Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Anadolu 5. Asliye Ticaret Mahkemesi 2020/590 E. 2022/277 K. 05.04.2022 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C. İstanbul Anadolu 5. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ

ESAS NO : 2020/590 Esas
KARAR NO : 2022/277

DAVA : İtirazın İptali (Ticari Satımdan Kaynaklanan)
DAVA TARİHİ : 19.11.2020
KARAR TARİHİ : 05.04.2022

Mahkememizde görülmekte olan İtirazın İptali (Ticari Satımdan Kaynaklanan) davasının yapılan açık yargılaması sonunda,
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ
DAVA:
Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; Davalı-borçlu aleyhine—–ile icra takibi başlatıldığını, davalı tarafın itirazı sonucu takibin durduğunu, davalının itirazında haksız olduğunu, taraflar arasında —– senedir süre gelen ticari ilişkinin mevcut olduğunu, bu ilişki neticesinde davacı şirketin davalıdan 41.287,24-TL alacağının bulunduğunu, davalı tarafın bu alacağı ödemediğini, beyan ederek davalının takibe yaptığı itirazın iptaline, takibin kaldığı yerden devamına, takip konusu alacağın %20’sinden az olmamak üzere icra inkar tazminatına hükmedilmesine, yargılama giderleri ve vekalet ücretinin davalı tarafa tahmiline karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
SAVUNMA :
Davalı tarafa dava dilekçesi ve tensip zaptının tebliğ edildiği ancak süresinde cevap dilekçesi sunmadığı görülmüştür.
İNCELEME ve GEREKÇE:
Dava hukuki niteliği itibariyle, taraflar arasındaki mal alım satım ilişkisine dayalı faturalardan kaynaklı cari hesap alacağının tahsili için başlatılan takibe yapılan itirazın iptali ve icra inkar tazminatına ilişkindir.
Davanın açıldığı tarihte yürürlükte bulunan usul hükümleri doğrultusunda basit yargılama usulüne tabi olarak oluşturulan tensibe istinaden yargılamaya başlanmış yöntemine uygun ön inceleme duruşması açılarak öncelikle dava şartları ve ilk itirazlar incelenmiş, hukuki ihtilaf noktaları belirlenmek suretiyle tahkikat aşamasında deliller toplanmış, bu doğrultuda —– , icra dosyası celp edilerek dosya içine alınmış, bilirkişi raporları alınmıştır.
İtirazın iptali istemine konu,— sayılı takip dosyasının incelenmesinde; –tarihinde başlatılan takibin alacaklısının …; borçlusunun … olduğu; takibin 41.287,24-TL alacağın tahsiline yönelik genel haciz yoluyla yapılan icra takibi olduğu, ödeme emrinin borçluya — tarihinde tebliğ edildiği, borçlu tarafından süresinde —tarihli dilekçe ile borca ve fer’ilerine yönelik itiraz dilekçesi sunulduğu, itirazın alacaklıya tebliğine ilişkin bilgi ve belge bulunmadığı dolayısıyla bir yıllık hak düşürücü sürenin işlemeye başlamadığı, davanın — tarihinde ve bir yıllık hak düşürücü süre içinde açıldığı anlaşılmıştır.
Tahkikat aşamasında bildirilen deliller toplanmış, davanın niteliği, tarafların tacir olması ve davacı tarafından delil olarak —- dayanılması sebebiyle TTK.83-85 ve HMK.222. maddeleri uyarınca tarafların —-üzerinde inceleme yapılmasına karar verilmiştir. Davacı —-adresinin –olması nedeniyle öncelikle —Mahkemesine talimat yazılmış, davacı şirketin ticari defter ve belgeleri üzerinde mali müşavir bilirkişi aracılığıyla inceleme yaptırılmış ve bilirkişi tarafından — tarihli rapor düzenlenmiştir.
