Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Anadolu 5. Asliye Ticaret Mahkemesi 2021/141 E. 2023/922 K. 23.11.2023 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C. İstanbul Anadolu 5. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
ESAS NO:2021/141 Esas
KARAR NO:2023/922
DAVA: Menfi Tespit (Kambiyo Senetlerinden Kaynaklanan)
DAVA TARİHİ: 01/03/2021
KARAR TARİHİ: 23/11/2023

Mahkememizde görülmekte olan Menfi Tespit (Kambiyo Senetlerinden Kaynaklanan) davasının yapılan açık yargılaması sonunda,

GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ
DAVA:Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; ——-sayılı dosyası ile müvekkili aleyhine çekten dolayı ihtiyati haciz kararı alınmış ve buna dayalı icra takibi başlatılmış olduğunu, takibe konu ———- çekin ön yüzündeki——olarak atılmış imza ve yazı müvekkiline ait olmadığını, müvekkilinin hiçbir şekilde söz konusu çekte imzası bulunmadığını, İİK 72 md uyarınca paranın alacaklıya ödenmemesi yönünde tedbir kararı verilmesini, iş bu dava açılmadan önce———– sayılı dosyası ile tedbir talebinde bulunulmuş fakat sayın mahkeme menfi Tespit davalarında arabuluculuk sürecinin zorunlu olmadığından ve tedbir talep edenin esas davada bu talebini ileri sürebileceği, arabuluculuğa tabi olmayan bir davada ihtiyati tebdir talebinde bulunulmasının hukuki yararının olmadığını belirterek tedbir taleplerinin reddine karar verdiğini, ayrıca davalı şirket yetkilileri hakkında sahtecilik ve dolandırıcılık suçlarından dolayı anadolu cumhuriyet başsavcılığına suç duyurusunda bulunulduğunu, davalı/alacaklının yapmış olduğu fiil ve işlemlerden dolayı ———— numaralı dosyası ile suç duyurusunda bulunulduğunu, dosyaya yatan paranın alacaklıya ödenmemesi yönünde tedbir kararı verilmesi müvekkilinin ileride ödemek zorunda kaldığı paranın tahsili hususundaki riskini ortadan kaldıracaktır.aksi durumda müvekkilin hak kaybına uğrama ihtimali ortaya çıkacağını beyanla öncelikle icra takibine konu çekteki imzanın (avalist olarak) müvekkile ait olmaması sebebiyle tedbir taleplerinin kabulüne ve ——- dosyasına yatan paranın İİK 72 maddesi uyarınca alacaklıya ödenmemesi yönünde ihtiyati tedbir kararı karar verilmesine, icra takibine konu çekteki imzanın (avalist olarak ) müvekkile ait olmaması nedeni ile, davanın kabulüne ve söz konusu çekten dolayı borcunun olmadığının tespitine, davalı aleyhine %20 den aşağı olmamak kaydıyla tazminata hükmedilmesine, dava harç, yargılama gideri ile vekalet ücretinin karşı taraf üzerinde bırakılmasına karar verilmesini talep ve dava etmiştir.

SAVUNMA:Davalıya usulüne uygun dava dilekçesinin tebliğine rağmen davaya cevap sunmadığı, sonraki beyanlarında davanın reddine karar verilmesini talep ettiği görülmüştür.

