Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Anadolu 5. Asliye Ticaret Mahkemesi 2021/10 E. 2022/721 K. 22.09.2022 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C. İstanbul Anadolu 5. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ

ESAS NO : 2021/10 Esas
KARAR NO : 2022/721

DAVA:İtirazın İptali (Ticari Satımdan Kaynaklanan)
DAVA TARİHİ:07/01/2021
KARAR TARİHİ:22/09/2022
Mahkememizde görülmekte olan İtirazın İptali (Ticari Satımdan Kaynaklanan) davasının yapılan açık yargılaması sonunda,
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ
DAVA:
Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; davacı şirketin alacağını tahsil amacıyla —Sayılı dosyası üzerinden davalı şirket hakkında cari hesap alacağından
kaynaklanan alacak sebebiyle ilamsız icra takibi başlatıldığını, davalı şirketin itirazı üzerine
takibin durduğunu, davalı şirketin takibe itirazında haksız olduğunu, tarafların ticari defter kayıtları — beyan formları incelendiğinde davalarının haklı olduğunun ortaya çıkacağını,davalı tarafça davacı şirkete takip tarihi olan —tarihinden sonra kısmi ödemelerin yapıldığını, dosyaya ibraz edilen cari hesap ekstresinden de anlaşılacağı üzere davanın ikame edildiği tarih itibariyle davacı şirketin davalı şirketten takip alacağı yönünden kalan anapara
alacağının — üzerinden takibin devamına, icra takibinin
başlatıldığı takip tarihi itibariyle—üzerinden işleyecek faiz ve bu bedele bağlı tüm feriler yönünden hüküm kurularak karar verilmesini beyanla davalının haksız ve mesnetsiz
itirazından takip sonrası davacıya yapılan ödemeler sonucu kalan anapara alacağı olan — yönünden takibin devamına ve takibin takip tarihi itibariyle olan alacak olan
—üzerinden işleyecek faiz, vekalet ücreti ve tüm ferileri ile birlikte devamına, davalı aleyhine alacağın — az olmamak üzere icra inkar tazminatına hükmedilmesine,
yargılama giderleri ve vekalet ücretinin karşı taraf üzerine bırakılmasına karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
SAVUNMA:
Davalı vekili cevap dilekçesinde özetle; davacı tarafın icra takip tarihinden sonra bir kısım ödemelerin yapıldığını
ileri sürmüş ise de bu ödemelerin icra dosyasına beyan edilmediğini, davalı şirketin davacı şirketten hizmet yada mal satın almadığını, bu sebepten ötürü borcunun bulunmadığını, davacı şirketin dava konusu ettiği cari hesap yada fatura muhteviyatı malzemeyi davalı
tarafa teslim ettiğini ispat etmesi gerektiğini, ispat yükünün davacı tarafta olduğunu beyanla huzurda görülmekte olan davanın usulden ve esastan reddine, davacı tarafın icra inkar tazminatına mahkum edilmesine, yargılama giderleri ve vekalet ücretinin davacıya tahmiline
karar verilmesini talep etmiştir.
DELİLLERİN DEĞERLERLENDİRİLMESİ VE GEREKÇE
Dava, cari hesap alacağına dayalı alacak sebebiyle başlatılan icra takibine vaki itirazın İİK 67. vd maddeleri gereğince iptali talebine ilişkindir.Davacı, davalı ile aralarında ticari ilişki bulunduğunu, cari hesap alacağı için icra takibine geçildiğini, davalının haksız bir şekilde icra takibine itiraz ettiği, davalının haksız itirazının iptali ile takibin devamına, davalı aleyhine icra inkar tazminatına hükmedilmesini talep etmiştir.
Davalı, davanın reddini talep etmiştir.
Davanın açıldığı tarihte yürürlükte bulunan usul hükümleri doğrultusunda basit yargılama usulüne tabi olarak oluşturulan tensibe istinaden yargılamaya başlanmış yöntemine uygun ön inceleme duruşması açılarak öncelikle dava şartları ve ilk itirazlar incelenmiş, hukuki ihtilaf noktaları belirlenmek suretiyle tahkikat aşamasında deliller toplanmış, —sayılı İcra Dosyası celp edilerek dosya içerisine alınıp incelenmiş, — kayıtları celp edimiş, —- tarihli —ek raporu alınmış ve dava sonuçlandırılmıştır.
—raporunda özetle, “.Davacı şirket tarafından ibraz edilen —yıllarına ilişkin ticari defterlerin; T.T.K
m.64,66, V.U.K. m.220-226’ ve — Genel Tebliğine göre açılış ve kapanış tasdiklerinin usulüne uygun olarak yaptırıldığı, kayıt nizamı bakımından V.U.K. m. 215-219
hükümleri ile Muhasebe Sistemi Uygulama Genel Tebliğlerine uygun olduğu görülmüştür.
