Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Anadolu 5. Asliye Ticaret Mahkemesi 2020/606 E. 2021/1100 K. 23.11.2021 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C. İstanbul Anadolu 5. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ

ESAS NO : 2020/606 Esas
KARAR NO : 2021/1100

DAVA : Tazminat (Ölüm Ve Cismani Zarar Sebebiyle Açılan Tazminat)
DAVA TARİHİ : 27.11.2020
KARAR TARİHİ : 23.11.2021

Mahkememizde görülmekte olan Tazminat (Ölüm Ve Cismani Zarar Sebebiyle Açılan Tazminat) davasının yapılan açık yargılaması sonunda,
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ
DAVA:
Davacı vekili dava dilekçesinde özetle;——– ———— sağ ön kısımlarıyla önünde sağ şerit üzerinde aynı istikamete seyreden Davadışı sürücü ———-sevk ve idaresinde bulunan——– plaka sayılı ——————— nitelikte yaralanması ve olay mahallinde vefat etmesi, araçların hasarlanmasıyla neticelenen trafik kazasının meydana geldiğini, kazanın oluşumunda davacının desteği——— asli ve tam kusurlu olduğunun belirlendiği, ancak davacı annenin ———- olarak kabul edilmesinin gerektiğini ve oğlunun desteğinden yoksun kalmış olması nedeni ile maddi zarar talep edebileceğini belirterek, fazlaya dair hakları saklı kalmak kaydıyla şimdilik 10,00 TL destekten yoksun kalma tazminatının temerrüt tarihinden itibaren işleyecek avans faizi ile birlikte tahsiline, yargılama giderleri ile vekalet ücretlerinin davalı tarafa tahmiline karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
SAVUNMA :
Davalı şirkete usulüne uygun dava dilekçesi ve tensip zaptının tebliğ edildiği ancak süresi içinde davaya cevap dilekçesi sunmadığı anlaşılmıştır.
İNCELEME ve GEREKÇE:
Dava hukuki niteliği itibariyle, trafik kazası nedeniyle vefat eden yakınının desteğinden yoksun kalan davacının destekten yoksun kalma tazminatı istemine ilişkindir. Davacı 30/08/2013 tarihinde meydana gelen trafik kazası neticesinde vefat eden ————— düzenleyen davalı——— destekten yoksun kalma tazminatının tahsili istemiyle dava açmıştır.
Davanın açıldığı tarih itibariyle basit yargılama usulüne uygun tensip ile yargılamaya başlanmış, dilekçeler aşaması tamamlanmakla dava şartı ve ilk itirazlar incelenmiş, tarafların sulh olma imkanının bulunmadığının tespiti ile uyuşmazlık noktaları belirlenerek tahkikat aşamasına geçilip deliller toplanmış ve bu kapsamda hasar dosyası,———— —— celp edilerek mahkememiz dosyası içine alınmıştır.
Hasar dosyasının incelenmesinde, kaza tarihi ———-davalı … tarafından düzenlendiği, sigortalının dava dışı——– olduğu, yine aracın kaza tarihi itibariyle malikinin de —– olduğu, poliçenin kaza tarihini kapsadığı, davalı …—- davacı tarafından dava öncesinde başvuru yapılmadığı, —–ait olduğu, davalı …—— ölenin mirasçılarına( eş ve çocuklarına) toplam — poliçe limitinin 250.000 TL olduğu ve ödemenin mahsubu ile bakiye 68.567,00 TL limitin kaldığı, davalı … tarafından davacıya bir ödemede bulunulmadığı anlaşılmıştır. – ——– dosyasının incelenmesi neticesinde, dosyada —— plakalı aracın sürücüsü müteveffa — asli kusurlu olduğu, diğer sürücü——- ise bir kusurunun bulunmadığı yönünde tespit yapılmış,————– tüm dosya kapsamı itibariyle sanık sürücü — hakkında kovuşturma yapılmasına yer olmadığına ilişkin karar verilmiştir.