DELİLLERİN DEĞERLERLENDİRİLMESİ VE GEREKÇE:Dava, kambiyo senedine (çek) dayalı menfi tespit talebine ilişkindir.
Davacı, davalı tarafından —— sayılı icra takip dosyasına konu çekteki imzanın (avalist) müvekkiline ait olmadığını, icra takibine konu senet nedeniyle davalıya borçlu olmadığının tespitine karar verilmesini talep ve dava etmiştir.Davalı, usulüne uygun davetiyeye rağmen cevap dilekçesi sunmamış olup, HMK128. Maddesi gereği davacının dava dilekçesinde ileri sürdüğü vakıaların tamamını inkâr etmiş sayılır.
Davanın açıldığı tarihte yürürlükte bulunan usul hükümleri doğrultusunda basit yargılama usulüne tabi olarak oluşturulan tensibe istinaden yargılamaya başlanmış yöntemine uygun ön ineleme duruşması açılarak öncelikle dava şartları ve ilk itirazlar incelenmiş, hukuki ihtilaf noktaları belirlenmek suretiyle tahkikat aşamasında deliller toplanmış, davaya konu —– hesabından keşide edilen, keşidecisi —— olan, keşide yeri —— bedelli çek aslı celp edilerek yazı işleri kasasına alınmış,——- dosyası uyap üzerinden celp edilmiş, —— imza sirküleri aslı celp edilmiş, —– yazı ile gönderilen —- ait —- asılları, —– yevmiye numaralı talepname aslı,—- Talimat sayılı dosyası ile gelen ————Aslı celp edilerek yazı işleri kasasına alınmış, davacı şirketin ticari sicil kayıt bilgileri celp edilmiş, —— tarihli rapor alınmış, dosya bilirkişiye tevdi edilmiş, bilirkişi heyetinden —- tarihli bilirkişi raporu alınarak dava sonuçlandırılmıştır.
—- alınan—- tarihli adli tıp raporunda özetle, “…İnceleme konusu çekin ön yüzünde avalist vasfıyla —– atfen atılı imza ile ——- mukayese imzaları arasında; tersim biçimi, işleklik derecesi, alışkanlıklar, istif, eğim, doğrultu, seyir, hız ve baskı derecesi bakımından farklılıklar saptandığından söz konusu imzanın mevcut mukayese imzalarına kıyasla —— eli ürünü olmadığı hususlarını bildirir KANAAT RAPORUDUR..” yönünde görüşlerini bildirmişlerdir.Bilirkişi heyetinin 12.10.2023 tarihli raporunda özetle, —– İnceleme konusu, —– bedelli çek metninde yer alan, “Avalimdir —–yazısı ile ——— karşılaştırma belgelerindeki yazı örnekleri arasında yapılan karşılaştırmada; harflerin
yapılanma, eğim, bağlantı ve kümelenme özellikleri bakımından önemli düzeyde benzerlikler olduğunun saptandığı —– çekteki——- atfen atılmış imza ile —- mukayese imza örnekleri arasında bir kısmı — işaretlenmiş olan, imzaların başlangıç
ve bitiş hareketleri, gramaların gövde büklümlerinin şekil ve biçimlendirilişi ile bağlantı ve orantıları, aralıklar, baskı ve işleklik gibi unsurlar bakımından önemli düzeyde benzerlikler saptandığından,
“Avalimdir ——– yazısı ve adına atılı imzanın — eli ürünü olduğu kanaatine oybirliği ile varılmıştır…” yönünde görüşlerini bildirmişlerdir.2004 sayılı İcra ve İflas Kanunu’nun 72.maddesi gereğince borçlu icra takibinden önce veya takip sırasında borçlu olmadığını ispat için menfî tespit davası açabilir. Kural olarak, bir vakıadan kendi lehine haklar çıkaran/iddia eden taraf, o vakıayı ispat etmeye mecburdur——-
İspat yüküne ilişkin bu genel kural, menfi tespit davaları için de geçerlidir. Yani, menfi tespit davalarında da, tarafların sıfatları değişik olmakla beraber, ispat yükü bakımından bir değişiklik olmayıp, bu genel kural uygulanır. Bu davalarda da bir vakıadan kendi lehine haklar çıkaran (iddia eden) taraf o vakıayı ispat etmelidir.
Menfi tespit davasında borçlu ya borçlanma iradesinin bulunmadığını ya da borçlanma iradesi bulunmakla birlikte daha sonra ödeme gibi bir nedenle düştüğünü ileri sürebilir. Borçlu borcun varlığını inkar ediyorsa, bu durumlarda ispat yükü davalı durumunda olmasına karşın alacaklıya düşer. Borçlu varlığını kabul ettiği borcun aslında bulunmadığını ileri sürüyorsa, bu durumda doğal olarak ispat yükü kendisine düşecektir. Ancak davalının alacağı kambiyo senedine dayanıyorsa ispat yükü yer değiştirerek senetten dolayı borçlu olmadığını iddia eden davacı tarafa düşer. —–Usul hukukumuzda senede karşı senetle ispat zorunluluğu ilkesi kabul edilmiştir. Senede bağlı olan her çeşit iddiaya karşı def’i (savunma) olarak ileri sürülen ve senedin hüküm ve kuvvetini ortadan kaldıracak veya azaltacak nitelikte bulunan hukuki işlemler, HMK’nin 201.maddesinde düzenlenen miktardan az bir miktara ilişkin olsa bile tanıkla ispat olunamaz; ancak senet (kesin delil) ile ispat edilebilir.——–Somut dosya bakımından değerlendirme yapıldığında; davacı/borçlu(avalist), davalı/alacaklı ile arasındaki borç ilişkisini ve çekteki imzayı inkar etmektedir. Bu durumda davacının çekteki imzaya yönelik itirazını ispat etmesi gerekmetedir. Dava konusu çek üzerindeki imzanın davacının eli ürünü olup olmadığının tespiti için dosya alanında uzman bilirkişi heyetine tevdi edilerek rapor alınmış, alınan 12/10/2023 tarihli raporda imzanın davacının eli ürünü olduğu tespit edilmiş, davacının imza inkarını ispat edememesi sebebiyle sübut bulmayan davanın reddine karar verilmiştir.
Her ne kadar dosya kapsamında alınan — raporu ile davacı tarafça sunulan uzman mütalasında dava konusu çekteki imzanın davacının eli ürünü olmadığı tespit edilmiş ise de; mahkememizce çelişkinin giderilmesi için dosya alanında uzman bilirkişi heyetine tevdi edilerek 12/10/2023 tarihli bilirkişi heyet raporu alınmış, alınan raporda çekteki imzanın davacının eli ürünü olduğu tespit edilmiştir. Mahkememizce alınan — tarihli bilirkişi heyet raporu ve —– sayılı dosyasında alınan bilirkişi raporunun dosya kapsamına uygun olduğu değerlendirilmiş, —- tarihli heyet raporunun denetime elverişli hüküm kurmaya yeterli olması sebebiyle hükme esas alınmış, aksi yöndeki davacı itirazları ile —- raporundaki tespitlere itibar edilmemiş, aşağıdaki şekilde hüküm kurulmuştur.