Bilirkişi tarafından —— talimat raporunda özetle,” İncelenen davacıya ait —– —- defterlerin açılış ve kapanış tasdikleri bulunduğu, kanuna göre eksiksiz ve usulüne uygun olarak tutulduğu ve defter kayıtlarının
kendi içinde birbirini doğruladığını, sahibi lehine delil vasfı taşıdığı, davacıya ait ticari defter ve kayıtlarına göre —- icra takip tarihi
itibariyle takip dayanağı cari hesap bakiyesi tutarı 41.287,24 TL davalıdan alacaklı olduğu, taraflara ait—formları birbirini teyit etmekte olup, davacı tarafından kesilen — yıllarına ait tüm ticari ilişkiden kaynaklı —-’ tutarında faturaların davalı tarafından teslim alındığının davalının kendi beyanları ile sabit olduğu” yönünde tespit ve değerlendirme yapılmıştır.
Ticari davalarda taraf defterlerinin karşılıklı incelenmesi gerekmekte olup, davalı defter ve kayıtları üzerinde de alınan talimat raporu ile karşılaştırma yapılarak inceleme yapılması için dosya bilirkişiye tevdi edilmiş, bilirkişi tarafından— tarihli rapor düzenlenmiştir.
Düzenlenen — tarihli bilirkişi raporunda özetle,” Davalı tarafından ibraz edilen —yıllarına ilişkin ticari defterlerin; T.T.K m.64,66, V.U.K. m.220-226’ ve—- ve kapanış tasdiklerinin usulüne uygun olarak yaptırıldığı, kayıt nizamı
bakımından V.U.K. m. 215-219 hükümleri ile —uygun olduğu, davalı tarafın davacı şirket tarafından düzenlenen tüm faturaları ticari defter kayıtlarına işlediği, —– beyan ettiği, —tarafların — yılı ticari defter kayıtlarına göre, davacı şirketin davalı taraftan icra takip tarihi itibariyle —- ALACAKLI olduğu, davalı vekili tarafından dava dosyasına ibraz edilen, —– tarihinde davalı tarafından dava dışı— davacı şirket için — bedelli çek işlemi için borç gönderiyorum açıklamalı havalenin hem davacı şirketin hem de davalı tarafın ticari defter kayıtlarında mevcut olmadığı” yönünde tespit ve değerlendirmede bulunulmuştur.
Tüm dosya kapsamı, toplanan deliller, mahkememizin denetimine ve uyuşmazlığın çözümü için elverişli bilirkişi raporları, taraf iddia ve savunmaları ile birlikte değerlendirildiğinde, öncelikle gerek tarafların ticari defter ve kayıtları gerek vergi dairesi kayıtlar gerekse taraf vekillerinden beyanlarından taraflar arasında mal alım satım ilişkisine yönelik ticari ilişki bulunduğu, davacı tarafından davalı adına düzenlenen satıma konu tüm faturaların gerek davacının gerekse davalının ticari defter ve kayıtlarında yer aldığı, yine tarafların ——kayıtlarının de birebir örtüştüğü, her iki tarafın ticari defter ve kayıtlarında da davacı şirketin davalı firmadan takip tarihi itibariyle 41.287,24-TL alacaklı olduğu hususu sabit olup, bu noktada ispat yükü kendisinde olan davacı tarafın faturaları ve faturalara konu malları davalı firmaya teslim ettiği dolayısıyla fatura bedellerine hak kazandığı hususunun ispatladığı, varsa aksi bir durumun yahut ödemenin artık davalı tarafından ispatlanması gerektiği hususu açıktır. Esasen davalı tarafından süresinde cevap dilekçesi sunulmamakla birlikte yargılama sırasında gerek duruşmalarda sözlü beyanlarda gerekse dosyaya sunulan dilekçelerde ödeme savunmasında bulunulduğu görülmekle birlikte her iki tarafın ticari defter ve kayıtlarında ödeme olgusunu ispata yarar yazılı bir delil mevcut değildir. Davalı vekili tarafından 06.04.2021 