Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Anadolu 5. Asliye Ticaret Mahkemesi 2021/190 E. 2022/253 K. 24.03.2022 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C. İstanbul Anadolu 5. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
ESAS NO : 2021/190 Esas
KARAR NO: 2022/253
DAVA: İpotek (İpoteğin Kaldırılması (Fekki))
DAVA TARİHİ: 19/03/2021
KARAR TARİHİ: 24/03/2022
Mahkememizde görülmekte olan İpotek (İpoteğin Kaldırılması (Fekki)) davasının yapılan açık yargılaması sonunda,
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ
DAVA:Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; Davacı şirket ile davalı şirket arasında —– akdedildiğini, buna göre davalının kendisine ait —–karşılığında davacıya sattığını, işbu satış işlemine istinaden davalı şirketin davacı şirkete —-tarih —- faturayı kestiğini, satış işleminin gerçekleştirildiğini, davacıya aracın teslim edildiğini, —-davacının keşidecisi olduğu —–tarihli —- verdiğini, bu çeklerle yetinilmeyip araç üzerine davalı yararına, kalan —– yevmiye sayılı rehin sözleşmesi akdedildiğini ve işbu rehin sözleşmesinin aracın siciline işlendiğini, çeklerin vadesi geldiğinde davacının —- vadeleri ve miktarları belirtilen çeklerin ödendiğini, böylelikle davacının davalıya herhangi bir borcunun kalmadığını, ancak davacı üzerinde düşen tüm edimleri yerine getirip borçlarını tamamen ödemiş olmasına rağmen davalıya ulaşamadığını, davalıya ulaşamadığından aracın üzerindeki rehinin de kaldırılamadığını ileri sürerek davacının—-plakalı aracı üzerindeki —- yevmiye sayıl rehin sözleşmesi nedeniyle — tarihli rehinin bedelsiz kaldığı davacının davalıya borçlu olmadığının tespiti ile işbu rehinin fekkine, yargılama giderleri ve ücreti vekaletin davalıya tahmiline karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
SAVUNMA :Davalıya usulüne uygun dava dilekçesinin tebliğine rağmen davaya cevap vermediği görülmüştür.
DELİLLERİN DEĞERLERLENDİRİLMESİ VE GEREKÇE
Dava, taraflar arasındaki araç satış sözleşmesi sebebiyle dava konusu araç üzerine işlenen taşınır rehni yönünden menfi tespit ve iş bu rehinin fekki talebine ilişkindir.
Davacı, davalı ile aralarında araç satışı sebebiyle ticari ilişkinin bulunduğunu, dava konusu araç bedelinin bakiye —-ödenmeyen kısmı için çek verildiğini ve ayrıca ödenmeyen bedel yönünden dava konusu araç üzerine taşınır rehninin işlendiğini, dava konusu aracın bakiye borçlarını tamamen ödemiş olmasına rağmen davalıya ulaşılamaması sebebiyle araç üzerindeki rehinin kaldırılamadığını, dava konusu — plakalı aracı üzerindeki——– tarihli rehinin bedelsiz kaldığı davacının davalıya borçlu olmadığının tespiti ile işbu rehinin fekkine karar
verilmesini talep ve dava etmiştir. Davalı, usulüne uygun davetiyeye rağmen cevap dilekçesi sunmadığı anlaşılmakla, HMK 128. maddesi gereğince, davacının, dava dilekçesinde ileri sürdüğü vakıaların tamamını inkâr etmiş sayılmaktadır.Davanın açıldığı tarihte yürürlükte bulunan usul hükümleri doğrultusunda basit yargılama usulüne tabi olarak oluşturulan tensibe istinaden yargılamaya başlanmış yöntemine uygun ön inceleme duruşması açılarak öncelikle dava şartları ve ilk itirazlar incelenmiş, hukuki ihtilaf noktaları belirlenmek suretiyle tahkikat aşamasında deliller toplanmış, —- davaya konu rehin sözleşmesi sureti celp edilerek dosya içerisine alınıp incelenmiş,—- hakkında gerekli bilgiler celp edilmiş,—- hesap hareketleri celp edilmiş, dosya bilirkişiye tevdi edilmiş, —-tarihli bilirkişi raporu alınmış ve dava sonuçlandırılmıştır.—— tarihli bilirkişi raporunda özetle, —— yıllarına ilişkin ticari defterlerinin açılış ve kapanış
tasdiklerinin TTK hükümlerine göre zamanında yapıldığı, —-defterinin açılış tasdiklerinin süresinde yaptırıldığı, envanter ve yevmiye kapanış tasdikinin bulunmadığı, raporumuzun—- kısmında ayrıntılı olarak açıklandığı üzere davalı tarafından defter-belge ibraz edilmediğinden inceleme yapılamadığı, rehinin—–tespitler, açıklamalar ve değerlendirmeler neticesinde dava konusu —- plakalı aracın rehin sözleşmesinin ödeme sebebiyle bedelsiz kaldığının, davacının dava konusu rehin sözleşmesi yönünden menfi tespit ve rehinin kaldırılması şartlarının oluştuğunun söylenebileceği mütalaa edilmiştir…” yönünde görüşlerini bildirmiştir.
