Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Anadolu 5. Asliye Ticaret Mahkemesi 2020/656 E. 2021/981 K. 27.10.2021 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C. İstanbul Anadolu 5. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
ESAS NO: 2020/656 Esas
KARAR NO: 2021/981
DAVA: Menfi Tespit
DAVA TARİHİ: 09/01/2020
KARAR TARİHİ: 26/10/2021
Mahkememizde görülmekte olan Menfi Tespit davasının yapılan açık yargılaması sonunda,
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
DAVA:
Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; müvekkili — müvekkili — sahibi ve yetkilisi olduğunu, davalı—- imzaladığını, müvekkili şirket ile davalı şirket arasında bayilik sözleşmesi imzalanmadan önce davalı şirket ile müvekkil —– tarihinde imzalanmış —- bulunmakta olduğunu, davalı şirketin daha sonra davalı şirketi kurarak müvekkili ile yeni bir sözleşme yapıldığını, müvekkili şirket davalı şirketten —- temin etmiş ve bunların montajı yapıldığını, ancak —– çıkması üzerine davalı şirkete durum bildirilmiş ancak davalı şirket üzerine düşen yükümlülüğü yerine getirmediğini, bu nedenle —– müvekkili ödeme yapamadığını, davalı şirket sözleşmeye aykırı davranması nedeniyle bedelini müvekkili ödemek zorunda kaldığını, davalı şirket sözleşme maddesini ihlal ederek satış sonrası hizmet vermediğini, bu nedenle müvekkilinin zarar uğratıldığını hemde kendi kusurlu fiilinden dolayı müvekkilinin davalı tarafa ödeme yapamadığını, davalı şirket —- takip başlattığı, bahse konu dosyadaki alacağın gerçek dışı olduğunu, haberi olmadan icra takibinin kesinleştiğini, müvekkilinin şahsi mal varlıkları, banka hesapları ve şahsına ait —- araçların üzerine haciz konulduğunu, müvekkilinin mağdur olduğunu, —— şirketin sahibi ve yetkilisi olup şahsi adına davalı şirket ile herhangi bir işlem yapmadığını , —- bir borçtan sorumlu olmadığı beyan edilerek anılan takibin iptaline, müvekkillerinin borcunun olmadığının tespitine, aksi halde dahi müvekkil —– tarafı olmadığından müvekkili yönünden davalı şirkete borçlu olmadığının tespitine, yargılama gideri ve vekalet ücretinin davalıdan tahsilini talep ve dava etmiştir.
SAVUNMA :Davalı vekili cevap dilekçesinde özetle; takip alacaklısı —– davanın tarafı olmayacağından husumet yönünden davanın reddinin gerektiğini, davacı taraf ile müvekkili arasında —-akdedildiğini, —- dayalı olarak aldığı cihazlara karşılık olarak bir kısım ödeme yaptığı ancak kalan tutarın davacı tarafça ödenmediğini, bu nedenle davacı aleyhine icra takibi başlatıldığını, davacılar ile akdedilen ve geçerli olan sözleşme —- tarihli sözleşme ve bu sözleşmeye dayalı cari hesap olduğunu, dolayısıyla davacıların davasının hukuki dayanaktan yoksun olması sebebiyle reddine karar verilmesini talep etmiştir.
İNCELEME ve GEREKÇE:
Dava hukuki niteliği itibariyle, menfi tespit istemine ilişkin olup, davacı taraf aleyhine —— bedelli faturaya dayalı takip başlatıldığını, takip dolasıyla davacıların borcunun bulunmadığı iddiasıyla huzurdaki davayı açmış, davalı taraf ise öncelikle husumet itirazında bulunarak takip alacaklısının davalı şirket olmadığını esas yönünden de davanın reddi gerektiğini savunmuştur.
Dava ilk olarak ——– sayılı görevsizlik kararı ile mahkememize tevzi edilmekle, mahkememizin yukarıda esasına kaydı yapılarak yargılamaya devam olunmuştur.
Davanın açıldığı tarihte yürürlükte bulunan usul hükümleri doğrultusunda basit yargılama usulüne tabi olarak oluşturulan tensibe istinaden yargılamaya başlanmış yöntemine uygun ön inceleme duruşması açılarak öncelikle dava şartları ve ilk itirazlar incelenmiş, hukuki ihtilaf noktaları belirlenmek suretiyle tahkikat aşamasında deliller toplanmış, bu doğrultuda ticaret sicil kayıtları, icra dosyası celp edilerek incelenmiştir.
