Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Anadolu 5. Asliye Ticaret Mahkemesi 2020/587 E. 2022/930 K. 10.11.2022 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C. İstanbul Anadolu 5. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ

ESAS NO : 2020/587 Esas
KARAR NO : 2022/930

DAVA : Alacak (Ticari Nitelikteki Hizmet Sözleşmesinden Kaynaklanan)
DAVA TARİHİ : 25/05/2018
KARAR TARİHİ : 10/11/2022
Mahkememizde görülmekte olan Alacak (Ticari Nitelikteki Hizmet Sözleşmesinden Kaynaklanan) davasının yapılan açık yargılaması sonunda,
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ
DAVA:
Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; davacının 09.05.2006-07.05.2018 tarihleri arasında —– pozısyoııııda görev yaptığını, davacının kıdem tazminatı, ihbar tazminatı, kullanılmamış yıllık izin ücreti, ücret alacakları ve prim alacaklarının da ödenmediğini, 08.05.2018 tarihinde zorunlu arabulucuğu başvurusu yapıldığını, arabulucuk görüşmesinde 18.05.2018 tarihinde davalı işverenin davacıya kıdem tazminatına istinaden 59.511,77 TL ödediğini, davalı işverenin 40,444,59 TL ihbar tazminatı ve 21.333,33 TL yıllık izin ücreti olmak üzere toplam 61.777,92 TL olarak hesapladığını, davacının iş avansı olan 13.022,45 TL mahsup ettikten sonra ihbar ve yıllık izin ücretine istinaden 48.755,47 TL ödediğini, davacıya yapılan bu ödemelerin 18.05.2018 keşide tarihli 108.307,24 TL ödeme talimatı içerikli çeki ile gerçekleştirdiğini, davacının ihbar ve yıllık izin ücretlerinin eksik hesaplanıp eksik ödendiğini, davacıya ücret ve prim alacağı olarak herhangi bir ödeme yapılmadığını, arabuluculuk görüşmesinde ihbar tazminatı, yıllık izin ücreti, ücret ve prim alacakları konusunda anlaşma sağlanamadığını, davacının ücreti 2017 yılı itibariyle—– dahil 35.323,31 TL olup davatı işverenin 2017 yılı Mart ayı itibariyle davacının aylık ücretini 20.000,00 TL ye düşürdüğünü, davalı işverenin ücret düşürmesiyle ilgili davacıya herhangi bir yazılı değişiklik teklifi yapılmadığını, davalı işyerinde her yıl net karın %10’nun çalışanlara prim olarak ödendiğini ancak davalı işverenin 2018 yılında ödenmesi gereken primi davacıya ödemediğini, davacıya çalışma süresi boyunca prim ödemelerinin yapıldığını, davacının çalışmış olduğu 09.05.2006-07.05.2018 tarihleri arasında davalı tarafından eksik hesaplanan ihbar tazminatının eksik kalan kısmının hesaplanarak ödenmesi gerektiğini, davacının 50 günlük yıllık ücretli izin hakkının olduğunu ve davalı tarafından eksik hesaplanan yıllık ücretli izin hakkının eksik kalan kısmının yeniden hesaplanarak ödenmesi gerektiğini, fazlaya ilişkin hakları saklı katmak kaydıyla şimdilik 1.000,00 TL ihbar tazminatı alacağı, 1.000,00 TL yıllık izin ücreti, 1.000,00 TL prim alacağı, 1.000,00 TL ücret alacağı olmak üzere yargılama giderleri ve vekalet ücretlerinin işleyecek faizi ile birlikte davalı tarafa yüklenilmesine karar verilmesini talep etmiştir.
