Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Anadolu 5. Asliye Ticaret Mahkemesi 2020/691 E. 2021/235 K. 02.03.2021 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C. İstanbul Anadolu 5. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
ESAS NO : 2020/691 Esas
KARAR NO : 2021/235
DAVA : Alacak (Acentelik Sözleşmesinden Kaynaklanan)
DAVA TARİHİ : 19/01/2017
KARAR TARİHİ : 02/03/2021
Mahkememizde görülmekte olan Alacak (Acentelik Sözleşmesinden Kaynaklanan) davasının yapılan açık yargılaması sonunda,
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ
DAVA: Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; davacının sahip olduğu, davalının—– plakalı aracın gece sabaha karşı evinin önünden çalındığını, aynı gün karakola ve davalı —- şirketine aracın çalındığının ihbar edildiğini, çalınan aracın bugüne kadar bulunamadığını, çalındığı tarihte aracın rayiç değerinin — olduğu ve davalı — tarafından ödenmediği belirtilerek; fazlaya ilişkin hakların saklı kalması kaydıyla araç bedelinin —- itibariyle reeskont faizi ile birlikte tahsilini talep ve dava etmiştir.
SAVUNMA : Davalı vekili cevap dilekçesinde özetle; müvekkili şirket aleyhine ikame edilen huzurdaki dava haksız ve dayanaksız olduğunu, dava konusu olaya ilişkin taleplerin, dava tarihi itibariyle zamanaşımıza uğramış olduğunu, huzurdaki davanın zamanaşımından reddi gerekmekte olduğunu, Davacı tarafın huzurdaki davayı müvekkil şirket bünyesinde tanzim edilen sigorta sözleşmesine —- istinaden ikame etmiş olduğunu, ancak bilindiği üzere, TTK madde 1420’ye göre sigorta sözleşmesinden doğan bütün istemler, alacağın muaccel olduğu tarihten başlayarak iki yıl geçmesiyle zamanaşımına uğramakta olduğunu, muacceliyet ise aynı kanunun (Türk Ticaret Kanunu’nun) 1427/2. maddesinde yer alan; “Sigorta tazminatı veya bedeli, rizikonun gerçekleşmesini müteakip ve rizikoyla ilgili belgelerin sigortacıya verilmesinden sonra, sigortacının edimine ilişkin araştırmaları bitirince ve her halde 1446’ncı maddeye göre yapılacak ihbardan kırkbeş gün sonra muaccel olur. açık hüküm doğrultusunda belirlenmesi gerektiğini, somut olaya baktığımızda ise, davacı tarafça tazminat istemine konu hasar—– meydana gelmiş ve davacı vekilince de ikrar edildiği üzere aynı gün müvekkili sigorta şirketine ihbar edilmiş olduğunu, bu durumda TTK madde 1427/2’ye göre sigorta tazminatı, hasarın müvekkil şirkete ihbarından (ki TTK madde 1446’da ihbar için özel bir düzenleme bulunmamaktadır) 45 gün sonra, yani –tarihinde muaccel olmakta olduğunu, ancak davacı tarafça huzurdaki dava — tarihinde ikame edilmiş olduğunu, davanın açıldığı tarih itibariyle TTK madde 1420’de belirtilen 2 yıllık zamanaşımı süresinin dolmuş olduğu, bu suretle davacı taraf taleplerinin zamanaşımına uğradığı açık bir şekilde anlaşıldığı belirterek; davanın zamanaşımı nedeniyle reddine karar verilmesini talep etmiştir.
İNCELEME ve GEREKÇE: Dava,—- poliçesinden kaynaklanan tazminat alacağına ilişkindir.
Davanın safahatı incelendiğinde, Mahkememizin —- dosyasından verilen davanın zamanaşımı nedeniyle reddine ilişkin verilen karar davacı tarafça yapılan istinaf sonrasında —– kaldırılmış, taraf vekillerine yeni duruşma günü ve saati tebliğ edilerek yargılamaya devam olunmuş, —-ilamında belirtildiği şekilde bu kez davanın esasına girilerek yargılama sonuçlandırılmıştır.
