntısına düştüklerini, bu nedenle destekten yoksunluk tazminatı talep ettiklerini, bu kaza sonucu eşini ve babasını yitiren davacıların psikolojik olarak büyük zarar gördüklerini, manevi zararlarının oluştuğunu, bu nedenle manevi tazminat talep ettiklerini belirterek sonuçta, fazlaya ilişkin tüm hakları saklı kalmak kaydıyla, davacı — için 1.000 TL, çocuk — için 1.000 TL ve çocuk —1.000 TL olmak üzere toplam 3.000 TL destekten yoksun kalma tazminatının kaza tarihinden itibaren işleyecek yasal temerrüt faizi ile birlikte tüm davalılardan tahsiline, davalı — tarafından dava tarihinden önce yapılan ödemenin düşülmesine, sigorta şirketlerinin poliçe limitleriyle sorumlu tutulmasına ve ayrıca eş — 90.000 TL, çocuk — için 80.000 TL ve çocuk —– için 80.000 TL olmak üzere toplam 250.000 TL manevi tazminatın davalılar—– müştereken ve müteselsilen tahsiline, manevi tazminata kaza tarihinden itibaren yasal temerrüt faizi yürütülmesine karar verilmesini istemiştir.
SAVUNMA: Davalılar —- vekili savunmasında özetle: Müvekkili şirkete ait olup sürücü — idaresindeki — tarihinde seyir halindeyken, yolun bozuk olması ve çukurların etkisiyle aracın yan ayaklarının açıldığını, açılan ayakların —çarparak ölümüne sebebiyet verdiğini, kazanın tamamen aracın teknik aksamından kaynaklanmış olup yolun bozuk olmasının kazayı meydana getirdiğini, şoförün kusuru olmadığını, araç işletenin de bir kusurunun bulunmadığını, kaza nedeniyle üzüldüklerini ve yardımcı olduklarını, sigortalarının bulunduğunu, davacının zararlarını sigorta şirketinden alabileceğini, talep edilen manevi tazminatın yüksek olduğunu, kusur durumunun bilirkişi tarafından tespiti gerektiğini, davacı tarafa, müvekkilinin —poliçe numaralı —bu ödemenin maddi tazminattan düşülmesi gerektiğini belirterek davanın reddine karar verilmesini istemiştir.
Davalı—savunmasında özetle: Müvekkilinin yerleşim yeri itibariyle davaya bakma yetkisinin —Asliye Ticaret Mahkemelerine ait olduğunu belirterek yetki itirazında bulunmuş, esas yönünden ise, kazaya karışan —- –poliçesinin ve ona bağlı ihtiyari — müvekkili tarafından yapıldığını —kısım için devreye gireceğini, bu nedenle öncelikle —sigorta poliçesinden karşılanması, artan bir zarar varsa kendilerinden talep edilebileceğini sorumluluklarının poliçe limitiyle sınırlı olduğunu, sürücünün kusurunun ve zararın kanıtlanması gerektiğini,—tarafından davacılara yapılan bir ödeme varsa mahsubu gerektiğini, kendilerince düzenlene poliçede şahıs başına teminat limiti ile sınırlı olmak kaydıyla — ile teminata dahil edildiğini, davacının talep ettiği manevi zararın fahiş olduğunu, KTK.98 ve 99.maddeleri uyarınca davadan önce temerrüde düşürülmediklerini belirterek davanın reddine karar verilmesini istemiştir.
Davalı —- savunmasında özetle: Kazaya——– sigorta poliçesinin müvekkili tarafından düzenlendiğini, ölüm halinde şahıs başına ——- sorumluluk limiti kararlaştırıldığını, davacılar tarafından yapılan tazminat başvurusu üzerine müvekkili sigorta — açıldığını, inceleme yapıldığını,— destekten yoksunluk tazminatı hesaplandığını, buna göre eş —için 163.691,64 TL, çocuk — için 22.245,23 TL, çocuk — 8.983,51 TL olmak üzere toplam 204.920,38 TL destekten yoksunluk tazminatının davacılara 08.01.2013 tarihinde ödendiğini, bu nedenle müvekkilinin bir sorumluluğunun kalmadığını, bir an için bakiye sorumluluk kaldığı düşünülürse kusur oranı ve gerçek zarar miktarı dikkate alınarak ve poliçe limiti de dikkate alınarak karar verilmesi gerektiğini ve hesaplamanın aktüer siciline kayıtlı bir — tarafından yapılması gerektiğini, hesaplamada müvekkilinin yaptığı ödemenin güncellenmesi gerektiğini, poliçe limitinden bakiye sorumluluklarının—– olduğunu, kaza tarihinden itibaren temerrüt faizi talebinin haklı olmadığını, çünkü yapılan hesaplama sonucu ödeme yaptıklarını belirterek davanın reddine karar verilmesini talep etmiştir.