Menfi tespit istemine konu —- tarihinde başlatılan takibin alacaklısının dava dışı ——- bedelli faturaya dayalı alacağın fer’ileriyle birlikte tahsiline yönelik genel haciz yoluyla yapılan icra takibi olduğu; ödeme emrinin borçlulara tebliği ve itiraz olmaması üzerine takibin kesinleştiği, borçlular tarafından icra hukuk mahkemesine takibin kaldırılmasına ilişkin dava açıldığı,——sayılı kararı ile davacının taleplerinin borca itiraz hususuna ilişkin olup bu hususta yetkili mercin icra müdürlüğü olduğu, mahkemenin bu yönde karar vermesinin mümkün bulunmadığı, yine davacılar tarafından iddia edilmemekle birlikte itirazlarının gecikmiş itiraz olarak değerlendirilmesi halinde dahi bu hususa ilişkin olgu ve belgelerin sunulmadığı gerekçesiyle davanın reddine karar verildiği, dosyanın istinaf incelenmesinde olduğu görülmüştür.
Tüm dosya kapsamı, toplanan deliller, taraf iddia ve savunmaları birlikte değerlendirildiğinde, davanın hukuki niteliğinin takip dosyası dolayısı ile borçlu olunmadığının tespitine ilişkin açılan menfi tespit davası olduğu, davacıların takip dosyasında borçlu olarak yer alıp huzurdaki davayı açmada aktif husumet ehliyetlerinin bulunduğu, ancak davalının takip dosyasında alacaklı olarak yer almadığı, alacaklının dava dışı ——-olduğu, anılan şirket ile davalı şirketin ayrı sicil numaralarına sahip farklı tüzel kişilikte şirketler olduğu, davalı tarafından takibe konu alacağın dava dışı takip alacaklısı şirkete temlik edildiğinin gerek icra dosyası gerekse davalının savunmalarından anlaşıldığı, her ne kadar temlik sözleşmesi ibraz edilmemiş ise de neticede takip alacaklısının dava dışı şirket olduğu ve huzurdaki davada da takip dolasıyla menfi tespit talebinde bulunulduğundan davanın dava dışı şirket —– gerektiği, faturaların davalı tarafından düzenlenmesi yahut daha öncesinde davacı ile davalılar arasında ilişkisi bulunmasının takip dosyası yönünden açılan menfi tespit talebinde taraf sıfatının davalı olmasına bir etkisinin bulunmadığı, ——–Dava, genel kredi sözleşmesinden dolayı borçlu olmadığının tespiti istemine ilişkindir. Dosya içeriğindeki belgelerden dava açılmadan önce —-tarihli takip alacağının dava dışı —-temlik edildiği anlaşılmaktadır. Bu durumda davada taraf sıfatı bulunmayan davalı yönünden, pasif husumet yokluğu nedeniyle davanın reddine karar verilmesi gerekirken, yazılı gerekçeyle karar verilmesi doğru olmadığından—- Dava konusu bonolara dayanılarak girişilen icra takibinde talep edilen alacaklar — tarihinde —- tarafından —- tarihinde açılan davada temlik eden durumundaki —- husumet düşmeyeceği gözetilmeden yazılı şekilde hüküm kurulması doğru değildir——–kararlarında da takip talebinde yer alsa bile dava tarihinden önce alacağın temlik edilmesi halinde husumetin temlik edene yöneltilmesi gerektiği vurgulanmakla, somut olayımızda ise takip talebinde dahi davalı tarafın yer almadığı görülmekle, yukarıda açıklanan gerekçeler ve —– kararları ışığında davanın pasif husumet nedeniyle reddine karar verilmiş ve aşağıdaki gibi hüküm kurulmuştur.
HÜKÜM: Gerekçesi yukarıda açıklandığı üzere;
1-Açılan davanın pasif husumet yokluğu nedeniyle reddine,
2-Alınması gereken 59,30-TL karar harcından davacı tarafça peşin olarak yatırılan 1.762,40-TL harcın mahsubu ile artan 1.703,10-TL harcın karar kesinleştiğinde ve talep halinde davacı tarafa iadesine,
3-Davacı tarafından yapılan yargılama giderlerinin üzerinde bırakılmasına,
4-Davalı tarafından yapılan yargılama gideri bulunmadığından bu hususta karar verilmesine yer olmadığına,
5-Davalı taraf kendisini vekille temsil ettirdiğinden karar tarihinde geçerli …Ü.T. deki esaslara göre belirlenen —– vekalet ücretinin davacıdan alınarak davalıya verilmesine,
6-Taraflarca dosyaya yatırılan ve sarf edilmeyen gider avansının karar kesinleştiğinde Hukuk Muhakemeleri Kanununun 333.maddesi uyarınca ilgili tarafa iadesine,
İlişkin olarak; taraf vekillerinin yüzlerine karşı kararın tebliğinden itibaren 2 haftalık yasal süre içerisinde——– Mahkemesine istinaf yolu açık olmak üzere verilen karar açıkça okunup, usulen anlatıldı. 26/10/2021