tarihli ön inceleme celsesinde her ne kadar ödemeye ilişkin —— mevcut olduğu yine —–davacı hakkında şikayette bulunulduğu ve davacı tarafından cari hesap borcunun ödendiğinin kabul edilmesi üzerine dosyanın takipsizlikle sonuçlandığı yönünde savunmada bulunulmuş ise de az yukarıda açıklandığı üzere takip konusu cari hesabın ödendiğine ilişkin dekont mevcut olmayıp yine —- — dosyasının da dosyamız tarafları ve dava konusu ile bir ilgisi bulunmamaktadır. Davalı vekili tarafından 10.08.2021 tarihinde —–üzerinden gönderilen dilekçe ekinde sunulan — işlem tarihli dekontta ise davalı tarafından dava dışı —- hesabına çek işlemi için borç gönderiyorum açıklamalı 32.960,00-TL havale yapıldığı görülmekle birlikte bu ödeme her iki tarafın kayıtlarında yer almadığı gibi ödemenin davacı şirkete olan cari hesap borcuna ilişkin yapıldığını kanıtlar bir delil de mevcut değildir. Davalı vekili tarafından —- gönderilen dilekçede, davacı —-çalışanı olan —- ödeme için davalıyı ———üzerinden —-bedelli çeki tahsil ettiğini, ödemeye —-dekontun mevcut olduğunu, davalının davacı ile arasında bulunan cariye göre ödemenin —- yapıldığını çünkü davacının talebinin bu yönde olduğunu,— ödeme yaparak borcu kapatmak için hesap numarası talep ettiğinde, başkasına ait hesap numarasını verdiğini ve ödemenin cari hesabından düştüğünü ikrar ettiğini, kalan — içinde davalının çek verdiğini davacı firma yetkilisi– ise ilgili çekleri aldığı ve şirket kasasında muhafaza ettiğini ikrar ettiğini ve ikrar üzerine takipsizlik kararı verildiğini savunmuş olup,– evrakları sunduğu görülmüştür. İlgili belgelerin incelenmesinde, müşteki olarak davalı ..—, şüpheli olarak ise — tarihli şikayet dilekçesinde davalı tarafından –çek kırdırmak istediğini, tanıdığının olup olmadığını sorduğu, kendisi tarafından çekleri kırdırabileceğini tanıdığının olduğunu söylediği, kendisine güvenerek –numaralı çekleri boş olarak — doldurup doldurduğu miktar kadar fatura ayarlayıp sonrasında çekleri kırdırıp nakit olarak vereceğini ve — alacağını, bu olaydan yaklaşık bir hafta sonra — tarafından bir arkadaşının paraya sıkıştığını ve kendisinden borç para istediğini, kabul ederek verilen hesaba 19.07.2018 tarihinde — adına —havale ettiğini, — aynı gün yada bir gün sonra bana parayı iade edeceğini söylediğini ancak parayı iade etmediğini, parayı alamadığını, alsa bile bu parayı çalıştığı firmaya olan borcumdan düşeceğini söylediği, kendisinin kabul etmediğini, borcunun kendisinin ödeyeceğini , kendisine verilen borç para ile çekleri hemen iade etmesini istediğini ancak alınan borç parayı ve kırdırması için verilen çekleri iade etlediğini beyan ederek şikayette bulunulduğu görülmüştür. Görüldüğü üzere bizzat davalının kendi beyanında çek kırdırmak için davacı çalışanı olan— iletişime geçildiği yine havale ile — hesabına gönderilen paranın ise borç olarak gönderildiği davacıya olan cari hesap borcu için gönderilmediği bizzat ikrar edilmiş olup hatta kendi beyanına göre çalışan– gönderilen paranın cari hesaptan düşülmesi hususu bile davalı tarafından kabul edilmemiş, şikayetçi olunmuştur. Dolayısıyla davalı vekilinin ödemenin cari hesap borcu için yapıldığına yönelik savunmaları bizzat kendi sunmuş olduğu belgeler kapsamında dayanaksız olup somut