Davalı — özetle:–plakalı aracın —tarafından düzenlendiğini, bu poliçenin–karşılanamayan bir zararın olması halinde devreye girdiğini, tüm poliçelerdeki teminatlar yeterli olmadığı takdirde müvekkilinin sorumlu olduğunu, aracın——–tarafından yapıldığını, talebin öncelikle bu sigorta şirketlerine yöneltilmesi gerektiğini, aşan bir zarar olursa kendilerinin sorumlu olacağını, davacının talebinin fahiş olduğunu,—– teminatın tek bir teminat olduğunu, sorumluluklarının poliçe limitiyle sınırlı olduğunu, — bağlanan gelir ve tazminatların düşülmesi gerektiğini, zararın ve kusurun kanıtlanması gerektiğini, dava tarihinden itibaren yasal faiz talebinin haksız olduğunu, çünkü davadan önce KTK.99.maddesi uyarınca temerrüde düşürülmediklerini belirterek davanın reddine karar verilmesini istemiştir.
İNCELEME VE GEREKÇE :Dava, hukuki niteliği itibariyle, trafik kazasında ölen kişinin eşi ve çocukları tarafından, sürücü, işleten ve sorumluluk sigortacıları aleyhine TBK.53/3 ve 56.maddeleri uyarınca açılmış bir destekten yoksun kalma tazminatı ve manevi tazminat davasıdır.
Mahkememizce yapılan yargılama sonunda—- tarihinde davanın kısmen kabul kısmen reddine karar verildiği, verilen hüküm, davacılar vekili, davalı ——— temyiz edildiği,— ilamında; ”dosya içerisindeki bilgi ve belgelere, mahkeme kararının gerekçesinde dayanılan delillerin tartışılıp değerlendirilmesinde usul ve yasaya aykırı bir yön bulunmamasına göre davalı —-tüm temyiz itirazları ile davacılar vekili, davalılar——– vekilinin sair temyiz itirazlarının reddine karar verildiği, davalı —- neden olan aracın—- olduğu, davalı — kazaya neden olan aracın — olup, olay tarihi itibariyle bu davalıların,— poliçe limiti dahilinde sınırlı olarak) birlikte sorumlu olacakları açıktır. Yukarıda izah edilen sıralı sorumluluk esasına göre, davalı —-sigortası ve ihtiyari mali — ihtiyari—- sigortalarının kendi aralarında sıralı sorumlulukları olmadığı anlaşılmaktadır. Buna göre, davalı —– limitini aşan kısımdan, kazaya karışan aracın ihtiyari mali sorumluluk sigortacıları olan davalı — birlikte sorumlu tutulması gerekirken, davalı —yönünden — değerlendirme ile davanın reddine karar verilmesi bozmayı gerektirdiği, dairenin yerleşmiş içtihatlarına göre; çocuklar için destekten yoksun kalacakları sürenin belirlenmesinde,— — değerlendirilerek ayrı ayrı belirlenmesi, — sona — olarak kabulü gerektiği, davacılardan — hesaplama yapılmış ise de, dosya kapsamından davacıların — buna göre, mahkemece davacıların öğrenim durumları araştırılarak, bulundukları — ışığında davacıların öğrenci olduklarının tespiti halinde öğrenim —— konusu edildiği için kazanılmış– öğrenci olmadıklarının belirlenmesi halinde ise davacıların — kadar hesaplama yapılarak destek zararlarının belirlenmesi gerekirken eksik inceleme ile hüküm kurulması doğru görülmediği, Borçlar Kanunu’nun 47. maddesi hükmüne — tutarak manevi zarar adı ile hak sahibine verilmesine karar vereceği bir para tutarı — olmalıdır. Hükmedilecek bu para, zarara uğrayanda manevi huzuru doğurmayı gerçekleştirecek tazminata benzer bir fonksiyonu olan özgün bir nitelik taşıyacağı, bir ceza olmadığı gibi,– hukukuna ilişkin zararın karşılanmasını