Toplanan tüm deliller ile birlikte dosya kusur ve hesap yapılması için bilirkişiye tevdi edilmiş, bilirkişiler tarafından düzenlenen 09/06/2021 tarihli raporda özetle, ” Meydana gelen trafik kazasında dava dışı sürücü————– 2918 Sayılı Karayolları Trafik Kanunu Madde 47/d, Madde 52/b, Madde 56/c-1, Madde 84/d ve 2918 Sayılı Karayolları Trafik Kanununa Bağlı Yönetmeliğin Madde 95/d, Madde 101/b, Madde 107 Madde 145/e Madde 157/a-04 maddesinde açıklanan “ARKADAN ÇARPMA” Madde 157/b bentlerinde açıklanan hükümler gereği trafik kurallarını ihlal ettiğinden kazanın oluşumunda etkenlik arz ettiği için mevcut olan yaralamalı ölümlü ve maddi hasarlı trafik kazasında; 8/8 oranında % 100 kusurlu olduğu; dava dışı sürücü —— ——- 2918 sayılı Karayolları Trafik Kanunu ve 2918 sayılı Karayolları Trafik Kanununa bağlı yönetmelikte belirtilen sürücülerin uyması ———- ettiği, kazanın oluşumunda alabileceği her hangi bir tedbirinin bulunmadığı, kendisine kusur izafe edinilmesi uygun görülmediği için mevcut olan ölümlü, yaralamalı ve maddi hasarlı trafik kazasında kusur ve ihlalinin bulunmadığı, dava öncesi davalı …——-yapılan yazılı başvuruda, müteveffanın desteğinden yoksun kalan eş ve çocuklarının destek zararları için maddi tazminat talebinde bulunulduğu, akabinde ————— numaralı dosyanın açıldığı,——– yapılan inceleme ve değerlendirme sonrasında —– ile, talep eden müteveffanın eş ve çocuklarının kaza tarihi dikkate alındığında 3. Şahıs olarak kabul edilmesi ile,———- temerrüt tarihinden itibaren işleyecek faizi ile birlikte tahsiline karar verildiği ve davalı … tarafından işbu hüküm dahilinde 181.433,00 TL + ferileri ile birlikte 19.05.2014 tarihinde dava dışı müteveffanın eş ve çocuklarının destek zararlarının ödemesi yapıldığı, Uyuşmazlık ——— dahilinde ödenen tazminat miktarının içinde davacı müteveffanın annesinin oğlunu kaybetmesi nedeni ile talep edebileceği maddi zarara ilişkin herhangi bir ödemenin bulunmadığı,——— tarihinde geçirmiş olduğu trafik kazası sonucu hayatını kaybeden—– yoksun kalan; davacı anne—— olduğu, poliçe bakiye limiti 68.567,00 TL içinde bulunduğu, dava tarihi 27.11.2020 tarihinin temerrüt tarihi olarak kabul edilebileceği” yönünde tespit ve değerlendirmede bulunulmuştur.
Bilirkişi raporu her iki taraf vekiline de tebliğ edilmiş, davacı vekili tarafından 07/07/2021 tarihli talep arttırım dilekçesi sunulmuş ve harcı yatırılmış, talep arttırım dilekçesi hukuki bilgilendirme ve savunma hakkı kapsamında davalı vekiline tebliğ edilmiş, davalı vekili tarafından gerek bilirkişi raporuna gerekse talep arttırım dilekçesine karşı bir beyan ve itirazda bulunulmamıştır.