SAVUNMA :
Davalı vekili 20.06.2018 Tarihli cevap dilekçesinde, “davacının 09.05.2006-07.05.2018 tarihleri arasında çalıştığını, davacının şirkette icrai görevi olan ve aynı zamanda şirketten ücret alan tek yönetim kurulu üyesi olduğunu, davacının davalı şirket ile arasında bir hizmet akdi mevcut olduğunu, davalı işyerinde yönetim Kurulu’nun devredilmez görevlerini tanımlayan TTK 375/DI çerçevesinde genel müdür atamaları yönetim kurulu kararı ile olmasının zorunlu olduğu ve davalı işyerinin bu yönde bir yönetim kurulu kararı veya iç yönergesi olmadığını, davalı şirketin 4 yönetim kurulu üyesinin en az 2’sinin imzası ile temsil edebildiğini, davacının davalı işyerinde genel müdür olarak görev yapmadığını, davalı şirketin yönetim kurulu tarafından yönetilip çift imza ile temsil edildiğini ve buna göre davacının tek başına değil diğer yönetim kurulu üyeleri ile birlikte temsil ve icra yetkisine sahip olabilmekte olduğunu, davalı şirketin yönetim kurulunun devredilmez ve vazgeçilemez görev ve yetkileri olduğunu, davacının davalı şirket arasındaki hizmet sözleşmesi tam anlamıyla bir iş sözleşmesi olmayıp karma nitelik taşıdığını, davalı işyerinde yönetim kurulu üyelerinin direkt olarak işverenin emir ve talimatları ile çalışmadığını, davacının aldığı pozisyon gereği diğer iş sözleşmelerinden ayrılarak temsil ve vekalet ilişkisinin söz konusu olmasıyla sebebiyle işveren tarafından her zaman sonlandırabileceğini, davacının iş akdinin görülen zulüm üzerine feshedilip bu durumun kendisine bildirildiğini ve tüm alacaklarının davacıya ödendiğini, davanın işe iade davası olmadığını, davacının maaşı 2017 yılı Ocak ayında net 29.000,00 TL’den (brüt 38.357,00 TL) davacının onayı ile 2017 yılı Mart ayında aylık net 20.000,00 TL’ye (brüt 31.056,00 TL’ye) düşürütdüğünü, davacının maaşının düşürülmesinin kendi rızası ile gerçekleştiğini, davacının maaşının düşürülmesinin kendi rızası dışında olduğunu öne sürse de şirketin en üst düzeyde birisi olup bu maaş değişikliğine 1 yıl boyunca itiraz etmemesinin hayatın olağan akışına aykırı olduğunu, davacının aldığı net 20.000,00 TL 2018 Nisan ayı için brüt 29.992,31 TL maaş üzerinden kıdem, ihbar tazminatı ve yıllık izin ücreti hesaplaması yapılıp bunun üzerine 59.511,77 TL kıdem tazminatı, 40.444,59 TL ihbar tazminatı ve 21.333,33 TL yıllık izin ücret alacağı olarak belirlendiğini, davacının şirket bünyesinde 13.022,45 TL iş avansının olduğunun tespit edilmiş ve bu miktarın mahsup edilmesinden sonra davacının da kabulü ile birlikte 18.05.2018 keşide tarihli 108.307,24 TL bede!lı çeki ile ödeme gerçekleştiğini, davacının alacaklarının eksik hesaplandığı iddiasının hakkın kötüye kullarıldığını, davalı şirketin 2016 yılına ilişkin karın bir kısmının ortaklara dağıtılması konusunda karar aldığını ancak nakit durumu nedeniyte kar payı ödemesini 2018 yılında gerçekleştirebildiklerini, davacının şirketin —— ortağı olup 2016 yılı kar payına ilişkin 18.05.2018 tarihli çek ile 170.000,00 TL olarak ödendiğini, davalı işyerinde prim ve kar payı ödemesinin ancak esas sözleşmeyle veya genet kurul kararıyla yapılacağı belirtildiğini, davalı şirkettin 21.07.2017 tarihinde yapılan 2016 yılı olağan gene! kurul’ da yönetim kurulu üyelerine ödenecek kazanç (kar) payı konusunda herhangi bir karar alınmadığını, diğer çalışanların 2017 yılı prim ödemelerinin yapıldığını ancak davacının kendisi için önerdiği 2017 yılına ilişkin kazanç (kar) payı ödemesinin , davacının 50 günlük yıllık izin alacağı olmasına rağmen kendisine toplam 21.333,33 TL ödenerek eksik hesaplama yapıldığını iddia ettiğini ancak bu iddiaların gerçeği yansıtmadığını, davacıya yıllık izin ücret alacağı olarak toplam 21.333,33 TL ödeme yapıldığını, davacının imzasını taşıyan yıllık ücretli izin formunda 1 1. kıdem dönemine ilişkin olarak 20 gün izin hakkı olduğunu, geçen yıldan devreden 37 gün ile birlikte toplamda 57 güne tekabül edip 57 günlü izinden davacının 2018 yılı için kullandığı 25 gün düşüldükten sonra 32 gün kaldığının açıkça görüldüğünü, davacının 32 günlük yıllık izin ücreti 21.333,33 TL hesaplandığını ve davacıya ödendiğini, davanın reddi ile yargılama giderleri ve vekalet ücretinin davacı tarafa yükseltilmesine karar verilmesini talep etmiştir.