da amaç edinmediği, o halde, bu tazminatın sınırı onun amacına göre belirlenmelidir. Takdir edilecek miktar, mevcut halde elde edilmek istenilen tatmin duygusunun etkisine ulaşmak için gerekli olan kadar olmalıdır. —- Kararı’nın gerekçesinde takdir olunacak manevi tazminatın tutarını etkileyecek özel hal ve şartlar da açıkça gösterilmiştir. Bunlar her olaya göre değişebileceğinden hakim bu konuda takdir hakkını kullanırken ona etkili olan nedenleri de karar yerinde objektif ölçülere göre isabetli bir biçimde göstermesi gerektiği,—bu takdir hakkını kullanırken— ekonomik durumları, paranın satın alma gücü, tarafların kusur durumu, olayın ağırlığı, olay tarihi gibi özellikleri göz önünde tutması ve buna göre manevi tazminat takdir edilmesi gerektiği açıkça ortada olduğu, belirtilen hususlar dikkate alındığında, davacılara takdir olunan manevi tazminatın fazla olduğu görülmüş ve hakkaniyete uygun bir manevi tazminata hükmedilmek üzere kararın bozulmasına, ”dair karar verildiği görülmüş olup yargılamanın bozma sebebine göre diğer temyiz itirazları incelenmeksizin dosyanın mahkememize gönderilmiş olduğu anlaşıldığından bozma öncesi toplanan deliller ile karar verilmiştir.
Davanın açıldığı tarihte yürürlükte bulunan usul hükümleri doğrultusunda yazılı yargılama usulüne tabi olarak oluşturulan tensibe istinaden yargılamaya başlanmış, — kararı sonrası yapılan yargılamada; davanın açıldığı tarihte yürürlükte bulunan usul hükümleri doğrultusunda yazılı yargılama usulüne uygun olarak oluşturulan tensibe istinaden anılan usul gereğince başlanılmış ve tahkikat yazılı yargılama usulüne göre yapılmış ise de; 7251 sayılı yasanın 58. maddesi ile TTK.’nın 4/2. maddesinde yapılan değişiklik gereğince yargılamaya basit yargılama usulü ile devam edilmesine, bundan sonraki süreçte HMK 316 vd. maddelerinde düzenlenen basit yargılama usulünün uygulanmasına karar verilmiş, taraf vekillerine basit yargılama usulünün görüleceği tebliğ edilmiştir.
Davacı ve davalı gerçek kişilere ait ——-yönünden———- alınmış olduğu görülmüştür.
Dosyanın mahkememizce — ilamında belirtilen hususlarda ek rapor düzenlenmek üzere ek rapor tanzimi için bilirkişiye gönderilmesine karar verildiği, hesap bilirkişisi tarafından düzenlenen— raporda — yönünden yapılan incelemede, davacı ———- olduğu anlaşılmakla, temyiz edenin sıfatına göre kök rapordaki durumun cari olduğu;—- yönünden ise, mezuniyet tarihi dikkate alınarak—- ikmaline göre değerlendirme yapıldığı; buna göre davacı —– yönünden kök rapordaki tespitlerin cari olduğu; esasen bu yönde usulü müktesep hak oluştuğu, davacı —— kadar olan devrede 4.001,28 TL destekten yoksun kalma zararı olduğu; ancak zorunlu trafik sigortacısının ödemesinin bu tutarın üzerinde olmasına göre, karşılanmamış destekten yoksun kalma zararı bulunmadığı, davalı ——temerrüt tarihlerinden itiharen sorumlu olduğu, bozma kararı ve tevdi edilen görev kapsamına göre yapılan inceleme sonucu hesaplamaya dayalı kanaatlerini rapor tanzim edilmiş olduğu görülmüş, alınan bilirkişi raporunun dosya kapsamına ve bozma ilamı içeriğine uygun olduğu değerlendirilerek rapor hükme esas alınmış ve aşağıdaki şekilde hüküm kurulmuştur.