Yapılan yargılama, toplanan deliller, alınan bilirkişi raporları ile tüm dosya kapsamı birlikte değerlendirildiğinde öncelikle destek kavramı ile kazanın meydana geldiği tarihte yürürlükte olan Yasa ve Genel Şartlar hükümleri ve konuya ilişkin Yargıtayın yerleşiklik kazanan içtihatları göz önüne alınarak davalı … şirketinin sorumluluğunun niteliği ve kapsamı üzerinde mahkememizce değerlendirme yapılmıştır. Karayolları Trafik Kanunu’nun 91. maddesi gereği, Karayolları Trafik Kanunu’nun 85. maddesinde belirtilen, bir motorlu aracın işletilmesi bir kimsenin ölümüne veya yaralanmasına yahut bir şeyin zarara uğramasına sebep olması durumunda, poliçe limiti dahilinde işletenin sorumluluklarının karşılanmasını sağlamak üzere,——- zorunludur. —–; motorlu bir aracın —-bir kimsenin ölümüne veya yaralanmasına veya bir şeyin zarara uğramasına neden olması halinde, o aracı işletenin zarara uğrayan 3. kişilere karşı olan sorumluluğunu belli limitler dahilinde karşılamayı amaçlayan ve yasaca yapılması ————- anlaşılmaktadır. Motorlu araçların işletilme tehlikesine karşı, zarar gören üçüncü şahısları, korumak amacıyla getirilmiş olan bu düzenleme ile öngörülen sorumluluğunun bir kusur sorumluluğu olmayıp, sebep sorumluluğu olduğu; böylece araç işletenin sorumluluğunun sebep sorumluluğunun ikinci türü olan tehlike sorumluluğuna ilişkin bulunduğu,— kabul edilmektedir. İşletenin sorumluluğu hukuki nitelikçe tehlike sorumluluğuna ilişkin bulunmakla, işletenin hukuki sorumluluğunu üstlenen zorunlu sigortacının 91. maddede düzenlenen sorumluluğu da bu kapsamda değerlendirilmelidir. Dolayısıyla hem işleten hem de sigortacının sorumluluğu, hukuki niteliği itibariyle tehlike sorumluluğuna ilişkin bulunduğundan, uyuşmazlığın bu çerçevede ele alınıp çözümlenmesi gerekmektedir. Karayolları Trafik Kanunu’nda—–ilişkin olarak, sorumluluğun kapsamı yanında, bu kapsam dışında kalan haller de açıkça düzenlenmiştir. 2918 sayılı Karayolları Trafik Kanunu’nun “—–Kalan Hususlar” başlıklı 92. maddesinde: ——–İşletenin; bu Kanun —- tutulduğu kişilere karşı yöneltebileceği talepler, b)—-bağlı olanların ve birlikte yaşadığı kardeşlerinin mallarına gelen zararlar nedeniyle ileri sürebilecekleri talepler, c) İşletenin; bu Kanun uyarınca sorumlu tutulmadığı şeye gelen zararlara ilişkin talepler, d) Bu Kanun’un 105. maddesinin üçüncü fıkrasına göre —————- altında yapılacak ——–denemelerindeki kazalardan doğan talepler, e) Motorlu araçta taşınan eşyanın uğrayacağı zararlar, f) Manevi tazminata ilişkin talepler” hükmü ile — hangi zararlardan sorumlu olmadığı düzenleme altına alınmış, burada— gidilmeyip tek tek ve tahdidi olarak sorumlu olunmayan haller sıralanmıştır. 2918 sayılı KTK’nın 92/b maddesinde yer alan —– eşinin,— ———— bağlı olanların ve birlikte yaşadığı —— nedeniyle ileri sürebilecekleri taleplerin — kapsamı dışında olduğuna” ilişkin hükümle kanun koyucu; tehlike sorumlusu ———-sorumluluğu kapsamından, sadece tehlike sorumlusu olan işletenin eşinin, usul ———– kendisine —– bağlı olanların ve birlikte —mallarına gelen zararları çıkarmıştır. Şu haliyle, anılan kişilerin mallarına gelen zararlar dışında kalan ölüm ve yaralanmaya — zararlar ise sigortacının sorumluluğu kapsamında bırakılmış; böylece tehlike sorumlusunun yakınlarının dahi belirtilen anlamda sigorta kapsamında olduğu benimsenmiştir. Durum bu olunca, işletenin; eşinin, usul ve—kendisine —edinme ilişkisi ile bağlı olanların ve birlikte yaşadığı kardeşlerinin ölümü veya yaralanmaları halinde bundan kaynaklanan — kapsamında olduğu kabul edilmelidir. Araç sürücüsünün veya yakınlarının talepleri ise 92. madde kapsamında yer almamakla sigortacının sorumluluğu kapsamında kabul edilmiştir.
