Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Anadolu 5. Asliye Ticaret Mahkemesi 2021/202 E. 2022/698 K. 20.09.2022 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C. İstanbul Anadolu 5. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ

ESAS NO : 2021/202 Esas
KARAR NO : 2022/698

DAVA : Alacak (Ticari Satımdan Kaynaklanan)
DAVA TARİHİ : 25/03/2021
KARAR TARİHİ : 20/09/2022

Mahkememizde görülen Alacak (Ticari Satımdan Kaynaklanan) davasının yapılan açık yargılaması sonunda,
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
DAVA: Davacı vekili; Müvekkilinin davalı şirketten olan alacağı, keşidecisinin—- olduğu ve ciro yoluyla taraflarınca devralınmış olan —- düzenleme tarihli—– vadeli —-bedelli senet,—– bedelli senet,—– ödemeli senetlerden (kıymetli evrak) kaynaklı olmakla birlikte sonradan ödemelerin zamanında yapılmaması nedeniyle protokol yapılarak sözleşmeye bağlanmış ödeme taahhüdüne dayandığını, müvekkilinin bu senetleri—–adına tahsile koyduğunu ancak banka tarafından muhatap keşideciye — yapılan ödeme bildirimlerine rağmen senetlerin vadesinde ödenmediğini —–tarafından davalı ———- —–edildiğini, müvekkilinin dava konusu senetlere ve önceki tarihli olanların icra takibine konu etmek suretiyle davalı şirket borçlu şirket yetkilisi——– geldiğini ve ödemeler için kendilerine süre tanıdığını, kıymetli evrakın tahsil süresini aşan bir şekilde artık yazılı protokol/yazılı ödeme anlaşması ile yeni bir ödeme taahhüdü kararlaştırıldığını ve taraflarca imza altına alındığını, işbu durumun 06/10/2011 tarihli protokol ve ibraname başlıklı akit ile yazılı hale getirildiğini, dava konusu alacağa ilişkin olarak senetlerin vade tarihi itibariyle zaman aşımına uğramış olsa da, yargılama senede dayalı bir takip/dava olarak değil yazılı ödeme sözleşmesine —- tabi genel nitelikte bir alacak davası şeklinde olduğunu, senede bağlanmış alacağın 3 yıllık süre sonunda kıymetli evrak niteliği gereği kıymetli evrak özellikleri açsından zaman aşımına uğramış olsa da borcun ödenmediğini, zaman aşımının süresi içinde senet borçluları ve müvekkili tarafından yeni bir süre belirlenerek yazılı hale getirilmiş olması ile temel borç ilişkisine dayalı alacağın varlığının taraflar arasında akdedilen protokolde de açıkça —- temel ilişkinin varlığının ikrar edilmiş olup artık alacağın senetten bağımsız bir protokole bağlandığından alacağın —-edilebileceğinin sabitlik kazandığını, bu sebeple uyuşmazlığa genel —- kuralının uygulanmasının gerekeceğini, müvekkilinin takip konusu senetlerin ödenmemesi dolayısıyla yeni bir vade tanımak suretiyle borcun ve temel ilişkinin varlığına dair davalı ile karşılıklı şekilde yazılı bir borç ———— müvekkilin ciro yoluyla devraldığı senetlerin bedellerinin akıbetinin işbu protokolle güvence altına alındığını, temel ilişkinin varlığı ve geçerli bir alacak olduğunun bu yolla ortaya konulduğunu, protokolle koruma altına alınan alacakların hali hazırda bir borç ikrarı içerdiğinden ve bu borç ikrarının da yeni vadelerle yazılı protokolle koruma altına alındığından, zaman aşımı süresinin genel hükümlere göre uzadığını, bu sebeplerle davalının TMK 2 ve ahde —- gereğince sorumluluğunun devam ettiğini, bir an için protokol olmasaydı bile emsal —- zaman aşımına uğramış senetlerin yazılı delil başlangıcı niteliğinde olduğu, bu sebeple senedin zaman aşımına uğramasıyla bonoda yazılı olan alacağın temel ilişkiye dayanılarak genel hükümlere göre genel zaman aşımı kuralı ile talep edilebileceği, bu durumda temel ilişkiye dayalı genel alacak zaman aşımının 10 yıl olacağı ve müvekkilin temel ilişkiyi kanıtlaması ve alacağı ciro yoluyla temlik alması karşısında alacağını her türlü delille kanıtlama olanağı bulunduğunu, davalı ile müvekkili arasındaki ilişkiden kaynaklı alacak davasının 10 yıl süreli genel zaman aşımı kuralları doğrultusunda değerlendirilerek taraflarına ödenmesine hükmedilmesini talep etmiştir.