HÜKÜM:Gerekçesi yukarıda açıklandığı üzere;
1-Davanın REDDİNE,
2-Alınması gerekli karar harcı 269,85-TL ‘den davacı tarafça peşin olarak yatırılan 1.024,65-TL harcın mahsubu ile artan 754,8‬0-TL harcın karar kesinleştiğinde ve talep halide davacıya iadesine,
3-Davacı tarafından yapılan yargılama giderlerinin üzerinde bırakılmasına,
4-Davalı tarafından yapılan yargılama gideri bulunmadığından bu hususta karar verilmesine yer olmadığına,
5-Davalı kendisini vekille temsil ettirdiğinden karar tarihinde geçerli A.A.Ü.T. 13. maddesindeki esaslara göre belirlenen 17.900,00-TL nispi vekalet ücretinin davacıdan alınarak davalıya verilmesine,
6-Taraflarca dosyaya yatırılan ve sarf edilmeyen gider avansının karar kesinleştiğinde Hukuk Muhakemeleri Kanununun 333.maddesi uyarınca ilgili tarafa iadesine,
7-Mahkememizce verilen 09/01/2018 tarihli ihtiyati tedbir kararının İİK 72/4 md gereğince kaldırılmasına,
8-Davacı tarafından dosyaya yatırılan teminatın HMK 392/2 maddesi uyarınca yasal süre sonunda davacıya iadesine,
Dair, taraf vekillerinin yüzlerine karşı kararın tebliğinden itibaren 2 haftalık yasal süre içerisinde————-Adliye Mahkemesine istinaf yolu açık olmak üzere verilen karar açıkça okunup, usulen anlatıldı.23/11/2023