DELİLLERİN DEĞERLERLENDİRİLMESİ VE GEREKÇE
Dava, taraflar arasındaki hizmet sözleşmesinden kaynaklanan alacağın tahsili talebine ilişkindir.Davacı, 09/05/2006-07/05/2018 tarihleri arasında ——olarak çalıştığını belirterek bir kısım işçilik alacaklarının davalıdan tahsiline karar verilmesini talep ve dava etmiştir.Davalı, Davacının şirkette icrai görevi olan ve aynı zamanda ücret alan tek yönetim kurulu üyesi olduğunu belirterek davanın reddine karar verilmesini talep etmiştir.Dosyanın safahatı incelendiğinde; ilk olarak açıldığı——karar sayılı görevsizlik kararı verildiği, usulüne uygun gönderme talebine istinaden dosyanın mahkememize tevzi edilerek iş bu esasa kaydının yapıldığı görülmüştür.Davanın açıldığı tarihte yürürlükte bulunan usul hükümleri doğrultusunda basit yargılama usulüne tabi olarak oluşturulan tensibe istinaden yargılamaya başlanmış yöntemine uygun ön inceleme duruşması açılarak öncelikle dava şartları ve ilk itirazlar incelenmiş, hukuki ihtilaf noktaları belirlenmek suretiyle tahkikat aşamasında deliller toplanmış, ——Esas sayılı dosyası uyap üzerinden celp edilmiş,—— Ticaret Odasından davalının tüm ticari sicil kayıtları celp edilmiş, dosya ek rapor için bilirkişi heyetine tevdi edilmiş, 15.01.2021 tarihli bilirkişi heyeti ek raporu alınmış ve dava sonuçlandırılmıştır.15.01.2021 tarihli bilirkişi heyet ek raporunda özetle, “——Dosya içerisinde bulunan bilgi ve belgelerin incelenmesi ve yukarıda yapılan tespitler ve yürürlükteki mevzuat hükümleri çerçevesinde yapılan değerlendirmeler sonucu; ” Yer verilen Yargıtay kararı doğrultusunda, davacı tarafça talep edilen alacakların iş kanunu çerçevesinde hesaplanmasının mümkün olduğu, Davacının işçi olarak kabul edilmemesi sebebiyle talep edebileceği alacak miktarının kök raporda tespit edilen miktar ile uyumlu olduğu——-” yönünde görüşlerini bildirmişlerdir.
Yargılama aşamasında davalı tarafından dosyaya sunulan 07/11/2022 tarihli dilekçesi ile tarafların sulh olduğunu ve sunulan 01/11/2022 tarihli sulh sözleşmesinin onaylanmasını talep ettiği, mahkememizin ——- numaralı celsesinde davacı ve davalı vekili sulh sözleşmesinin onaylanmasını talep ettikleri görülmüştür.
HMK 313. maddesinde; “Sulh, görülmekte olan bir davada, tarafların aralarındaki uyuşmazlığı kısmen veya tamamen sona erdirmek amacıyla, mahkeme huzurunda yapmış oldukları bir sözleşmedir.
” denilmektedir. Aynı kanunun 315. maddesinde ise “Sulh, ilgili bulunduğu davayı sona erdirir ve kesin hüküm gibi hukuki sonuç doğurur. Mahkeme, taraflar sulhe göre karar verilmesini isterlerse, sulh sözleşmesine göre; sulhe göre karar verilmesini istemezlerse, karar verilmesine yer olmadığına karar verir.
” denilmektedir.
Taraf beyanları ve yapılan sulhun HMK 313. ve devamı maddelerindeki yasal düzenlemeye uygun olduğu anlaşılmış, taraflar arasında yapılan 01.11.2022 tarihli sulhun onaylanmasına karar verilmiş, aşağıdaki şekilde hüküm kurulmuştur.
HÜKÜM: Gerekçesi yukarıda açıklandığı üzere;
1-Taraflar arasında yapılan 01.11.2022 tarihli sulhun ONAYLANMASINA,
2-Karar harcı 80,70-TL ‘den davacı tarafça peşin olarak yatırılan 68,31-TL harcın mahsubu ile bakiye 12,39-TL harcın davalıdan tahsili ile hazineye irat kaydına,
3-Davacı tarafından yapılan yargılama giderlerinin üzerinde bırakılmasına,
4-Davalı tarafından yapılan yargılama giderlerinin üzerinde bırakılmasına,
5-01/11/2022 tarihli sulh sözleşmesi dikkate alınarak taraflar lehine vekalet ücreti taktirine yer olmadığına,
6-Taraflarca dosyaya yatırılan ve sarf edilmeyen gider avansının karar kesinleştiğinde Hukuk Muhakemeleri Kanununun 333.maddesi uyarınca ilgili tarafa iadesine,Dair, taraf vekillerinin yüzlerine karşı kararın tebliğinden itibaren 2 haftalık yasal süre içerisinde ——-Bölge Adliye Mahkemesine istinaf yolu açık olmak üzere verilen karar açıkça okunup, usulen anlatıldı.