—– gereğince borçlu icra takibinden önce veya takip sırasında borçlu olmadığını ispat için menfî tespit davası açabilir. Kural olarak, bir vakıadan kendi lehine haklar çıkaran/iddia eden taraf, o vakıayı ispat etmeye mecburdur ——İspat yüküne ilişkin bu genel kural, menfi tespit davaları için de geçerlidir. Yani, menfi tespit davalarında da, tarafların sıfatları değişik olmakla beraber, ispat yükü bakımından bir değişiklik olmayıp, bu genel kural uygulanır. Bu davalarda da bir vakıadan kendi lehine haklar çıkaran ——taraf o vakıayı ispat etmelidir.
Menfi tespit davasında borçlu ya borçlanma iradesinin bulunmadığını ya da borçlanma iradesi bulunmakla birlikte daha sonra ödeme gibi bir nedenle düştüğünü ileri sürebilir. Borçlu borcun varlığını inkar ediyorsa, bu durumlarda ispat yükü davalı durumunda olmasına karşın alacaklıya düşer. Borçlu varlığını kabul ettiği borcun aslında bulunmadığını ileri sürüyorsa, bu durumda doğal olarak ispat yükü kendisine düşecektir. Ancak davalının alacağı kambiyo senedine dayanıyorsa ispat yükü yer değiştirerek senetten dolayı borçlu olmadığını iddia eden davacı tarafa düşer. ——–Usul hukukumuzda senede karşı senetle ispat zorunluluğu ilkesi kabul edilmiştir. Senede bağlı olan her çeşit iddiaya karşı def’i (savunma) olarak ileri sürülen ve senedin hüküm ve kuvvetini ortadan kaldıracak veya azaltacak nitelikte bulunan hukuki işlemler, HMK’nin 201.maddesinde düzenlenen miktardan az bir miktara ilişkin olsa bile tanıkla ispat olunamaz; ancak senet ——- alacaklarının güvence altına alınması için kanun gereğince bir sicile tescili zorunlu olan taşınır mallar üzerinde zilyetlik devredilmeden de taşınır malın kayıtlı bulunduğu sicile yazılmak suretiyle rehin kurulabileceği, rehin kurulmasına ilişkin diğer hususların tüzükle belirleneceği” şeklinde düzenlenmiştir.
Dava konusu —— plakalı araç üzerinde taşınır rehninin bulunduğu, rehin lehtarının davalı olduğu sunulan rehin sözleşmesinden anlaşılmaktadır.