Yukarıda dökümü yapılan ticari defterlerin davacı şirket lehine veya aleyhine delil kabiliyetlerinin mevcut olduğu,
Davacı şirketin —yılı ticari defterlerinin açılış ve kapanış onamaları zamanında yapıldığı, Davalı şirket lehine ve aleyhine delil kabiliyetleri mevcut olduğu, ancak davalı
şirketin —yılı Yevmiye defteri kapanış onaması yapılmadığı, davalı — yılı ticari defterlerinin lehine delil kabiliyetlerinin mevcut olmayıp aleyhine delil kabiliyetleri
mevcut olduğu, taraflar arasındaki uyuşmazlığın çözümünde davacı şirketin ticari defterkayıtlarına itibar edilmesi gerektiği,.Davacı şirketin —- yılları ticari defter kayıtlarına göre davalı şirketten takip tarihi itibariyle alacağının — dava tarihi itibariyle alacağının—bildiriminde bulunduğu, Taraflar arasında takip tarihinden sonra dava tarihine kadar ticari faaliyetin devam etmiş olması ve takip
miktarının çok zerinde davalı şirketin ödeme yapmış olması, bu ödemelerin takipten sonra ola bakiye alacağı için mi yoksa takip tarihinden sonra düzenlenen faturalar için mi olduğunun tespit edilmediği, bu sebepten ötürü takip tarihi ile dava tarihi arasında faiz ve feri hesaplaması yapılamadığı, davalı şirketçe de dava tarihinden sonra da ödemlerin devam ettiği,—tarihi itibariyle davacı şirketin davalı şirketten alacak tutarının— olduğu,Davacı’ şirketin icra inkâr tazminatı taleplerine ilişkin takdirin ise Sn. Mahkeme’ye ait bulunduğu…” yönünde görüşlerini bildirmişlerdir.
—- ek raporunda özetle, “.Davacı şirket tarafından ibraz edilen — yıllarına ilişkin ticari defterlerin; T.T.K
m.64,66, V.U.K. m.220-226’ ve — Defter Genel Tebliğine göre açılış ve kapanış tasdiklerinin usulüne uygun olarak yaptırıldığı, kayıt nizamı bakımından V.U.K. m. 215-219
hükümleri ile Muhasebe Sistemi Uygulama Genel Tebliğlerine uygun olduğu görülmüştür.
Yukarıda dökümü yapılan ticari defterlerin davacı şirket lehine veya aleyhine delil kabiliyetlerinin mevcut olduğu,
Davalı şirket tarafından ibraz edilen — yıllarına ilişkin ticari defterlerin; T.T.K m.64,66, V.U.K. m.220-226’ ve — Defter Genel Tebliğine göre açılış ve kapanış tasdiklerinin usulüne uygun olarak yaptırıldığı, kayıt nizamı bakımından V.U.K. m. 215-219 hükümleri ile Muhasebe Sistemi Uygulama Genel Tebliğlerine uygun olduğu görülmüştür.
Yukarıda dökümü yapılan ticari defterlerin davalı şirket lehine veya aleyhine delil kabiliyetlerinin mevcut olduğu,
Davacı şirketin — yılları ticari defter kayıtlarına göre davalı şirketten takip tarihi itibariyle alacağının— dava tarihi itibariyle alacağının —- olduğu, Taraflar arasında ki ticari ilişkinin takip tarihi ve dava tarihinden sonra da devam ettiği,
bu sebepten ötürü takip alacak miktarı olan —- ilişkin feri ve faiz hesabı yapılamayacağı,Davacı’ şirketin icra inkâr tazminatı taleplerine ilişkin takdirin ise Sn. Mahkeme’ye ait
bulunduğu.” yönünde görüşlerini bildirmişlerdir.
Kural olarak, bir vakıadan kendi lehine haklar çıkaran/iddia eden taraf, o vakıayı ispat etmeye mecburdur (4721 sayılı Türk Medeni Kanunu’nun 6.maddesi).
İspat yüküne ilişkin bu genel kural, itirazın iptali davaları için de geçerlidir. Yani, itirazın iptali davalarında da ispat yükü bakımından bir değişiklik olmayıp, bu genel kural uygulanır. Bu davalarda da bir vakıadan kendi lehine haklar çıkaran (iddia eden) taraf o vakıayı ispat etmelidir.