Destekten yoksun kalma tazminatı ise 6098 sayılı BK’nın 53/III. maddesinde düzenlenmiş olup; “Ölüm neticesi — yardımından mahrum kaldıkları takdirde onların bu zararını da tazmin etmek lazım gelir” şeklinde hükme bağlanmıştır. Görülmektedir ki, destekten yoksun kalma tazminatının konusu, desteğin yitirilmesi nedeniyle yoksun kalınan zarardır. Buradaki amaç, destekten yoksun kalanların desteğin ölümünden önceki yaşamlarındaki sosyal ve ekonomik durumlarının korunmasıdır. Olaydan sonraki dönemde de, destek olmasa bile, onun zamanındaki gibi aynı şekilde yaşayabilmesi için muhtaç olduğu paranın ödettirilmesidir. Haksız bir eylem sonucu desteğini yitiren kimse 6098 sayılı Borçlar Kanunu’nun 53/3.(818 sayılı BK madde 45/II) maddesine dayanarak uğradığı zararın ödetilmesini isteyebilir. Ancak, destekten yoksun kalma tazminatına hükmedilmesi için öncelikle, ölen ile destekten yoksun kalan arasında maddi yönden düzenli ve eylemli bir yardımın varlığı gerekir. Borçlar Kanunu’nun 53.(818 sayılı BK madde 45) maddesinde sözü geçen destek kavramı hukuksal bir ilişkiyi değil, eylemli bir durumu hedef tutar ve ne hısımlığa ne de yasanın nafaka hakkındaki hükümlerine dayanır; sadece eylemli ve düzenli olarak geçimini kısmen veya tamamen sağlayacak şekilde yardım eden ve olayların olağan akışına göre eğer ölüm vuku bulmasaydı, az çok yakın bir gelecekte de bu yardımı sağlayacak olan kimse destek sayılır. O halde, destek sayılabilmek için yardımın eylemli olması ve ölümden sonra da düzenli bir biçimde devam edeceğinin anlaşılması yeterli görülür. Yargıtay İçtihadı Birleştirme Büyük Genel Kurulu’nun 06.03.1978 tarih ve 1/3 sayılı kararının gerekçesinde de: “Destekten yoksun kalma tazminatının eylemin karşılığı olan bir ceza olmayıp, ölüm sonucu ölenin yardımından yoksun kalan kimsenin muhtaç duruma düşmesini önlemek ve yaşamının desteğin ölümünden önceki düzeyde tutulması amacına yönelik sosyal karakterde kendine özgü bir tazminat olduğu” hususu vurgulanmış; —– benimsenmiştir. Önemle vurgulanmalıdır ki, Borçlar Kanunu’nun 53/III. maddesine göre destekten yoksun kalma tazminatı, desteğin mirasçısı olarak geride bıraktığı kişilere değil, desteğinden yoksun kalanlarına aittir. Destekten yoksun kalma tazminatı talebine dayanak olarak gösterilen zarar; desteğin ölümü sonucunda meydana gelmekle birlikte destek üzerinde doğan bir zarardan ayrı ve salt onun desteğinden yoksun kalınması olgusuna dayalı, mirasçılık sıfatıyla bağlı olmaksızın uğranılabilen bir zarardır. Böyle bir zararın desteğin kendisinin sahip olacağı hakla bir ilişkisi olmadığı gibi, doğrudan destek zararıyla bağlı ve onunla sınırlı bir zarar da değildir. Desteğin ölümü zararı doğuran olay olmakla birlikte, zarar doğrudan üçüncü kişi durumundaki destekten yoksun kalanlar üzerinde oluşmuştur. Buradaki zarar, mirasçıların salt bu sıfatla devraldıkları murislerinin uğradığı ve ondan intikal