CEVAP: Davacı tarafın, davaya konu olan bonolara dayanarak, bundan önce müvekkiline karşı —– dosyası ile icra takibi başlattığını ve takibe itirazları üzerine davacı tarafından açılmış olan itirazın iptali davasının, mahkememizin —– ile zaman aşımı nedeniyle reddedildiğini, davacı tarafından yapılan istinaf başvurusu sonucunda, —-. sayılı ilamı ile talebin esastan reddine karar verildiğini, davacının bunun üzerine temyiz başvurusunda bulunmuş olup, dosyanın halen — olduğunu, yani davanın halen derdest olduğunu, davacının ise, işbu davayı taraflar arasında mevcut olduğunu iddia ettiği temel ilişkiye dayandırdığını, fakat yukarıda zikrettikleri dava dosyasında beyan ettikleri ve —— görüleceği üzere, bonoların hamili olan davacı ile müvekkili şirket arasında bir temel ilişki mevcut olmadığını, ilamın — gerekçe bölümünde “…Somut olayda davacı hamil, davalı ise keşidecidir— incelendiğinde, taraflar arasında temel ilişki bulunmamaktadır…” şeklindeki tespite yer verildiğini, dolayısıyla taraflar arasında, davacıya ciro edilmiş olan bonolar dışında bir ilişki bulunmadığından, huzurdaki bu dava ile—-, HMK m.114/ı bendi kapsamında aynı mahiyette davalar olduğunu, davacı tarafın, her ne kadar temel ilişkiye dayandığını iddia etse de, bu iddiasının mesnetsiz olduğundan her iki davanın konusunun da özde aynı olduğunu, bu yüzden, huzurdaki davanın, dava şartı yokluğundan reddine karar verilmesi gerektiğini, taraflar arasında bonolar dışında bir borç belgesi bulunmaması, bonoların ise davacının da kabulünde olduğu gibi zamanaşımına uğramış olması sebebiyle, davanın zamanaşımı nedeniyle reddine karar verilmesi gerektiğini, davacının alacağın 10 yıllık genel zamanaşımı süresine tabi olduğu iddiasının, bu iddiasına dayanak olarak sunduğu — tarihli protokolün davacı ile müvekkili şirket arasında akdedilmiş bir protokol olmaması sebebiyle hukuki dayanağı olmayan bir iddia olduğunu, davacının temel ilişki olarak dayandığı protokolün tarafı olmadığını, davacının — olmadığını, protokolün taraflarının; —- davacının ise bu protokolü alacaklı şahısların vekili sıfatıyla imzaladığını, bunun yanısıra, protokolün içeriğine bakıldığında ise, daha önce tanzim edilmiş fakat vadelerinde ödenmemiş olan bonoların, ödeme vadelerini öteleyen bir protokol olduğunun ortada olduğunu, diğer bir deyişle, bahse konu protokolün, bonoların hangi borca karşılık düzenlenmiş olduğunu izah eden, bu ilişkiyi tesbit eden bir içeriğe de sahip olmadığını, buna karşılık, emsal içtihatlarda kast edilen temel ilişkinin ise, senetlerin düzenlenmesine sebep olan temel ilişki olduğunu fakat davacının tarafı olmadığı dayanak protokolün ise, temel ilişkiyi ortaya koyan mahiyette bir protokol olmadığını, —– tarihli protokolün, hem taraflar arasında akdedilmemiş olması hem de içeriği itibariyle yazılı delil başlangıcı niteliğine sahip olmadığını, bu sebeple davacı tarafın alacağını kanıtlamak için başkaca delillere dayanmasına da muvafakatlerinin bulunmadığını beyan ederek, derdestlik itirazları ve zamanaşımı defilerin kabulü ile davanın reddine, dayanak protokole davacının taraf olmaması nedeniyle davanın reddine, dayanak protokolün temel ilişkiye delalet eden ve bunun mahiyetini ortaya koyan bir protokol niteliğine sahip bulunmaması nedeniyle davanın reddine karar verilmesini talep etmiştir.
İNCELEME VE GEREKÇE:
Dava hukuki niteliği itibariyle, alacağın temliki sözleşmesine dayalı açılan alacak davasıdır.
Davanın açıldığı tarihte yürürlükte bulunan usul hükümleri doğrultusunda basit yargılama usulüne tabi olarak oluşturulan tensibe istinaden yargılamaya başlanmış yöntemine uygun ön inceleme duruşması açılarak öncelikle dava şartları ve ilk itirazlar incelenmiş, hukuki ihtilaf noktaları belirlenmek suretiyle tahkikat aşamasında deliller toplanmıştır.
Davacı; dava dışı —- davalı şirket ile arasında ticari iş ilişkisi olduğunu, dava dışı— bundan kaynaklı —- alacağın kendisine temlik edildiğini, davalının borcunu ödemediğini beyan etmiş; davalı ise —– alacağa esas gösterilen bonolar nedeni ile kendileri aleyhine daha önceden davacı tarafından icra takibi yapıldığını, bu takibe itiraz ettiklerini ve takibin durduğunu, davacının açtığı itirazın iptali davasının reddedildiğini, dosyanın halen ——-olduğunu beyan etmiştir.