Faturanın delil olarak kullanılabilmesi için taraflar arasında sözleşmenin bulunması gerekir. Fatura sözleşmenin ifası yönelik belge hükmündedir. Sözleşmenin kurulmasına yönelik fatura ispat kulfeti açısından sonuç dogurmaz. Taraflar arasında akdi ilişki bulunduğunun ispat kulfeti davacı taraftadır. Davacı sözleşmenin bulduğunu ve faturaya konu malın davalıya teslim edildiğini ispat etmesi gerekir. Taraflar arasında sözleşme iliskisi yoksa fatura ispat külfeti açısından sonuç dogurmaz. Ayrıca faturanın usulüne uygun olarak tebliğ edildiği davacı tarafca ispatlanması gerekir.
Mahkememizce tarafların ticari defter ve kayıtları ile —- formları üzerinde yapılan —- incelmesi sonucunda, davacı tarafça talep edilen cari hesap alacağının davacı ve davalı ticari defter ve kayıtlarında kayıtlı olduğu anlaşılmıştır. Davacı ve davalı arasındaki ticari ilişkinin takip tarihinden sonrada devam ettiği ve davacı tarafından bir çok tahsilat yapıldığı, ancak tahsilatların hangi faturalar için yapıldığının tarafların ticari defter ve kayıtlarından anlaşılamadığı tespit edilmiştir.Somut olayda, davacının cari hesap alacağının bulunduğu hususu taraflar arasında ihtilaf konusu değildir. Taraflar arasındaki ihtilaf takip tarihinden sonra yapılan ticari ilişki kapsamındaki ödemelerin hangi borca yönelik olarak mahsup edileceği noktasındadır.— tarihli —sayılı “…6102 sayılı Türk Ticaret Kanunu’nun (TTK) 89. (6762 sayılı TTK’nın 87) maddesine göre iki kişinin herhangi bir hukuki sebep veya ilişkiden doğan alacaklarını teker teker ve ayrı ayrı istemekten karşılıklı olarak vazgeçip bunları kalem kalem alacak ve borç şekline çevirerek hesabın kesilmesinden sonra çıkacak artan tutarı isteyebileceklerine ilişkin sözleşme cari hesap sözleşmesi olarak tanımlanmıştır. Aynı maddelerde cari hesap sözleşmelerinin yazılı yapılmadıkça geçerli olmayacağı belirtilmiştir. Buna göre, taraflar arasında yazılı bir cari hesap sözleşmesi bulunmadıkça TTK’nın cari hesaba ilişkin hükümleri uygulanamayacaktır.Açık hesap ilişkisi ise önceki borçlar tahsil edilmemesine rağmen taraflar arasındaki ticari ilişkinin devam etmesi durumudur. Açık hesap ilişkisinde taraflar tek taraflı ya da karşılıklı olarak alacaklarını hesaba kaydedip belirli hesap dönemlerine bağlı kalmaksızın hesaplaşma yaptıklarından, bu ilişkiye TTK’daki cari hesaba ilişkin hükümleri uygulanamaz.Kısmi ifaya ilişkin kurallar da (icra takibinin yapıldığı tarihte yürürlükte bulunan) 818 sayılı Borçlar Kanunu’nun 84 ve devamı maddelerinde düzenlenmiştir. Kanun’un 85. maddesinin birinci fıkrasına göre birden fazla borcu bulunan borçlu, ödeme zamanında bu borçlardan hangisini tediye etmek istediğini alacaklıya beyan etme hakkını haizdir. 86. maddeye göre de yasal olarak geçerli bir beyan vaki olmadığı yahut makbuzda ödemenin hangi borca mahsup edileceği gösterilmediği takdirde, tediye muaccel olan borca mahsup edilir. Birden çok borç muaccel ise tediye, borçlu aleyhinde birinci olarak takip edilen borca mahsup edilir. İcra takibi yapılmamış ise tediye, vadesi daha önce gelmiş olan borca mahsup edilir.—sayılı kararlarında da bu yönde açıklamalar yer almaktadır…” açıklamalı ilamı ile cari hesap/ açık hesap arasındaki farklar, yapılan ödemelerin hangi borca mahsup edileceği hususları anlatılmıştır.—Davacı tarafından dosya kapsamına sunulmuş yazılı bir cari hesap sözleşmesi bulunmamaktadır. Anılan içtihatlar birlikte değerlendirildiğinden davacının talebi ödenmeyen faturalardan kaynaklanan açık hesap alacağıdır.