olay ile örtüşmemektedir. Yine davalı vekilinin beyanlarının aksine davacı şirket yetkilisi– ise cari hesap borcunun ödendiğine ilişkin bir ikrarı mevcut olmayıp aksine bu hususun açıkça kabul edilmediği soruşturma dosyasındaki —- mevcuttur. Davacı şirket çalışanı olan — paraya sıkışması sebebi ile davalıdan borç istemesi ve davalı tarafından da gönderilmesi akabinde çalışanın bu parayı geri iade etmeyerek çalıştığı firmanın davalıdan olan alacağına mahsup edileceğini beyan etmesi davacı şirketi bağlayan bir husus olmayıp artık bu noktada varsa bir uyuşmazlık davalı ile çalışan — arasında görülmesi gerekip iş bu davanın konusunu oluşturmamaktadır. Yine soruşturma dosyasına konu davacı şirket yetkilisi tarafından şirket kasasına alındığı belirtilen boş çeklerde esasen davalının bizzat kendi beyanı ile kırdırılması için verilen çekler olup iş bu davanın konusunu oluşturan cari hesap içerisinde yer almadığı sabittir. Açıklanan gerekçeler ile davacı şirketin davalı firmadan takip tarihi itibariyle 41.287,24-TL alacaklı olduğu, davalının borcun ödendiğini yazılı deliller ile ispat edemediği anlaşılmakla açılan davanın kabulü ile davalının –icra dosyasına yaptığı itirazın iptali ile takibin 41.287,24-TL asıl alacak ve asıl alacağa takip tarihinde belirtilen faiz oran ve cinsi uygulanmak suretiyle aynen devamına, faturaya dayalı cari hesap alacağı likit olup itiraz haksız olduğundan hükmedilen asıl alacağın taktiren %20’si oranındaki icra inkar tazminatının davalıdan alınarak davacıya verilmesine karar verilmiş ve aşağıdaki şekilde hüküm kurulmuştur.
HÜKÜM: Gerekçesi yukarıda açıklandığı üzere;
1-Davanın kabulü ile,
Davalının– sayılı icra dosyasına yaptığı itirazın iptali ile takibin 41.287,24-TL asıl alacak ve asıl alacağa takip tarihinde belirtilen faiz oran ve cinsi uygulanmak suretiyle aynen devamına,
-Hükmedilen 41.287,24-TL asıl alacağın taktiren %20’si oranındaki icra inkar tazminatının davalıdan alınarak davacıya verilmesine,
2-Karar harcı 2.820,33-TL’den davacı tarafça peşin olarak yatırılan 498,65-TL harcın mahsubu ile bakiye 2.321,68 -TL harcın davalı taraftan tahsili ile hazine adına irad kaydına,
3-Davacı tarafça yatırılan 498,65-TL peşin harcın davalıdan alınarak davacıya verilmesine,
4-6325 sayılı yasanın 18-A/13. Bendi uyarınca — arabuluculuk ücretinin davalıdan alınarak hazine adına gelir kaydına,
5-Davacı tarafından yapılan 54,40-TL başvuru harcı, 77,3‬0-TL tebligat ve müzekkere gideri, 1.650,00-TL bilirkişi ücreti olmak üzere toplam 1.781,70 -TL yargılama giderinin davalı taraftan tahsili ile davacı tarafa ödenmesine,
6-Davalı tarafından yapılan yargılama gideri bulunmadığından bu konuda karar verilmesine yer olmadığına,
7-Davacı taraf kendisini vekille temsil ettirdiğinden karar tarihinde geçerli —-esaslara göre belirlenen 6.167,34-TL vekalet ücretinin davalıdan alınarak davacıya verilmesine,
8-Taraflarca dosyaya yatırılan ve sarf edilmeyen gider avansının karar kesinleştiğinde Hukuk Muhakemeleri Kanununun 333.maddesi uyarınca ilgili tarafa iadesine,
İlişkin olarak;taraf vekillerinin yüzüne karşı kararın tebliğinden itibaren 2 haftalık yasal süre içerisinde İstanbul Bölge Adliye Mahkemesine istinaf yolu açık olmak üzere verilen karar açıkça okunup, usulen anlatıldı.