eden bir zarar da değildir. Dolasıyla destekten yoksun kalma tazminatı isteyebilecek kişiler, mirasçılardan başka kişiler de olabileceği hususunda da herhangi bir ihtilaf yoktur. Ve yine zarar desteğin ölümü nedeniyle destekten yoksun kalan sıfatıyla doğrudan kendileri üzerinde doğan zarar olduğundan bu zarardan doğan hak desteğe ait olmadığına göre, onun kusurunun bu hakka etkili olması da düşünülemez. Şu hale göre; işleten (veya sürücü) murisin, ister kendi kusuru ister bir başkasının kusuru ile olsun salt ölmüş olması, destekten yoksun kalanlar üzerinde doğrudan zarar doğurup; bu zarar gerek Kanun gerek poliçe kapsamıyla teminat dışı bırakılmamış olmakla, davacıların hakkına, desteklerinin kusurunun olması etkili bir unsur olarak kabul edilemez ve destekten yoksunluk zararından kaynaklanan hakkın sigortacıdan talep edilmesi olanaklıdır.
Somut olaya döndüğümüzde, davacı … ölen —– annesi olup, mirasçı sıfatı bulunması bile gerek yukarıda açıkladığımız hususlar gerekse —- sayılı kararında destekten yoksun kalma tazminatı davalarında çocukların anne babaya destek olduklarının karine olarak kabulü gerektiği esası benimsenmiş olmakla, anılan karinenin aksini gösterir delilin dosyada bulunmadığı, bağlayıcı nitelikteki —- Kararı gereği vefat edenin davacıya destek olduğunun kabulü gerektiği açıktır. Soruşturma dosyasında toplanan deliller ve mahkememiz dosyasında alınan kusur durumuna ilişkin rapor göz önüne alındığında desteğin tam kusuru sonucu meydana gelen trafik kazası sonucu vefat ettiği, desteğin aracın sürücüsü olduğu, davacının destekten yoksun kalan sıfatıyla, —- hasım göstererek, destekten yoksun kalmaya dayalı tazminat isteminde bulunduğu, hesap raporunda talep edebileceği tazminat miktarının 49.923,01-TL olarak hesaplandığı, yapılan hesaplamanın dosya kapsamına ve emsal ve güncel Yargıtay kararlarına uygun olduğu, davacının da üçüncü kişi konumunda olduğu, sürücü yakınlarının uğradıkları destek zararlarının trafik sigortacısının sorumluluğu kapsamı dışında kaldığına ilişkin Kanunda ve buna bağlı olarak poliçede açık bir düzenleme bulunmadığı, davacının uğradığı zarara bağlı olarak talep ettikleri hakkın, salt miras yoluyla geçen bir hak olmayıp, bilimsel ve yargısal içtihatlarda kabul edildiği üzere destekten yoksun kalanın şahsında doğrudan doğruya doğan, asli ve bağımsız bir talep hakkı olduğu, ölenin salt mirasçısı sıfatıyla değil, destekten yoksun kalan üçüncü kişi sıfatıyla dava açtığı, ölüm nedeniyle doğrudan davacı üzerinde doğan destekten yoksunluk zararının oluşumundaki kusurun davacıya yansıtılamayacağı, dolayısıyla tam kusurlu araç sürücüsünün ve onun eylemlerinden sorumlu olan işletenin kusurunun, işletenin ve sürücünün desteğinden yoksun kalan davacıyı etkilemeyeceği, 2918 sayılı Karayolları Trafik Kanunu ve kaza tarihinde yürürlükte olan —— —Genel Şartları’na göre, aracın ——davalı …, işletenin ve dolayısıyla