Tüm dosya kapsamı, taraf iddia ve savunmaları, alınan bilirkişi raporları ve bütün deliller birlikte değerlendirildiğinde; davacının cari hesap alacağının yerinde olduğu, ancak taraflar arasında takip tarihinden sonra ticaretin devam etmesi ve yapılan tahsilatların hangi fatura/borç için yapıldığının belirtilmemesi sebebiyle mahsup işleminin hangi borçlar yönünden yapılacağının tespit edilemediği, yukarıda zikredilen içtihatlar ve davacının kısmi itirazın iptaline yönelik talebi dikkate alındığında bilirkişi raporu ile tespit edilen— alacak yönünden takibin devamına karar verilmesinin dosya kapsamına uygun olacağının değerlendirildiği, — Karar sayılı ilamı gereğince dava tarihinden sonra yapılan ödemelerin mahsubu gerektiği nazara alınarak — sayfasında belirtilen ödemelerin infaz aşmasında dikkate alınması gerektiği anlaşılmış, davanın kısmen kabulüne, davalının —— esas sayılı takip dosyasına yapmış olduğu itirazın kısmen iptali ile, — asıl alacak ve takip tarihinden itibaren işleyecek ticari faizi üzerinden takibin devamına, davacının fazlaya ilişkin talebinin reddine karar verilmiştir.
İtirazın iptali davalarında davacı yararına icra inkar tazminatına hükmedilebilmesi için borçlunun itirazında haksız olması ve alacağın likit olması şarttır. — Dosyaya konu alacağın cari hesap ilişkisi/faturaya dayanması sebebiyle alacağın likit ve davalının haksız olduğu anlaşıldığından, hükmedilen asıl alacak miktarı—üzerinden davacı lehine icra inkar tazminatına hükmedilmiş, aşağıdaki şekilde hüküm kurulmuştur.
HÜKÜM: Gerekçesi yukarıda açıklandığı üzere;
1-Davanın KISMEN KABULÜNE,-
-Davalının —esas sayılı takip dosyasına yapmış olduğu İTİRAZIN KISMEN İPTALİ ile, —asıl alacak ve takip tarihinden itibaren işleyecek ticari faizi üzerinden takibin DEVAMINA,
-Davacının fazlaya ilişkin talebinin REDDİNE,
2-Hükmedilen asıl alacağın–oranında icra inkar tazminatının davalıdan alınarak davacıya verilmesine,
3-Yargıtay Hukuk Genel Kurulu’nun — tarihli —Karar sayılı ilamı gereğince dava tarihinden sonra yapılan ödemelerin mahsubu gerektiği nazara alınarak— tarihli — Sayfasında belirtilen;
a— tarihinde yapılan— ödeme,
b– tarihinde yapılan –ödeme,
c—- tarihinde yapılan — ödeme,
d—- bedellerin mahsubu hususunun infaz aşamasında dikkate alınmasına,
4-Karar harcı — davacı tarafça yatırılan — peşin ile icra dosyasına yatırılan — harç olmak üzere toplam — harçtan mahsubu ile bakiye — harcın davalı taraftan tahsili ile hazine adına irat kaydına,
5-Davacı tarafça yatırılan — peşin ile icra dosyasına yatırılan — harç olmak üzere toplam —harcın davalıdan alınarak davacıya verilmesine,
6-Davacı tarafından tarafından yapılan — başvuru harcı, — vekalet harcı, — tebligat ve müzekkere gideri, — bilirkişi ücreti olmak üzere toplam—yargılama giderinin haklılık oranına göre— davalı taraftan tahsili ile davacı tarafa ödenmesine, kalan tutarın davacı üzerinde bırakılmasına,
7-Davalı tarafından yapılan yargılama gideri bulunmadığından bu hususta karar verilmesine yer olmadığına,
8-TTK 5/A maddesi ve 6325 Sayılı Hukuk Uyuşmazlıklarında Arabuluculuk Kanunu 18/A fıkrası ve Arabuluculuk Kanunu Yönetmeliği tarife hükümleri uyarınca — arabuluculuk ücretinin haklılık oranına göre — davalıdan alınarak hazineye irat kaydına, kalan— davacıdan tahsili ile hazineye irat kaydına,
9-Davanın kabul edilen kısmı için davacı taraf kendisini vekille temsil ettirdiğinden karar tarihinde geçerli A.A.Ü.T. 13/2 maddesindeki esaslara göre belirlenen —nispi vekalet ücretinin davalıdan alınarak davacıya verilmesine,
10-Davanın reddedilen kısmı için davalı taraf kendisini vekille temsil ettirdiğinden karar tarihinde geçerli A.A.Ü.T. 13/2 maddesindeki esaslara göre belirlenen — nispi vekalet ücretinin davacıdan alınarak davalıya verilmesine,
11-Taraflarca dosyaya yatırılan ve sarf edilmeyen gider avansının karar kesinleştiğinde Hukuk Muhakemeleri Kanununun 333.maddesi uyarınca ilgili tarafa iadesine,
Dair, taraf vekillerinin yüzlerine karşı kararın tebliğinden itibaren — haftalık yasal süre içerisinde—Bölge Adliye Mahkemesine istinaf yolu açık olmak üzere verilen karar açıkça okunup, usulen anlatıldı.