Davacının aktif husumet ehliyeti itirazı kapsamında deliller toplanmış dava konusu edilen araç üzerinde dava dışı bankanın rehni olduğunun anlaşılması üzerine davacı vekiline gerekli ihtarat yapılmak suretiyle rehni kaldırması veya dava dışı bankanın davaya muvafakat vermesi için gereken süre verilmiş; verilen süre içerisinde rehnin kaldırıldığına ilişkin belgeler dosyaya sunulduğu görülmüş ve davalının bu yöndeki itirazının yerinde olmadığı değerlendirilmiştir.
Sigorta poliçesi ve hasar dosyası ile araç malik kayıtları celp edilmiş, taraflarca dosyaya sunulan diğer deliller ile birlikte incelenmiştir.
Davalı —- tarafından düzenlenen poliçenin incelenmesinde; — tarihleri arasında geçerli olmak üzere —- sigortalandığı görülmüştür.
Hasar dosyasının incelenmesinde davacı tarafında aracın çalındığı gün olan —- tarihinde davalı —–başvuru yaptığı, dosyanın incelenmesinde —-tarihli dahili araştırma raporunun düzenlendiği ancak davalı — tarafından davacıya herhangi bir yanıt verilmediği, yanıt verilmemesi sebebiyle davacının vekili vasıtasıyla bu sefer —-tarihinde daha önce yapılan başvuruya herhangi bir yanıt verilmediği belirterek yeniden başvuru yaptığı görülmüştür.
Taraf iddia ve savunmalarını tartırışır ve karşılar şekilde rapor tanzimi için dosya bilirkişiye tevdi edilmiş ve makine mühendisi bilirkişi — tarafından sunulan bilirkişi raporuna davacı vekili tarafından yapılan itirazın sunulan rapor içeriğinin denetime elverişli olması sebebiyle reddine karar verilmiş, iş bu karar sonrası davacı vekili — tarihli dilekçesi ile dava değerini, —- yükseltmiş ve dilekçesinde; davanın kısmi dava olduğunu, dava dilekçesi ile talep ettiği — dava, ıslah ile talep ettiği —- ıslah tarihinden itibaren yasal faiz işletilmesini talep etmiştir.
Davacı vekilinin ıslah dilekçesi davalı vekiline tebliğ edilmiş, davalı vekili süresi içerisinde ıslaha karşı zamanaşımı defi’inde bulunmuştur.
Dava konusu uyuşmazlık; davacı yana ait olduğu iddia edilen — aracın çalınması sebebiyle oluşan zarardan davalı yanın poliçe kapsamında sorumlu olup olmadığı, davacının aktif husumet ehliyetinin bulunup bulunmadığı, davanın süresinde açılıp açılmadığı, davalı yan sorumlu ise miktarı hususlarında toplanmaktadır.
— sözleşmesinden kaynaklanan, maddi tazminat talepleri sigorta ettiren ile sigortacının tarafı olduğu sözleşmeye dayanmakta olup bu davalar 6102 sayılı TTK’nın 1420. maddesi gereğince 2 yıllık zamanaşımı süresine tabidir. Kara taşıtları — genel şartlarında da bu düzenleme açıkça yer almaktadır.