Tüm dosya kapsamı, toplanan deliller deliller birlikte değerlendirildiğinde; davalı şirketin dava dışı —– vadeli —- vadeli — bedelli senet, —- düzenleme tarihli —- düzenleme tarihli——– bedelli senet, —————— bedelli senet düzenlendiği, davalının bonolardaki imzalara itiraz etmediği, senetlerin vadesinde ödenmemesi nedeniyle davalı ile dava dışı— düzenlenerek 8 adet toplam —- bedelli senetlerin —- tarihleri arasında ödenmesinin kararlaştırıldığı, davalının bu protokoldeki imzaya da itiraz etmediği, sonrasında ——- alacağını ifa karşılığı davacıya temlik ettiği, davacının alacağın temliki sözleşmesine istinaden işbu davayı açtığı; Türk Borçlar Kanunu’nun 91.maddesine göre; “—– ilk alacaklı, hakkın kaynağını ve borçlunun——-olur” şeklinde düzenlendiği, dava dosyasına göre davalının senetleri inkar etmediği, temlikin de ifa karşılığı yapıldığı, bu nedenle alacak hakkının var sayılması gerektiği; davacının alacağın kaynağı olarak, davalı ile dava dışı ——–yapılan — protokole ve dava dışı —arasında yapılan — alacağın temliki sözleşmesine dayandığı, davalı ile dava dışı — arasında yapılan — protokol ile senetlerin ödenmesi yeniden vadeye bağlandığından, davalının zamanaşımı yönündeki itirazlarının yerinde görülmediği; yine davalının derdestlik itirazına konu mahkememizin —- dosyasının konusunun 8 adet senedin kendisi olduğu, o dosyada doğrudan senet vadelerine göre değerlendirme yapıldığı ve zamanaşımı nedeniyle red kararı verildiği, dosyamızda ise alacağın kaynağını— vade oluşturan protokolün oluşturduğu, bu nedenle alacağın temliki sözleşmesinin tarihinin araştırılmasına gerek duyulmadığı, alacağın temliki sözleşmesine esas hukuki ilişkinin gerçek olup olmadığının mahkememizi ilgilendirmediği; senetlere ve protokole itirazı olmayan davalının davacıya — borçlu olduğu anlaşılmakla, davanın kabulüne dair aşağıdaki şekilde hüküm kurulmuştur:
HÜKÜM: Yukarıda açıklanan gerekçe ve nedenlerle;
1-Davacının davasının KABULÜNE,
—– ödeme günündeki kur üzerinden ve — alacağı yıllık işleyecek ticari reeskont faiziyle birlikte davalıdan tahsili ile davacıya ödenmesine,
2-Davacı tarafından masraf edilen 59,30 TL başvuru harcı, 5.459,95 TL peşin harç, 11,50 TL vekalet harcı, 41,60 tebligat/müzekkere ücreti olmak üzere toplam 5.572,35 TL yargılama giderinin davalıdan alınarak davacıya verilmesine
3-Harçlar Kanunu uyarınca alınması gereken 21.769,30 TL karar harcından, 5.459,95 TL peşin harcın mahsubu ile, bakiye 16.309,35 TL harcın davalıdan tahsil edilerek HAZİNEYE GELİR KAYDINA
4-Gerekçeli karar yazım tarihi itibariyle UYAP üzerinden yapılan kontrollerde arabuluculuk faaliyeti yönünden düzenlenmiş sarf kararı bulunmadığı anlaşılmakla arabuluculuk sarf kararının düzenlenmesi halinde TTK 5/A maddesi ve 6325 Sayılı Hukuk Uyuşmazlıklarında Arabuluculuk Kanunu 18/A fıkrası ve Arabuluculuk Kanunu Yönetmeliği tarife hükümleri uyarınca arabuluculuk ücretinin (sarf kararı ile belirlenecek tutarın) davalıdan alınarak HAZİNEYE GELİR KAYDINA,
5-Davacı vekille temsil edildiğinden, hüküm tarihinde yürürlükte bulunan—- göre, kabul edilen miktar üzerinden hesap ve takdir edilen 47.615,76 TL vekalet ücretinin davalıdan alınarak davacıya verilmesine
6-Taraflarca yatırılan gider avansının bakiye kısmının, karar kesinleştiğinde 6100 sayılı HMK’nun 333.maddesi uyarınca taraflara iadesine
Dair, taraf vekillerinin yüzüne karşı kararın tebliğinden itibaren 2 haftalık yasal süre içerisinde İstanbul Bölge Adliye Mahkemesine istinaf yolu açık olmak üzere verilen karar açıkça okunup, usulen anlatıldı.