sürücünün üçüncü kişilere verdiği zararları teminat altına aldığına ve destekten yoksun kalan davacı da zarar gören üçüncü kişi konumunda bulunduğuna göre, davalı … zararın tamamından sorumlu olacağından, davacı davalı … şirketinden destekten yoksun kalma tazminatı isteyebilecektir. —– tarihinden sonra düzenlenen poliçe ve kazalarda desteğin kendi kusuruyla kazaya ve ölüme sebebiyet verdiği hallerde desteğin destekten yoksun kalma tazminatı talebinde bulunamayacağına ilişkin kararlar mevcut ise de davaya konu kaza 30/08/2013 tarihinde meydana gelmiş olup, bu tarihte yürürlükte olan ve yukarıda açıklanan Yasa ve Genel Şartlar hükümleri ve konuya ilişkin Yargıtayın yerleşiklik kazanan içtihatlarına göre; davacının talebi trafik sigortası teminatı kapsamında kalmaktadır.—–sayılı kararlarında da aynı husus vurgulanmıştır.)
Açıklanan hukuki gerekçeler ile emsal Yargıtay kararları ışığında davacının açmış olduğu destekten yoksun kalma tazminatına ilişkin maddi tazminat davasının kabulü ile —– tarihinden (—– kararları göz önünde bulundurularak, dava öncesi temerrüt oluşmadığından dava tarihi temerrüt tarihi olarak kabul edilmiştir.) itibaren işleyecek avans faizi ile birlikte (Yargıtay kararları göz önünde bulundurularak, sigortalı aracın ticari nitelikli kamyonet olduğu anlaşılmakla davacının avans faizi talep edebileceği) davalı … şirketinden tahsili ile davacıya verilmesine dair karar verilmiş ve aşağıdaki gibi hüküm kurulmuştur.
HÜKÜM: Gerekçesi yukarıda açıklandığı üzere;
1-Davanın kabulü ile ,
49.923,01-TL destekten yoksun kalma tazminatının 27/11/2020 tarihinden itibaren işleyecek avans faizi ile birlikte davalı … şirketinden tahsili ile davacıya verilmesine,
2-Karar harcı 3.410,24-TL’den davacı tarafça peşin olarak yatırılan 54,40-TL ile tamamlama harcı olarak yatırılan 171-TL harcın toplamı 225,4-TL harcın mahsubu ile bakiye 3.184,84-TL harcın davalı taraftan tahsili ile hazine adına irad kaydına,
3-Davacı tarafça yatırılan toplam 225,4-TL harcın davalıdan alınarak davacıya verilmesine,
4-Davacı taraf kendisini vekille temsil ettirdiğinden karar tarihinde geçerli —-vekalet ücretinin davalıdan alınarak davacıya verilmesine,
5-Davacı tarafından yapılan 54,40-TL başvuru harcı, 64,50-TL tebligat ve müzekkere gideri, 1,600,00-TL bilirkişi ücreti olmak üzere toplam 1.718,90-TL yargılama giderinin davalı taraftan tahsili ile davacı tarafa ödenmesine,
6-Davalı tarafından yapılan yargılama gideri bulunmadığından bu hususta karar verilmesine yer olmadığına,
7-Taraflarca dosyaya yatırılan ve sarf edilmeyen gider avansının karar kesinleştiğinde Hukuk Muhakemeleri Kanununun 333.maddesi uyarınca ilgili tarafa iadesine,
İlişkin olarak; taraf vekillerinin yüzlerine karşı kararın tebliğinden itibaren 2 haftalık yasal süre içerisinde İstanbul Bölge Adliye Mahkemesine istinaf yolu açık olmak üzere verilen karar açıkça okunup, usulen anlatıldı.