Somut olayda, davacıya ait — plakalı aracın davalı —- dönemi arasında sigortalandığı, söz konusu aracın — tarihinde hırsızlık olayına maruz kaldığı ve çalındığı, gerçekleşen rizikonun sözleşme dönemi içerisinde meydana geldiği, davacının aynı tarihte davalı — bildirimde bulunduğu, davalı —- tarafından hasar dosyası açılarak işlemlere başlanıldığı ancak sigortalı davacıya müspet veya menfi bir yanıt verilmediği, huzurdaki davanın —- tarihinde açıldığı, mahkememizce davanın zamanaşımına uğradığı gerekçesiyle verilen ilk kararın —— ilamı ile kaldırıldığı, esasen yapılan incelemede ise denetime elverişli görülerek hükme esas alınan bilirkişi raporunda aracın çalınma tarihi olan —- olduğu, — rayiç değer üzerinden yapıldığı, hırsızlık olayının—- teminatı kapsamında olduğu ve söz konusu çalınma olayının davacının iddia ettiği şekilde gerçekleştiğinin aksini ispat yükünün davalı sigortacıda olduğu ancak bu hususta herhangi bir delil sunulmadığı, dolayısı ile davalının söz konusu zarardan sorumlu olduğu, her ne kadar mahkememizce verilen ilk karar gerekçesinde davanın belirsiz alacak davası olduğu belirtilmiş ise de davacı vekilinin ıslah dilekçesinde davayı kısmi dava olarak nitelendirdiği, İstinaf ilamında dava tarihi itibari ile dava konusu talebin zaman aşımına uğramadığı belirtilmiş ise de TTK.1420 maddesi gereğince dava tarihi ile 23/09/2019 ıslah tarihi arasında 2 yıllık sürenin geçtiği, bu süre içerisinde zamanaşımını kesen (TBKm.154) ve durduran herhangi bir durumun söz konusu olmadığı, davalının süresi içerisinde ıslah ile artırılan kısım yönünden zamanaşımı defiinde bulunduğu, araç hasarının meydana geldiği çalınma olayı ceza kanunu anlamında suç oluştursa bile kasko sigortalarında KTK 109/2 md.’sinde yer alan ceza (uzamış) zamanışımı süresinin uygulanma imkanı da olmadığı bu sebeple davacının kısmi dava dilekçesindeki talebi olan —–davalıdan talep edebileceği, ıslah ile artırılan kısmın zamanaşına uğradığı gerekçesiyle reddi gerektiği, yine her ne kadar dava dilekçesinde reeskont faizi talep edilmiş ise de davacı vekilinin ıslah dilekçesinde talebini yasal faiz olarak nitelendirdiği dolayısı ile ıslah dilekçesindeki talebi yönünden değerlendirme yapılması gerektiği kanaatine varılarak dava ile ıslah dilekçeleri birlikte değerlendirilerek davanın kısmen kabulü ile —– dava tarihinden itibaren işleyecek yasal faizi ile davalıdan tahsili ile davacıya verilmesine, fazlaya ilişkin istemin zamanaşımı defii nedeniyle reddine karar verilmiş ve aşağıdaki şekilde hüküm kurulmuştur.
HÜKÜM: Gerekçesi yukarıda açıklandığı üzere;
1-Dava ve ıslah dilekçeleri birlikte değerlendirilerek; davanın kısmen kabulü ile —- dava tarihinden itibaren yasal faizi ile birlikte davalıdan alınarak davacıya verilmesine, fazlaya ilişkin istemin zamanaşımı defi nedeniyle reddine,
2-Karar harcı 59,30-TL’den davacı tarafça peşin olarak yatırılan 341,55 TL harcın mahsubu ile artan 282,25 -TL harcın karar kesinleştiğinde ve talep halinde davacıya iadesine,
3-Davacı tarafından yapılan 372,95 TL ilk masraf, 219,20 TL tebligat ve müzekkere gideri 350,00 TL bilirkişi ücreti olmak üzere toplam 942,15 TL yargılama giderinin haklılık oranına göre; 235,53 TL yargılama giderinin davalıdan alınarak davacıya verilmesine, bakiye kısmın davacı üzerine bırakılmasına,
4-Davalı tarafından yapılan yargılama gideri bulunmadığından bu hususta karar verilmesine yer olmadığına,
5-Davacı taraf kendisini vekille temsil ettirdiğinden karar tarihinde geçerli …Ü.T. deki esaslara göre belirlenen 4.080,00-TL vekalet maktu ücretinin davalıdan alınarak davacıya verilmesine,
6-Davalı taraf kendisini vekille temsil ettirdiğinden karar tarihinde geçerli …Ü.T. deki esaslara göre belirlenen 4.080,00-TL vekalet maktu ücretinin davacıdan alınarak davalıya verilmesine,
7-Taraflarca dosyaya yatırılan ve sarf edilmeyen gider avansının karar kesinleştiğinde Hukuk Muhakemeleri Kanununun 333.maddesi uyarınca ilgili tarafa iadesine,
İlişkin olarak davalı vekilinin yokluğunda, davacı vekilinin yüzüne karşı kararın tebliğinden itibaren 2 haftalık yasal süre içerisinde —–Adliye Mahkemesine istinaf yolu açık olmak üzere verilen karar açıkça okunup, usulen anlatıldı. 02/03/2021