Manevi tazminat talepleri bakımından ise yapılan incelemede kaza tarihi ve olayın oluş şekli, kazanın meydana gelmesinde davalı sürücünün kusur durumu, tarafların sosyal ekonomik durumları, kaza sebebi ile davacıların desteğin vefatı sebebi ile acı ve üzüntüye muhatap kaldıkları ve acı ve üzüntün kısmen de olsa giderilmesi ve aynı zamanda manevi tazminatın zenginleşme aracı olmaması da göz önüne alınarak taktiren davacı eş için 70.000,00 TL, davacı ——-için 60.000,00 TL ve davacı —- —-için 60.000,00 TL olmak üzere toplam 190.000,00 TL manevi tazminatın, davalı —–yönünden dava tarihinden itibaren, davalılar ——- tarihinden itibaren işleyecek yasal temerrüt faizi ile birlikte bu üç davalıdan müştereken ve müteselsilen tahsili ile davacılara verilmesine, karar verilmiş ve aşağıdaki şekilde hüküm kurulmuştur.
HÜKÜM: Gerekçesi yukarıda açıklandığı üzere
1-Maddi tazminat talebi yönünden
a-20.079,62-TL maddi tazminatın, davalı ———-yönünden 08/01/2013 tarihinden, davalılar—– tarihinden itibaren işleyecek yasal temerrüt faizi ile birlikte bu üç davalıdan müştereken ve müteselsilen tahsili ile payları oranında davacılara verilmesine,
b-Bakiye 83.189,86-TL maddi tazminatın, davalı— yönünden dava tarihinden itibaren, davalılar ——tarihinden itibaren işleyecek yasal temerrüt faizi ile birlikte müştereken ve müteselsilen tahsili ile payları oranında davacılara verilmesine,
c-Maddi tazminat üzerinden alınması gerekli — harçtan davacı tarafından peşin alınan — mahsubu ile bakiye—
d—- bölümünün davalılar—–tahsilne, Hazine’ye gelir kaydına,
e-Bakiye– harcın davalılar ve —- tahsiline, Hazineye gelir kaydına,
f-Davacı tarafça peşin ve sonradan yatırılan maddi tazminat yönünden 2.610,15-TL harcın davalılardan ——- müştereken tahsili ile davacıya verilmesine,
g-Davacı taraf maddi tazminat yönünden kendisini vekille temsil ettirdiğinden karar tarihinde geçerli— esaslara göre belirlenen 13.760,56-TL nispi vekalet ücretinin davalılardan müştereken ve müteselsilen tahsili davacıya verilmesine,
h-Reddedilen maddi tazminat talebi yönünden avukatlık asgari ücret tarifesindeki esaslara göre belirlenen— avukatlık ücretinin davacılardan alınıp davalılar ——— verilmesine,
2-Manevi tazminat talebinin KISMEN KABULÜ İLE, davacı eş —– için 70.000,00 TL, davacı —- için 60.000,00 TL ve davacı —- 60.000,00 TL olmak üzere toplam 190.000,00 TL manevi tazminatın, davalı ———dava tarihinden itibaren, davalılar ———19/10/2012 tarihinden itibaren işleyecek yasal temerrüt faizi ile birlikte bu üç davalıdan müştereken ve müteselsilen tahsili ile davacılara verilmesine,
a-Manevi tazminat tutarı üzerinden alınması gerekli 12.978,90- TL harcın davalılar —- tahsiline, Hazine’ye gelir kaydına,
b-Davacı taraf manevi tazminat davasında kendisini vekil ile temsil ettirdiğinden avukatlık asgari ücret tarifesindeki esaslara göre belirlenen — nispi avukatlık ücretinin davalılar — alınıp davacılara verilmesine,
c-Reddedilen manevi tazminat talebi yönünden — esaslara göre belirlenen 8.600,00-TL nispi avukatlık ücretinin davacılardan alınıp davalılar —– verilmesine,
3-Davacı tarafından bozma öncesi ve sonrası harcanan 24,30 TL başvuru harcı, 1.006,2‬0- TL posta ve tebligat gideri, 2.100,00 TL bilirkişi ücreti olmak üzere toplam 3.130,5- TL yargılama giderinin 2.567,01-TL nin davalılardan müştereken ve müteselsilen alınarak davacıya verilmesine kalan tutarın davacı üzerinde bırakılmasına,
4-Gider avansı bakiyesi olması halinde karar kesinleştiğinde yatıran tarafa iadesine,
Dair; davacı vekili ve davalı ——- karşı diğer davalıların yokluğunda gerekçeli kararın tebliğinden itibaren 15 günlük süre içinde Yargıtay yasa yolu açık olmak üzere verilen karar açıkça okunup, usulen anlatıldı.