Eldeki dava da, davacı tarafından ileri sürülen çeklerin dava konusu aracın devri için verildiği ve ödendiği, dolayısı ile rehin sözleşmenin bedelsiz kaldığı iddia edildiğinden anılan hususların davacı tarafından yöntemince ispat edilmesi gerekmekte olup, ispat yükü davacı taraftadır.Tüm dosya kapsamı, taraf iddia ve savunmaları, alınan bilirkişi raporları ve bütün deliller birlikte değerlendirildiğinde; dosya kapsamındaki bilgi ve belgeler ile taraflar arasındaki araç satış sözleşmesi ve rehin sözleşmesi dikkate alındığında dava konusu çeklerin rehin verilen araç satış bedeli olduğu hususunda kesin ve açık bir delil ve ibare bulunmamaktadır. Davacının, dava konusu çeklerin araç satışı için verildiğini yöntemince ispat etmesi gerekmektedir. Uyuşmazlık noktalarının değerlendirilmesi ve taraf ticari kayıtlarının incelenmesi için mahkememizce dosya bilirkişiye tevdi edilmiş, davacı ticari defter ve kayıtları incelenmiş, usulüne uygun davetiyeye rağmen davalının ticari defter ve kayıtlarını ibraz etmediği anlaşılmıştır. Davalının defter ibrazından kaçınmış olması ile (HMK 222/3 maddesi) dosya kapsamında alınan bilirkişi raporunda belirtildiği üzere taraflar arasında söz konusu araç alış verişi dışında başka bir ticari ilişkinin bulunmadığı nazara alındığında dava konusu çeklerin araç borcu karşılığında verildiği ve bu hususun davacı tarafından ispat edildiğine mahkememizce kanaat getirilmiştir. Dosya kapsamı nazara alındığında anılan çeklerin ödediği sabit olduğundan davacının menfi tespit iddiasını yöntemince ispat ettiği, dava konusu rehnin bedelsiz kaldığı anlaşılmış, davanın kabulüne, davacının, davalıya — plakalı aracı üzerindeki —- yevmiye sayılı rehin sözleşmesi nedeniyle —- bedelli rehinden dolayı borçlu olmadığının tespitine ve anılan rehinin kaldırılmasına, karar verilmiş, aşağıdaki şekilde hüküm kurulmuştur.
HÜKÜM: Gerekçesi yukarıda açıklandığı üzere;
DAVANIN KABULÜNE,
1-Davacının, davalıya —plakalı aracı üzerindeki —- yevmiye sayılı rehin sözleşmesi nedeniyle — bedelli rehinden dolayı BORÇLU OLMADIĞININ TESPİTİNE ve anılan rehinin KALDIRILMASINA,
2-Karar harcı 5.464,80-TL’den davacı tarafça peşin olarak yatırılan 1.366,20-TL harcın mahsubu ile bakiye 4.098,60-TL harcın davalı taraftan tahsili ile hazineye irat kaydına,
3-Davacı tarafça yatırılan 1.366,20-TL peşin harcın davalıdan alınarak davacıya verilmesine,
4-Davacı tarafından yapılan 59,30-TL başvuru harcı, 8,50-TL vekalet harcı, 127,20-TL tebligat ve müzekkere gideri, 900,00-TL bilirkişi ücreti olmak üzere toplam 1.095,00-TL yargılama giderinin davalı taraftan tahsili ile davacı tarafa ödenmesine,
5-Davalı tarafından yapılan yargılama gideri bulunmadığından bu hususta karar verilmesine yer olmadığına,
6-Davacı taraf kendisini vekille temsil ettirdiğinden karar tarihinde geçerli A.A.Ü.T. 13 maddesindeki esaslara göre belirlenen 11.200,00-TL nispi vekalet ücretinin davalıdan alınarak davacıya verilmesine,
7-Taraflarca dosyaya yatırılan ve sarf edilmeyen gider avansının karar kesinleştiğinde Hukuk Muhakemeleri Kanununun 333.maddesi uyarınca ilgili tarafa iadesine,
8-Davacı tarafça dosyaya yatırılan teminatın karar kesinleştiğinde ve talep halinde davacıya iadesine,
Dair, davacı vekilinin yüzüne karşı kararın tebliğinden itibaren 2 haftalık yasal süre içerisinde ——– Adliye Mahkemesine istinaf yolu açık olmak üzere verilen karar açıkça okunup, usulen anlatıldı. 24/03/2022